İstirdat Davası (İİK m.72)

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > İstirdat Davası (İİK m.72)

İstirdat Davası (İİK m.72)

istirdat davasi

İstirdat davası, İcra İflas Kanunu’nda tanımlanmış olup İİK’nun 72.Maddesi’nde icra takibinden kesinleştikten sonra cebri icra tehdidi altında iken ödediği borcun borçlu bulunmadığının ispatı ile geri ödenmesini talep ederek açılacak bir davadır.

İstirdat Davası Nedir?

İstirdat davası, İİK’nun 72.Maddesi’nde düzenlenmiş olup ilgili düzenlemeye bakmak gerekirse;

“ …(6)Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.

(7)Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.

(8)Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.”

Borçlu, icra takibine itiraz etmediği ya da itiraz ettiği halde itirazın kaldırılmasına karar verildiği durumlarda borcu olmadığını öne sürdüğü bir borcu alacaklıya ödeyebilir. Fakat bu borç ödendikten sonra sadece borçlu olmadığı iddiasını öne sürmesi ve bu sebeple menfi tespit davası açmasında bir hukuki yarar yoktur. İstirdat davası bu süreçte karşımıza çıkmaktadır. Borçlu, borcu olmadığını iddia ettiği bir borcu alacaklıya ödediğinde bunun için borçlu olmadığının ispatını ve ödediği paranın kendisine geri ödenmesi için istirdat davası açabilir.

İstirdat Davasının Şartları Nelerdir?

  • Borçlu olmadığını öne süren kişinin borcu ödemiş olması,
  • İcra takibi sebebiyle icra kesinleştikten sonra ödenmesi,
  • Cebri icra tehdidi sebebiyle ödenmiş olması, (İhtiyati haciz yeterli değildir.)
  • Para icra dairesinin hesabına yatırıldığı günden itibaren 1 yıl içinde açılması gereklidir.

İstirdat Davasının Tarafları Kimlerdir?

İstirdat davasında özel kişi şartı bulunmayıp bu dava herhangi bir borç ilişkisi öne sürülen ve ödeme yapmış olan borçlu tarafından, alacaklıya yönelik olarak açılmaktadır.

İstirdat Davasında İspat Yükü Kimdedir?

İstirdat davasında genel ispat kuralları geçerlidir. Fakat ilgili maddenin 8.fıkrasında görüleceği üzere “Davacı, istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispatlamalıdır.” İfadesi yer almaktadır. Bu sebeple davacı borcu neden ve ne amaçla ödediğini ispat etmek zorunda değildir sadece parayı ödemesi gerektiğini ve ödediğini ispatlaması gereki.

İstirdat Davası Nasıl Açılır?

İstirdat davası borçlu tarafından asliye hukuk mahkemelerine yazılacak bir istirdat dava dilekçesi ile açılır. Dava dilekçesi genel hükümlere göre yazılır.

İstirdat Davasının Sonuçları Nelerdir?

Davanın kabulü halinde borçlunun haklılığı ispatlanır. Bu hüküm sonucunda ise icra takibinde ödediği borcu, harç ve giderleri ile birlikte alır. Yargılama giderleri ise davalı alacaklı aleyhine hükmedilir. Dava sonucunda verilen hüküm kesin hüküm oluşturur. Menfi tespit davasındaki gibi bir tazminat kanunda geçmemektedir fakat menfi tespit davasının istirdat davasına döndüğü durumlarda borçlu lehine tazminat hükmedilmelidir. Aynı karar alacaklı lehine verilmez çünkü zaten borçlu bu parayı ödemiş ve alacaklı bir zarara uğramamıştır.

İstirdat Davasında Zamanaşımı veya Hak Düşürücü Süre Var Mıdır?

İstirdat davasında 1 yıllık hak düşürücü süre söz konusudur. Bu 1 yıllık süre zamanaşımı değil hak düşürücü süre olduğundan dava esnasında hakim tarafından re’sen değerlendirilir.

İstirdat Davası Görevli Ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?

İstirdat davasında görevli olan mahkeme HMK m.2 gereği asliye hukuk mahkemeleridir, borcun miktarı ve değeri görevli mahkemede değişikliğe sebep olmaz. Yetkili mahkeme ise, davalı tarafın yerleşim yeri mahkemesi, veya takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesidir.

İstirdat Davası Ne Kadar Sürer?

Bu hususta verilebilecek net bir cevap yoktur. Davaya konu teşkil eden somut olayın koşullarına göre bu süre değişkenlik göstermektedir. Davadan en kısa sürede doğru sonucu alabilmek için bu sürece hakim bir avukatla çalışmanız tarafımızca önerilmektedir.

Konuya İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 28.03.2007 Tarihli 2007-3-188 E. 2007-172 K.:

İstirdat davası, İcra İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı, maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. İstirdat davası, normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen paranın geri verilmesi istenir.

İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır. İstirdat davası açılması için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. İcra dairesine yapılmış olan ödemenin, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz etmiş olmasına rağmen itirazın kesin olarak kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla, bu parayı gerek nakden, gerekse malların haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması gerekir.

İstirdat davasının açılmasının ikinci şartı ise, maddi hukuk bakımından aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır. (İİK.m.72/VII) Burada BK. m.62’dekinin aksine, davacı (borçlu) yalnız borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlü olup, bu parayı hataen, kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir.İstirdat davasının borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. Dolayısıyla, borçlunun bu parayı doğrudan doğruya alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp, bedelinin icra dairesine ödendiği tarihte, 1 yıllık istirdat davası açma süresi başlar.

Paranın icra dairesince alacaklıya ödendiği an, 1 yıllık istirdat davası açma süresinin başlaması bakımından önemli değildir. Borcun ödenmesi takside bağlanmışsa, 1 yıllık dava açma süresi son taksidin ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Kanunda öngörülen 1 yıllık süre, hak düşürücü süre olduğundan taraflarca ileri sürülmese bile, mahkemece re’sen göz önüne alınır. İcra İflas Kanununun 72.maddesinde öngörülen ve yukarıda özellikleri açıklanan istirdat davası, BK. m. 61 ve devamı maddelerinde öngörülen istirdat davasının özel bir türü olup, bu nedenle kendine has özellikler taşır. Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında; davacı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı davaya konu ettiği ödemeyi davalı tarafından başlatılan icra takibi üzerine ve cebri icra tehdidi altında ödemiştir.

Anayasa’nın 46.maddesinde 4709 sayılı Kanunun 35. maddesi ile yapılan değişiklikle getirilen hükümden açıkça anlaşılacağı üzere, bedel artırım davasında verilen kararın kesinleştiği tarihten önceki dönemde de kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz üzerinden icra takibi yapılıp, idarece ödeme yapıldığından, gerçekte davacının borçlu olmadığı bir bedelin ödenmesi söz konusudur. Ne var ki, istirdat davasının İcra İflas Kanununun 72.maddesinin 7. fıkrasında açıklandığı üzere ödeme tarihinden itibaren 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. İdarece davacıya icra kanalıyla 5.12.2003 tarihinde ödeme yapılmış, görülmekte olan dava ise 26.4.2005 tarihinde açılmıştır.

Hal böyle olunca, ödeme tarihi ile dava tarihi arasında İcra İflas Kanununun 72/VII. maddesinde öngörülen 1 (bir) yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olması nedeniyle mahkemece davanın reddedilmiş olması sonucu itibariyle doğru olduğundan kararın onanması gerekir.”

Yargıtay 13. H.D. 22.05.2003 Tarihli 2003-2407 E. 2003-6373 K.

“Davacı işyerinde büyük doğalgaz sayacı bulunduğunu, iş yerindeki pide fırınını iptal ettirdiğinden, idarede büyük doğal gaz sayacının alınarak, yerine küçük sayaç takıldığını, davalı idareye müracaatla takılan 300 dolarlık sayaç bedelinin önceden ödenen büyük sayaç bedeli 1800 dolarından tenzil edilerek bakiye bedelin istirdadını istediğini, talebinin kabul edilmediğini, bu nedenle davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek 1500 doların faizi ile birlikte davalıdan istirdadını istemiştir.

Davalı, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Davacı dava dışı 3. kişiden devraldığı pide ve kebap evinde büyük doğalgaz sayıcı ( UGF tipi H/16 m3 gücünde olan 1 tam 1/4 çapında sayaç takıldığını, bedeli olan 1800 dolardan 300 dolarının aynı gün peşin, kalan 1500 dolarının ise 11.3.1999 tarihinden itibaren her ay ödemek üzere 5 taksitle ödenmesinin kabul edildiğini, işyerini 25.6.1999 tarihinde kendisinin devralarak davalı idareye başvurduğunu, idarece takılan büyük saatin sökülerek yerine meskenlere takılan küçük sayaç takıldığını, küçük sayacın 300 dolar değerinde olduğunu, davalının 1500 dolarının kendisine ödenmesi için başvurusunun reddedildiğini bildirerek fazla alınan 1500 doların faizi ile ödetilmesini istemiştir. Dosyada yer alan belgelere göre davacının işyerini davalının 25.6.1999 tarihli oluru ile devraldığı anlaşılmaktadır.

Eldeki dava ise 3.4.2001 yılında açılmıştır. Oysa yerel mahkemece en son taksitin ödendiği 11.7.1999 tarihinden bir yıl 8 ay 22 günlük süre geçirilerek açıldığından bahisle BK.nun 66. maddesindeki zaman aşımından dolayı reddedilmiştir. Yanlar arasında sözleşme bulunduğuna göre burada uygulanması gereken zaman aşımı BK.nun 66. maddesindeki sebepsiz iktisaba ilişkin zaman aşımı süresi olmayıp BK.nun 125. maddesindeki 10 yıllık zaman aşımına tabidir. Dosya içeriği ve dava tarihi itibariyle olayda zaman aşımının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla işin esasının incelenmesi gerekirken davanın zaman aşımından reddi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.05.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.”

Avukat Vekalet Ücreti Ne Kadardır?

Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  İcra hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.),

İlgili yazılarımız;
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.) 

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sivas Avukat Irem Bike Demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?