Borçtan Kurtulma Davası | Av. İREM BİKE DEMİRHAN

İçindekiler

    Borçtan Kurtulma Davası Nedir?

    Borçtan kurtulma davasına ilişkin olarak İcra ve İflas Kanunu kapsamında yapılmış bir tanım bulunmamaktadır. İcra ve İflas Kanunu’nun borçtan kurtulma davasının düzenlendiği 69. maddesine bakıldığında, yalnızca bu davanın açılmasına ilişkin hususun düzenlendiği görülmektedir. Kanunun 69. maddesi uyarınca: “İtirazın muvakkaten kaldırılması kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde borçlu, takibin yapıldığı mahal veya alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde borçtan kurtulma davası açabilir.” denilmektedir. İlgili madde metninde de açıklandığı üzere borçtan kurtulma davası, icra mahkemesi tarafından itirazı geçici olarak kaldırılan, aleyhine başlamış olan icra takibinin devam etmesini önlemek isteyen borçlunun; itirazın geçici kaldırma kararının tefhim yahut tebliğden itibaren 7 gün içinde genel mahkemede açtığı davadır.

    Borçtan Kurtulma Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Neresidir?

    İcra ve İflas Kanunu, borçtan kurtulma davasının hangi mahkemede açılacağı hususunu yine kendi içinde düzenlemiş bulunmaktadır. Nitekim, İcra ve İflas Kanunu’nun 69. maddesinin 2. fıkrası uyarınca: “İtirazın muvakkaten kaldırılması kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde borçlu, takibin yapıldığı mahal veya alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde borçtan kurtulma davası açabilir.” denilmektedir. Kanun’un 69. maddesinin 2. fıkrasında belirtildiği üzere borçtan kurtulma davasında yetkili mahkeme alacaklının yerleşim yeri mahkemesi veya icra takibinin yapıldığı yer mahkemesidir.

    Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrası uyarınca; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Bu davada görevli mahkemeye ilişkin başka bir düzenlemenin bulunmaması ve dava konusunun mal varlığına ilişkin olması sebebiyle kural olarak asliye hukuk mahkemesi görevli mahkemedir. Borçtan kurtulma davası için ön görülen görevli mahkeme, takip konusu alacağın miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesidir. Davanın tarafları arasındaki alacağın ticari olması durumunda görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi, kira ilişkisinden doğan alacaklar bakımından ise görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olacaktır.

    Borçtan Kurtulma Davasının Özel Dava Şartları Nelerdir?

    İtirazın Geçici Kaldırılması Kararı Verilmiş Olması

    Borçtan kurtulma davasına ilişkin olarak özel dava şartları mevcut bulunmaktadır. Bu dava şartlarından birincisi, borçtan kurtulma davası açılabilmesi için icra mahkemesi tarafından verilmiş olan bir itirazın geçici kaldırılması kararının mevcut olmasıdır.

    Alacaklının adi bir senede dayanarak yapmış olduğu ilamsız takip kapsamında borçlunun adi senet altındaki imzayı inkâr etmesi durumunda icra takibi durmaktadır. Buna bağlı olarak alacaklı itirazın geçici kaldırılmasını talep edebilir. İcra ve İflas Kanunu’nun 68/a maddesinin birinci fıkrası uyarınca; “Takibin dayandığı senet hususi olup, imza itiraz sırasında borçlu tarafından reddedilmişse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın geçici olarak kaldırılmasını isteyebilir...” denilmektedir. Madde metninden de anlaşıldığı üzere, alacaklının itirazın geçici kaldırılmasını istemesi ancak borçlunun imzaya itiraz etmesi halinde mümkün olabilmektedir. Alacaklının, borçlunun imzaya itirazının kendisine tebliğden itibaren 6 ay içerisinde bu davayı açması gerekmektedir.

    Borçtan Kurtulma Davasında Süre

    Borçtan kurtulma davasına ilişkin özel dava şartlarından olan süre unsuru İcra ve İflas Kanunu’nun 69. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. “İtirazın muvakkaten kaldırılması kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde borçlu…borçtan kurtulma davası açabilir.” İlgili madde metni uyarınca, borçlunun veya vekilinin icra mahkemesindeki duruşmada bulunması durumunda itirazın geçici kaldırılması kararı tefhim edilmiş ise, yedi günlük dava açma süresi bu tefhim tarihinden itibaren işleyecektir; borçlunun veya vekilinin yokluğunda itirazın kaldırılması kararı verilmiş ise, yedi günlük dava açma süresi itirazın geçici kaldırılması kararının borçlu veya vekile tebliğ edilmesinden itibaren başlayacaktır.

    Teminat

    Borçtan kurtulma davasına ilişkin özel dava şartlarından olan teminat; İcra ve İflas Kanunu’nun 69. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir: “…Bu davanın dinlenebilmesi için borçlunun dava konusu alacağın yüzde 15 ini ilk duruşma gününe kadar mahkeme veznesine nakden depo etmesi veya mahkemece kabul edilecek aynı değerde esham ve tahvilat veya banka teminat mektubu tevdi etmesi şarttır. Aksi takdirde dava reddolunur.” Denilmektedir.

    Konuya İlişkin Yargıtay Kararları

    ''Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2004/16481 K. 2004/20679 T. 30.09.2004''

    İcra mahkemesince itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verildikten sonra borçlu tarafından Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne 06.05.2003 tarihinde süresinde yasaca öngörülen teminat da yatırılarak borçtan kurtulma davası açıldığı anlaşılmaktadır.

    İİK.’nun 66-69. maddeleri uyarınca süresinde açılan borçtan kurtulma davası ile takibin kendiliğinden duracağı İİK.’nun 69. maddesinin 2-3. fıkralarında açıkça öngörülmüştür. Ayrıca bu durum doktrinde de aynen benimsenmektedir (Prof. Dr. Baki Kuru İcra İflas Hukuku cilt 1, baskı: 1988 Sf: 439).

    Açıklanan durum karşısında İcra Müdürünün takibin durdurulmasına yönelik işleminde bir usulsüzlük bulunmadığından mahkemece şikayetin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

     ''Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2012/568 K. 2012/8673 T. 23.05.2012''

    Davalı vekili, davacının müvekkilinin alacağının % 100 oranında İİK'nın 69/2. maddesinde tahdidi olarak sayılan teminatlardan birinin ilk duruşma gününe kadar yatırılmaması halinde davanın reddi gerektiğini, davanın esası yönünden ise; davalının müvekkiline söz konusu iş yerini kiraladığı iddiasının doğru olmadığını, zira söz konusu iş yerinin dava dışı M. A. U. isimli şahsa kiralanmış olduğunu, hatta senedin tanzim tarihinden birkaç ay sonra da bu iş yerinin 6 ay süre ile adı geçen kişiye kiralandığını,

    Dolayısıyla davacının müvekkili ile iş yerinin kiralanması hususunda anlaşma yapıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında kendisine gösterilen senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü halde bu defa dava dilekçesinde söz konusu imzanın hile ile artırıldığını ileri sürdüğünü, davacının beyanlarının çelişkili olduğunu ileri sürerek davanın reddi ile %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.

    Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre; Vezirköprü Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2004/93 esas,2007/30 karar sayılı resmi belgede sahtecilik suçu yönünden kesinleşen kararında, N. Y. tarafından S. S.'a imzalattırılan bonodaki imzanın S. S.'a ait olsa da ve bono geçerli şekil şartlarına haiz olsa da hukuka aykırı şekilde hile ile alınıp hukuka aykırı olarak imzalatılıp ele geçen bononun N. Y. tarafından hukuki sonuç doğuracak şekilde doldurulduğundan 15/08/2003 ödeme tarihli, 75.000,00TL bedelli alacaklısı N. Y. borçlusu S. S. olan bono senedinin sahte resmi belge niteliğinde olduğunun tespit edildiğini,

    Bahsi geçen bononun davacıdan hile ile alınması nedeniyle bâtıl olduğu ispatlanmış ve bu bono nedeniyle davacı S. S.'ın davalı N. Y.'ya borcu olmadığının tespit olunduğu gerekçesiyle davacının davasının kabulüne ve söz konusu bono nedeniyle keşideci-davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, İİK'nın 69/5 maddesi gereği davalının %40 oranında kötü niyet tazminatını ödemesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle BK'nın 53. maddesi hükmü gereğince ceza mahkemesince tespit edilen maddi vakıa ve mahkumiyet kararlarının hukuk hakimini bağlayacağı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 23.05.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

    Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2024 -2025 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

    İlgili yazılarımız;
    • Borçtan Kurtulma Davası


    AV. İREM BİKE DEMİRHAN


    Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.
    Yardım lazım mı? Bizimle İletişime Geç!
    Hukuk iyi ve adil olanın sanatıdır.

    İletişime geçin

    +905455880258