Tüzel Kişilerin Tazminat Talebi

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Tüzel Kişilerin Tazminat Talebi

Tüzel Kişilerin Tazminat Talebi

Tüzelkişilerin manevi tazminat talepleri doktrinde tartışmalı bir konudur. Bu tartışmanın en temelinde ise tüzel kişilerin insanlar gibi maddi, organik bir yapıya sahip olmamaları sebebiyle bedensel bütünlüğü, yaşamı, sağlığı gibi maddi bedensel değerler üzerinde kişilik haklarının varlığı söz konusu olamayacağı gibi tüzel kişilerin elem ve ıstırap duymaları yani “manevi zarara” uğramalarının mantıken mümkün olmaması fikri yatmaktadır. Manevi tazminat çeşitli hukuki sebeplerden ileri gelebilir. Bu sebeplerden ilki kişilik hakkının ihlalidir. Tüzel kişilerin manevi tazminat edebilmeleri için ilk önce kendilerine tanınan bir kişilik hakkının varlığı gerekmektedir. Bu bağlamda tüzel kişiler, kendi kişilik haklarının ihlalinde manevi tazminat talep edebileceklerdir. Tüzel kişiler, yaradılış gereği insana has olan kişisel değerler dışında gerçek kişiler gibi kişilik hakkına sahiptirler. Ancak tüzelkişilerin, gerçek kişilerden farklı olması ve maddi anlamda gözle görülür bir varlığa sahip olmamaları, manevi tazminat talepleri konusunda, tüzel kişileri sınırlamaktadır. Bir diğer ifadeyle, insanlara özgü duygu ve algılama şekillerinin tüzel kişilerde var olmayışı manevi tazminat davasında ileri sürülebilecek nedenleri azaltmaktadır.

Kişilik haklarını korumaya yönelik düzenlemelere öncelikle Medeni Kanun olmak üzere, Anayasa, Ceza Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve Basın Kanununda kişilik haklarının korunması yönelik olarak düzenlemelere yer verilmiştir. Bir tüzel kişiliğin sosyal değeri doğrudan ekonomik şöhreti ile de ilgilidir. Hukuken korunan, toplumun kişi hakkında ki objektif değer yargısıdır. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık onun kişisel değerleri içerisinde yer alır. Ticari şeref ve haysiyetin çiğnenmesi, onun ekonomik yaşam içindeki yerini ve durumunu sarsabilir. Medeni Kanunun 24. Maddesi “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır” şeklinde bir düzenlemeye yer vererek gerçek kişi veya tüzel kişi ayrımı yapmaksızın kişilik kişilerin kişilik haklarını hukuken koruma altına almıştır. Yine Borçlar Kanunu’nun 49/1 maddesine göre “Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.” şeklinde bir düzenlemeye yer vererek gerçek kişi veya tüzel kişi ayrımı yapmaksızın kişilik kişilerin kişilik haklarını hukuken koruma altına almıştır. Medeni Kanun’da yer verilen ve Borçlar Kanunu ile teyit edilen düzenleme ile tüzel kişinin dış dünyadaki mevkiini koruması gerektiğini ifade edilmektedir. Zira, ilgili maddeler uyarınca manevi tazminat isteme hakkı gerçek veya tüzel kişi ayrımı yapılmaksızın kişilik hakkına tecavüz edilen hem gerçek hem de tüzel kişilere sağlanmıştır.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi tarafından 1977 yılında verilen bir kararda tüzel kişilerin manevi tazminat davası açabileceği şu şekilde ifade edilmiştir: “… kişilerin şeref ve haysiyetleri Medeni Kanunu’nun 24. Ve Borçlar Kanunu’nun 49. Maddeleri gereğince korunması gereken kişilik haklarındandır. Tüzel kişilerinde bu hükümlerden yararlanabilecekleri bilimsel ve yargısal içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır. Kişiliğe karşı haksız tecavüz halinde bunun önlenmesi istenebileceği gibi tecavüzün gerçekleşmiş bulunması halinde de manevi tazminat davası açabilir.” Kişinin şeref, haysiyet ve itibarını ihlal edici belirli olay iddiası şekli suçlama olabileceği gibi, karalama, iftira, gerçeğe aykırı isnatlar şeklinde de olabilir. Kişilik haklarından şeref ve haysiyete saldırıda bulunanın, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın Medeni Kanunu’nun ve Borçlar Kanunu’nun ilgili maddelerinde öngörülen hukuki taleplerin hepsi ona karşı yöneltilebilir. Tüzel kişi yetkili organları veya temsilcileri aracılığıyla mahkemelere başvurarak kişilik hakkının korunması için belirli davaları açabilme hakkına sahiptir.

Yargıtay tüzel kişilerinde manevi tazminat talep edebileceğini kabul etmektedir. Nitekim Yargıtay, 4.Hukuk Dairesi, 2001/4164 Esas, 2001/8421Karar numaralı, 24.09.2001 tarihli ilamında: “Mahkemece, davacının tüzel kişi olduğu, tüzel kişinin ise manevi kişilik hakları bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Kişilik haklarına saldırının kapsam ve koşulları MK.nun 24, 24/a maddesinde belirtilmiş, BK. nun 49. maddesinde de saldırı halindeki yaptırımın kapsam ve niteliği düzenleme altına alınmıştır. BK.nun 49. maddesinde belirtilen manevi zarar, kişinin kişisel çıkarlarında (haklarında) uğradığı bir eksilmedir. Bir tüzel kişinin kişisel haklarından olan (adı, şerefi, onuru ve itibarı gibi) varlıklarına yapılan saldırının; bu manevi değerlerinde bir eksilmeye (manevi zarara) neden olacağı bir gerçektir. Gerçi, duyguları olmayan tüzel kişilerin elem ve ızdırap duymaları düşünülemez. Ancak bu onların kişilik değerlerinin saldırıya uğramadığı sonucunu doğurmaz. Hukuk düzeni tüzel kişileri hukuk sujesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref, onur ve itibar gibi kişisel varlıklar bahsedilmiş olduğuna göre (MK. nun 46), tüzel kişinin üzüntü duymayacağı gerekçesiyle davanın reddi doğru değildir. ZATEN MANEVİ ZARAR SALT ÜZÜNTÜNÜN VARLIĞI HALİNDE DEĞİL, KİŞİNİN KİŞİLİK DEĞERLERİNİN SALDIRIYA UĞRAMASI DURUMUNDA GERÇEKLEŞEN BİR ZARARDIR. Bunun içindir ki gerek Medeni Yasa ve gerekse Borçlar Yasası (m. 49) yalnız gerçek kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerinde kişisel haklarını korumaktadır. Yargıtayın uygulaması ve bilimsel eserlerdeki baskın görüş, tüzel kişilerin de kişisel nitelikçe gerçek kişilerin kişiliklerine özgü olanların dışında kalan, kişisel haklarına saldırı halinde manevi tazminat isteyebilecekleri yolundadır. Bu yön gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.”kişilik haklarının zarar uğraması nedeniyle manevi zararın oluştuğundan bahisle tüzel kişilerin de manevi tazminat isteme hakkına sahip olduğunu açıkça kabul etmiştir. Bu yönde pek çok karar bulunmaktadır. (Benzer kararlar için bkz: Yargıtay,4.Hukuk Dairesi,04/11/2015 Tarih, 2014/1474 Esas, 2015/12379 Karar; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 01.12.2004 Tarih, 2004/4-600 Esas, 2004/625 Karar)

Tüzel kişilerin manevi tazminat isteme hakkına sahip olduğunu belirledikten sonra uygulamada şirketlerin manevi tazminat davası açabileceği durumlara kısaca değinmek isteriz:

  • Şirketin adı, ticaret ünvanı, müstear(takma) adı, e-mail adresleri, temsili adların kullanımı haksız ise manevi tazminat talep edilebilir.
  • Tescilli bir ticaret unvanının, işletme adının haksız kullanımı sonucu manevi tazminat talep edilebilir.
  • Tüzel kişilerde, gerçek kişilerde olduğu gibi, bir tarafın geleceğini ağır bir biçimde ekonomik tehlikeye sokan sözleşmeler kişilik hakkını ihlal edecektir.
  • Tüzel kişilerin iç işleyişine dair bilgilerin açığa çıkarılması, şirketin mevcut ekonomik duruma ilişkin gizli bilgilerin açıklanması, ticari faaliyetlerin sürdürülmesine ilişkin ticari sırrın açığa çıkarılması, tüzel kişilerin üyelerine ilişkin bilgilerin açıklanması sonucu kişilik hakları zedelenmiş ve gizliliği ihlal edilmiş tüzel kişiler manevi tazminat talep edebilecektir.
  • Tüzel kişilerin bir eser üzerindeki fikri hakkının ihlalinde de FSEK madde 70 uyarınca manevi tazminat davası açabilirler.
  • Tüzel kişinin ekonomik faaliyetleri sırasında kazandığı saygınlığı, ekonomik itibarı, ödeme gücüne ilişkin bilgiler tüzel kişinin onur ve saygınlığını ifade eder. Tüzel kişinin çevresinde kazandığı itibarı aşağılayan yazılı, sözlü veya görüntülü beyanlar, şu veya bu vasıflara sahip olmadığına dair yayınlar, kişilik haklarından şeref ve haysiyete yönelik tecavüz olarak kabul edilmelidir. Tüzel kişinin şeref ve haysiyeti yanında onun toplumsal itibarı, ticari itibarı da TMK’nın 24. maddesindeki korumadan yararlanır. TMK’nın 25/son maddesinin, hem kişilik haklarının korunması hem de maddi ve manevi tazminat davalarını kapsadığının kabulüyle tüzel kişilerin kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminat davası açabilecektir.
  • Şirket malları üzerine haksız haciz veya muhafaza yapılası sonucu ticari itibarının sarsılması nedeniyle manevi tazminat talep edilebilecektir.
  • Şirketi karalayıcı, alçaltıcı ve yalan haber yapılarak gazete vb. iletişim araçları ile yayınlanması sonucu kişilik haklarının zedelenmesi gibi durumlardan oluşmaktadır. Ancak uygula ile bu örneklerin çoğaltılabileceği aşikardır.

Sonuç olarak, tüzel kişilerin kişilik haklarının zarar görmesi halinde, kişilik haklarına saldırıda bulunan kişi veya kişilere karşı yetkili organları aracılığıyla, kişilik haklarında ortaya çıkan azalmanın giderilmesi için dava açabilmesi uygulama ve Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiştir.

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?