İstihkak Davası Nedir?
İstihkak davası, Türk Medeni Kanunu (md.683, md.638-639), 6183 Sayılı Kanun (md.66-68) ve İcra ve İflas Kanunu’nda (md. 96-99) maddelerinde düzenlemeler mevcuttur.
İstihkak Davası Nedir?
Maddi hukukta istihkak davası, genel anlamı itibarıyla “taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde mülkiyet veya sair ayni bir hak iddiasıdır” şeklinde tanımlanmaktadır. Yani malikin ve/veya ayni hak sahibinin, haksız zilyetten malını geri alabilmek için açtığı davadır.
İstihkak İddiasına Konu Olabilen Haklar Nelerdir?
Mülkiyet Hakkı
Mülkiyet hakkı; “sahibine eşya üzerinde, hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde, en geniş yetkiler sağlayan aynî hak” olarak tanımlanabilir. Kişilerin üzerinde hâkimiyet kurabildikleri her türlü taşınır ve taşınmaz bu hakkın konusunu oluşturur. Bu hak ayni hakların tüm yetkilerini taşıyan, eşyadan kullanma, yararlanma ve tasarruf yetkisini içeren ve herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir haktır.
Bu haklar üç çeşit olup, irtifak hakları, gayrimenkul mükellefiyeti ve rehin hakkıdır. İstihkak iddiası açısından değerlendirecek olursak, eşyaya bağlı olan irtifak haklarında, eğer borçluya ait olup üzerinde irtifak kurulan taşınmaz haczedilirse, lehine irtifak hakkı kurulan taşınmazın maliki üçüncü kişi istihkak iddiasında bulunabilir. Kişisel irtifak haklarından olan intifa ve sükna hakkına sahip olanlar da bir haciz yapılması halinde bu haklarına dayanarak istihkak iddiasında bulunabilirler.
Bütünleyici Parça ve Eklenti
Bütünleyici parça Türk Medeni Kanunu’nun 684. maddesinde tanımlanmıştır. Bu tanıma göre bütünleyici parça “yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır”
Bir şeyin haczi o şeyin bütünleyici parçalarını ve eklentilerini de kapsar(TMK. md.777). Dolayısıyla bütünleyici parça için ayrı bir istihkak iddiasında bulunmaya gerek yoktur.
Eklenti için menkul mülkiyetine dair hükümler uygulanır. Eklenti asıl şeyin akıbetini takip eder ve asıl şeyden ayrı olarak satılabilir, rehnedilebilir ve haczedilebilir.
Dolayısıyla eklenti eğer asıl şey malikinin borcu için ana malla (asıl şey) birlikte haczedilmişse, eklentinin maliki eklenti üzerinde istihkak iddiasında bulunabilir. Yalnız taşınmaz rehini ipotek akit sayfasında yazılı bulunan eklenti taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez.
Rehin Hakkı
Rehin hakkı, konusunu teşkil eden alacağın vadesinde ödenmediği takdirde, hak sahibine taşınmaz veya taşınır bir malı ya da başka bir hakkı paraya çevirmek suretiyle elde edilen paradan alacağını öncelikli olarak almak yetkisini veren bir sınırlı ayni haktır.
Rehin hakkı, haczi sınırlandırır, haczi bütünüyle olanaksız kılmaz. Dolayısıyla rehin hakkının ileri sürüldüğü durumlarda, alacaklının alacak hakkının da dikkate alınması gerekmektedir. Rehin hakkı, istihkak davasına dayanak teşkil edebilecek bir haktır. Bir başka ifadeyle rehin hakkın konusu mal veya hak, alacaklı tarafından haczedilmesi halinde, rehin hakkı sahibi olan üçüncü şahıs, rehin hakkını istihkak iddiası olarak ileri sürebilir.
Kişisel Haklar
Kişisel haklardan bazıları da istihkak iddiası ya da davasına konu olabilir. Malik olmayan kişinin başkasına kiraladığı şeyi kiracıdan geri isteme hakkı, malik durumunda olmayan kişinin saklatmak üzere verdiği şeyi geri isteme hakkı gibi haklar kişisel haklara olarak örnek verilebilir. Bu durumlarda yani kiracı, ödünç alan ve saklayan elindeki bu mallar bu kişilerin borcuna karşılık haczedilirse, bu malları ödünç veren, saklatan ya da kiralayan kişiler mallarını kurtarma adına istihkak iddiasında bulunabilirler. Bazı kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilerek ayni hak etkisi kazanabilir. Şerh verilen haklar diğer haklara göre kuvvetlendirilmiş olur ve kendinden sonra kişilere karşı her zaman ileri sürülme yeteneğine kavuşur. Önalım, alım ve geri alım hakları (TMK. md. 735-736) da tapu kütüğüne şerh verilmiş ise istihkak iddiasına konu olabilir.
Mülkiyeti Muhafaza Sözleşmesine Dayalı Haklar
Mülkiyeti muhafaza sözleşmeleri, Türk Medeni Kanunu’nun 764. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, taşınır malın mülkiyetini satıcı üzerinde bırakan ve mülkiyetin alıcıya geçmesi için alıcının satış bedelinin tamamını ödemek zorunda olduğu sözleşmeler mülkiyeti muhafaza sözleşmeleridir.
Malın alıcının alacaklıları tarafından haczi
Bu durumda henüz satış bedeli tamamen satıcıya ödenmeden, alıcıya mülkiyeti muhafaza sözleşmesiyle satılıp teslim edilen mal, alıcının alacaklıları tarafından haczedilirse, hem alıcı (borçlu) hem de satıcı haczedilen bu malın mülkiyetinin henüz alıcıya geçmediğini öne sürerek istihkak iddiasında bulunabilir.
Malın satıcı tarafından haczi
Malın satıcısı, satıştan doğan alacağı için bizzat alıcıya icra takibi yapabilir. Bu şekilde haczettirilen ve alıcıya teslim edilen, üzerinde satıcının mülkiyeti saklı tutulması hakkı olan mal, satılır; fakat alıcının o zamana kadar satıcıya ödediği taksitler üzerinde hapis hakkı satışta ve paraların paylaştırılmasında nazara alınır. Bu durumda mülkiyeti muhafazadan satıcı vazgeçmiş olur.
Malın satıcının alacaklıları tarafından haczi
Tüm taksitlerin ödenmesi şartı gerçekleşinceye kadar mal satıcının mülkiyetinde olduğundan, satıcının alacaklıları bu malı/malları haczettirebilirler. Bu durumda alıcı taksit borçlarını düzenli ödemekte ise (mütemerrit değilse), haciz koyduran üçüncü şahıs sadece ödenmekte olan taksitlerin kendisine ödenmesini talep edebilir.
Finansal Kiralama Sözleşmesine Dayalı Haklar
Finansal kiralama sözleşmesi, “işletme sahibi kullanıcının, kredi kurumu olan kiralayanla yaptığı bir sözleşmedir ki, buna göre kredi kurumu, kullananın işletmesinde gereksinim duyduğu ve belirlediği bir malın finansmanını sağlamak üzere, üçüncü kişilerden satın alarak ya da başka yollarla elde ederek, belli bir bedel karşılığı ve belli süre sözleşmeden dönememe koşuluyla, üretim faaliyetlerinde kullanmak üzere satın aldığı malı kullanıcıya bırakması hususunu düzenleyen sözleşmelerdir.” şeklinde tanımlanabilir.
Finansal kiralama konusu mallar kiralayan tarafından haczedilemez. Böyle bir haciz yapıldığı takdirde kiracı, şikâyet yoluyla haczin kaldırılmasını isteme hakkına sahiptir. Finansal kiralama konusu olan mal, kiraya veren kişinin alacaklıları tarafından da, kiracının alacaklıları tarafından da haczedilemez. İlk durumda yani kiralayanın alacaklıları tarafından haciz uygulandı ise, gerek kiralayan gerekse de kiracı şikâyet yoluyla haczin kaldırılmasını isteyebilir. İkinci durumda da yani kiralama konusu malın kiracının alacaklıları tarafından haczedilmesi halinde, yedi gün içerisinde kiracı ve kiralayan, şikâyet yoluyla haczin sonlandırılmasını isteyebilir.
Alacak Hakları
Alacak hakları da istihkak davasına konu olabilir. Eğer, borçlunun borçlusu alacağın varlığını kabul ediyor fakat başka bir üçüncü kişi o alacağın aslında kendisinin olduğunu iddia ederse, bu durumda uyuşmazlık istihkak davası (md. 96-99) yolu ile çözümlenir.
Çalınmış ve Kaybolmuş Şeylerin İstihkak Davasına Konu Olması
İcra ve İflas Kanunu md.98’de çalınmış ve zayi edilmiş şeyler hakkında Türk Medenî Kanunu hükümlerinin saklı olduğu belirtilerek, icra dairesi tarafından pazarlık suretiyle yapılan satışın, TMK. md.989’de mezkûr resmî artırma hükmünde olduğu belirtilmiştir.
İstihkak Davasının Türleri Nelerdir?
Hacizli Malın Borçlunun Elinde Bulunması Nedeniyle İstihkak Davası
İcra ve İflas Kanunu md.96 ve md.97 uyarınca, mal borçlunun zilyetliğinde iken haczedilmişse, istihkak davası üçüncü kişi tarafından açılacaktır. İşbu dava ile üçüncü kişi istihkak iddiasında bulunduğu hakkın, mevcudiyetinin tespitini talep etmektedir. İstihkak davasında amaç aslen malın mülkiyetinin kime ait olduğunu tespit etmek değil, haczedilen mal üzerindeki uyuşmazlığın somut icra takibi açısından çözülmesidir. İstihkak davasının bu türünde, üçüncü kişi malın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespitine ve bu gerekçeyle mal üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği için, istihkak davası müspet tespit davası niteliğindedir.
Malın borçlunun elinde bulunması halinde, icra müdürü tarafından istihkak iddiası haciz tutanağına yazılarak, üçüncü kişinin iddiası takibin taraflarına bildirilmekte, bu iddiaya karşı itirazlarını bildirmek üzere taraflara üç günlük bir süre verilir. Bu süre içerisinde takibin taraflarınca üçüncü kişinin istihkak iddiasına itiraz edilmesi halinde, dosya derhal icra mahkemesine gönderilir. Dosya önüne gelen icra mahkemesi de öncelikli olarak takibin devamı veya ertelenmesi hususunda karar verilir.
Hacizli Malın Üçüncü Kişinin Elinde Bulunması Halinde İstihkak Davası
Mal ve hakların haczi için bu mal ve hakların mutlaka borçlunun elinde bulunması gerekmez. Borçlunun kendi elinde veya üçüncü bir şahıs nezdinde bulunan malları, takip konusu alacağı ve faiz ile masraflarını karşılayacak miktarda haczedilir. Buradaki elde bulundurma kavramı zilyetliğin tüm unsurlarını değil sadece dış unsuru olan fiili egemenlik altında bulundurma hususunu kapsamaktadır.
Mal alacaklı, borçlu ve istihkak iddia eden üçüncü kişiden başka dördüncü bir kişinin elinde iken haczedilirse ve bu kişi (dördüncü kişi) malı üçüncü kişi adına muhafaza ettiğini kabul ederse o zaman da mal üçüncü kişi elinde addolunur.
Mal alacaklı, borçlu ve istihkak iddia eden üçüncü kişiden başka dördüncü bir kişinin elinde iken haczedilirse ve bu kişi (dördüncü kişi) malı üçüncü kişi adına muhafaza ettiğini kabul ederse o zaman da mal üçüncü kişi elinde addolunur.
Hacizli Malı Borçlu ile Üçüncü Şahsın Birlikte Elde Bulundurması
Birlikte elde bulundurma durumunda da bir mal birden fazla şahıs tarafından müştereken kullanılmaktadır. Yani fiili tasarruf kudreti birden fazla kimsede bulunmaktadır. Bu ihtimalde açılacak istihkak davalarında da İİK. md. 97 hükmü uygulanmaktadır. Borçlu ile hacizli malı üçüncü kişinin birlikte ellerinde bulundurmaları durumunda, mal borçlunun elinde haczedilmiş sayılır. Bu durumda istihkak davası açma külfeti de borçlu ile malı birlikte elinde bulunduran üçüncü kişiye düşer.
İstihkak Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
Haciz sebebiyle istihkak davasında görevli mahkeme İcra Mahkemesidir. Yetkili Mahkeme ise İcra takibinin yapıldığı yer veya davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
Konuya İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2015/22496 K. 2018/13397 T. 30.05.2018:
“Davalı alacaklı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; dava konusu haczin borçlunun adresinde yapıldığı, 3. kişi ile borçlu arasında baba-oğul gibi yakın akrabalık bağının bulunduğu, bu durumda mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olup, ispat yükü kendisine düşen davacı karinenin aksini kesin ve güçlü delillerle ispat edemediği gibi istihkak iddiasının alacaklılardan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak öne sürüldüğü gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş,hükmü davacı 3. kişi vekili temyiz etmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1-İstihkak davalarında, geçerli bir haczin varlığı davanın ön koşullarından biridir. Haczin mevcut olup olmadığının, mahkemece, davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de; takip dosyasının incelenmesinde karar tarihinden sonra 02.03.2015 tarihinde davalı alacaklı vekilinin takibe konu alacağın haricen tahsil edildiğini beyan edip mevcut hacizlerin fekkini talep ettiği, aynı gün haricen tahsil harcını yatırdığı anlaşılmakla,Mahkemece bu bilgilere göre; istihkak davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdirine karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı 3. kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.”
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi E. 2003/4734 K. 2003/6074 T. 24.06.2003:
“Uyuşmazlık 3.kişinin 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu hacizli mallar 4.4.2002 tarihinde davacı 3.kişinin ticari faaliyette bulunduğu işyeri adresinde haczedilmiştir. Bu durumda İİK.’nun 97/ a maddesi hükmünce mülkiyet karinesi malı elinde bulunduran davacı şirket yararınadır. (M.K. 985) Gerçektende haciz adresinin borçlu ile bir ilgisi olmadığı, ödeme emrinin de borçluya bu adreste tebliğ edilmediği açık-seçik ortadadır. Yasal karine davacı 3.kişi yararına olduğundan aksini ispat yükü davalı alacaklıya aittir. Alacaklı ise bu yasal karinenin aksini kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlayamamıştır.
Haciz mahallinin öncesinde borçlu şirketle organik bağı bulunan dava dışı S. Bilgen Alışveriş Hizmetleri Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait iken davacıya devredilmiş olması danışığa kanıt olamaz. Davacı 3. kişi ile devreden S… Bilgen Ltd. Şti. arasında organik bir bağ saptanmadığı gibi takip adresi ve borçlunun ticaret sicil gazetesindeki adresi Ankara olmasına rağmen haciz İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. Bu durumda danışıklı işyeri devrinden söz edilemez.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”
Avukat Vekalet Ücreti Ne Kadardır?
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.
İlgili Yazılarımız;
- İstihkak Davası Nedir?
- İstihkak Davası
- Borçtan Kurtulma Davası
- Borçlunun Temerrüdü
- İstirdat Davası (İİK m.72)
- Tazyik Hapsi
- İhtiyati Haciz Nedir?
- Nafaka Yükümlülüğünün İhlali Suçu (İİK m.344)
- Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak Kararlar
AV.İREM BİKE DEMİRHAN
Sonuç
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz? Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)