Ziynet Davası

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Ziynet Davası

Ziynet Davası

ziynet davasi

Ziynet davası diğer adıyla ziynet eşyalarının iadesi davası eşlerden birinin kişisel malı niteliğinde ziynet eşyalarının iadesi amacıyla boşanma davasından önce veya sonra açılabilen davadır.

Türk toplumunda genellikle evlenme sırasında düğün merasimi yapılmaktadır. Evlenen eşler bahse konu merasim sırasında birbirlerine ziynet eşyası hediye ettiği gibi, yakınları ve misafirleri tarafından da çeşitli takılar verilmektedir. Ancak, daha sonra taraflar çeşitli sebeplerle birbirlerinden düğünde takılan bu ziynetlerin iadesini talep edebilmektedirler. Yargıtay’a göre, böyle bir durumda ziynet eşyası kim tarafından kime takılmış olursa olsun, kadına bağışlanmış sayılır ve onun kişisel malıdır. Dolayısıyla düğün sırasında kadına takılmış olan ziynetler eş tarafından herhangi bir nedenle rıza olmaksızın veya iade şartı ile alınmışsa, ziynet sahibi eş tarafından ziynet davası açılarak bu ziynet eşyalarının iadesi istenebilecektir.

Ziynet davası nedir?

Ziynet, altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış olup; insanlar tarafından takılan süs eşyası olarak tanımlanmaktadır. İnceleme konumuz bakımından ise, ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, çeyrek altın, yarım altın, cumhuriyet altını ve reşat altını da ziynet olarak değerlendirilmektedir. Değerli taş ve madenlerin yanı sıra, düğün merasimi nedeniyle verilen para da ziynet eşyası olarak nitelendirilmektedir.

Yargıtay, evlilik münasebetiyle hediye edilen ziynet eşyalarını, Türk Medeni Kanunu m. 220 uyarınca kadının kişisel malı olarak kabul etmektedir. Gerekçe ise, “düğün merasimi sırasında takılan ziynet eşyalarının, kadına bağışlanmış sayıldığı ve karşılıksız kazandırma niteliğindeki bu armağanların, TMK. m. 220/b.II uyarınca, kadının kişisel malı olmasıdır”. Buna göre ziynet eşyaları edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi sırasında koca ile paylaşılmayacağı gibi, edinilmiş mal rejimi devam ederken de kadının tasarrufuna bırakılmıştır. Dolayısıyla kadının kişisel malı niteliğindeki ziynet eşyalarına koca tarafından el konulması durumunda ziynet eşyalarının iadesi/ziynet alacağı davası açılabilecektir.

Ziynet davası boşanma davasının ferisi niteliğinde olmadığından boşanma davasından önce, boşanma davası ile birlikte ve yahut boşanma davasından sonra açılabilecektir. Aynı şekilde ziynet davası mal rejiminin tasfiyesi sebebiyle katılma alacağı davasının da ferisi niteliğinde olmayan bağımsız bir davadır.

Ziynet davasının şartları nelerdir?

Ziynet davasının kabulü için üç şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir. Bunlar, iade talebinin varlığı, ziynet eşyasının varlığının ispat edilmesi ve ziynet eşyasının davacıda kalmadığının ispat edilmesidir.

Davacı eş, ziynet eşyasına ilişkin olarak mal rejimine bağlı olmaksızın talepte bulunabilir. Bu maksatla, ziynet alacağı, usulüne uygun şekilde açılmış bağımsız bir dava ile istenebileceği gibi, karşı dava yoluyla da ileri sürülebilir. Aynı şekilde, ziynet alacağı, boşanma davasına ilişkin dava dilekçesinde de talep edilebilir.

Ziynet davasını kimler açabilir?

Ziynet  davası, kural olarak ziynet eşyası elinden rızası dışında alınan kimse tarafından açılabilir. Meselâ, eşinin fizikî şiddetine maruz kalıp evden ayrılan, hastaneye gittikten sonra ortak konuta dönemeyen, böylece evlilik birliği sırasında altınları bozdurulan ya da kayın hısımları tarafından ziyneti elinden alınan eş bu davayı açabilir. Ziynet alacağı davası kadın gibi erkek tarafından da açılabilir; ama uygulamada genellikle kadın tarafından açılmaktadır. Bahse konu davanın açılması için, tarafların eş statüsünde olmaları ise gerekmez.

Ziynet davası nasıl açılır?

Ziynet davası, ziynet alacağını talep eden kişi tarafından ziynet alacağının talep edildiği kişi davalı gösterilmek suretiyle, davalı tarafından el konulan ziynetlerin cins ve miktarları belirtilerek var ise düğün videosu ve fotoğrafları delil olarak eklenmek suretiyle hazırlanacak bir dava dilekçesi ile açılır. Ayrıca dava ile ziynet eşyalarının aynen iadesi, aynen iadesi mümkün olmaz ise ziynet eşyalarının dava tarihindeki değeri üzerinden tazminat olarak ödenmesi istenmelidir. Sadece ziynet eşyalarının aynen iadesinin talep edilmesi durumunda ziynetlere ulaşılamaması halinde hakimin talep ile bağlı olması sebebiyle dava reddedilecektir.

Ziynet davasında ispat yükü kimdedir?

Ziynet davasında iki hususun elzemdir. Bunlar, ziynet eşyasının varlığı ile kimden kaldığının ispatıdır. İlk olarak, ziynet eşyasının varlığı ispat edilmelidir. Uygulamaya göre bu konudaki ispat yükü genellikle iadeyi talep eden taraf durumundaki davacı kadına aittir. Bunun için düğün fotoğrafları düğün videolarından ve tanık beyanlarından yararlanılabilir.

Yargıtay’a göre, ziynet alacağı davasında davacının ziynet eşyasının varlığını ispat etmesi yeterli değildir; ayrıca, bunların kendisinde bulunmadığını da ispat etmesi gerekir. Yargıtay’a göre, normal şartlarda ziynet eşyasının kadının üzerinde olduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla, davacı, ziynet eşyasının varlığını ve evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını; yani götürülmesine engel olunup evde kaldığını ispat yükü altındadır. Aynı şekilde, davacı kadın, ziynet eşyasının davalı kocası tarafından elinden alınıp satıldığını veya şahsî mal alımı gibi harcamalarda kullanıldığını ya da kendi banka hesabına yatırıldığını ispatlayabilir. Bu hususlar, tanık dahil her tür delille ispat edilebilir.

Yargıtay’a göre, bazı hallerde kadının ziynet eşyasını beraberinde götürmesi hayatın olağan akışına aykırı olup, ziynet alacağı davası kabul edilmelidir. Meselâ, fizikî şiddete uğrayarak veya kovularak evden ayrıldığını ispatlayan kadın bakımından durum böyledir. Bu takdirde, davacı kadının evden ayrılırken altınları da beraberinde götürdüğüne ilişkin ispat külfeti davalıya aittir. Aynı şekilde, ziynet eşyası kasada olan; ama, bunun anahtarı kendisinde bulunmayan kadının durumu da böyledir.

Yine, düğünde takılan ziynet eşyası koca tarafından sonradan bozdurulup çeşitli amaçlarla kullanılmış olabilir. Böyle bir durumda, Yargıtay’a göre, davalı (koca), bozdurulan ziynet eşyasının karşılığını nakdî olarak davacıya (karısına) iade etmek zorundadır. Meselâ, düğün borçları, araç veya taşınmaz alımı, kocanın şahsî borçları, kayın hısımlarının borçları, kira borçları, evin ihtiyaçları, işyeri açmak, sağlık giderleri, balayı ve evlilik birliğinin borçları için bozdurma bu kapsamdadır. Bu durumun istisnası ise, davalı koca tarafından ziynet eşyasının geri istenmemek üzere kendisine verilmiş olduğunu ispatlanmasıdır.

Ziynet davasının sonuçları nelerdir?

Ziynet davası için mahkemece hüküm kurulurken dava dilekçenizde taleplerinize  bağlı olarak hüküm kurulacaktır. Yapılması gereken öncelikle ziynet eşyalarının aynen iadesi, ziynetler elde bulunmuyorsa bedelinin hesaplanarak iadesi istenmelidir. Mahkeme, davacının ziynetlerine Davalı tarafça el konulduğu ve iadesi gerektiği hususunda kanaate varırsa; ziynetler davalının elinde ise aynen iadesini, söz konusu ziynetler mevcut değil ise altın bilirkişi ile dava tarihinde altınların değerinin hesabı sonucu belirlenen miktarın davalıdan alınarak davacıya ödenmesi konusunda hüküm kurulacaktır.

Ziynet davasında zamanaşımı var mıdır?

Ziynet davası ile talep edilen ziynetler davalının zilyetliğinde bulunuyorsa, yani dava sırasında düğün takıları mevcutsa aynen iadesi için açılan davaya “istihkak davası” denilmektedir. Ziynet eşyasının aynen iadesine ilişkin istihkak davası açmak herhangi bir zamanaşımı süresine tabi değildir, dava her zaman açılabilir.

Düğün takıları, davanın açıldığı sırada mevcut değilse ve davacı tarafından ziynet eşyasının aynen iadesi mümkün olmadığı için bedeli talep edilmişse, dava açma süresi 10 yıldır (TBK m.146). Çünkü, ziynet eşyasının aynen iadesi talebi zamanaşımı süresine tabi olmayan bir istihkak davası iken, bedelinin ödenmesi talebi 10 yıllık zamanaşımına tabi tazminat davası niteliğindedir.

Ziynet eşyalarının bedelini talep halinde 10 yıllık zamanaşımı süresi, boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren başlar.

Ziynet davası ne kadar sürer?

Ziynet davalarında süre mahkemenin yoğunluğuna ve dosyanın kapsamına göre değişebilmektedir. Adalet Bakanlığı tarafından yargıda hedef süreler belirlenmiştir. Bu süreler davanın konusu ve niteliği uyarınca belirlenmiş olup İstinaf ve Yargıtay aşamaları bu süre içinde değerlendirilmez. Pratik uygulamalara göz atıldığında;

  • Dilekçelerin tam ve eksiksiz olması
  • Tanıkların dinlenilmesi
  • Bilirkişi raporunun dosyaya kazandırılması gibi tahkikat işlemleri davanın süresini etkilemektedir.

Genel ortalamalara bakıldığı zaman babalık davalarının ortalama olarak 9 ay ila 12 ay arasında sonuçlandığı söylenebilir.

Ancak bir davanın en kısa süre içerisinde sonuçlanması doyanın yakından takip edilmesi ile birebir ilgilidir. İyi bir dosya takibi davanın gereksiz uzamasını engellemektedir.

Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  Aile hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla boşanma avukatı vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2022 tarifesi için tıklayınız.)

İlgili yazılarımız;
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz.

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

sivas avukat irem bike demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?