Kamu Hizmetlerinin Özel Hukuk Kişilerine Gördürülme Usulleri

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Kamu Hizmetlerinin Özel Hukuk Kişilerine Gördürülme Usulleri

Kamu Hizmetlerinin Özel Hukuk Kişilerine Gördürülme Usulleri

Kamu Hizmetlerinin Ozel Hukuk Kisilerine Gordurulme Usulleri

Kamu hizmetlerinin özel hukuk kişilerine gördürülme usulleri ilgili yazımızda kısaca incelenmiştir.

Müşterek Emanet Usulü

Müşterek emanet bir hizmetinin, hasar ve zararı idareye ait olmak ve onu üstlenen özel hukuk tüzel kişisine gelir üzerinden bir pay vermek suretiyle idare adına yürütülmesidir. Bu usulde, hizmet idare tarafından kurulurken, hizmetin yürütülmesi ise özel kişiye bırakılmaktadır. Müşterek emanet usulünde sermaye idareye aittir. Özel hukuk kişisi ise emeği ve bilgisi ile hizmeti yürütmektedir. Masraflar hizmetten yararlananlardan alınan bedelin bir kısmı ile karşılanır. Orta kalan kısım sözleşmeye göre paylaşılır.

Bir kamu hizmetinin müşterek emanet usulü ile özel hukuk tüzel kişisine gördürülmesi idari sözleşme ile söz konusu olmaktadır.

Ruhsat (Lisans) Usulü

Ruhsat usulü, tekel niteliğinde olmayan bir kamu hizmetinin yerine getirilebilmesi için idarenin tek taraflı bir işlemle özel hukuk gerçek veya tüzel kişisine izin verebilmesidir.

Ruhsat usulü ile gördürülen kamu hizmetinin asli sahibi ve sorumlusu idare olduğundan, idarenin hizmeti gören özel kişi üzerinde daha geniş bir denetim ve gözetim yetkisi vardır.

Ruhsat usulünün, müşterek emanet, iltizam, imtiyaz ve yap-işlet-devret usullerinden farkı, idare ile bir özel hukuk gerçek veya tüzel kişisi arasında herhangi bir sözleşme yapılmaksızın, özel hukuk kişisine idarenin tek taraflı iradesiyle yapılan bir şart işlemle ruhsat verilmesidir. Ruhsatın koşullarını idare tek taraflı olarak tespit etmekte, bunun yanında idare tek yanlı olarak bir özel hukuk kişisinin temel hakkı ve özgürlükleri dokunmaksızın kamu hizmetini yürütmekle görevlendirmektedir.

Ruhsat usulünde, diğer usullerde olduğu gibi kamu hizmetinin asli sahibi idare olduğu için özel hukuk kişisi, kamu hizmetini idare adına yürütmektedir. Özel hukuk kişisi ruhsatla kamu hizmetini yerine getirirken, kamu hizmetinin genel ilkelerine uymak zorundadır, bununla birlikte idare ruhsat koşullarını tek taraflı olarak tespit etme, değiştirme, ekleme ve gerektiğinde gerekli tedbirleri alma, kamu hizmetine ilişkin ilkelere ve kurallara uymadığı belirlediği özel hukuk kişisinin ruhsatını iptal ederek faaliyetine son verme gibi yaptırımlar uygulama yetkisine sahiptir.

İmtiyaz Usulü

İmtiyaz sözleşmesi, bir kamu hizmetinin kurulmasının ve belli bir süre işletilmesinin veya kurulmuş bulunan bir kamu hizmetinin belli bir süre işletilmesinin karşılığında kendisinden yararlananlardan ücret almak, kâr ve zararı kendisine ait olmak üzere, idare tarafından getirilen koşullar çerçevesinde bir özel kişi veya kuruluşa bırakılmasını öngören sözleşmelerdir.

Kamu hizmeti imtiyaz sözleşmesi bir idari sözleşmedir ve bu sözleşme bir kamu hizmetinin kurulması ve işletilmesini amaç edinir. Sözleşmeye konu olan kamu hizmeti, kâr ve zarar imtiyaz sahibine ait olarak kurulur ve işletilir, buna karşılık imtiyaz sahibinin yararlananlardan ücret tahsili hakkı vardır. İmtiyaz süresince hizmetten yararlananlardan alınacak olan bedel veya ücret, esasları kanunla saptanacak olan bir tarife üzerinden tahsil olunur. Kamu hizmeti imtiyazı daima belli ve uzun bir devre için verilir.

İmtiyaz sözleşmesi, sözleşmede belirtilen sürenin dolması, imtiyazın düşürülmesi, kamu yararına sözleşmenin feshedilmesi, akdi geri satın alma yolu ve karşılıklı anlaşma gibi sebeplerle sona erebilmektedir.

İltizam Usulü

İltizam Usulü, idarece kurulmuş bulunan bir hizmetin, araç gerecin idare tarafından sağlanmasıyla, sözleşmede kararlaştırılan götürü veya orantılı bir bedel karşılığında mültezim denen gerçek kişi ya da özel hukuk tüzel kişisi tarafından kâr ve zararı kendisine ait olmak üzere görülmesi usulüdür. İdare tarafından kurulmuş bir hizmetin, bir bedel karşılığında mültezime gördürülmesi veya belli bir şeyin teslimi konusunda yapılan idari sözleşme mali iltizam sözleşmesidir.

İltizam usulünün imtiyaz ve müşterek emanet usulünden farklılıkları şu şekilde sıralanabilir: İltizam; hizmet için gerekli tesislerin idare tarafından kurulması yönüyle imtiyazdan, kâr ve zararın özel kişiye ait olması yönüyle de müşterek emanetten ayrılmaktadır. Diğer taraftan, mültezim idareye götürü bir bedel ödemekte ve gördüğü hizmet karşılığında yararlananlardan bedel almaktadır.

Yap-İşlet-Devret Usulü

Yap işlet devret yöntemi, gelişmiş ülkelerde kamunun ekonomiye müdahalesinin azaltılması ve ekonomik etkinliği artırmak amaçlarıyla sınırlı iken, gelişmekte olan ülkelerde ise finansman ve teknoloji ihtiyacının karşılanması amacına yönelik olarak kullanılmaktadır. Bu yönteme genelde ülkenin nüfusu artışına ve ekonomik büyümeye bağlı olarak artan altyapı ihtiyacı, üçüncü dünya ülkelerinde ortaya çıkan ve aşırı borçlanmadan kaynaklanan ödeme güçlüğünün yarattığı ekonomik kriz, büyük inşaat firmalarının kârlı yeni projeleri bulma zorluğu, birçok ülkenin hükümetleri ile uluslararası kredi kurumları tarafından savunulmaya başlanmış olan özelleştirme uygulamaları gibi farklı sebeplerle başvurulmaktadır. Günümüzde köprü, baraj, elektrik santrali, karayolu, demiryolu, telekomünikasyon sistemleri ile sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanları ve benzerlerinde bu yöntem kullanılmaktadır.

Yap-İşlet Usulü

Yap-İşlet Usulü: Yİ modeli çerçevesinde inşa edilen tesislerin belirli bir süre sonunda kamu kuruluşuna devredilmeyip özel kesimin sahipliğinde olmasına izin verilmesine dayanan yatırım finansmanı modelidir. Bu modelde yatırımcılar; yalnızca termik santrallerin inşa edilmesi ve işletilmesi yetkisine sahiptir.

Yap-Kirala-Devret

Yap-Kirala-Devret modelinde özel sektör tesisi yapmakta, fiziksel donanımını sağlamakta, belirlenen süre boyunca sözleşmede belirlenen alanları işletmekte ve sonunda tesisi kamuya devretmektedir. İdareler ise her yıl şirkete kira ödemesi yapmaktadır. Bu model idare yeni bir altyapı hastane, okul gibi gerekirken kendi bütçesini kullanmak istemezken kullanılmaktadır.

İşletme Hakkı Devri (İHD) Usulü

İşletme hakkı devri, Devlet ve diğer kamu tüzelkişilerine ait işletmelerin, mülkiyet hakkı saklı kalmak üzere bir bedel karşılığında ve belli süre işletmesi için bir özel kişiye devredilmesi yöntemi olarak tanımlanabilir.

Konuya İlişkin Yargıtay Kararları

Danıştay 8. Daire E. 2021/927 K. 2021/909 T. 16.02.2021:

“MADDİ OLAY: Niğde İli, Gümüşler Kasabası, … Mevkii’nde bulunan … tarih ve …sayılı işletme ruhsatlı maden işletmesinin sahibi olan davacı tarafından, Maden Kanunu’nun 7. maddesinde belirtilen izinlerin süresi içerisinde Genel Müdürlüğe sunulmadığından bahisle 18.02.2018-18.02.2019 tarihine kadar olan dönem için adına düzenlenen 77.632,00-TL tutarlı idari para cezasına ilişkin Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve …sayılı işleminin iptali istemiyle iş bu dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT: 2577 sayılı Kanun’un “Temyiz” başlıklı 46’ncı maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar, (h) bendinde ise, maden, taşocakları, orman, jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile ilgili mevzuatın uygulanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar hakkında bölge idare mahkemelerince verilen kararların Danıştay’da, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebileceği kurala bağlanmış, aynı Kanun’un “Temyiz Dilekçesi” başlıklı 48. maddesinin 6. fıkrasında “…Temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması veya kesin bir karar hakkında olması halinde de kararı veren merci, temyiz isteminin reddine karar verir.

İlgili merciin bu kararları ile bu maddenin 2 nci fıkrasında belirtilen temyiz isteminde bulunulmamış sayılmasına ilişkin kararlarına karşı, tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” hükmü düzenleme altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME: 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde, istinaf kanun yolu incelemesi sonucunda bölge idare mahkemelerince esas hakkında karara bağlanan dava türlerinden Danıştay’da temyize tabi olanların tahdidi olarak sayılmak suretiyle düzenlendiği, bu maddede tahdidi olarak sayılan konuların birbirinden bağımsız olduğu, bu nedenle bir davanın bu maddede sayılan konulardan birine ilişkin olması durumunda başkaca herhangi bir kritere bağlı olmaksızın temyiz incelemesine tabi olacağı açıktır.

Olayda, maden mevzuatının uygulanmasına ilişkin işleme karşı açılan dava söz konusu olduğundan, dava değerine bakılmaksızın, 2577 sayılı Kanun’un “Temyiz” başlıklı 46. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendi gereği bölge idare mahkemesince verilen karar kesin nitelikte olmayıp temyiz incelemesine tabiidir.

Bu durumda, …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin davalı idarenin temyiz isteminin reddine ilişkin kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”

Danıştay 1. Daire E. 2006/203 K. 2006/719 T. 06.07.2006:

“Bu maddelerde geçen “imtiyaz sözleşmeleri” terimi, teknik anlamda İdare Hukukunda, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararlarında geniş bir şekilde işlenmiş bulunan “imtiyaz” usulünü ve imtiyazla ilgili işlemleri belirtmektedir. Bilinen tanımına göre kamu hizmeti imtiyazı; bir kamu hukuku kişisinin bir gerçek veya tüzel özel hukuk kişisi konumundaki ve genel olarak özel kesim sermaye şirketi olan tüzel kişiyle yaptığı sözleşmeyle bir kamu hizmetinin belirli ve uzun bir süre içinde kurulması ve işletilmesinin, hizmetten yararlananlardan ücret ya da bedel alınmak ve giderleriyle kar ve zararı özel girişimciye ait olmak üzere, idarenin kendi buyruğu ve sorumluluğu altında gerçekleştirilmesini sağlayan bir yönetim biçimidir.

“İltizam” ve “Müşterek Emanet” usullerinde de idarenin bir kamu hizmetini özel kişiye gördürmesi için belirli süreli bir sözleşme yapması söz konusudur.

Ancak imtiyaz usulünün en belirgin özelliği, kamu hizmetinin imtiyaz sahibi tarafından kurulması ve bu hizmetin görülmesinde gerekli olan sermaye, personel, yatırım malları, araç-gereç ve her türlü diğer donanımın imtiyaz sahibi tarafından sağlanmasıdır. Hizmet için gerekli tesislerin, idare tarafından kurulmuş ya da sağlanmış olması halinde imtiyaz usulünden ayrı bir yöntem uygulamaya konulmuş olur. Bu yöntem sözleşme hükümlerinin değerlendirilmesine göre emanet, iltizam ya da müşterek emanet olarak nitelendirilebilir.

Ayrıca İmtiyaz usulünde, imtiyaz sahibinin kamu hizmetinin görülmesini aksatması halinde, idarenin geçici olarak imtiyaz sahibinin yerine geçerek, hizmeti risk ve zararı imtiyaz sahibine ait olmak üzere sürdürmesi sözleşme hükümlerine dayalı olarak söz konusu olabilmekte, imtiyaz sonunda imtiyaz sahibi tarafından kamu hizmetine özgülenmiş malların sözleşmede öngörülen biçimde idareye geçmesi ya da paylaşılması da gerekmektedir.”

Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla  her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2024 -2025 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

İlgili yazılarımız;
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sivas Avukat Irem Bike Demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?