İletişime geçin
+905455880258Adli kontrol tedbirleri, tutuklama sebeplerinin varlığına rağmen şüpheli veya sanığın denetim altına alınarak tutuklama kararı yerine uygulanan bir ceza muhakemesi tedbiridir. Adli kontrol tedbirlerinin ifası, Denetimli Serbestlik Müdürlükleri tarafından yapılır.
Adli kontrol tedbiri kendisine göre daha ağır olan ve kişinin özgürlüğünü kısıtlaması nedeniyle, kimi zaman telafisi imkansız zararların doğmasına sebebiyet veren tutuklama tedbirinin alternatifi haline gelmiştir. Yani tutuklama kararı verilmeyen her hal ve durumda, mahkemece kontrol tedbirinin uygulanması mümkündür. Adli kontrol tedbirine sadece ceza mahkemesi tarafından karar verilebilir. Tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde adli kontrol kararına itiraz etmek mümkündür. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda tutuklama yasağı öngörülen suçlar açısından da, yani üst sınırı 2 yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda da adli kontrol tedbiri hükümleri uygulanabilir. Adli Kontrol Kararı verilebilmesi İçin:
Adli kontrol şüphelinin bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir. Bunlar;
Suça sürüklenen çocuklar hakkında soruşturma veya kovuşturma evrelerinde adli kontrol tedbiri alarak CMK da sayılan tedbirlerden bir ya da birkaçına karar verilebilir.
Elektronik kelepçe açılırsa sistem alarm vermektedir. Elektronik kelepçenin açılması veya belirlenen alanın dışına çıkılması adli kontrol kararının ihlali kabul edilmektedir. Elektronik kelepçeyi açarak yükümlülüğü ihlal eden kişinin tutuklanması söz konusu olacaktır.
Adli kontrol tedbirine sadece ceza mahkemesi tarafından karar verilebilir. Tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde adli kontrol kararına itiraz etmek mümkündür. İtiraz, hakim veya mahkeme kararlarına karşı, kararın bir daha başka bir merci tarafında gözden geçirilmesi için başvurulan bir kanun yoludur. Adli kontrol tedbiri kararına karşı da itiraz kanun yoluna başvurulabilir. Şüpheli veya sanığın adli kontrol kararına itiraz edilmesi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşü alındıktan sonra hâkim veya mahkeme beş gün içinde adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına karar verebilir. İtiraz üzerine, tedbirin kaldırılması yerine, adli kontrolün içeriğini oluşturan yükümlülüklerin bütünüyle veya kısmen kaldırılmasına, değiştirilmesine veya şüpheli – sanığın bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutulmasına da karar verilebilir.
Özel hüküm bulunmayan durumlarda hâkim ve mahkeme kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurma süresi ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gündür. İtiraz başvurusu soruşturma evresinde kararı veren Sulh Ceza hakimliğine kovuşturma evresinde mahkemeye yapılacaktır. Dilekçe yoluyla veya tutanağa geçirilmek koşuluyla zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle de yapılabilir. Kararına itiraz edilen sulh ceza hâkimi veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir, aksi halde başvuru evrakını en geç üç gün içinde itirazı incelemeye yetkili mercie gönderir.
Adli kontrole ilişkin kararlara itiraz konusunda özel hüküm bulunmadığından CMK’ de olağan kanun yolları ve itiraz kanun yolu için öngörülmüş genel hükümlere gidilecektir. Olağan kanun yollarına başvurma yetkisi, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı ve şüpheliye; kovuşturma evresinde ise Cumhuriyet savcısı, sanık ve “katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış,
reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar”a tanınmıştır.
Tutukluluk süresi sonradan kişi hakkında hükmedilen hapis cezası süresinden düşürülmektedir. Ancak adli kontrolde geçen sürenin hapis cezasından düşürülmesi gibi bir durum söz konusu olmaz. Ancak bunun bir istisnası vardır. Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tabi olmak ve bunları kabul etmek tedbiri kapsamında geçen süre cezadan mahsup edilir.
Soruşturma evresinde, adli kontrol kararının uygulanmasına ilişkin talebi reddedilen Cumhuriyet Savcısı, CMK 267. madde gereği itiraz edebilir. Suçtan zarar gören de Cumhuriyet Savcısı gibi adli kontrol kararını uygulanmasına ilişkin talebin reddine karşı itiraz edebilir. Aynı şekilde şüpheliler de adli kontrol kararının kaldırılmasına ilişkin olarak yaptıkları taleplerinin reddi halinde itiraz edebilirler. Şüphelinin müdafisi, yasal temsilci veya eşi de adli kontrol kararının kaldırılmasına ilişkin taleplerinin reddi halinde itiraz edebilirler.
Kovuşturma aşamasına; sanık hakkında yargılama yapan mahkeme hangisi ise adli kontrol tedbirine karar verme yetkisi de o mahkemededir. Kovuşturma aşamasında genel yetkili mahkemeler, Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi olmak üzere iki mahkemeden oluşmaktadır. Ayrıca çocuk mahkemesi, fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi vb. gibi özel mahkemeler de kovuşturma aşamasında adli kontrol kararı verebilir.
Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak. şüpheli veya sanığın bütün usul işlemlerinde, hükmün infazında veya diğer yükümlülükleri yerine getirmek üzere hazır bulunması. Aşağıda gösterilen sıraya göre ödemelerin yapılması:
Yargıtay C.D’nin 20/10/2008 tarihli, Esas no: 2007/12460, KararNo: 2008/17473:
“5271 sayılı CMK’nın 103/2. Maddesinde, soruşturma aşamasında tutuklanan şüphelinin tutuklanmasının gereksiz olduğuna karar veren Cumhuriyet Savcısının şüpheliyi kendiliğinden serbest bırakma yetkisi bulunduğu belirtilmiş; aynı maddede, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen şüphelinin serbest kalacağı hükme bağlanmıştır. Şüpheli için daha fazla sınırlandırıcı bir tedbir olan tutukluluk durumunun sonlandırılmasına karar verme yetkisi tanınmış olan
Cumhuriyet Savcısının, 5271 sayılı CMK. nın110/1. Maddesi gereğince telik olarak daha az sınırlandırıcı bir düzenleme olan adli kontrol altına alınmış şüpheli hakkındaki bu tedbiri kaldırma yetkisinin olduğu, kıyasa olanak tanıyan ceza yargılaması hukukunun ışığında mümkün görülmüştür. Açıklanan nedenle Antalya 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21.08.2006 gün ve 2006/1119 sayılı “Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen F.G ile ilgili adli kontrol kararının kaldırılmasına ilişkin istemenin reddine” dair kararında bir isabetsizlik görülmediğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine ilişkin gönderme yazısının reddine,”
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Türk hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla infaz hukuku avukatı vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.
İletişime geçin
+905455880258