İletişime geçin
+905455880258Kanun koyucu, yetişkinlere karşı gerçekleştirilen filler açısından cinsel saldırı terimini kullanırken çocuklar için, cinsel istismar terimini kullanmıştır. Cinsel istismar teriminin tercih edilmesi, uluslararası terminolojinin yansıtılması bakımından isabetlidir. Cinsel istismar, çocuğa karşı gerçekleştirilen istismar türlerinden biridir. Cinsel istismar terimi, çok değişik biçimlerde tanımlanmıştır. Bu tanımlardan en geniş olanına göre cinsel istismar, yetişkin bir kimsenin, çocuğu, cinsel doyuma için kötüye kullanmasıdır. Cinsel istismar niteliğindeki filler, mağdur çocuğun yapılan fiilin ne anlama geldiği kavrayamadığı, gelişimsel özellik olarak hazır olmadığı, toplumun kültürel değerlerine ve kanunlara aykırı olan fillerdir.
Korunan Hukuki Yarar: Türk Ceza Kanununda bu suçlar " kişilere karşı işlenen suçlar içerisinde ve " cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar" başlığı altında düzenlenmiş ve böylece korunan hukuksal yararın çocuğun cinsel dokunulmazlığı ve gelişimi ile yararı olduğu konusu açıklığa kavuşturulmuştur. Bu suç ile cinsel dokunulmazlık korunmaktadır, ancak bu dokunulmazlığın ihlali ile çoğu zaman çocuğun psişik hali de, ruhsal durumu da etkilendiğinden, bu suç ile aynı zamanda kişinin psikolojik ve ruhsal varlığının da korunduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu suçun faili herkes olabilir. YTCK düzenlemesi ile 765 sayılı TCK dan farklı olarak, bu suçun failinin erkekler yanında, kadınların da olabileceği kabul olunmuştur. Çocukların cinsel istismar suçları ayrı cinsler arasında olabileceği gibi, aynı cinsler arasında da işlenebilir. Bir kadın bu suçu bir erkeğe veya kadına karşı da işleyebilecektir. Failin yaşının genel hükümler dışında bir özelliği bulunmamaktadır. Suçun faili 50 yaşında da olsa, 15 yaşında da olsa, YTCK'nın 103.maddesinde düzenlenen bu suçun faili olabilecektir. Hatta mağdurun yaşı ile, failin yaşı arasındaki farkın da suçun oluşması açısından herhangi bir neticesi bulunmamaktadır.
Suçun hem faili hem de mağduru yabancı olsa da, 5237 sayılı TCK'nın 8.maddesinde de Türkiye'de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır." şeklindeki düzenlemeler nedeniyle, mülkilik ilkesinin gereği olarak failin Türkiye'de yargılanması gerekir. Yargılamanın ya da soruşturmanın yabancı ülkeye devrine karar verilemez.
Failin on sekiz yaşından küçük olması halinde, sarkıntılık düzeyinde kalmış fiillerden dolayı suçun takibi şikayete bağlıdır.
Bu suçun mağduru ancak, 18 yaşını tamamlamamış kişiler olabilir. Mağdur 18 yaşını tamamlamışsa, YTCK'nın 102.maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçu oluşur. Çocuk Koruma Kanunu'nun 3/1a maddesi karşısında, 18 yaş mutlak şarttır, ergin olma önemli değildir, bir kişi 18 yaşından küçük olduğu sürece ergin olsa bile bu suçun mağduru olabilir. Bir kimse evlenmeyle veya mahkeme kararıyla ergin olsa bile, 18 yaşından küçük ise, buna karşı gerçekleştirilen eylemler çocukların cinsel istismarı suçunu oluşturacaktır. Yargıtay Özel Daireleri tarafından da mağdur evlenme ile reşit olsa dahi 18 yaşından küçük olduğu müddetçe çocuk sayılacağı kabul edilmektedir. Konuyla alakalı Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 2018/1930 E. 2019/9356 K. 25.04.2019 tarihli kararında;
"Tüm dosya içeriğine göre, olay tarihlerinde on sekiz yaşını tamamlamamakla birlikte resmi nikahlı evli olan mağdure, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 11/2. maddesine göre "Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar." hükmü uyarınca reşit sayılmasına rağmen 5237 sayılı TCK'nın 6/1-b. maddesinde yer alan çocuk deyiminden "henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişinin" anlaşılması karşısında,
Sanığın eylemlerinin çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturacağı ve buna göre 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 59. maddesi ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 103/1. maddesinde öngörülen hapis cezasının miktarı itibarıyla davaya bakma ve delillerin tayini ile suç vasfını belirleme görevinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olacağı nazara alınarak 5235 sayılı Kanunun 12 ve 5271 sayılı CMK'nın 4. maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması..." Şeklinde kararı mevcuttur.
YTCK'nın 103.maddesiyle mağdurun yaşına göre, üçlü bir ayrıma tabi tutulmuştur. Bunlar, on beş yaşını tamamlayanlar, on beş yaşını tamamlayıp on sekiz yaşını bitirmeyen algılama yeteneği gelişmemiş çocuklar, on beş yaşını tamamlamamış çocuklar.
15 Yaşını Tamamlamamış Çocuklar: Kanun koyucu bu yaştaki çocukların, kendilerine karşı cinsel davranışta bulunmaya rızalarının olmayacağını kabul etmiş ve bunlara karşı işlenen cinsel istismar eylemlerinin Mefruz cebir altında işlendiği kabul olunmuştur. Bu konuda Yargıtay'da aynı şekilde karar vermiş ve 15 yaşından küçük olan çocuğa karşı suç zorla, maddi cebirle işlenirse YTCK'nın 103/4. Maddesinde düzenlenen suçun oluşacağını kabul ederken, aynı zamanda tehdit unsurunun da YTCK'nın içinde 103/1a maddesinin içinde unsur olduğu vurgulanmıştır.
15 Yaşını Tamamlamış Çocuklar: Türk Hukuk Sistemi, on beş yaşının bitirmiş ve girmiş olduğu cinsel ilişkinin mahiyetini algılama, doğuracağı sonuçları değerlendirme yeteneğine sahip çocukların cinsel özgürlüğünü kabul ederek, rızayla girdikleri cinsel yaşamlarının istismar niteliğinde olmayacağı kabul olunmuştur. Ancak bu eylemlerin, koşullarının varlığı halinde YTCK'nın 104.maddesiyle düzenlenen suçu oluşturacağını söylemekte fayda vardır. Burada şunu da vurgulayalım ki, YTCK'nın 104.maddesiyle düzenlenen suçun maddi unsuru, cinsel ilişki olduğundan, 15 yaşını tamamlamış ve fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş kimseye karşı rızasıyla gerçekleştirilen ve cinsel ilişki boyutuna ulaşmayan davranışlar, suç oluşturmayacaktır. Konuyla alakalı Yargıtay 14.Ceza Dairesinin 2015/5898 E. 2019/10363 K. 25.06.2019 tarihli kararında;
" Olay günü on yedi yaşındaki mağdurenin hukuken geçerli rızasıyla sanıkla birlikte kaçarak arkadaşının evine gitmesinin ardından burada bira içtikten sonra sanıkla cinsel ilişkiye girmesi, olaydan sonra emniyete müracaat etmeksizin sanığın ablasının evine gidip, sonradan emniyette verdiği ek ifadesinde sanığın kendisiyle zorla ilişkiye girmediğini beyan etmesi, savunma ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, halihazırda şikayetin devam etmesi nedeniyle mağdure ile rızasıyla cinsel ilişkiye giren sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 104/1. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu gözetilerek bu suçtan mahkumiyeti yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek nitelikli cinsel saldırı suçundan beraatine karar verilmesi," Şeklinde kararı mevcuttur.
15 yaşını tamamlamış ve maruz kaldığı fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen cinsel davranışların cinsel istismar olarak nitelendirilebilmesi için, bunların cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilmesi gerekir.
15 Yaşını Tamamlamış Olmakla Birlikte Fiilin Hukuki Anlam Ve Sonuçlarını Algılama Yeteneği Gelişmemiş Çocuklar: Kural olarak 15 yaşının tamamlamış bir mağdurun fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği'nin araştırılmasına gerek yoktur. Ancak bu yönde bir iddia olursa veya Cumhuriyet Savcılığı ve mahkeme kendiliğinden böyle bir inceleme yapılmasını gerekli görürse bu durumda adli tıp uzmanından rapor alınmalıdır. Rapor alınırken suçun adı ve işleniş tarihinin mutlaka belirtilmesi gerekir.,
Yargıtay çocuğun cinsel istismarı suçunun konusunun mağdurun vücudu olduğunu kabul etmektedir.
Cinsel istismar suçunun hareket ve sonuç ögesi, YTCK tarafından üçe ayrılarak düzenlenmiştir. Cinsel istismar eylemi suçun basit hali olarak düzenlenirken, sarkıntılık fiili suçun daha az cezayı gerektiren nitelikli hali ve cinsel istismar eyleminin vücuda organ veya sair cisim sokmak suretiyle işlenmesi suçun daha az cezayı gerektiren nitelikli hali olarak öngörülmüştür. Bizde bu üç hususu ayrı bölümler halinde inceleyeceğiz.
Bir eylemin basit cinsel istismar suçunu oluşturabilmesi için, mağdurla sanık arasındaki irtibatın cinsel arzuları tatmine yönelik olması gerekir. TCK'nın 102.maddesi gerekçesinde bu husus " kişinin vücudu üzerinde gerçekleştirilen bu davranışların cinsel arzuları tatmin amacına yönelik olması gerektiği" şeklinde vurgulanmıştır. Gerçekleştirilen bu hareketlerin objektif olarak şehevi nitelikte bulunmaları yeterlidir, failin şehevi arzularının fiilen tatmin edilmiş olması gerekmez.
Cinsel arzuları tatmin amacı olmayan ve cinsel istismar boyutuna varmayan, yalnızca otobüste cinsel organın, mağdurun poposuna yanlışlıkla sürtülmesi, arkadaşını dostça öpme, asansörde yanlışlıkla kolun göğüse değmesi, ayakkabı satın alırken tezgâhtarın kişinin ayağını tutması eylemleri bu suçu oluşturmayacaktır. Mağdur ve failin yaşları, konumları, fail tarafından temas edilen vücut bölgelerinin niteliği, mağdurun vücuduna dokunmasını gerektiren kabul edilebilir ve eylemi hukuka uygun hale getiren bir nedenin bulunup bulunmaması, failin fiilden sonraki davranışları ve dosya içeriği dikkate alınarak failin eylemlerini cinsel amaçla gerçekleştirip gerçekleştirtmediği değerlendirilmelidir.
Konuyla alakalı Yargıtay 14.Ceza Dairesinin 2018/5386 E. 2020/358 K. 14.01.2020 tarihli kararında " Olay tarihinde sanığın, öğretmenlik yaptığı okuldan mezun olup OKS sınavına giren mağdure ile sınav sonuçlarını görüşmek için gittiği Botanik parkında giden bankta oturup mağdurenin sırtını sıvazlarken tutanak mümzileri tarafından görülmesi üzerine tutanak düzenlenmek suretiyle adli mercilere intikal ettirilen olayda, mağdurenin aşamalardaki beyanları, savunma, olayın gerçekleştiği yer ve zaman dilimi, fiziksel temasın yöneldiği vücut bölgesi de nazara alındığında, eylemin cinsel saikle gerçekleştirildiğine dair sanığın cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, ," şeklinde kararı mevcuttur.
Eylemin basit cinsel istismar suçunu oluşturabilmesi için, cinsel ilişki boyutuna ulaşmamış olması gerekir. Failin eylemi, vücuda organ veya sair bir cisim sokmaya yönelikse veya böyle bir eylem gerçekleştirilmişse, artık basit cinsel istismar suçu değil TCK'nın 103/2.maddesinde düzenlenen nitelikte cinsel istismar suçu oluşacaktır. Buradaki ayrım vücuda bir organ veya cismin girip girmediği noktasındadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu uygulamasına göre; failin nitelikli cinsel saldırı mı, yoksa basit cinsel saldırı kastıyla mı hareket ettiği; tarafların yaşları, konumları, olay yerinin özellikleri, suçta kullanılan aracın niteliği, sanığın dış dünyaya yansıyan söz ve fiilleri gibi somut olayı nitelendirmeye yarayan tüm hususlar dikkate alınarak hâkim tarafından saptanmalıdır.
Failin nitelikli cinsel saldırı kastını ortaya koyan açık bir sözü bulunmasa bile fiili işleme tarzı gözetildiğinde dış dünyaya yansıyan eylemlerinin vücuda organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırı kastını ortaya koyduğu hallerde, failin eyleminin nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüs niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir.
Maddenin ilk halinde cinsel arzuları tatmine yönelik davranışların basit cinsel saldırı suçunu oluşturacağı hüküm altına alınmışken, 28.06.2014 günü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 59.maddesi ile yapılan değişiklikle cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması daha az cezayı gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
Değişiklik sonrası bedensel temas içeren hareketlerle işlenebilen 765 sayılı yasanın 416.maddesinde düzenlenen tasaddi boyutuna ulaşmayıp anılan kanunun 421.maddesinde düzenlenen sarkıntılık fiilinin bu suçu oluşturacağını düşünmekteyiz. Kısacası belirli bir yoğunluğa ulaşmamı, ani ve kesik hareketlerle işlenen bedensel temas içeren cinsel arzuları tatmine yönelik fiillerin sarkıntılık suçunu oluşturacağını kabul etmek gerekir.
Konuyla alakalı Yargıtay 14.Ceza Dairesinin 2013/6032 E. 2015/6048 K. 04.05.2015 tarihli " Suça sürüklenen çocuğun olay günü yolda yürümekte olan onsekiz yaşından küçük mağdurenin arkasından bisikletle yaklaşıp kalçasını ve göğsünü elleyerek kaçması şeklindeki kısa süreli ve yüzeysel eyleminin 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla değişik TCK'nın 103/1. maddesinin ikinci cümlesindeki sarkıntılık düzeyinde kalan basit cinsel istismar suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek eylemin TCK'nın 102/1. maddesinde yer alan basit cinsel saldırı suçu kabulüyle yazılı şekilde karar verilmesi," kararı mevcuttur.
Failin sarkıntılık düzeyinde başladığı cinsel davranışlarının, daha sonra yoğun ve sürekli boyuta gelmesi halinde fail basit cinsel istismardan sorumlu olacaktır, ancak araya zaman girmesi halinde, sarkıntılık düzeyindeki cinsel davranışların kül halinde sürekli hale geldiği kabul edilerek, failin basit cinsel istismar suçundan cezalandırılması mümkün değildir. Bu durumda koşulların oluşması halinde zincirleme suç hükümleri uyarınca uygulama yapmak gerekir.
TCK'nın 103.maddesinin ikinci fıkrasında, cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, bu suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir. Suçun bu nitelikli hali için, vücuda vajinal, anal veya oral yoldan organ veya sair bir cismin ithal edilmesi gerekir. Yasada " Cinsel Organ" değil "Organ" tabiri kullanıldığı için vücuda girme özelliği bulunan parmak gibi diğer organlar ile de fiilin gerçekleştirilmesi mümkündür. Vücuda penis ithal edilebileceği gibi , vajinal veya anal yoldan sopa, şişe gibi sair bir cisim de ithal edilebilir. Bu bakımdan, söz konusu suçun temel şeklinin aksine, bu fıkrada tanımlanan nitelikli hâlinin oluşabilmesi için, gerçekleştirilen davranışın cinsel arzuların tatmini amacına yönelik olması şart değildir. Konuyla alakalı;
Yargıtay 14.Ceza Dairesinin 2015/7588 E. 2016/2557 K. 16.03.2016 tarihli "Sanığa iftira atmasını gerektirir bir neden veya husumeti bulunmayan mağdurenin aşamalardaki istikrarlı ve samimi beyanları, mağdure hakkında yapılan cinsel muayene sonrası düzenlenip hymenin annuler yapıda, fevhasının 3 cm olduğu, yırtılmaksızın duhule müsait bulunduğu ve mağdurenin anatomik olarak bakire olduğuna ilişkin Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 02.12.2010 tarihli adli rapor ile tüm dosya kapsamına göre,
Sanığın 2004 yılından itibaren komşusunun kızı olan mağdureye yönelik olarak evde yalnız kaldıkları zamanlarda mağdurenin dudaklarından öpmek, göğüslerini ve kalçalarını açarak dokunmak suretiyle cinsel eylemlerde bulunmakla beraber 2008 yılı yaz ayları içerisindeki eylemi sırasında da mağdurenin vajınasına parmağını soktuğunun anlaşılması karşısında, üzerine atılı zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan eylemine uyan TCK'nın 103/2 ve 43. maddeleri gereğince cezalandırılması yerine yazılı şekilde aynı Kanunun 103/1, 43. maddelerine göre mahkûmiyetine karar verilmesi," kararı mevcuttur.
Bu suç, kasten işlenebilen bir suçtur. Taksirle işlenme olanağı bulunmamaktadır. Ayrıca bu suç, doğrudan kastla işlenebileceği gibi olası kastla da işlenebilir. Faildeki kastın suç tipinin tüm unsurlarına yönelik olması aranır. Ayrıca bu suçun basit şeklinin işlenmesi için, failin cinsel arzuları tatmin amacıyla da hareket etmesi gerekir. Failin cinsel arzuları tatmin amacı olmadan cinsel istismar suçu teşkil eden eylemlerde bulunması halinde, örneğin kavga sırasında onu yaralamak için yanağını ısırması gibi, bu durumda cinsel istismar suçu değil, yaralama suçu oluşacaktır. Cinsel istismar suçunun vücuda organ veya sair bir cisim sokmak suretiyle işlenen nitelikli hâlinde ise, failin kastının vücuda organ veya sair cisim sokmaya yönelik olması gerekir, bu eylemin cinsel arzuların tatmini amacına yönelik olması şart değildir.
Bu suçun 18 yaşından küçük kimselere karşı işlenebileceğini ve 15 yaşından büyük olup, algılama yeteneği gelişmiş kimselere karşı bu suç işlendiğinde rızanın bu suçun oluşumuna engel olacağı hususlarına yukarıda değinildiğinden, buralara gönderme yapmakla yetiniyoruz. Ancak burada TCK'nın 30.maddesinde düzenlenen hata hükümlerine ilişkin uygulamadan bahsetmekte fayda görüyoruz.
Yargıtay failin mağdurenin 15 yaşından küçük olduğunu bilmediğini beyan etmesi hâlinde, TCK'nın 30.maddesi hükümleri yönünden hata hâlinin mevcut olup olmadığının tespiti için mağdurenin görünüm itibariyle 15 yaşından küçük olduğunun anlaşılıp anlaşılamayacağı, içinde bulundukları sosyal ve kültürel durumları, sanığın ulaşmak istediği amaç ile mağdurun içinde bulunduğu sonuç da dikkate alınarak sanığın mağdurenin yaşı konusunda hataya düşmesinin mümkün olup olmadığı araştırılarak ve mahkemenin dosyadaki tüm verilerle birlikte kendi gözlemini de tespit ederek, gerekirse bu konuda bilirkişi incelemesi de yaptırarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun taktir ve tayini gerektiğine işaret etmektedir.
Hem basit cinsel istismar suçuna, hem de nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüs mümkündür. Basit cinsel istismar suçu, sırf hareket suçu niteliğindeki suçlardır. Ancak hareketler kısımlara ayrılabiliyorsa, bu suça teşebbüs mümkündür. Örneğin, bir çocuğa bıçağı çekip memelerinden bir defa öpeyim diyen kimsenin, etraftan gelenler olunca kaçması durumunda basit cinsel istismar suçuna teşebbüs edilmiş olacaktır. Failin iktidarsızlığı nedeniyle cinsel istismarı gerçekleştirememiş olması durumunda, işlenemez suç değil, teşebbüs hükümleri uygulanmalıdır. Yine mağdurun kendisini sıkması sonucunda failin eylemi tam gerçekleştiremeyip boşalması halinde de eylem teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır.
Nitelikli cinsel istismar suçu, vücuda organ veya sair bir cisim sokma suretiyle tamamlanacağından, failin eylemine bu amaçla başlayıp elinde olmayan nedenlerle, vücuda organ veya sair cisim sokmadan eylemine son verirse teşebbüsten söz edilebilir.
Cinsel istismar suçuyla ilgili özel iştirak hükümleri öngörülmemiştir, bu hususta genel hükümler uygulanır. Mağduru tutan, direncini kıran ile cinsel saldırı suçunu bizzat gerçekleştiren kimse ile suçu işlemeye azmettiren veya bu suçun işlenmesinde yardım eden kimse de bu suça iştirak etmiş sayılır. Fail ile mağdureyi evine kabul eden, mağdureyi hileyle diğer failin içerisinde bulunduğu ahıra götürerek üzerine kapıyı kapattıktan sonra oradan ayrılan fail, gözcülük yapan suça yardım etmek suretiyle iştirak sayılır.
Konuyla ilgili Yargıtay 14.Ceza Dairesinin 2015/8452 E. 2016/1126 K. 11.022016 tarihli " Aynı barda kasiyer olarak çalışan sanık ... ile güvenlik görevlisi olan sanık ...'un kayden onüç yaşı içerisindeki mağdure ... ile onbeş yaşı içerisindeki mağdure ....'le birlikte ....'ün evine geldikleri, . ile mağdure ....'in aynı odada birlikte kalarak cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden bulunmaksızın cinsel ilişkiye girdikleri şeklinde sübut bulan olayda, .....'ün TCK'nın 39. maddesi kapsamında evinde oda tahsis ederek sanık ...'un mağdure ....'e yönelik işlediği çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun icrasını kolaylaştırarak yardım ettiğinin anlaşılması karşısında, çocuğun nitelikli cinsel istismarına iştirak suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek fuhuş suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması," şeklinde kararı mevcuttur.
Cinsel istismar suçu, mağdurun yaşının 18 yaşından küçük olması nedeniyle cinsel saldırı suçundan, vücuda temasın şart olması nedeniyle de cinsel taciz suçundan ayrılır. Ayrıca bu suçta cebir suçunun unsuru olduğu için, belli orandaki cebir eylemi de ayrı suç oluşturmayacaktır.
Tehdit eylemiyle de bu suç işlendiğinde de yine tehdit bu suçun unsuru olup TCK'nın 42.maddesinde düzenlenen bileşik suç durumu mevcut olduğu için ayrıca tehditten hüküm kurulamayacaktır.
TCK'nın 103.maddesinde düzenlenen cinsel istismar suçunun takibi şikayete bağlı değildir, re'sen kovuşturulur. 28.06.2014 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı yasanın 59.maddesiyle yapılan değişiklikle sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruştura ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikayetine bağlı hale getirilmiştir.
Bu suçla ilgili yetkili yargı merci, cinsel istismar suçunun işlendiği yerdir. Ancak çoğunlukla bu suç hürriyeti kısıtlama suçuyla birlikte işlendiğinden, bu suç da mütemadi suçlardan olduğundan, bu durumda temadinin sona erdiği yer merci yetkili olacaktır.
TCK'nın 103/1 ve 2.maddesinde düzenlenen cinsel istismar suçu için maddede öngörülen cezanın üst sınırına göre 5235 sayılı yasanın 10-14.maddeleri hükümleri de gözetilerek görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesi, TCK'nın 103/1.maddesinin 2.cümlesinde düzenlenen sarkıntılık düzeyinde kalmış basit istismar suçu için maddede öngörülen cezanın üst sınırına göre görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir.
AV.İREM BİKE DEMİRHAN
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
İletişime geçin
+905455880258