Boşanma Davası Nasıl Açılır? 2025

İçindekiler
- 1 Boşanma Davası Nedir?
- 2 2025’te Boşanma Davası Nasıl Açılır?
- 3 Boşanma Sebepleri Nelerdir?
- 4 Özel Boşanma Sebepleri Nelerdir?
- 4.1 Zina Sebebiyle Boşanma(TMK.m.161)
- 4.2 Hayata Kast Sebebiyle Boşanma Davası(TMK.m.162)
- 4.3 Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma(TMK.m.162)
- 4.4 Suç İşleme Sebebiyle Boşanma(TMK.m.163)
- 4.5 Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma(TMK.m.163)
- 4.6 Terk Sebebiyle Boşanma(TMK.M.164)
- 4.7 Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanma(TMK.m.165)
- 5 Genel Boşanma Sebepleri Nelerdir?
- 6 Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir?
- 7 Boşanma Davasında Nafaka Talep Edilebilir Mi?
- 8 Mahkemenin Boşanma Davasında Çocuğun Velayetini Verirken Bakacağı Hususlar Nelerdir?
- 9 Boşanma Davasında Mal Rejimi
- 10 Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
- 11 Boşanma İçin Gerekli Olan Evraklar Nelerdir?
- 12 Boşanma avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Boşanma Davası Nedir?
Boşanma davası, evlilik birliğinin yasal olarak sonlandırılmasını talep eden bir hukuki süreçtir. Eşlerden biri veya her ikisi de evliliklerini sona erdirmek istediklerinde mahkemeye başvurarak boşanma davası açarlar. Mahkeme, boşanma nedenlerini değerlendirir ve gerekli şartları sağlayan durumlarda evliliği resmi olarak sona erdirir. Bu dava sırasında mal paylaşımı, velayet hakları ve nafaka gibi konular da ele alınabilir.
2025’te Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Boşanma davası açmak için önce boşanma sebepleri değerlendirilir. Buna göre anlaşmalı boşanma mı, çekişmeli boşanma davası mı açılacağı belirlenir. Bundan sonra ayrılık sebebine göre boşanma dilekçesi hazırlanır. Son olarak, dava dilekçesinin yetkili ( ikametgahı veya son ortak konuta göre) aile mahkemesine verilmesi ve harçların ödenmesi ile boşanma davası açılır. Boşanma davası açıldığında, dosyanın konusuna göre, yargılama süreci yürütülür.
Boşanma Sebepleri Nelerdir?
4721 Sayılı medeni Kanuna göre boşanma davası iki şekilde açılabilir:
- Anlaşmalı Boşanma Davası
- Çekişmeli Boşanma Davası
Anlaşmalı boşanma davası, her iki tarafın boşanmanın tüm sonuçları hakkında anlaşarak evliliklerini sona erdirdiği dava türüdür.
Çekişmeli boşanma davası ise, taraflar arasında boşanmada hangi tarafın kusurlu olduğu, maddi ve manevi tazminat, nafaka, velayet, ev eşyalarının paylaşımı vb. Gibi konularda belli bir çekişmenin yaşandığı dava türüdür. Çekişmeli boşanma davası, genel ve özel boşanma sebepleri olmak üzere iki sebebe dayanılarak açılabilir.
Özel Boşanma Sebepleri Nelerdir?
Özel boşanma sebepleri 721 sayılı Türk Medeni Kanununda boşanma için sınırlı sayıda özel sebepler öngörülmüştür. Bu sebepler:
- Zina(TMK.m.161)
- Hayata kast(TMK.m.162)
- Pek kötü veya onur kırıcı davranış(TMK.m.162)
- Suç işleme(TMK.m.163)
- Haysiyetsiz hayat sürme(TMK.m.163)
- Terk(TMK.M.164)
- Akıl hastalığı(TMK.m.165
Zina Sebebiyle Boşanma(TMK.m.161)
Zina Türk Hukuk Lûgatına göre Evli bir şahsın, eşinden başkasıyla cînsî münasebetlerde bulunmasıdır. Zina 4721 sayılı Türk Medeni Kanuna göre özel boşanma sebeplerindendir. Hukukumuzda zina sebebiyle boşanma davasında kusur ilkesi kabul edilmiştir. Madde 161’e göre” Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya haklı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.” Diyerek zina eylemini özel bir boşanma sebebi olarak düzenlemiştir. Zina eden eş zina sebebiyle boşanma davası açamaz.Zina sebebiyle boşanma davası açma süresi, diğer eşin zina olayını öğrenmesinden itibaren altı ay ve her halükarda zina eyleminin bitmesinden itibaren beş yıldır. Bu süre hak düşürücü süredir. Hak düşürücü süre geçtikten sonra zina sebebiyle açılacak boşanma davasının reddi gerekmektedir. Zina sebebiyle eşini affeden tarafın dava hakkı sona erer. Af, örtülü ya da açık olabileceği gibi sözlü ya da yazlı da olabilir.
Zina aynı zamanda mutlak boşanma sebeplerindendir. Boşanma sebebi olarak gösterilen zina vakıasının varlığının ispat edilmesi durumunda kadın veya erkek eşin açmış olduğu davada bu olayın evlilik birliğine etkisine bakılmaksızın boşanma kararı verilir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2015/6508 K. Tarihli kararında evli erkeğin başka bir kadınla aynı evde yaşaması, zinaya muhakkak nazarıyla bakılması gerektiren bir durumdur. Kocanın zina yaptığı ispatlanmıştır. Yönünde kararları mevcuttur.
Hayata Kast Sebebiyle Boşanma Davası(TMK.m.162)
MK 162/1’e göre “Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kast edilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açılabilir.” Burada sayılan hâller, mutlak, kusura dayalı ve özel boşanma sebepleridir.
Hayata kast, bir eşin, diğerini öldürme niyetini bazı fillerle açıklamasıdır. Bu niyeti ciddi olarak ortaya koyan fillerde, kullanılan aracın ölümü sağlayacak nitelikte olup olmadığı önemli değildir. Hayata kast, diğer eşi fillen öldürmeye teşebbüs gibi, diğer eşi intihara teşvik ya da yardım şeklinde de olabilir. Eşin ölmemesi için bir harekette bulunulması gerekirken bundan kaçınma da hayata kast sayılır. Kanun, kast şartını öngördüğü için, ayırt etme gücü olmayan kişilerin eşlerinin canına kast etmeleri, kural olarak boşanma sebebi oluşturmaz.
Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış Sebebiyle Boşanma(TMK.m.162)
Pek fena muamele, diğer eşin vücut bütünlüğü ve sağlığına yönelik her türlü saldırıdır. Eşlerden birinin diğerini dövmesi, eve kapatması, aç bırakması, normal olmayan cînsî münasebete zorlaması, pek fena muameleye örnek olarak gösterilebilir. Pek fena muamelenin varsayılması için devamlılık aranmaz. Bazen tek bir davranış da (örneğin, kocanın, karısını bir defa dövmesi), pek fena muamelenin var sayılması için yeterlidir. Fiilin kasten işlenmesi gerekir.
Onur kırıcı davranış ise eşlerden birinin diğerinin onuruna haksız ve ona hakaret etmek, onu küçük düşürmek amacıyla yaptığı saldırıdır. Bu saldırı söz, yazı hatta hareketlerle de ortaya çıkabilir. Uygulamadan birkaç örnek vermek gerekirse; kadının evden atılması, karısı bakire olmasına rağmen kocanın aksini yayması, kocasının eve geç gelmesine sinirlenen kadının, kocasının iş yerinde ona hakaret etmesi, kadının kocası aleyhinde hırsızlık ihbarında bulunması ve bunun doğru çıkmaması, mahkeme koridorunda eşlerden birinin diğerine hakaret etmesi…
MK 162/2 ve 3’e göre, “Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” Görüldüğü gibi burada da dava hakkı zinada da olduğu gibi hak düşürücü sürelerin geçmesi ve af ile sona ermektedir.
Suç İşleme Sebebiyle Boşanma(TMK.m.163)
MK 163’e göre,” Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenmezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.” MK.163′ iki durumda kusura dayalı, özel fakat nisbî boşanma sebebi sayılmıştır.
Her türlü suç işlemek boşanma sebebi sayılmamıştır. Sadece küçük düşürücü olan bir suç, boşanma sebebi oluşturabilir. Belirtmek gerekir ki, suçun küçük düşürücü olup olmadığı verilen cezaya göre değil, toplumdaki anlayışa göre hâkim tarafından taktir edilecektir. Genellikle dolandırıcılık, hırsızlık, hileli iflas, ırza geçme küçük düşürücü suç sayılmaktadır. Suçu işleyen eşin eşin bu suçtan dolayı mahkûm olup olmamasının boşanma davası yönünden önemi yoktur. Küçük düşürücü suçun evlendikten sonra işlenmesi gerekir. Bu suç, evlenmeden önce işlenmişse, bunu bilmeyen eş şartlar varsa hata ya da hileye göre, evlenmenin iptali, ya da evlilik birliğinin sarsılmasına dayanarak boşanma davası açabilir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2015/4947 K. Tarihli kararında “Davalının, on iki yaşında bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu, suçu sabit görülerek bundan dolayı ceza aldığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Dava Türk Medeni Kanununun 163. maddesinde yer alan “küçük düşürücü suç işleme” sebebine dayanılarak açılmıştır. İşlenen suçun niteliğine göre davacının dava açması karşısında onunla birlikte yaşaması kendisinden beklenemeyeceği açık ve tartışmasızdır. Boşanma sebebi gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekirken, isteğin reddi doğru görülmemiştir.” Şeklinde kararları mevcuttur.
Haysiyetsiz Hayat Sürme Sebebiyle Boşanma(TMK.m.163)
Genellikle, randevu evi işletme, ayyaşlık, kumarbazlık, hayat kadını olarak çalışma haysiyetsiz hayat sürme olarak kabul edilmektedir. Kanun açık olarak, hayat sürme dediği için, bir defalık haysiyetsiz davranış boşanma sebebi sayılmak için yeterli değildir; fiilin devamlı olması gerekir. Haysiyetsiz hayat sürmenin evlenmeden önce de bulunması mümkünüdür. Ancak boşanma sebebi olması için evlilik sırasında da devam etmesi gerekir.
Aksi hâlde sadece hata ya da hileye dayanarak evliliğin iptali istenebilir. Eşin haysiyetsiz hayat sürmesi diğer eş için birlikte yaşamayı ondan beklenemez hale getirmesi gerekir. Birlikte yaşamanın davacı için çekilmez hâle gelip gelmediğini hâkim taktir eder. MK.163’e göre bu dava her zaman açılabilir.
Terk Sebebiyle Boşanma(TMK.M.164)
Terk, özel, mutlak ve kusura dayalı bir boşanma sebebidir. Terk bir eşin ortak hayata son vermesidir. Bu sebeple , ortak konutta oturmaya devam etmek, fakat dargın durmak, cinsî münasebetten kaçınmak, birlikte yemek yememek vb. davranışlar terk sayılmaz. Eşin evini terk etmiş sayılası MK 164’e göre bazı şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar:
- Eşlerden birisinin ortak konutu terk etmesi gerekir.
- Terkin en az altı ay sürmüş olması gerekir.
- Terk eden eşe hâkim ya da noter tarafından terkin dördüncü ayından itibaren ihtarda bulunulması ve eşin buna rağmen ortak konuta dönmemesi gerekir .
Akıl Hastalığı Sebebiyle Boşanma(TMK.m.165)
MK 165’e göre. ” Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.” Hükümde anlaşılacağı üzere, diğer eş için evlilik birliğinin çekilmez hâle gelmesi arandığı için akıl hastalığı, özel, nisbî ve doğal olarak kusura dayanmayan bir boşanma sebebidir. Akıl hasılığı sebebiyle boşanma davası her zaman açılabilir. Herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu değildir. Akıl hasılığının boşanma sebebi sayılabilmesi için:
- Akıl hastalığının evlilik sırasında var olması gerekir.
- İyileşmeyeceğinin resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmiş olması gerekir.
- Akıl hastalığı sebebiyle diğer eş için ortak hayatın çekilmez hâle gelmesi gerekir.
Genel Boşanma Sebepleri Nelerdir?
Yukarıda sayılan özel boşanma sebeplerinden farklı olarak MK 166’da düzenlenmiş olan hâlde boşanma, zina, pek fena muamele, terk, haysiyetsiz hayat sürme ya da diğerleri gibi belli bir olguya dayanmamaktadır. Aksine, genel boşanma sebeplerinde, önceden belirlenmesi mümkün olmayan, pek çok olay söz konusudur. Önceden belirlenmesi mümkün olmayan olay , kanunun deyişiyle evlilik birliğini temelden sarsmışsa, ve bu sebeple eşlerden artık ortak hayata devam etmesi beklenemezse, boşanmanın genel sebebinden söz edilebilir. MK 166 incelendiğinde üç tür genel boşanma sebebinin düzenlendiği görülür. Bunlar:
Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması
MK 166/1 ve 2’ye göre, ” Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı veya çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.” Bu hükme göre, ortak hayatı sürdürme eşlerden beklenemeyecek derecede evlilik birliğini temelden sarsmışsa, bu durum boşanma davası açılmasına sebep teşkil eder. Bu boşanma sebebinin var olup olmadığına hâkim taktir edecektir.
Diğer bir deyişle bu genel boşanma sebebi nisbîdir. Aynı şekilde evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle dava açılması kusur şartına bağlı değildir. Temelden sarsılmada her iki eşin de kusursuz olduğu hâllerde dava açılabilir. Ancak bu kusurun hiç önemli olmadığı anlamına gelmez. Evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılması içi aranan şartlar şöyledir:
- Evlilik birliğinin temelden sarsılmış olması gerekir.
- Evlilik birliğinin temelden sarsılması en az eşlerden biri için ortak hayata sürdürmesi beklenemeyecek derecede olmalıdır.
- Davalının, davacının daha kusurlu olduğu itirazını ileri sürmemiş ya da ileri sürülen itiraz kabul edilmemiş olmalıdır.
Eşlerin Boşanma Hususunda Anlaşmamaları
MK 166/3’e göre, ” Evlilik birliği en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek, iradenin serbestçe açıklandığına kanaat getirirse ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu husunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamyacağı hükmü uygulanmaz.” Burada, genel ve mutlak bir boşanma sebebi vardır. Anlaşmalı boşanmaya karar verilebilmesi için aranan şartlar şöyledir:
- Evlilik en az bir yıl sürmüş olmalıdır.
- Boşanmak için eşler, ya birlikte mahkemeye başvurmalı ya da bir eş, diğerinin açtığı boşanma davasını kabul etmelidir.
- Hâkimin tarafları bizzat dinlemesi gerekir.
- Tarafların yapmış oldukları anlaşmanın hâkim tarafından uygun bulunması gerekir.
Ortak Hayatın Kurulamaması ya da Fiili Ayrılık
MK166/4’e göre,” Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.” Kanun koyucu fiilen çözülmüş ola evlilikleri zorla sürdürmenin bir anlamı olmayacağını düşünerek bu hükmü getirmiştir. Ancak bu hâlde de , sadece ortak hayatın kurulmaması boşanma için yeterli görülmemiştir. Hüküm, bu sebeple boşanmaya karar verilebilmesini belirli şartlara bağlamıştır. Bu şarlar şöyledir:
-Daha önce herhangi bir boşanma sebebine dayanılarak açılan davanın reddedilmiş olması gerekir.
-Boşanma talebinin reddi kararı üzerinden üç yıl geçmiş ve bu süre içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayat kurulmamış olmalıdır.
-Eşlerden birinin boşanma davası açmış olması gerekir.
Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir?
MK m.166f.3 hükmüne göre; ” Evlilik en az bir yıl sürmüş ise eşlerin birlikte başvurması ya da eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde , evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukları durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.” hükmüne göre tarafların anlaşmalı boşanması için;
- Evlilik en az bir yıl sürmüş olmalı,
- Birlikte başvurma veya diğer eşin kabulü,
- Eşler bizzat dinlenmeli ve anlaşma sağlanmalıdır,
- Düzenleme uygun bulunmalıdır,
Evlilik en az bir yıl sürmüş olmalıdır: Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için evlilik ilişkisinin en az 1 yıl sürmesi gerekir. Evlilik ilişkisinden kasıt, taraflar arasında yapılan resmi nikahtan itibaren en az bir yıllık bir sürenin geçmiş olmasıdır. Taraflar arasında imam nikahı, nişanlılık ya da birlikte yaşama gibi hallerde geçen süre 1 yıllık süreye dahil edilemez.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2014/1160 E. 2014/22616 K. 13.11.2014 tarihli kararında evlilik bir yıl sürmediği için tarafların anlaşmalı boşanamayacağına karar verilmiştir. ” Kanun maddesinde öngörülen evliliğin en az bir yıl sürmüş olması koşulu, dava şartı (HMK md. l14) olmayıp, yasada gösterilen eşlerin birlikte başvurması, ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi durumuyla birlikte, birliğin temelinden sarsılmış sayılacağına ilişkin yasal karinenin temel unsurudur.
Bu nedenle bir yıllık sürenin davanın açıldığı tarihte mevcut olması gereklidir. Dava açıldıktan sonra bir yıllık sürenin gerçekleşmesi, açıklanan yasal karinenin oluşması için yeterli değildir. Tarafların evlenme tarihi 03.03.2013 olup, dava ise 13.02.2014 tarihinde bir yıllık süre dolmadan açılmıştır.
Bu durumda; anlaşmalı boşanmaya karar verilemeyeceğinden, davacıya Türk Medeni Kanununun 166. maddesinin 1. ve 2. fıkralarındaki çekişmeli olan şekliyle davaya devam edip etmeyeceğinin sorulması, devam etmek istediğini bildirmesi halinde davaya çekişmeli boşanma davalarına yönelik usul hükümlerine göre devam edilerek, gösterdikleri takdirde delillerinin toplanması ve gerçekleşecek sonucuna göre boşanma talebi hakkında bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş; bozmayı gerektirmiştir.”
Birlikte başvurma veya diğer eşin kabulü: Taraflar ortak bir dilekçe ile başvurmaları sonucu anlaşmalı boşanma gerçekleşebileceği gibi eşlerden birinin usulüne uygun olarak açmış olduğu boşanma davasındaki tüm talepleri diğer tarafın kabul etmesi ile de anlaşmalı boşanma gerçekleşebilir. Ayrıca boşanma davası çekişmeli olarak açılmış ve devam etmekte iken tarafların anlaşmalı boşanma iradelerini açıklayan protokolü mahkemeye sunmaları ya da duruşma esnasında anlaşma şartlarını duruşma zaptına geçirmeleri ile de anlaşmalı boşanma gerçekleşebilir.
Eşler bizzat dinlenmeli ve anlaşma sağlanmalıdır: Kanun, tarafların iradelerini hakim huzurunda özgürce açıklayabilmeleri için anlaşmalı boşanma için bu şartı getirmiştir. Hakim tarafların iradelerinin herhangi bir nedenle fesada uğradığını tespit ederse boşanma talebini ret edecektir. Tarafların boşanma iradelerini hakim huzurunda bizzat açıklamaları gerekmektedir. Boşanma, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu için avukatın tarafların yerine geçerek boşanma iradesini açıklaması mümkün değildir.
Düzenleme uygun bulunmalıdır: Tarafların, hakime sunmuş oldukları anlaşma şartlarındaki maddi-manevi tazminat, nafaka (İştirak ve yoksulluk nafakası), çocukların velayeti, çocuklar ile kişisel münasebet gibi hususların hakim tarafından uygun bulunması gerekir. Hakim gerek görürse bu şartlarda değişikliğe gidebilir. Ancak hakimin yapmış olduğu bu değişiklikler taraflarca kabul edilmesi durumunda anlaşmalı boşanma gerçekleşebilir. Aksi durumda dava çekişmeli boşanma davasına döner. Ancak uygulamada hakimler genelde tarafların anlaşma sağladıkları şartları kabul ettiklerinden bu durum ile pek karşılaşılmaz.
Anlaşmalı boşanma davasında tarafların boşanmanın malî sonuçları üzerinde de anlaşmaları gerekir. Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2003/16425 E. 2004/496 K. 19.01.2004 tarihli kararı”1- Taraflar 2.4.2002 tarihinde anlaşmalı boşanmışlardır. Ancak davalı koca hakkında bu anlaşmadan önce 26.3.2002 tarihinde iflas kararı alınmıştır. Anlaşmalı boşanma için tarafların boşanmanın mali sonuçları hakkında da anlaşmaları gerekmektedir. Tarafların anlaştıkları protokol konusu maddi tazminatlar ile taşınmaz konusunda İcra İflas Kanununun 184, 191 ve 226. maddesi karşısında borçlu kocanın masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu geçersiz olduğu gibi davanın iflas idaresine de yöneltilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden davaya devamla yazılı şeklinde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” mevcuttur.
Boşanma Davasında Nafaka Talep Edilebilir Mi?
Boşanma davası açılması halinde eşlerden birinin veya çocukların geçinmesini sağlamak üzere nafaka talep edilebilir. Medeni Kanuna göre boşanma davasının açılması ile birlikte aile mahkemesi şu hallerde nafakaya hükmedebilir:
Tedbir Nafakası: Boşanma davası esnasında herhangi bir eşin veya reşit olmayan çocukların (18 yaşından küçükler) geçinmesini temin etmek üzere mahkeme tarafından dava sonuna kadar geçerli olmak üzere tedbiren hükmedilen nafakadır. Tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için eşin ve çocukların geçinmesi için nafakaya ihtiyaç duyulması gerekir. Mali durumu iyi olan eş, kendisi için tedbir nafakası isteyemez ve ancak çocuklar yanında kalmaktaysa çocuklar için tedbir nafakası isteyebilir. Boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesiyle tedbir nafakası sona erer.
İştirak Nafakası (Katılım Nafakası): Boşanma davasının kesinleşmesiyle birlikte tedbir nafakası sona erer. Kural olarak, eşlerin çocuğun giderlerine mali güçleri oranında ortak katılması (iştirak etmesi) gerekir. Bu nedenle, çocuğun giderlerinin karşılanması amacıyla boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren geçerli olmak velayet kendisinde olmayan eş aleyhine hükmedilen nafakaya iştirak nafakası denilmektedir. Uygulamada, boşanma davası dilekçesi ile mahkemeden çocuklar için dava süresince geçerli olmak üzere tedbir nafakasına hükmedilmesi, dava sonunda ise tedbir nafakasının iştirak nafakasına çevrilmesi talep edilmektedir.
Yoksulluk Nafakası: Evliliğin boşanma kararı ile sona ermesi sebebiyle yoksulluğa düşecek eş lehine, diğer eş aleyhine hükmedilen nafakadır. Uygulamada, boşanma davası sırasında mali durumu kötü olan ve bu yüzden geçinemeyen eş lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi, dava sonunda tedbir nafakasının yoksulluk nafakasına çevrilmesi talep edilmektedir.
Mahkemenin Boşanma Davasında Çocuğun Velayetini Verirken Bakacağı Hususlar Nelerdir?
Çocuğun velayeti, boşanma davasında eşler arasındaki en önemli çekişme konusudur. Medeni Kanun’a göre mahkeme, çocuğun velayetinin hangi tarafta kalacağını belirlerken çocuğun gelişimini ve yararını dikkate almalıdır. Hatta, çocuk ile ana ve baba çıkarının çelişmesi halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması zorunludur. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Hangi eş bu koşulları sağlayabilecekse çocuğun velayeti o eşe verilir.
Boşanma Davasında Mal Rejimi
Boşanma davasının açıldığı tarih mal rejiminin de tasfiye edildiği tarih olarak kabul edilir. Yani, boşanma davasının açıldığı ana kadar evlilik birliği içerisinde edinilen mallar mal paylaşımına dahil edilir. Medeni Kanun’a göre 01.01.2002 tarihinden itibaren eşler arasında “edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerlidir. Yani, boşanmada mal paylaşımı halinde, mallar eşler arasında yarı oranında bölüşülecektir.
Boşanma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
Boşanma davasında bakmaya yetkili Aile Mahkemesi şu şekilde belirlenir:
- Boşanma davası, davacı veya davalı eşlerden birinin ikametgahı aile mahkemesinde açılabilir (Medeni Kanun m.168). Yerleşim yeri, kişinin yaşamını sürdürmek ve kalıcı bir şekilde oturmak üzere yerleştiği yerdir.
- Boşanma davası açılmadan önce eşlerin son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yerin aile mahkemesi de yetkili mahkemedir (MK m.168).
Boşanma İçin Gerekli Olan Evraklar Nelerdir?
Boşanma sürecinin başlatılması ve yasal olarak tamamlanabilmesi için belirli evraklar gerekmektedir. Bu evraklar, boşanma türüne (çekişmeli veya anlaşmalı) ve diğer kişisel durumlara göre değişebilir. İşte genel olarak boşanma için gereken evraklar:
Dava Dilekçesi: Boşanma işleminin başlaması için bir dava dilekçesi hazırlanmalıdır. Dava dilekçesi, boşanma nedenini, tarafların kimlik bilgilerini, talepleri ve boşanma ile ilgili diğer ayrıntıları içerir.
Kimlik Belgeleri: Boşanma işlemi sırasında tarafların kimliklerini doğrulayan belgeler sunmaları gerekir. Bu, nüfus cüzdanları veya pasaport fotokopilerini içerebilir.
Avukat Vekaletnamesi: Eğer bir avukat boşanma işlemini yürütüyorsa, vekaletname gereklidir. Vekaletname, avukatın müvekkilin adına hareket etmesine ve mahkeme işlemlerini yürütmesine izin verir.
Delil ve Belgeler: Boşanma nedenini desteklemek için gerekli olan her türlü delil ve belgeler, dava dilekçesine eklenmelidir. Bu deliller, tanıkların ifadeleri, evlilik cüzdanı, banka hesapları, mülkiyet belgeleri, iletişim kayıtları veya diğer ilgili dokümanları içerebilir.
Evrakların tam ve doğru bir şekilde hazırlanması önemlidir, çünkü eksik veya hatalı evraklar davanın süresini uzatabilir veya sonuçları etkileyebilir. Bu nedenle, bir avukatın rehberliği veya yardımı bu süreci daha sorunsuz hale getirebilir. Her durumda, evrakların yasal gereksinimlere uygun olduğundan emin olmak önemlidir.
Boşanma avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2024 -2025 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)
İlgili yazılarımız;
- Boşanma Davası Nasıl Açılır?
- Anlaşmalı Boşanma Davası
- Boşanma Hukuku
- Zina Nedeniyle Boşanma Davası (TMK m.161)
- Boşanmada Eşlerin Eşit Kusuru
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
AV.İREM BİKE DEMİRHAN