Normlar Hiyerarşisi

Normalar hiyerarsisi hukuk kurallarının, hiyerarşik bir yapı oluşturacak şekilde alt alta, üst üste sıralanmasından ibarettir. Türk hukuku düzeninde, güçlerine göre hukuk kurallarının kabaca; anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik şeklinde sıralandığı söylenebilir. Bu sıralama bir piramit şekliyle gösterilir. Bu nedenle de normlar hiyerarşisine ”hukuk düzeni piramidi” de denir. Hukuk normlarının bu şekilde sıralanması ilk defa Hans Kelsen (1881-1973) tarafından sistematik bir şekilde açıklanmıştır.
Hans Kelsen’e göre bir hukuk düzeni içinde bulunan bütün normların geçerliliğinin temeli kendisinin üstünde bulunan başka bir normdur. Tüzük geçerliliğini kanundan, kanun ise anayasadan alır. Anayasa ise geçerliliğini temel normdan alır.
İçindekiler
- 1 Normlar Hiyerarşisinin Temeli: Organlar Hiyerarşisi
- 2 Normlar Hiyerarşisinin Basamakları
- 2.1 Birinci Basamak: Anayasa
- 2.2 İkinci Basamak: Temel Hak ve Özgürlüklere İlişkin Milletlerarası Andlaşmalar
- 2.3 Üçüncü Basamak
- 2.4 Dördüncü Basamak: İçtihatları Birleştirme Kararları
- 2.5 Beşinci Basamak: İdare Hukukunda İçtihat
- 2.6 Altıncı Basamak: Tüzükler
- 2.7 Yedinci Basamak: Yönetmelikler
- 2.8 Sekizinci Basamak: Bireysel İşlemler
- 3 Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Normlar Hiyerarşisinin Temeli: Organlar Hiyerarşisi
Normlar hiyerarşisinin temelinde, normun bir irade ürünü olduğu ve normun gücünün ürünün olduğu iradenin gücüne bağlı olduğu varsayımı bulunur. İrade ise makamdan çıkar. Yani ”normlar hiyerarşisi” arkasında bir ”makamlar hiyerarşisi” veya ”organlar hiyerarşisi” bulunur. Normlar hiyerarşisinde bir normun bulunduğu basamak, makamlar hiyerarşisinde bu normu koyan makamın bulunduğu basamağa bağlıdır. Organlar veya makamlar hiyerarşi, yukarıdan aşağıya, kurucu iktidar, yasama organı ve yürütme organı şeklinde sıralanabilir.
Kurucu İktidar
Bir hukuk düzeninde en üst organ kurucu iktidardır. Kurucu iktidar, anayasayı yapan iktidardır. Asli kurucu iktidar ve tali kurucu iktidar olarak ikiye ayrılır. Asli kurucu iktidar, devrim ve hükümet darbesi gibi hukuk boşluğu ortamında belirir. Sınırsız ve en üstün iktidardır. Tali kurucu iktidar ise, mevcut bir anayasa değişikliği yapma iktidarıdır.
Tali kurucu iktidar asli kurucu iktidarın yaptığı anayasayla kurulur. Organ itibariyle tali kurucu iktidar asli kurucu iktidarın altında yer alır. Çünkü tali kurucu iktidar, asli kurucu iktidar tarafından kurulur. Ancak asli kurucu iktidar sürekli bir iktidar değildir. Ortaya çıkıp, yeni bir anayasa yaptıktan sonra kaybolur ve yerini tali iktidara bırakır. Asli kurucu iktidar, tali kurucu iktidardan üstündür. Ama bu üstünlük organlar hiyerarşisi bakımından çok da anlamlı değildir. Çünkü asli kurucu iktidar faaliyette ise ortada tali kurucu iktidar yoktur.
Tali kurucu iktidarın faaliyette olabilmesi ise asli kurucu iktidar faaliyette değildir. Dolayısıyla asli kurucu iktidar ile tali kurucu iktidar arasında hiyerarşi olduğunu söylemenin bir anlamı yoktur. Dahası, bir kez kurulduktan sonra, tali kurucu iktidar da asli kurucu iktidarın yaptığı anayasada değişiklik yapabilmektedir. Dolayısıyla fonksiyon itibariyle, tali kurucu iktidar, asli kurucu iktidar ile aynı seviyede bulunmaktadır. Çünkü her iki iktidarın görevi ”anayasa normu koymak”tır. Dolayısıyla asli kurucu iktidar koyduğu anayasa normu ile tali kurucu iktidarın koyduğu anayasa normu arasında hiyerarşi yoktur; bunlar aynı seviyede yer alır.
Yasama Organı
Yasama organı, kurucu iktidarın yaptığı anayasayla kurulur. Dolayısıyla kurucu iktidarın altında yer alır. Organlar hiyerarşisinde yasama organı, yürütme organının üstünde yer alır. Çünkü, yürütme organı anayasa ve kanunla kurulur. Kanunla yürütme organının yapısında, görev ve yetkilerinde değişiklik yapılabilir. Yürütme organı kuruluş ve işleyişi kanuna, yani yasama organının iradesine bağlıdır. Yasama organı çıkaracağı bir kanunla, anayasaya aykırı olmamak şartıyla yürütme organının yapısında, görev ve yetkilerinde değişiklik yapabilir. Buna karşılık yürütme organının, yasama organına dokunmasının ikman ve ihtimali yoktur.
Yürütme Organı
Yürütme organı tek bir makamdan oluşmaz. Yürütme organı içinde, bakanlar kurulu, başbakanlık, bakanlıklar, valilik, kaymakamlık gibi pek çok makam bulunur. Yürütme organının kendi içindeki makamlar arasında da bir hiyerarşi vardır. Bu hiyerarşi yukarıdan aşağıya bakanlar kurulu, başbakan, bakan ve vali şeklinde sıralanabilir.
Organlar hiyerarşisinde üst organın koyduğu bir norm, alt organın koyduğu bir normdan üstündür. Ez cümle, anayasa kanundan üstündür; çünkü anayasa, kurucu iktidarın iradesinin bir ürünüdür ve kurucu iktidar, organlar hiyerarşisinde yasama organının üstünde bulunmaktadır.
Aynı şekilde yürütme organı kendi içindeki makamların koyduğu normlar da, bu makamların hiyerarşi sırasına göre sıralanır.
Bu hiyerarşide bir organ tarafından konulmuş bir norma ancak o organ tarafından dokunulabilir. Örneğin yasama organının koyduğu bir kanunu, yine yasama organı değiştirebilir veya ilga edebilir.
Ancak, bir organın koyduğu norm, organlar hiyerarşisinde bu organın üstünde yer alan organı bağlamaz. Üst organ, alt organın koyduğu normu, değiştirebilir, ilga edebilir veya bu norma istisna getirebilir. Diğer bir ifadeyle, kanunla getirilen bir kural, bir anayasa hükmüyle ilga edilebilir veya değiştirilebilir.
Normlar Hiyerarşisinin Basamakları
Birinci Basamak: Anayasa
Bir devletin ilk anayasası asli kurucu iktidarın iradesinin bir ürünüdür. Bu anayasada değişiklik yapma yetkisine ise, yine bu anayasanın kendisinin öngördüğü ”tali kurucu iktidar” denen organ sahiptir. Bu organ çoğunlukla yasama organının 3/5, 2/3 gibi nitelikli çoğunluğudur. Buna bazen devlet başkanı ve referandum yoluyla iradesini halk da ilave olur.
Normlar hiyerarşisinde anayasanın üstünde başka bir basamak yoktur.
İkinci Basamak: Temel Hak ve Özgürlüklere İlişkin Milletlerarası Andlaşmalar
Milletlerarası andlaşmalar, Türk hukuk düzeninde kanun değerindedirler ve dolayısıyla normlar hiyerarşisinde kanunlar ile aynı basamakta yer alırlar. Anayasamızın 90. Maddesinin son fıkrasına 7 Mayıs 2004 tarih ve 5170 sayılı Kanunla şu hüküm eklenmiştir: ” Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşmaların hükümleri esas alınır.”
Dolayısıyla temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşma ile bir kanunun çatışması durumunda, kanun değil, bu nitelikte olan milletlerarası andlaşma uygulanacaktır. Bu şu anlama gelmektedir ki, Anayasamızın 90. Maddesinin son fıkrasının yeni şekli, kanunlar ile temel hak ve hürriyetlere ilişkin milletlerarası andlaşmalar arasında hiyerarşi ihdas etmektedir. Artık bu tür milletlerarası andlaşmalar Türk normlar hiyerarşisinde kanunlardan daha üstündür. Ancak haliyle temel hak ve özgürlüklere ilişkin bu milletlerarası andlaşmalar, Anayasa değerinde de değildir. Zir Anayasa ile bunlar arasında çatışma olursa, Türk Anayasasının hükmü uygulanır.
Böylece Türk normlar hiyerarşisinde, kanunlar ile Anayasa arasında ”temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalar basamağı” şeklinde yeni bir basamak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Sonuç olarak bir kanun hükmü ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir milletlerarası andlaşma hükmü arasında çatışma ortaya çıkarsa, bu çatışma lex superior ilkesine göre çözümlenir. Çatışan kanunun sonraki tarihli olması da bir şeyi değiştirmez. Çünkü, lex superior ilkesi, lex posterior ilkesinden önce uygulanır. Yani temel hak ve özgürlüklere ilişkin eski tarihli bir milletlerarası andlaşma ile sonraki tarihli bir kanun çatışırsa, eski tarihli olan milletlerarası andlaşma galip gelir.
Üçüncü Basamak
Temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalardan sonraki basamakta, tek bir tür norm değil, tam dört ayrı norm bulunmaktadır: Kanun, kanun hükmünde kararnameler, milletlerarası andlaşmalar ve örf ve adet kuralları.
Kanunlar
Anayasa, normlar hiyerarşisinin birinci basamağında, kanunlar ise üçüncü basamağında bulunduğuna göre, kanunlar anayasaya aykırı olamazlar. Anayasanın kanunlardan üstünlüğü prensibinin pozitif temeli de vardır.
Anayasa ile kanun arasında hiyerarşi bulunması mantığın da bir gereğidir. Anayasa ile kanun arasında hiyerarşi vardır. Çünkü kanun, Anayasa tarafından öngörülmüş organ tarafından ve anayasanın koyduğu kurallara göre yapılan bir işlemdir. Kanun geçerliliğini Anayasadan alır.
Bütün kanunlar yasama organı tarafından yapılır. Yani bütün kanunların temelinde aynı organın iradesi bulunur. Dolayısıyla kanunların kendi arasında hiyerarşi olmaz. Bütün kanunlar, normlar hiyerarşisinin aynı basamağında yer alır.
Kanun Hükmünde Kararname
Kanun hükmünde kararnameler, adı üstünde kanun ”hükmünde”dirler. Yani kanunla eşdeğerdedirler. Kanun hükmünde kararname ile konulan norm, normlar hiyerarşisinde kanunla konulan normlar ile aynı seviyede yer alır. Bir kanun hükmünde kararnameyle, bir kanunda değişiklik yapılabilir ve hatta söz konusu kanun yürürlükten kaldırılabilir.
O halde bir kanun hükmü ile bir kanun hükmünde kararname hükmü arasında çatışma çıkarsa, bu çatışma lex superior derogat legi inferiori (üst kanun, alt kanunu ilga eder) ilkesi uyarınca çözümlenemez. Çünkü kanun hükmünde kararname ile kanun arasında hiyerarşi olmaz. Dolayısıyla bir kanun ile bir kanun hükmünde kararname arasında çatışma var ise, bu çatışma lex posterior derogat legi priori (sonraki kanun, önceki kanunları ilga eder) ilkesi uyarınca çözümlenir. Kanun veya kanun hükmünde kararnameden hangisi daha yeni tarihli ise o uygulanır.
Türkiye’de kanun TBMM, kanun hükmünde kararname ise Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılır. Ancak kanun ile kanun hükmünde kararnamelerin normlar hiyerarşisinde aynı basamakta bulunması, organlar hiyerarşisi bakımından bir çelişki teşkil etmemektedir.
Milletlerarası Andlaşmalar
Organlar hiyerarşisi açısından bakarsak, milletlerarası andlaşmaların iç hukukta geçerli olmasına temel teşkil eden işlem hangi organdan çıkıyorsa, milletlerarası andlaşmaların iç hukuk normlar hiyerarşisinde o işlemle aynı basamakta bulunması gerektiğini söyleyebiliriz. Yani bir milletlerarası andlaşma iç hukukta yasama organı tarafından bir kanunla onaylandığı için geçerli oluyorsa, bu milletlerarası andlaşma iç hukuk normlar hiyerarşisinde kanunla aynı basamakta bulunur. Çünkü böyle bir durumda kanunların da, milletlerarası andlaşmaların da geçerliliklerinin temelinde aynı yasama organının iradesi bulunur.
Örf ve Adet Kuralları (Teamüller)
Hukukun yazısız kaynağı olan örf ve adetler (teamüller), şartları var ise hukukun kaynağı olabilmekte, yani hakim hükmünü bir örf ve adet kuralına dayanarak verebilmektedir.
Örf ve adet kuralları kanunlar kendilerine atıf yaptığı için geçerlidir. Bir örf ve adet kuralı, kendisine hangi kanun atıf yapıyor ise, o kanun sayesinde hukuk düzeninde vardır. Yani örf ve adet kurallarının temelinde de nihai tahlilde kanun koyucunun iradesi bulunmaktadır. Özel hukuk alanında örf ve adet kurallarının geçerliliğinin temelinde Türk Medeni Kanunun 1. maddesi ve Türk Ticaret Kanununun 1. maddesi bulunur.
Söz konusu maddelere göre hakimin örf ve adet kurallarını uygulayabilmesi için öncelikle kanunda o konuda hüküm bulunmaması gerekir. Dolayısıyla kanunda hüküm oldukça örf ve adet kurallarının Türk hukukunda bir geçerliliği olamaz.
Dördüncü Basamak: İçtihatları Birleştirme Kararları
Türk hukukunda yargısal içtihatlar, hukukun asıl kaynağı değil, yardımcı kaynağıdırlar. İçtihatlar normalde hakimi bağlamazlar. Dolayısıyla içtihatlar kural olarak normlar hiyerarşisine dahil değildirler.
Bununla birlikte Türk hukukunda yargısal içtihatların bağlayıcı olmaması kuralının bir istisnası vardır: Yüksek mahkemelerin verdikleri içtihatları birleştirme kararları, bütün mahkemeleri bağlarlar. Dolayısıyla yüksek mahkemelerin içtihatları birleştirme kararları Türk normlar hiyerarşisine dahildirler.
Beşinci Basamak: İdare Hukukunda İçtihat
Türk hukuku kara Avrupası hukuk sistemi i.inde yer alır ve bu sistemde hukuk içtihadi nitelikte değildir; hukukun kaynakları tedvin edilmiştir.
Bununla birlikte, Fransız ve Türk hukukunda, istisnaen idare hukuk alanında yargısal içtihatlar, hukukun asıl kaynakları arasında yer alır ve dolayısıyla bu alanda yargısal içtihatlar normlar hiyerarşisine dahildirler.
Gerek Fransız, gerekse Türk idare hukuku ”tedvin” edilmemiş bir hukuk dalıdır. Bu alanda bir çok kanun vardır. Ancak bunlar bu alanı bütünüyle düzenlemekten uzaktır. Bu nedenle gerek Fransız, gerekse Türk idare hukukunda, idari işlemler, idari sözleşmeler, kamu hizmetleri, kolluk, kamu görevlileri, kamu malları, idarenin sorumluluğu gibi pek çok alandaki ”temel ilkeler”, kanundan kaynaklanmaz; bunlar idari yargı organları tarafından tekrarlanan içtihatlardan kaynaklanır. Bu nedenle idare hukukunun içtihadi nitelikte bir hukuk dalı olduğu söylenir.
Bu şu anlama gelir ki, idare hukukunda içtihat, hukukun yardımcı kaynağı değil, ”asıl kaynağı”dır. Dolayısıyla idare hukukun içtihadi nitelikteki bu temel ilkeleri normlar hiyerarşisine dahildir. (İdare hukuku için doğru olan bu durum, hukukun diğer dalları için geçerli değildir.)
İdari yargı organlarının içtihatlarıyla geliştirilmiş olan idare hukukunun temel ilkeleri, tüzükler dahil, idarenin bütün düzenleyici ve bireysel işlemlerden üstündür. Dolayısıyla bu düzenleyici ve bireysel işlemler, idare hukukunun temel ilkelerine uygun olmak zorundadır. Uygun değillerse, uyuşmazlık halinde, idari yargı organları, tüzük dahil idarenin bütün düzenleyici işlemlerini ve bireysel işlemlerini bu sebeple iptal edebilir. Dolayısıyla içtihadi nitelikte olan idare hukukunun genel ilkeleri idareyi bağlar, ama kanun koyucuyu bağlamaz.
Altıncı Basamak: Tüzükler
Tüzükler, Danıştay incelemesinden sonra Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan düzenleyici işlemlerdir. Dolayısıyla tüzüğün temelinde yürütme organının bir makamı olan Bakanlar Kurulunun iradesi bulunur. Bu şu anlama gelir ki, bu işlem normlar hiyerarşisinde kanun basamağının altında olmalıdır; çünkü Bakanlar Kurulu, organlar hiyerarşisinde yasama organının altında yer alır.
Yedinci Basamak: Yönetmelikler
Yönetmelikler, Bakanlar Kurulu, başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri tarafından çıkarılan düzenleyici işlemlerdir. Dolayısıyla yönetmeliklerin altında yürütme organının bir makamının iradesi bulunur. Bu nedenle de yönetmelikler, yasama organının iradesinin ürünü olan kanunların daima altında bulunurlar.
Tüzüklerin temelinde de, bu tür yönetmeliklerin temelinde de Bakanlar Kurulunun iradesi bulunur. Aynı makamdan çıktıklarına göre tüzükler ile Bakanlar Kurulu yönetmeliklerinin aynı değerde olması beklenebilirdi. Ama Anayasamızın 124. Maddesi, ayrım yapmaksızın bütün yönetmeliklerin tüzüklere aykırı olamayacaklarını açıkça hükme bağlandığına göre; Bakanlar Kurulu yönetmeliklerinin de tüzüklere aykırı olamayacakları söylenebilir.
Yönetmelikler Arasında Hiyerarşi
Yönetmelikler, kanunlar veya tüzükler gibi tek bir makam tarafından değil, çeşitli makamlar tarafından çıkarılmaktadır. Yönetmeliklerin gücü, kendilerini koyan makamın gücüne bağlıdır. Diğer bir ifadeyle bir yönetmeliğin normlar hiyerarşisindeki yeri, bu yönetmeliği koyan makamın, makamlar hiyerarşisindeki yerine bağlıdır.
Bakanlar Kurulu yönetmelikleri bütün diğer yönetmeliklerden üstündür. Çünkü bakanlar kurulu merkezi idarenin en yüksek karar organıdır.
Başbakanlık yönetmeliği, bakanlık yönetmeliklerinden üstündür. Çünkü, Başbakan, idari hiyerarşide bakanlardan üstündür.
Sekizinci Basamak: Bireysel İşlemler
İdarenin tek yanlı işlemleri, düzenleyici işlemler ve bireysel işlemler olarak ikiye ayrılır.
”Bireysel idari işlemler”, kişisel ve özel durumlara ilişkin olan idari işlemlerdir. Örneğin memur atama işlemi, disiplin cezası verme işlemi bir bireysel idari işlemdir.
”Düzenleyici idari işlemler”, genel ve kişilik dışı olan, yani kural koyan idari işlemlerdir. Örneğin tüzük ve yönetmelik, bir düzenleyici idari işlemdir. Düzenleyici işlemler, maddi kriter bakımından, yani içerikleri itibarıyla, kanunlara benzerler. İdare, düzenleyici işlemlerle kurallar (normlar) koyar.
Hukuk düzeni piramidinin en alt basamağında bireysel işlemler yer alır. Bireysel işlemlerin kendi arasında da hiyerarşi olabilir. Bu hiyerarşi tamamıyla bireysel işlemin kendisinden çıktığı makamın, idari hiyerarşideki yerine bağlıdır.
Patere Legem ilkesi: Düzenleyici işlemler, Bireysel işlemlerden daima üstündür.
Düzenleyici işlemler, hangi makamdan çıkarsa çıksın, daima bireysel işlemlerden üstündür. Yani düzenleyici işlemler ile bireysel işlemler arasında hiyerarşi vardır. Bu hiyerarşi, şekli (organik) kriterle değil, maddi kriterle açıklanır. Bu şu anlama gelir: Düzenleyici işlem, genel ve kişilik dışı düzenleme yapar; yani ”kural” koyar. Bireysel işlem ise kural koymaz; belli bir kişi veya kurum için belli bir hukuki sonuç doğurur. Bu nedenle ”kural”, mahiyeti gereği ”bireysel işlem”den daima üstündür.
Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2024 -2025 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)
İlgili yazılarımız;
- Normalar Hiyerarşisi
- Hukuk Sistemleri
- Hukuk Kurallarının Çeşitleri
- Sözleşme Özgürlüğü
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
AV.İREM BİKE DEMİRHAN