Vesayet
Vesayet hususu, Türk Medeni Kanunu madde 396 ve devamında incelenmektedir.
İçindekiler
Vesayet Nedir?
Vesayet kavramının hukuki tanımı, en geniş anlamıyla, onların kişisel ve maddi menfaatlerini korumak, denetim altında altında olmayan küçükleri ve özel bakım ve denetim altında bulunan ancak bakıma tabi olanları yetişkin olan ancak denetimde olmayan gerçek kişilere gözetim, bakımı ve temsili yasal olarak düzenlenen ve denetlenen kurum ve kuruluşlardır.
Çocuklar yetişkinliğe erişinceye kadar (ergin) ebeveynlerinin velayeti altında olduğundan, çocukların kendilerinin ve mallarının korunması velayet kurumu tarafından sağlanmaktadır.
Vesayet Gerektiren Haller Nelerdir?
Küçüklük
TMK’nın 404. maddesine göre, denetim altında olmayan her küçük çocuk vesayet altına alınır.
Reşit olmayanlar, on sekiz yaşına veya erken ergenlik çağına erişinceye kadar anne ve babalarının velayeti altındadır ve kanunla düzenlenen sebepler olmadıkça velayet anne babadan alınamaz. Evlilik sırasında ebeveyn velayeti birlikte kullanır. Bu süre içinde ebeveynlerden birinin ölümü halinde velayeti sağ kalana aittir. Anne ve babanın boşanması halinde hakim velayeti anne ve babadan birine verir ve bu durumda küçüğün velayeti ona aittir. Çocuk evlilik dışı doğmuşsa velayeti anneye aittir. Reşit olmayan çocuk velayet altında değilse vesayet yükümlülüğü doğar. Tam fiil ehliyetine sahip olmayan küçükler, vesayet altına alınırken kısıtlanmazlar. Çünkü küçük olmak kısıtlama gerektiren bir durum değildir.
Kısıtlanma
Türk Medeni Kanunu’na göre vesayet gerektiren bir diğer koşul da kısıtlamadır. Kısıtlama, diğer bir deyişle müsadere, kanunda sayılan nedenlerle ergin bir kişinin mahkeme kararı ile hareket edebilmesinin kısıtlanmasıdır. Kısıtlama kararı ile öncelikle ilgilinin, ardından üçüncü kişilerin ve bu bağlamda ilgilinin ailesinin korunması amaçlanmalıdır.
Kural olarak, yalnızca yetişkinler (ergin) kısıtlanır. Ama daha önce belirtildiği gibi istisnai durumlarda, kısıtlama koşullarının yerine getirilmesi şartıyla küçükler de kısıtlanabilir. Bu durumlarda, kişi ergin olduktan sonra kısıtlama kararının sonuçları vardır. Bu durumda öncelikle kanunda sayılan kısıtlama sebeplerinden biri veya birkaçı mevcut olmalıdır. Kısıtlama nedeninin mevcut olduğu tespit edildikten sonra mahkeme tarafından verilecek kısıtlama kararının gerekçelerinin açıklanması mevcut durumda karar verilmesi sonucunu doğuracaktır.
Akıl Hastalığı veya Akıl Zayıflığı
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle işini yapamayan veya korunması ve bakımı için sürekli yardıma ihtiyacı olan veya başkalarının güvenliğini tehlikeye atan her yetişkin (ergin) kısıtlanır (TMK m.405/1). Bu kanun hükmüne göre, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı tek başına kişiyi kısıtlamak için yeterli değildir. Bu kişiler kısıtlanabilmesi için kendi işlerini yapamamaları veya korunma ve bakımları için sürekli başkalarının yardımına ihtiyaç duymaları veya başkalarının güvenliğini tehlikeye atmaları gibi durumlar gerekir.
TMK’nın 409/2 maddesine göre akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlama kararı verilmeden önce resmi sağlık kurulu raporu alınmalı ve sonuca göre karar verilmelidir.
Savurganlık, Alkol veya Uyuşturucu Madde Bağımlılığı, Kötü Yaşam Tarzı, Kötü Yönetim Nedeniyle Kısıtlanma
Savurganlık, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, kötü yaşam ve kötü yönetim tek başına TMK’nın 406. maddesine göre kısıtlamak için yeterli değildir. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, kötü yaşam ve kötü yönetim, ayrıca kendini veya sevdiklerini yoksulluğa itmek ve yardıma ve bakıma muhtaç bir duruma düşmek veya başkalarının güvenliğini tehlikeye atması gerekmektedir.
Bir kişi savurganlığı, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, kötü yaşam tarzı veya mülkünün kötü yönetimi nedeniyle kısıtlanmasının yapılabilmesi için ancak o kişi dinlendikten sonra kısıtlama karar verilebilir.
Özgürlüğü Bağlayıcı Ceza
Bir yıl ve üzeri hürriyeti kısıtlayan hapis cezasına mahkûm edilen her yetişkin (ergin) kısıtlanır (TMK m. 407/1). Vesayetin amacı, kişinin kişisel ve maddi çıkarlarını korumak olduğundan, burada amaç, cezanın infazı sırasında kişinin hak ve menfaatlerini korumak ve zararı önlemektir.
İstek Üzerine Kısıtlama
Yaşlılığı, engel durumu, deneyimsizliği veya ciddi hastalığı nedeniyle işini gereği gibi yerine getiremediğini kanıtlayan bir yetişkin, kısıtlama talebinde bulunabilir (TMK m. 408). Türk Medeni Kanunu’nun 408. maddesi aynı kanunun 23. maddesinin bir istisnasıdır. TMK’nın 23. maddesine göre hiç kimse fiil hakkından ve ehliyetinden kısmen de olsa vazgeçemez.
Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanması
TMK 432/1 maddesinde; akıl hastalığı, zihinsel zayıflık, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, ciddi bir bulaşıcı hastalık veya serserilik nedeniyle toplum için tehlike oluşturan herhangi bir yetişkin kişinin tedavisi, eğitimi veya tedavisi için uygun bir tesis, rehabilitasyon, kişisel koruma sağlanamadığı sürece başka bir şekilde sağlanır. Böyle durumlarda kuruma yerleştirilmesine veya alıkonulabileceği hükmü verilmiştir.
Vasinin Atanma Şartları Nelerdir?
Bir kişinin vasi olarak atanabilmesi için o kişide bulunması gereken olumlu şartlar olduğu gibi, olmaması gereken olumsuz şartlar da vardır.
Yetişkin Olmak
Vasi olarak atanacak kişi yetişkindir; vesayet altındaki kişi onun adına dava açacağından, vasi olarak atanacak kişinin bu fiilleri yerine getirme ehliyetine, yani fiil ehliyetine sahip olması gerekir.
Ehil Olmak
TMK.m.413/I’ye göre yetkili olmak vesayet makamı, vasi olarak “bu görevi yerine getirebilecek” bir yetişkini vasi tayin eder. Genel olarak her vasinin sahip olması gereken ortak özelliklerin yanı sıra vesayet altına alınan kişinin özel durumuna göre vasi için özel şartlar da aranabilir. Dolayısıyla vasinin sahip olması gereken ortak özelliklerin yanı sıra bazı özel şartlar da istenebilir. Ortak özellikler genellikle her koruyucunun sahip olması gereken özelliklerdir. Örneğin vasi dürüst, güvenilir ve anlayışlı biri olmalıdır. Ayrıca kendisine verilen görevi yerine getirebilmesi için bedensel ve zihinsel yeteneklere sahip olması gerekir.
Özel şartlar bakımından vesayet makamı, herhangi bir somut durumda atanabilecek kişilerin kişisel ve mali özelliklerini ve kişinin kişisel ve mali durumunu dikkate alarak vesayet altına alınma sebepleri ve vesayet sebepleri ile yetkili vasi atayacaktır. Bu nedenle vesayet altındaki kişinin mal varlığı, sağlık durumu, eğitim düzeyi ve özel bir ihtiyacı olup olmadığı dikkate alınmalıdır.
Kısıtlı Olması
TMK.m.418/b.1’e göre kısıtlılar vasi olamaz. Vesayet altına alınan kişinin kendi işini yapamadığı için başkalarını yönetemeyeceği ve bakamayacağı açıktır. Ancak, hukuk müşaviri olarak atananlar genellikle vasi olarak atanmamaktadırlar çünkü bu nitelik şartını sağlayamamaktadırlar. TMK.m.432‟ye göre koruma amacıyla hürriyeti kısıtlananların vasi atanma şartını sağlayamayacakları söylenebilir.
Kamu Görevinden Yasaklı Olması
TMK.m.418/b.2’ye göre kamu görevinden yasaklananlar vasi olarak atanamazlar. Bu fıkrada kamu görevinden yasaklananlar, 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesine göre yasaklananlardır.
Haysiyetsiz Hayat Sürmesi
İtibarda veya kanunda ifade edildiği üzere, toplum anlayışına göre “haysiyetsiz bir hayat yaşamak”, toplumdaki genel inanışa zıttına namus, şeref ve haysiyet kavramlarına belirli bir süre aykırı olarak yaşamak. TMK.m.418/b.2’ye göre haysiyetsiz bir hayat sürenlere vasi atanamaz. Buna göre haysiyetsiz yaşamın iki unsuru vardır. Bunlar şeref ve namus kavramlarından uzak davranışları sürekli olarak devam ettirmesidir.
Çıkar Çatışmaları
Güven ilişkisi, vasi ve kişinin vesayet altına alınabilmesi için önemli ve gerekli bir koşuldur. Bu koşul yerine getirilmediği takdirde kişinin korunması amacı gerçekleştirilemez. TMK.m.418/b.3’e göre belirli bir kişinin vasi olarak atanmasının, vasi olarak atanacak kişinin menfaati açısından soyut bir tehlike oluşturması, aralarında bir uyuşmazlık olması için yeterlidir.
Aralarında Düşmanlığın Varlığı
TMK.m.418/b.3’e göre vesayet altına alınacak ve vasi tayin olunacak kimseler ile aralarında husumet bulunanlar da vasi olamazlar. Bu anlamda husumetin sebebi veya haklı olup olmadığı önemli değildir, vesayet makamı taraflar arasında görülmüş veya görülmekte olan davalar varsa bu dosyaları inceleyerek resen husumet tespit edebilir.
İlgili Vesayet Daireleri Hakimi Olması
TMK.m.418/b.4’e göre, kendisine vasi atanacak kişinin yerleşim yeri (sulh ve asliye) hakimleri vasi olarak atanamaz. Bu kanun maddesinden farklı olarak ilgili vesayet dairelerinin hakimleri vesayete kesin engel teşkil etse ve vesayet için uygun kimse bulunmasa dahi vesayet veya denetleme makamının hâkimlerinin vasi olması yasaktır. Ancak kanunun açık ifadesinin aksine mahkeme başkanına ve vesayet dairesinde görev yapanlara vasi atanmasında herhangi bir engel yoktur.
Vasilik Görevinin Sona Ermesi Halleri Nelerdir?
Vasinin Ölümü
Vasinin ölümü ile vasilik sona erer (TMK m. 479). Burada vurgulanması gereken bir diğer durum da vasinin yokluğu ve ölüm karinesidir. Ölüm karinesi gerçekleşmişse veya vasi hakkında devamsızlık kararı verilmişse vesayet kendiliğinden sona erer. Ancak vasi, yokluğunu gerektiren bir tehlikede kaybolursa veya kendisinden uzun süre haber alınmazsa, TMK m. 483/2 uyarınca vasiyi görevden alma yükümlülüğü doğar. Yani bu durumda vasilik kendiliğinden sona ermez, ancak vesayet altındaki kişinin menfaatleri tehlikeye girdiğinden vasi görevden alınır ve yerine yeni bir vasi atanır. Vasinin ölümü, vasinin yokluğu veya ölüm karinesi halinde, yetkili vesayet makamı yeni bir vasi tayin eder çünkü vasilik sona ermez.
Vasinin Fiil Ehliyetinin Kaybı
Ayırt etme gücüne sahip olan ve sınırlı olmayan her yetişkin hareket etme kapasitesine sahiptir. Vasinin fiil ehliyetinin kaybolması durumunda vasilik kendiliğinden sona erer (TMK m. 479). Fiil ehliyeti sınırlandırılan veya kaldırılan vasinin, vesayet altındaki kişiyi temsil etmesi ve koruması mümkün değildir. Ancak vasinin başına kayyım veya hukuk müşaviri atanması halinde vesayet kendiliğinden sona ermez. TMK242’nın 483. maddesine göre bu durum ancak vesayetten çıkarılma sebebi olabilir. Vasi fiil ehliyetini kaybettiğinde vasilik sona ermediğinden, yetkili vesayet makamı tarafından bir vasi atanır.
Vasilik Süresinin Dolması
TMK’nın 480. maddesine göre vesayet süresi iki yıldır. Vesayet uzatılırsa bu süre dolmaz, vesayet sona erer. Ancak TMK’nın 482. maddesinde görev süresi dolan vasi, yenisi işyerine gelinceye kadar yapılması gereken işleri yapmak zorundadır.
Mahkumiyet
Bir suçtan dolayı kasten mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde, ceza infazı tamamlanıncaya kadar kişi vasi veya kayyum olamaz. Ancak, aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre şartlı salıverilme durumunda, cezanın belirli bir bölümünü geçirerek altsoyları üzerindeki velayet, vesayet ve vesayet haklarını kullanabilecekler; bu haklarını, cezanın tamamı infaz edilinceye kadar, soyundan gelenler dışındaki kişiler için kullanamazlar.
Vesayetin Kendiliğinden Sona Ermesi
Vesayetin sona ermesi ile vesayet altındaki kişi fiil ehliyetine sahip olur ve vesayet sona erdiği için vesayet de sona erer.
Vasinin Görevden Çekilmesi
Yasal düzenlemeye göre, vasi iki yıllık görev süresi dolmadan görevden alınamaz. Ancak kanunla düzenlenen bazı hallerde vasinin görevden alınması mümkündür. Bu haller:
- Vesayete engel bir sebebin ortaya çıkması,
- Vesayetten kaçınma sebeplerinden birinin ortaya çıkması,
- İyi bir nedenin olduğu yer şeklinde sıralayabiliriz.
Vasiliğe Engel Bir Durumun Ortaya Çıkması
TMK’nın 481. maddesine göre vasi, vesayete engel olması halinde görevinden istifa etmek zorundadır. Vesayetin önündeki engeller TMK’nın 418. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili karara göre;
- Sınırlılar (kısıtlılar),
- Kamu görevinden uzaklaştırılan veya onursuz bir yaşam sürenler,
- Vasi olarak atanacak kişinin menfaatinde önemli menfaati bulunan veya kendisine düşmanlık edenler,
- İlgili vesayet dairelerinin hakimleri vasi olarak atanamaz.
Kaçınma Sebebinin Ortaya Çıkması
TMK 481/2 maddesine göre, vesayetten kaçınma sebeplerinden bir veya birkaçının ortaya çıkması halinde vasi, görev süresi dolmadan görevden alınmasını isteyebilir; ancak önemli sebeplerin varlığında görevine devam etmek zorundadır. TMK’nın 417. maddesine göre;
- Altmış beş yaşını doldurmuş olanlar,
- Bedensel engeli veya sürekli hastalığı nedeniyle bu işi yapamayanlar,
- Dörtten fazla çocuğu olan ebeveynler,
- Vesayet görevi bulunanlar,
- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulu üyeleri, hakim ve savcılar vesayet kabul edemezler.
Haklı Sebebin Ortaya Çıkması
Vasi haklı bir sebebe ihtiyaç duyarsa, vazifeden istifade edebilir. Görevi sırasında eğitim ya da kariyeri için yurt dışına gitmek durumunda kalması vesayet makamı görevden alınmasını isteyebilir.
Vasinin Görevden Alınması
Vasinin Görevini Ağır Surette Aksatması
Vasi, görevlerini yerine getirirken gerekli özeni göstermelidir. Durum tespiti yapmamak, kişinin görevini ihmal etmesi anlamına gelir. Örneğin, vesayet altındaki kişinin eğitimine veya malına yeterince dikkat etmemesi, tedavisine dikkat etmemesi, kendine bakmaması örnek olarak verilebilir. Vasinin davranışı kusuru nedeniyle gerçekleşmemişse, görevden alınamaz.
Yetkileri Kötüye Kullanma
Vasinin yetkilerinin kötüye kullanılması da görevden alınma sebebidir. Gücün kötüye kullanılması ciddi ve kasıtlı olmalıdır. İşten çıkarılma sebebi, vasinin vesayet altındaki kişinin parasını kendi hesabına yatırması ve hesap vermemesi, kendi işi için harcaması ve vesayet dairelerinin iznine tabi işleri izinsiz yapmasıdır.
Güveni Sarsıcı Davranışta Bulunma
Vasinin özgüvenini sarsabilecek davranışlar da işten çıkarılma sebebidir. Vasi ile vesayet altındaki kişi arasındaki ve ayrıca vasi ile vesayet makamları arasındaki güven ilişkisinin zedelenmesi, vasinin görevden alınması için bir koşuldur. Vasinin vesayet altındaki kişiye cinsel davranışta bulunması, dürüst olmayan bir yaşam sürmesi, sır saklama yükümlülüğünü ihlal etmesi güveni zedeleyen davranışlara örnek olarak verilebilir.
Borç Ödemede Acze Düşme
Vasi kusurlu olsun veya olmasın, vasinin borcunu ödememesi işten çıkarılma sebebidir. Vasi aleyhine açılan icra takibinin etkisizliği, iflas kararı, malvarlığının borçları karşılama seviyesinin altına düşmesi vasinin ödeme güçlüğü çektiğini göstermektedir.
Görevi Yapmada Yetersiz Olma
TMK 483/2 maddesine göre; Vesayet altındaki kişinin menfaatleri, vasinin görevlerini yerine getirmemesi nedeniyle tehlikeye girerse, vesayet makamı kusur olmasa bile vasiyi görevden alabilir. Bu düzenlemede takdir yetkisi hâkime verilmiştir. Vasinin, vesayet altındaki kişinin menfaatlerini tehlikeye atabilecek herhangi bir yetersizliği, görevden alınma sebebi yapılmıştır.
Konuya İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2005/17985 K. 2006/2658 T. 02.03.2006:
“Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Vesayet makamı, vesayet işlerini görmek için ergin bir kişiyi vasi olarak tayin eder. Ehil olmak yahut ergin olmak vasi olmak için başlı başına yeterli değildir. Vesayet makamı ayrıca vasi tayin edeceği kişinin şahsi kabiliyetini, becerilerini, ahlaki yapısını, yaşam biçimini de dikkate almak zorundadır.
Kural olarak bir kişi vasi olarak tayin edilir. Ancak işlerin durumu, malların başka yerlerde olmaları veya özel sebepler dikkate alınarak her biri ayrı işleri görmek veya birlikte bütün işleri yürütmek için birden çok kişi de vasi olarak atanabilir. Ancak bir vesayetin birlikte idaresi için atanacak birden çok vasinin rızaları aranmalıdır (MK m. 413).
Mahkemece; N. ve A.’nin babaları P.’e birlikte vasi atanmış ise de bu kişilerin rızaları alınmadığı gibi, birden çok vasi atanmasının sebebi de karar yerinde gösterilmemiştir. Açıklanan husus üzerinde durulmaması usul ve yasaya aykırıdır.”
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E. 2014/72 K. 2014/6746 T. 10.04.2014:
“Dava dilekçesinde, TMK.nun 405. maddesi gereği, birleşen dosyada ise TMK.nun 408. maddesi gereği vasi tayini istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, babasının Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesi uyarınca kısıtlanmasını istemiş, birleşen dosyada ise kısıtlı adayı Türk Medeni Kanunu’nun 408. maddesi gereği kendisine vasi atanmasını istemiştir. Mahkemece kısıtlı adayının 408. madde gereği kısıtlanmasına karar verilmiştir.
Mahkemece akıl sağlığı yönünden Sinop Atatürk Devlet Hastanesi’nden alınan 13.06.2013 tarihli sağlık kurulu raporunda; “akli melekelerinin tam ve yerinde denilemediğinin, atipik psikoz öntanısı düşünüldüğü, altı ay düzenli olmak şartı ile nörolojik ve psikiyatrik tedavisinin yapılması sonrasında vasi tayini gerekip gerekmediği hakkında kat’i kararın verilebileceği” bildirilmiştir.
Mahkemece öncelikle, kısıtlı adayı hakkında akıl sağlığı yönünden ön rapor doğrultusunda işlemler yapıldıktan sonra Türk Medeni Kanunu’nun 405.maddesinde yer alan kısıtlama sebebinin bulunup bulunmadığı konusunda kat’i raporu alınıp oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile kısıtlı adayının 408. madde kapsamında kısıtlanmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.”
Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Aile hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla avukat vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)
İlgili yazılarımız;
- Vesayet
- Cinsiyet Değiştirmenin Şartları ve Hukuki Sonuçları
- Evlat Edinme (TMK m.305)
- Evlenmenin Hukuki Şartları
- Ad ve Soyadı Değiştirme Davası
- Evlat Edinme
- Doğum Tarihi ve Yaş Düzeltme Davaları
- Cinsiyet Değiştirme Davası
- Kişiler Hukuku
- Soybağının (Nesebin) Reddi Davası
- İsim Değiştirme Davası
- Soyadı Değişikliği Davası
- Yaş Düzeltme Davası
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
AV.İREM BİKE DEMİRHAN