Genel

Konut dokunulmazlığının ihlali suçu bireyin özel hayatına yapılan doğrudan bir müdahale olduğundan Türk Ceza kanunu kapsamına dahil edilmiş bir suçtur. Konut dokunulmazlığı, bireyin özel hayatının içinde yer almakla, bireyin özel hayatını oluşturan temel taşlardan biridir. Herkesin, kamuya mal olmuş yaşantısının yanında, kendi maddi ve manevi varlığını geliştirebilmesi, toplum hayatı bakımından kendisi için hedeflediği yere ulaşabilmesi ve gördüğü şekilde yaşayabilmesi için, başkasının denetim ve gözetiminden uzak, diğer bir ifadeyle, kendi tarzına göre yaşayabildiği özel bir hayatı yaşayabilme ihtiyacı bulunmaktadır. Bu itibarla, insanın kendi tercihleri doğrultusunda şekillendirebileceği özel hayatı kural olarak başkalarının ve devletin ilgi alanı dışında kalmalıdır.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu Nedir?

Kişinin mülkiyet hakkına sahip olduğu konutun, kişi veya devlet tarafından belirli koşullar sağlanmadan aranması veya başka şekillerde müdahale edilmesi konut dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturur.

TCK m. 116 Hükmü şu şekildedir;

“ Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.

 Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu ile Korunan Hukuki Değer Nedir?

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda korunan hukuki yarar, kişi hürriyeti başlığı altında bireyin, kendisinin ve ailesinin özel hayatıdır. Bu hürriyetin korunması adına devletlere pozitif bir yükümlülük getirilmiş, hemen hemen bütün çağdaş ceza kanunlarında bu hürriyet koruma altına alınmıştır. Bununla birlikte, suç teşkil eden fiil ile kişinin özel yaşam alanına girecek veya giremeyecek olanı özgür iradesiyle belirleme hakkı elinden alındığından kişinin özgürlük hakkı hukuki bir değer olarak korunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, bu suç ile korunan hukuki değer, kişinin konutunda huzurlu, güvenli ve sakin bir şekilde, özgür iradesiyle hareket ederek yaşama hak ve özgürlüğüdür.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Unsurları Nelerdir?

Konut dokunulmazlığı ihlali suçunun unsurlarına bakmak gerekirse;

Fiil

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunda yasaklanan fiil; failin kendisini oradan çıkartmak hakkına sahip olan birinin rızasına aykırı olarak konutuna veya konutun eklentisine yada işyeri veya eklentisine girmesi veya rıza ile girdikten sonra çıkmaması olarak tanımlanmış, böylelikle söz konusu hareketlerden birinin yapılması ile suç gerçekleşeceğinden, konut dokunulmazlığını ihlal de seçimlik hareketli bir suç olarak metinde tanımlanmıştır. Buna göre failin her iki hareketten birini gerçekleştirmesi suçun vücuda getirir.

Tabi ki madde metninde belirtili bu iki hareketin suç teşkil etmesinin bir nevi ön şartı; hareketin, konut yahut eklentisi sahibinin rızasına aykırı olarak gerçekleşmesidir. Konut dokunulmazlığını ihlal suçu, failin konuta girmesi veya konuttan çıkmamasıyla tamamlanmış olacağından, girmek ve çıkmamak bu suç tipinde aynı zamanda suçun sonucunu oluşturmaktadır. Bu özelliğiyle suç; sonucu harekete bitişik bir suç olup, tam teşebbüs biçimindeki teşebbüse elverişli olmayıp ancak eksik teşebbüs biçimindeki teşebbüse elverişlidir.

Girmek, Hak sahibinin konutuna girilmesini istememesine rağmen onun iradesine aykırı olarak, kısaca konutuna yahut eklentisine girmek yahut işyeri veya eklentisine girmek tipe uygun eylemi oluşturur ve bu haliyle suç icrai suç niteliği taşır. Girmek fiilen dahil olmak anlamına geldiğinden fail tüm vücudu ile konut yahut eklentisine dahil olmalıdır.

Failin elini açık pencereden içeri sokması, kapı aralığına ayağını sıkıştırması, boşluktan kafasını uzatması gibi hallerde fiil tamamlanmamış suç teşebbüs aşamasında kalacak olup, koşulları mevcut ise TCK m. 123 uyarınca kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu oluşacaktır. Konuta girilmesi için cebir, tehdit veya hile kullanılması suçun unsuru olmayıp konuta nasıl ve nereden girildiğinin de önemi yoktur.

Çıkmamak, Fiil, konuta veya eklentisine yahut işyeri veya eklentisine, konut sahibinin rızası ile girildikten sonra konut sahibinin çıkması yönündeki irade beyanına rağmen bu beyana aykırı olarak çıkılmaması ile gerçekleşir. Genel olarak, girme eyleminde icrai bir niteliğe sahip olan suç çıkmama halinde ihmali bir suç niteliğine bürünmekle birlikte istisnai de olsa çıkmama halinin de icrai karakterde de tezahür edebilir.

Çıkmamak hareketinin ne kadar devam etmesi gerektiği konusunda bir açıklık olmamakla birlikte suçun oluşması için hukuka aykırı durumun belli bir süre devam etmesi gerektiği şüphesizdir. Çıkmamak eyleminde hak sahibinin rızasına aykırı olarak konutta kalmaya devam etme iradesi varsa da, failin konutta bir süre kalması zorunlu ise (eşyalarını toplamak, giyinmek vb. durumlar için), “çıkmamak” unsurunun oluştuğundan bahsedilemez.

Fail ve Mağdur

Konut dokunulmazlığının ihlali “Özgü Suç” olmadığından herkes tarafından işlenebilir fail herkes olabilir. Konut dokunulmazlığını ihlal suçu, herkes tarafından işlenebilen suçlardan olmakla beraber, aynı konutu paylaşan yabancıların, aile bireylerinin, karı kocaların, birbirlerine karşı konut dokunulmazlığını ihlal suçunun faili olup olmayacakları, özellik arz etmektedir.

Aile fertleri aynı konutta birlikte yaşıyorlarsa, bu konut dahilinde birbirlerine karşı bu suçu işlemeleri mümkün değildir zira kanun konutu bir bütün olarak ve aynı yerde yaşayan bütün aile fertleri bakımından korumaktadır. Bu sebeple aynı çatı altında yaşayan aile fertlerinden biri, konuta ya da burada birlikte yaşayan kimselerin odasına rıza hilafına girerse, konut dokunulmazlığını ihlal suçunu işlemiş olmayacaktır. Eşler arası evlilik birliği devam ediyorsa ve eşler aynı konutu paylaşıyorsa aile bireyleri için geçerli olan, eşler için de geçerli olacak ve birbirlerine karşı bu suçun faili olamayacaklar fakat hakim tarafından ayrılık kararı verilmesi yahut birlikte yaşamaya ara verilmesi (M.K. Md. 197) halinde bu suçun faili olabileceklerdir.

Henüz verilmiş bir ayrılık kararı bulunmamasına rağmen evlilik birliği içinde karı koca fiilen ayrı konutlarda yaşıyorlarsa, bu halde karı kocadan birinin rıza hilafına diğerinin konutuna girmesi suç teşkil etmemekle beraber, kadın bağımsız konutta kalmayıp da başkasının yada ailesinin yanında oturmakta ise, kocanın rıza hilafına bu konuta girmesi, konut içerisinde yaşayanlara karşı konut dokunulmazlığını ihlal suçunu oluşturur. Yargıtay’ın görüşü de bu doğrultudadır.

Suçun Konusu

Suçun maddi konusu 5237 sayılı TCK’nun 116/1. Maddesinde “konut”, “konut eklentisi”, 116/2. maddesinde ise, “açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri” olarak düzenlenmiştir. 765 sayılı TCK’nun 193. maddesinde düzenlenen kişiler tarafından işlenen konut dokunulmazlığını ihlal suçunda, suçun maddi konusu ise, mesken ve mesken müştemilatı olarak düzenlenmiştir. Aşağıda “konut”, “konutun eklentisi” ile “açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri” kavramlarından ne anlaşılması gerektiği ayrı ayrı irdelenecektir.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Daha Ağır Cezayı Gerektiren Nitelikli Haller

Kanun’un 116. maddesinin 4. fıkrasında cezayı ağırlaştırıcı nedenlere yer verilmiştir:

“Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Madde gerekçesinde “Burada söz konusu olan cebir, kasten yaralama suçunun daha az cezayı gerektiren hâli olarak düşünülmelidir. Bu nedenle, kullanılan cebir kişide basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmiş ise, hem konut dokunulmazlığını ihlâl suçundan hem de kasten yaralama suçundan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.” şeklinde belirtilmiştir.

Suçun Gece Vakti İşlenmesi

Gece vakti, TCK’nın 6/1-e maddesinde “güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi” olarak tanımlanmıştır. Suçun gece vakti işlenmesi, korkutucu etkinin artması, mağdurun kendisini savunma olanağının zayıflama, suçun işlenmesindeki kolaylık ve kolluk görevlilerinin olay yerine gelmelerinin gündüze göre daha uzun sürebilme ihtimali gibi sebeplerden dolayı, bu durum nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.

Suçun Silahla İşlenmesi

Hürriyete karşı suçlar bakımından, suçun silahla işlenmesinin nitelikli hal olarak düzenlenmesinin sebebi, silahın korkutucu etkisidir. Zira silah sayesinde suçun işlenmesi kolaylaşmakta ve mağdurun direnci daha çabuk kırılmaktadır. Madde metninde suçun silahla işlenmesi arandığından, failin silah bulundurması yeterli olmayacaktır. Fiilin silah ile işlenmiş olması gerekmektedir133.

Bu bağlamda, silahın konuta veya eklentisine (işyerine veya eklentisine) girmek veya buradan çıkmamak için hak sahibinin iradesi üzerinde etki sağlayacak şekilde kullanılması gerekmektedir. Zira silah sayesinde suçun işlenmesi kolaylaşmakta ve mağdurun direnci daha çabuk kırılmaktadır. Madde metninde suçun silahla işlenmesi arandığından, failin silah bulundurması yeterli olmayacaktır. Fiilin silah ile işlenmiş olması gerekmektedir.

Bu bağlamda, silahın konuta veya eklentisine (işyerine veya eklentisine) girmek veya buradan çıkmamak için hak sahibinin iradesi üzerinde etki sağlayacak şekilde kullanılması gerekmektedir.

Suçun Kişinin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle, İmzasız Mektupla veya Özel İşaretlerle İşlenmesi

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun, kişinin kendisini tanınmayacak hale sokması suretiyle işlenmesinin nitelikli hal olarak kabul edilmesinin gerekçesi, suçun işlenmesindeki kolaylıktır. Örneğin, maske takılması, dış görünüş değiştirilmesi suretiyle kişi kendisini tanınmayacak hale sokmuş olabilir.

Suçun Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi

Suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi durumu da mağdurun konutunu ve kendisini savunma olanağını azaltacağından bu durum da nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Gerçekten eylemin birden fazla kişi tarafından gerçekleştirilmesi, bir açıdan saldırının yoğunluğunu yükseltmekte, buna karşılık diğer taraftan da mağdurun korunma yoğunluğunu azaltmaktadır.

Suçun Var Olan veya Sayılan Suç Örgütlerinin Oluşturdukları Korkutucu Güçten Yararlanılarak İşlenmesi

Bu nitelikli halin konuluş nedeni, suç faili veya faillerinin suçu işlerken, “suç örgütlerinin” isimlerini kullanmak suretiyle mağduru daha çok korkutup savunmasını zayıflatmalarıdır. Suç örgütünün gizli olması gerekmemektedir; mağdur üzerinde korkutucu güce sahip bulunması yeterlidir. Suç örgütü ise,

kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla en az üç kişi tarafından oluşturulan organizasyonu ifade eder. Nitelikli halin uygulanması için, örgütün gerçekten var olması gerekli değildir; örgütün var sayılması, farazi de olsa bir suç örgütünün adı zikredilerek korkutucu etkinin gerçekleştirilmesi mümkündür.

Suçun Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi

TCK’da konut dokunulmazlığının ihlali suçunun herhangi bir kişi ya da kamu görevlisi tarafından işlenmesi arasında bir fark gözetilmemiştir. Bununla birlikte, fiil kamu görevlisi tarafından ve görevin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenirse, konut dokunulmazlığını ihlal suçunun nitelikli hali oluşacaktır. Bu nitelikli halin uygulanması için failin kamu görevlisi olması tek başına yeterli olmayacak; kamu görevinin sağladığı nüfuzun da kötüye kullanılması gerekecektir.

Başka bir ifadeyle, failin yerine getirdiği kamu görevinin suçun işlenmesinde özel bir kolaylık sağlaması ve kamu görevi nedeniyle mağdur üzerinde egemenlik kurması gerekmektedir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, fiilin gerçekten kamu görevlisi olan kişi tarafından işlenmesi gerekmektedir. Yani, failin, konuta girme yetkisine sahip bir kamu görevlisi olması gerekir. Somut olayda kendisini kamu görevlisi gibi göstermiş kişi tarafından suçun işlenmesi halinde bu ağırlatıcı hal uygulanamayacaktır.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Cezası Nedir?

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda öngörülen sabit bir ceza bulunmamaktadır. Ceza miktarı, suçun işleniş şekline göre değişmektedir. Kişinin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi” mağdurun şikayeti üzerine temel olarak altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cebir tehdit kullanılması veya suçun gece vakti işlenmesi nitelikli hallerde bir yıldan üç yıla kadar ceza verilmesi öngörülmüştür.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Şikayet ve Zamanaşımı

Konut dokunulmazlığının ihlali suçunda soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun şikayetine bağlı tutulmuştur. TCK’nın 73. maddesi uyarınca, “Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.” Mağdurun şikayet süresi zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla, fail ve fiili öğrendiği veya bildiği tarihten itibaren başlar. Dava zamanaşımı ise, TCK’nın 66. maddesi uyarınca, sekiz yıl olup bu sürenin dolmasıyla dava düşer.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu İle İlgili Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. CD. E:2020/20422 K:2021/20171 KT:30.11.2021

“Suça sürüklenen çocuğun 18.03.2016 tarihli dilekçesindeki temyiz isteminin, konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükmü de kapsadığı halde, TCK’nın 145. maddesinin uygulanması gerektiğine ilişkin tebliğnamede belirtilen görüşün hırsızlık suçuna ilişkin olduğu, ancak konut dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden kurulan hükme ilişkin tebliğnamede görüş belirtilmediği anlaşıldığından, suça sürüklenen çocuk hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemi ile ilgili ek tebliğname düzenlenerek Dairemize gönderilmesi için dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE, 30.11.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.”

Yargıtay 17. CD. E:2020/6879 K:2020/3972 KT:12.03.2020:

“Yerel mahkemece sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

Ancak; 1-Hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verılen tanık …’nin sanık ile birlikte konut dokunulmazlığının ihlali suçunu işleme yönünde iştirak iradasi bulunmamasına rağmen, sanığın suçu birden fazla kişi ile birlikte işlediğinden bahisle hakkında 5237 sayılı TCK‘nun 119/1-c maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,

2-(1) nolu bozma nedenine uyulması halinde ise; konut dokunulmazlığının ihlali suçunun, suç tarihine göre uzlaştırma kapsamında bulunmayan TCK’nın 142/2-h. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçu ile birlikte işlendiği iddia edildiğinden, CMK’nın 253/3. maddesine göre uzlaşma kapsamında bulunmadığı, bu nedenle soruşturma aşamasında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan yapılan uzlaşma teklifinin geçersiz olduğu, ancak yapılan yargılama neticesinde sanığın hırsızlık suçundan beraat etmesi karşısında, konut dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden, CMK’nın 253 ve 254. maddesi uyarınca uzlaştırma hükümlerinin uygulanması ve sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

3-T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘ün temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 12.03.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”

Yargıtay 17. CD. E:2019/11325 K:2019/12945 KT:22.10.2019:

“Yerel mahkemece sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Diyarbakır 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/326 Esas, 2015/970 Karar sayılı ilamı ile sanığın hırsızlık suçundan 8 ay 26 gün hapis; mala zarar verme suçundan 1 ay 3 gün hapis ve konut dokunulmazlığının ihlali suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanık …’nın 28.10.2015 tarihli temyiz dilekçesi ile hakkında hükmolunan 1 yıl 8 ay hapis cezasını temyiz ettiği, 1 yıl 8 ay hapis cezasının ise konut dokunulmazlığının ihlali suçuna ilişkin olduğu anlaşılmakla; temyiz isteminin yalnızca konut dokunulmazlığının ihlali suçuna ilişkin olduğu belirlenerek yapılan incelemede;

İddianamedeki nitelendirmeye, sevke, tebliğname tarihine, hükmün konusuna, temyizin kapsamına, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı iş bölümüne ve Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesine göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 18. Ceza Dairesi’ne ait olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 22/10/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.”

Ceza davaları ne kadar sürer?

Ceza hukukunu ilgilendiren davalarında süre mahkemenin yoğunluğuna ve dosyanın kapsamına göre değişebilmektedir. Adalet Bakanlığı tarafından yargıda hedef süreler belirlenmiştir. Bu süreler davanın konusu ve niteliği uyarınca belirlenmiş olup İstinaf ve Yargıtay aşamaları bu süre içinde değerlendirilmez. Pratik uygulamalara göz atıldığında;

  • Soruşturmanın tamamlanması
  • Tanıkların dinlenilmesi
  • Delillerin toplanmasında geçen süreçler davanın süresini etkilemektedir.

Avukat Vekalet Ücreti Ne Kadardır?

Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.

İlgili Yazılarımız;

AV.İREM BİKE DEMİRHAN


Sonuç

Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz? Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir