İçindekiler

    Koruma Tedbirleri Hakkında Genel Bilgiler

    Koruma tedbirleri, delil elde edilmesi suretiyle muhakeme sürecinin işleyebilmesi, muhakeme giderlerinin karşılanabilmesi ve verilecek kararların yerine getirilebilmesi adına, kanunla yetkili kılınmış kişiler veya makamlar aracılığıyla gerektiğinde alınabilen, özgürlüğü sınırlayıcı tedbirlerdir.

    Koruma Tedbirlerinin Çeşitleri

    Amaçlarına göre koruma tedbirleri

    Delillerin toplanmasına yahut korunmasına, sanık veya şüphelinin muhakemede hazır bulunmasının sağlanmasına, hükmün infazının mümkün kılınmasını sağlamak adına uygulanmaktadır. Yakalama, gözaltı, veya tutuklama tedbirleri bahsedildiği üzere, sanığın muhakemede yer almasını aynı zamanda hükmün infaz edilmesini sağlamaya yönelik tedbirlerdir. Kişinin hareket alanı kısıtlandığı içindir ki söz konusu tedbirler, aynı zamanda delillerin karartılmasının önüne geçilebilmesini sağlayacaktır. İlaveten arama ve el koyma tedbirleri de delillerin korunmasına yönelik olarak alınabilecek önemli tedbirlerdir.

    Yöneldikleri değerlere göre koruma tedbirleri

    Kişi hürriyetine, bireyin vücut bütünlüğüne yahut mal varlığına ya da zilyetliğine yönelik olarak icra edilebilmektedir. Mesela; yakalama, gözaltı ve tutuklama tedbirleri kişi hürriyetini kısıtlamaktadır. Bununla beraber beden muayenesi, üst araması gibi tedbirler ise kişinin vücut bütünlüğüne ve özel hayatına dair koruma tedbirleri iken arama tedbiri ise kişinin konut dokunulmazlığına dair koruma tedbiridir. Son olarak malvarlığı ya da zilyetliğe karşı icra edilen tedbire, el koyma tedbiri örnek verilebilir.

    İcra edildikleri kişilere göre koruma tedbirleri

    Muhakeme sujelerinden şüpheli veya sanık ya da muhakemede yer alacak üçüncü şahıslar nezdinde uygulama alanı bulmaktadır. Yakalama, gözaltı, tutuklama, telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi, adli kontrol gibi pek çok koruma tedbiri, muhakeme evrelerinde sanık veya şüpheliye yönelik olarak icra edilir. Üçüncü kişi sıfatını haiz bazı kişiler için bazı istisnai durumlarda el koyma ya da arama tedbirleri, tanıklar için ise yerine göre zorla getirme, disiplin hapsi ya da koruma programı tedbirleri uygulanır.

    Yetkili merciye göre koruma tedbirleri

    Kural olarak özgürlüğü sınırlayan bu tedbirleri almaya yetkili merciin hakim ya da mahkeme olduğunu hatırlatmakta fayda vardır. Bununla birlikte kanunun açıkça gösterdiği, gecikmesinde sakınca olan durumlarda, muhakemenin yürüyüşünü hem mümkün kılmak hem de hızlandırmak adına savcılık ya da kolluk amirleri yetkili kılınabilir.

    Koruma Tedbirlerinin Ortak Şartları

    Gecikmenin Tehlike Arz Etmesi Şartı

    Burada tehlikeden kasıt, zararın gerçekleşme olasılığıdır. Bu zararın ve muhakemenin yürüyüşünün güçleşmesinin müsebbibi de elbette kaybedilen zaman olacaktır. O halde gecikmede tehlike yok ise koruma tedbirine de başvurulamayacaktır. Söz konusu tedbire başvurulmadığı takdirde muhakeme, gerektiği gibi seyredemeyecekse yahut hükmün infaz edilebilirliği imkânsız hala gelecekse, gecikmede tehlike halinin varlığı kabul edilmelidir.

    Haklı Görünüş Şartı

    Koruma tedbirlerinin uygulanmasının haklılığına dair varılacak sonuç, pek tabii ceza muhakemesinin sonunda ortaya çıkacaktır. Burada kavramsal olarak bahsedilecek haklı görünüş, ihtimalden ibaret olduğu için, haksızlık riski her zaman söz konusudur. Nitekim bu süreç içerisinde tedbirin uygulanmasının haklılığı üzerine yapılacak hukuki değerlendirme zaman alabilecek, şüphe üzerine derin araştırmaları ve yeterli zamanı gerekli kılacaktır. İşte bu noktada haklılık durumunun “görünüşte” olması ile yetinilmek zaruridir. Zira olayı temsil eden delillere ulaşmak adına yukarıda da ifade edildiği üzere, gecikmesinde tehlike bulunan durumlarda koruma tedbirlerine, ivedilikle başvurmak gerekmektedir.

    Tedbir ve Tehlike Arasında Orantılılık Olması Şartı

    Koruma tedbirleri, hüküm verilmeksizin muhakeme evreleri esnasında alınan tedbirler oldukları için bu tedbirler, kişiye isnad edilen suç iddiası henüz sübuta ermemişken uygulanmaktadır. Bu noktada kişinin hak ve özgürlükleri sınırlanırken, şüpheli veya sanığın henüz hükümlü olmadığı yani suçsuz sayılacağı hususu göz önünde bulundurulmalıdır.

    Koruma Tedbirlerinin Ortak Özellikleri

    Geçici Olması

    Koruma tedbirleri geçici niteliği haizdir, cezalar veya güvenlik tedbirlerinden farklı olarak söz konusu tedbirlerin yaptırım niteliği mevcut değildir. Zira bu tedbirlere yalnızca muhakemenin iki evresi (soruşturma ve kovuşturma) esnasında başvurulabilir. Beklenen amaca ulaşıldığı veya ulaşılma imkanın kalmadığı noktada, tedbiri haklı kılan nedenle oradan kalktığı anda veya azami sürelerin dolduğu anlaşıldığında koruma tedbiri sona erer. Bu durumda, basit şüphe üzerine suç haberinin alınması anından, kovuşturma evresini sonlandıran hükmün açıklanması anına kadar geçen muhakeme süreci içerisinde, yetkili mercilerce koruma tedbirlerine hükmedilebilir.

    Araç (vasıta) Olması

    Ceza muhakemesi maddi gerçeğe ulaşmayı hedeflemektedir. İşte bu noktada ceza muhakemesi kurumlarından koruma tedbirleri, amaca ulaşma noktasında araç vasfını yerine getirmektedir. Nitelik itibariyle yaptırım olmayan koruma tedbirleri, delillerin sağlıklı şekilde toplanmasını sağlamak, eğer varsa henüz ulaşılamamış delillerin karartılmasını engellemek, hükmün infazını mümkün kılmak adına icra edilir.

    Hükümden Önce Temel Bir Hakkın Sınırlanması

    Koruma tedbirlerinin icra edilmesi sonucunda, kendisine tedbir yöneltilen şüpheli veya sanığın, kişi hak ve hürriyetleri kısıtlanarak, kişinin özgürlük alanına ciddi sınırlamalar getirilebilmektedir.

    Bu tip uygulamalar, tedbirin muhatabı olan kişinin üzerindeki suç şüphesinin aydınlatılması sürecinde sağlıklı bir ortam yaratılabilmesi adına zaruri olabilmektedir. Tedbirlerin uygulanması yönünde karar alınırken, tedbirin; temel hak ve hürriyetleri kısıtlayacağı, söz konusu tedbirlerin kişiyi, sınırlı süreli de olsa özgürlüğünden alıkoyacağı, mutlak surette göz önünde bulundurulmalıdır.

    Kanuni Dayanak Olması

    Kanunilik ilkesi ifadesi ile akla ilk olarak, “suç ve cezaların kanuniliği” ilkesi gelmektedir. Bu kabulde, “kanunsuz suç ya da ceza olmaz”.

    İlkenin uhdesinde yer alan kanuna bağlılık, işlendiği tespit edilen suç sonrası verilecek cezai müeyyidenin, birey hak ve özgürlüklerini sınırlayacak olmasından, bu yöndeki sınırlamaların ise keyfiyete dayanmaması adına, kanun koyucu eliyle düzenlenen kanunlardan kaynaklanması düşüncesinden ileri gelmektedir. İşte bu noktada koruma tedbirleri de tıpkı cezalar gibi temel hak ve özgürlüklere müdahale niteliği taşıyan zorlayıcı önlemler oldukları için, kanunla düzenlenmeleri gerekmektedir.

    Konuya İlişkin Yargıtay Kararları

    ''Yargıtay 8. CD. Kararı; T. 11.01.1978, 4417/195 S. Karar''

    “kişiyi özgürlüğünden yoksun kılma” suçu kapsamında ele aldığı kararı; “Sanıkların küçük mağduru bahçelerinden salatalık kopardıktan sonra yakalayıp bunları bir mendil içinde mağdurun eline verip zincire bağladıkları, yanlarında bekçi de olduğu halde doğruca köye getirdikleri ve orada ellerinin çözüldüğü ve bu durumu bekçi D. de doğruladığı anlaşılmış olmasına göre, TCK’nun 179. maddesindeki gayri meşruluk unsuru oluşmamış ve bir başka anlatımla CMUK’nun 127. maddesinde olduğu gibi, pozitif hukuka uygunluk durumunda özgürlükten yoksun kılmak kastından da söz edilemeyeceğinden hükmün onanmasına karar verilmiştir.”

    ''Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2010/11-37 K. 2010/66 T. 30.03.2010''

    Haksız bir şekilde yakalanıp, gözaltına alındığından bahisle maddi ve manevi tazminat isteminde bulunan davacının bu istemi konusunda yerel mahkeme tarafından karar verilirken, somut uyuşmazlıkta uygulama olanağı bulunan 5271 sayılı Yasanın 141. maddesinin 1. fıkrasının (e) veya (f) bentleri yönünden hiçbir araştırma ve inceleme yapılma¬mıştır. Yakalanan ve gözaltına alman davacı ile ilgili olarak Bursa C.Başsavcılığınca ne gibi bir işlem yapıldığı veya karar verildiği dosya içeriğinden anlaşılamamakta olup, davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğinin veya davacı hakkında yüklenen suçla ilgili olarak açılmış olan davanın beraat ile sonuçlandığının saptanması halinde, davacının 5271 sayılı CYY''nın 141. maddesinin 1. fıkrasının (e) veya (f) bentleri uyarınca tazminat hakkı doğacağı muhakkaktır.

    Bu nedenle dolandırıcılık suçu şüphesi ile yakalanıp işlemler için bir süre karakolda tutulan ve daha sonra salıverilen davacı hakkında yapılan soruşturmanın akıbetinin ne olduğunun tespiti ile sonucuna göre hüküm kurulması zorunludur.

    Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulü ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün eksik araştırma nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.

    Avukat Vekalet Ücreti Ne Kadardır?

    Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.

    İlgili Yazılarımız;

    AV.İREM BİKE DEMİRHAN

    Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz? Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
    Yardım lazım mı? Bizimle İletişime Geç!
    Hukuk iyi ve adil olanın sanatıdır.

    İletişime geçin

    +905455880258