Tasarım Hakkına Tecavüz Halinde Açılabilecek Davalar
Tasarım hakkına tecavüz hallerinin tespiti durumunda açılabilecek hukuk ve ceza davaları ilgili yazımızda incelenmiştir.
İçindekiler
- 1 Tasarım Hakkına Tecavüzün Halinde Açılabilecek Davalar Nelerdir?
- 2 Tecavüzün Tespiti Davası
- 3 Muhtemel Tecavüzün Önlenmesi Davası
- 4 Tecavüzün Durdurulması Davası
- 5 Tecavüzün Kaldırılması Davası
- 6 Maddi, Manevi, İtibar Tazminatı Davaları
- 7 Tecavüzün Mevcut Olmadığı Hakkında Dava
- 8 Tasarımın Gaspı Nedeniyle Hakkın Devri (İstihkak) Davası
- 9 Hukuk Davalarında İleri Sürülebilecek Talepler Nelerdir?
- 10 Konuya İlişkin Yargıtay Kararları
- 11 Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Tasarım Hakkına Tecavüzün Halinde Açılabilecek Davalar Nelerdir?
Kanun koyucu tasarım hakkı sahibini koruma amacıyla hak sahibine farklı dava ve talep hakkı tanımıştır. Tecavüz halinde tasarım hakkının ileri sürülmesinde tecavüz edenin bu alanda delilleri karartmasının oldukça kolay olması ve hak sahibinin uğramış olduğu zararın hesaplanmasının bir o kadar zor olması nedeniyle bazı güçlükler yaşanmaktadır. Bu nedenlerle yasa koyucu tecavüz davalarında zaman zaman HMK hükümlerinden ayrılarak SMK ile özel hükümler getirmiştir.
Tasarım hakkında tecavüz halinde açılabilecek hukuk davalarına bakmak gerekirse;
Tecavüzün Tespiti Davası
SMK m. 149/1-a’ya göre sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi fiilin tecavüz olup olmadığının ve bu haklara tecavüz sayılabilecek olayların tespit edilmesini mahkemeden dava yoluyla talep edebilir. Tecavüzün tespiti, SMK anlamında bir dava olup, HMK m. 405’te düzenlenen delil tespiti müessesesiyle karıştırılmamalıdır. Bu davanın amacı mahkemenin delilleri toplayıp değerlendirmesi ve sonuca göre tasarım hakkına tecavüz olup olmadığının belirlenmesidir.
Bu dava HMK’da düzenlenen tespit davası niteliğinde olduğundan eda davası açılabilecek hallerde bu dava açılamaz. Zira davacının tespit davası ile elde etmek istediği korumanın dava çeşitlerinden biriyle ile sağlanabiliyor olması tespit davasının açılmasında hukuki menfaatinin bulunmadığını gösterir. Söz gelimi tecavüzün devam ettiği hallerde tecavüzün durdurulması davası açılabileceğinden tecavüzün tespiti davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Ancak örneğin eda davası açılmasına imkân olmayan hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar mevcutsa bu dava açılabilir.
Bu davayı SMK’da düzenlenen tecavüzün mevcut olmadığı hakkında dava (SMK m. 154) ile karıştırmamak gerekir. Tecavüzün mevcut olmadığı hakkında davada fiili gerçekleştiren veya gerçekleştirecek olan kişi davayı açmaya yetkiliyken, tecavüzün tespiti davasını açma yetkisi olan kişi tasarım sahibidir.
Muhtemel Tecavüzün Önlenmesi Davası
Türk Hukukunda önleme (men) davası olarak bilinen bu dava türü SMK m. 149/1-b’de “muhtemel tecavüzün önlenmesi” olarak isimlendirilmiştir. Başlama tehlikesi bulunan veya başlamış tecavüzün devamını engellemek, tecavüzü önlemek amacıyla açılan bir dava türüdür.
Önleme davası somutlaşmış bir tecavüz tehlikesinin, bir tecavüz ihtimalinin varlığı halinde ikame edilebilir. Bu bakımdan önleme davasının en belirgin özelliğinin geleceğe yönelik bir talebi içermek olduğu söylenebilir. Gelecekte tekrarlanmasından korkulan bir tutum söz konusudur.
Tecavüzün Durdurulması Davası
Tasarım sahibi tasarım hakkına tecavüz niteliğindeki eylemlerin durdurulmasını talep edebilir. Başlamış bulunan tecavüz eyleminin durdurulmasını hedefleyen bu dava türü SMK m. 149/1-c’de düzenlenmiştir.
Tecavüzün durdurulması davası devam eden bir tecavüz fiilinin durdurulması için açılan bir eda davası türüdür. Bu yüzden henüz başlamamış bir tecavüz için bu dava açılamayacaktır. Tecavüzün sona erdiği veya tekrarlama tehlikesinin bulunmadığı durumlarda da bu dava açılamaz. Tecavüz sona ermiş fakat etkileri halen devam ediyorsa tecavüzün devam ettiği varsayılır ve tecavüzü durdurma davası açılabilir. Bu durumda tecavüzün giderilmesi (ref’i) davası da açılabilir.
Tecavüzün Kaldırılması Davası
Tecavüzün kaldırılması SMK m. 149/1-ç’de düzenlenmiştir. Bu dava tecavüz sonucu oluşan hukuka aykırılıkların ortadan kaldırılması ve giderilmesi amacıyla açılır. Tecavüzün kaldırılması davasının açılabilmesi için hukuka aykırı sonuçların doğmuş olması gerekir. Davanın açılabilmesi için tecavüzün gerçeklemiş olması yeterlidir, tecavüzün tekrar etme tehlikesinin bulunması gerekmez. Örneğin tasarıma tecavüz edilerek ürünün üretilmesi, satılması, sözleşme için öneride bulunulması gibi eylemlerin gerçekleşmiş bulunması gerekmektedir.
Uygulamada genellikle tecavüzün önlenmesi, durdurulması ve kaldırılması/giderilmesi davaları tek bir dava dilekçesinde birlikte açılmaktadır284. Tasarım hakkı sahibinin bu talepleri birbirinden ayırması veya sadece birini talep etmesi beklenemez. Tasarımı koruma amacının tam olarak gerçekleşebilmesi için tasarım hakkı sahibinin bu talepleri birlikte ileri sürmesi daha etkin bir koruma sağlamaktadır.
Maddi, Manevi, İtibar Tazminatı Davaları
SMK’da üç tür tazminata yer verilmiştir. Bunlar maddi, manevi ve itibar tazminatı şeklindedir. Hukuki gelişim bakımından hukukumuzda maddi ve manevi tazminat davaları eskiden beri yaygın bir şekilde uygulama alanı bulurken, itibar tazminatı davaları daha yeni niteliktedir. Maddi, manevi ve itibar tazminatları birbiriyle yarışmaz, genellikle yığılır. Yığılmadan kastedilen genellikle hak sahibinin bu tazminatların her birini ayrı ayrı talep etmesidir. Uygulamada sınai mülkiyet haklarına tecavüzün tespiti, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve/veya manevi tazminat talepleri tek bir dava konusu yapılabilmektedir. Bu taleplerin tek bir davada ileri sürülebilmesi usul ekonomisi ilkesi yönünden de uygundur.
Tecavüzün Mevcut Olmadığı Hakkında Dava
Kendisini dava açılması tehdidi altında hisseden veya belirsizliğin ortadan kalkmasında menfaati bulunan kişi veya kişiler sınai hak sahibine karşı dava açarak tecavüzün oluşmadığına dair karar verilmesi talebinde bulunabilirler. Menfaati olan kişiler ile kastedilen, Türkiye’de giriştiği veya girişeceği sınai veya ticari faaliyetlerinin, başkasının sınai hakkına tecavüz oluşturup oluşturmayacağı konusunu önceden öğrenerek durumunu buna göre ayarlama ihtiyacında bulunan kişilerdir.
İlgili kişi girişeceği sınai veya ticari faaliyet ile üreteceği üründe kullanacağı/uygulayacağı tasarımın başkasına ait tasarım hakkına tecavüz oluşturup oluşturmayacağını önceden öğrenme ve yatırımlarını buna göre şekillendirme amacına binaen bu davayı açabilir. Bunun yanı sıra ilgili kişi aleyhine sonradan SMK m. 149 ve m. 150’de düzenlenen tasarım hakkına tecavüz halinde açılabilecek davaları önlemek de bu davanın varlık nedenidir.
Bu dava kendisine karşı tecavüz davası açılmış bir kişi tarafından açılamayacaktır. Bu dava hükümsüzlük davasıyla birlikte açılabilir. SMK m. 154/2 uyarınca, açılan dava sicile kayıtlı tüm hak sahiplerine tebliğ edilir. Örneğin tasarım üzerinde rehin hakkı gibi bir hakkı olup da bu hakkını sicile kaydettirmiş olan tüm hak sahiplerine dava tebliğ edilir. Bu dava üçüncü kişiler tarafından tasarım hakkı sahibine açılan bir dava olduğundan, SMK m. 156/5’e göre yetkili mahkeme davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir.
Tasarımın Gaspı Nedeniyle Hakkın Devri (İstihkak) Davası
Patentler ve tasarımlar bakımından fikri mülkiyet hukukumuzda “gerçek hak sahipliği” ilkesi kabul edilmiştir. Gerçek hak sahipliği ilkesine göre fikri mülkiyet yasalarının koruduğu kişi gerçek hak sahibidir.
Gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi sınai haklar bakımından gasp davasını açarak hakkın kendisine devrini isteyebilir. SMK m. 71/1’de bu dava “Tasarım başvurusu gerçek hak sahibi olmayan bir kişi tarafından yapılmış veya tasarım bu kişi adına tescil edilmişse veya tescilsiz tasarım gerçek hak sahibi olmayan bir kişi tarafından kamuya sunulmuşsa, gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi, tasarım hakkından doğan diğer hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla, tasarım sahipliğinin kendisine devredilmesini veya tasarım sahibi olarak tanınmayı mahkemeden talep edebilir” şeklinde düzenlenmiştir. Davayı açan kişi haklı bulunursa hak sahipliği el değiştirir.
Hukuk Davalarında İleri Sürülebilecek Talepler Nelerdir?
Ürün ve Araçlara El Konulması
Tasarım hakkı sahibi tasarıma tecavüz edilerek üretilen yahut ithal edilen ürüne, hem de bu ürünlerin üretiminde münhasıran kullanılan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el konulmasını talep edebilir.
El koymadan sonra müsadere ve imha gibi işlemler yerine getirilecektir. Üretilmesi tasarıma tecavüz niteliğinde olan ürünleri üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara da el konulabilir. Özellikle haksız olarak üretilen ürünü üretmek amacıyla hazırlanan kalıp ve klişelere el konulabilir.
El koyma işlemi icra dairesi tarafından gerçekleştirilir. El koymanın yapılması için mahkeme kararının kesinleşmesi gerekmez. El koyma işlemi her yerde yapılabileceğinden ürün ve araçların tasarıma tecavüz eden kişinin elinde olması şart değildir. Bu da ürün ve araçların üçüncü kişinin elinde bulunduğunda da bunlara el konulabileceği anlamına gelmektedir.
Ürün ve Araçlar Üzerinde Mülkiyet Hakkı Tanınması
Tasarım hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi, el konulan ürün, cihaz ve makineler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması talebinde bulunabilir. SMK m. 149/1-e düzenlemesinden anlaşıldığı üzere, el konulacak araçların kapsamı ile mülkiyet hakkı tanınabilecek araçların kapsamı aynıdır. Bunun anlamı el konulabilecek bütün araçlar üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasının istenebileceğidir. El koyma kapsamında olmayan araç, cihaz ve makineler üzerinde ise mülkiyet hakkı tanınması istenemeyecektir.
Ürün ve Araçların Şekillerinin Değiştirilmesi ve İmhası
SMK m. 149/1-f’de bu tedbir tecavüzün devamını önlemek üzere, “elkonulan ürünler ile cihaz ve makine gibi araçların şekillerinin değiştirilmesi, üzerlerindeki markaların silinmesi veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası” şeklinde ifade edilmiştir. Tasarım hakkı sahibi gerekli tedbirlerin alınması talebi bağlamında tecavüze uğrayan tasarımı taşıyan ürünler veya araçlar üzerindeki tasarımların şeklinin değiştirilmesini veya sınai mülkiyet haklarına tecavüzün önlenmesi kaçınılmaz ise imhasını talep edebilir.
Hükmün İlgililere Tebliği ve Kamuya İlan Yoluyla Duyurulması
Tasarım hakkı sahibi, haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde tasarıma tecavüz eden aleyhine masrafları tecavüz edene ait olmak üzere verilen kararın ilgililere tebliğ edilmesini veya kamuya ilan edilmesini talep edebilir. SMK m. 149/1-g’de bu tedbir “…Haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesi…” şeklinde ifade edilmiştir.
Zarar Miktarını Kanıtlayan Belgelerin İstenmesi
SMK m. 150/3’e göre “…Hak sahibi, sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesi için, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep edebilir…” Bu düzenlemenin kaynağı TRIPS m. 43’tür. Bu talep hukuki niteliği itibarıyla bir dava olmayıp, delil tespiti işlemidir.
Bu düzenleme ile tasarım hakkı sahibine sınai mülkiyet hakkının ihlali iddiasına dayalı tazminat davası açmadan önce, sınai mülkiyet hakkının kullanılması ile ilgili belgelerin, tazminat yükümlüsü tarafından mahkemeye sunulması konusunda karar verilmesini mahkemeden talep etme imkânı sunulmuştur. Delillerin tespiti ile ileride açılacak ya da açılmış olan bir davaya yönelik delillerin zamanından önce toplanıp emniyet altına alınması amaçlanmaktadır. Hak sahibinin bu belgeleri talep etme nedeni delillerin tespiti ya da açılmış tazminat davasında uğramış olduğu zarar miktarının belirlenebilmesidir. Bu düzenlemenin amacı uygulamada tazminat miktarının belirlenmesindeki zorlukların bertaraf edilmesine yardımcı olmaktır.
Konuya İlişkin Yargıtay Kararları
Tasarım hakkına tecavüz halinde açılabilecek davalara ilişkin içtihatlara bakmak gerekirse;
Yargıtay 11.HD., T. 2.06.2005, E. 2004/7923, K. 2005/5758
“…Davacılar vekili maddi zarar istemini 556 sayılı KHK`nin 66. maddesine dayandırmıştır. Anılan düzenlemede yoksun kalınan kazancın istenme ve hesaplanma usulleri belirtilmiştir. Marka sahibinin elde edeceği muhtemel gelir, tecavüz edenin elde ettiği kazanç veya lisans bedeli, yoksun kalınan kazanç karşılığı olarak düzenlenmiştir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda davacılar vekilinin belirttiği yasal düzenlemede ifade edilen üç usulden hangisine dayandığı açıklattırıldıktan sonra maddi tazminatın tespitinin yapılacağı belirtilmiştir.
İstemini açıklaması için kendisine süre verilen davacılar vekili, aynı zamanda bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren dilekçesinde bu husustaki tercihini tam olarak ifade etmiş değildir. O halde mahkemece, davacılar vekiline 556 sayılı KHK`nin 66. maddesinde yoksun kalınan kazancın belirlenmesine ilişkin usullerden hangisine dayandığını tereddütsüz şekilde açıklattırılması, maddi tazminat bakımından uzman bilirkişi vasıtasıyla incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir…”
Yargıtay 11.HD., T. 16.04.2012, E. 2010/14829, K. 2012/6085
“…Dosyada başkaca emsal lisans sözleşmeleri bulunmadığına göre, taraflar arasında önceki tarihlerde yürürlükte olan franchise sözleşmesindeki lisans bedeline ilişkin hüküm de dikkate alınarak, davalının uyuşmazlık konusu dönemlere ilişkin defter ve belgeleri incelenmek suretiyle bu yıllardaki cirosu itibarıyla hakkaniyete uygun bir lisans bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde ve davacı defterlerine dayalı hüküm tesisi doğru olmamış…
Yargıtay 11.HD., T. 22.01.2007 E. 2005/13781, K. 2007/565
“…Dava, markaya tecavüzün önlenmesi, unvanın terkini, markaya tecavüz dolayısıyla maddi, manevi tazminat ile itibar zedelenmesi nedeniyle meydana gelen zararın tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, tescilli markasına tecavüz edilmesi nedeniyle manevi tazminatın da hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalının `ROYALTENTE` ibaresini marka gibi kullandığı, bu durumun davacının tescili markasına tecavüz teşkil ettiği dosya kapsamıyla sabittir. 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 62 nci maddesinde marka hakkı tecavüze uğrayan marka sabinin diğer istemlerinin yanı sıra manevi tazminat da talep edebileceği düzenlenmiştir. Ancak, anılan Kanun Hükmünde Kararname’de manevi tazminata hangi koşullarda hükmedileceğine ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır.
Bu istemin, genel hükümler arasında yer alan BK.nun 49 ve TTK.nun 58/1-e maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı, tacir olup basiretli şekilde hareket etmek zorundadır. Ticari işlerinde daha dikkatli ve özenli davranmak durumundadır. Öte yandan, BK.nun 49 uncu maddesinde 3444 sayılı Yasa ile yapılan değişikle manevi tazminata karar verilmesi için artık kusurlu olma hali yeterli görülmüştür. Bu durum karşısında, davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren davalı tacirin, ticaret unvanını nasıl kullanması gerektiğini bilebileceği, eylemleriyle davacı markasına tecavüz ettiği sabit olduğuna göre, uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir….”
Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)
İlgili yazılarımız;
- Tasarım Hakkına Tecavüz Halinde Açılabilecek Davalar
- Tasarım Hakkına Tecavüz
- Tasarım Hukuku
- Marka Hakkına Tecavüz
- Marka Hukuku
- Markanın İptali
- Coğrafi İşaret ve Geleneksel Ürün Adı
- Patent Hakkı
- Patent Hakkına Tecavüz ve Hükümsüzlük
- Markanın İptali
- Marka Başvurusu Nasıl Yapılır?
- Markada Tescil Engelleri Nelerdir?
- Marka Hakkının Sona Erme Halleri Nelerdir?
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
AV.İREM BİKE DEMİRHAN