İletişime geçin
+905455880258Boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte evlilik birliği sona erer. Evlilik birliğinin sona ermesiyle evlilik birliğinin gereği olan ödevler ve haklar ortadan kalkar.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunun m.173 f. 1 hükmüne göre boşanma halinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur. Öğreti de kişisel durum kapsamına;
Boşanmanın kadının kişisel durumu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunda açıkça düzenlendiği halde boşanmanın erkeğin kişisel durumu hakkında ayrıca bir düzenleme bulunmamaktadır. Ne var ki evlenmeyle kazanılan erginlik ya da kayın hısımlığının erkek için de geçerli olduğu düşünüldüğünde boşanma halinde boşanan erkeğin de evlenme ile kazandığı kişisel durumunu koruyacağı ifade edilebilir.
Türk vatandaşlığının kazanılması ve kaybına dair iş ve işlemlerin yürütülmesinde ilişkin usul veya esaslar 5901 sayılı Vatandaşlık Kanunu ile düzenlenmiştir. Türk Vatandaşlığı, doğumla kazanılabileceği gibi sonradan da kazanılabilir.
Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, 5901 sayılı Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.
Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir.
Başvuru sahibinde;
Evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancılar evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde evlenmede iyiniyetli iseler Türk vatandaşlığını muhafaza ederler.
Türk vatandaşlığından çıkmak için izin isteyen kişilere TVK m.25 hükmünde yer alan şartları taşımaları halinde İçişleri Bakanlığınca çıkma izni veya çıkma belgesi verilebilir.
Eşlerden birisinin çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybetmesi diğer eşin vatandaşlığını etkilemez. Türk vatandaşlığını kaybeden ana veya babanın talepte bulunması ve diğer eşin de muvafakat etmesi halinde çocukları da kendileri ile birlikte Türk vatandaşlığını kaybederler. Muvafakat verilmemesi halinde hakim kararına göre işlem yapılır. Çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını birlikte kaybeden ana ve babanın çocukları da Türk vatandaşlığını da kaybeder.
Doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenler ve üçüncü dereceye kadar olan altsoyları , TVK m.28 hükmünde belirtilen istisnalar dışında Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yaralanmaya devam ederler.
Kanun koyucu erginlik için belirli statünün kazanılmasını istemektedir. On sekiz yaşın doldurulmasıyla, evlenmeyle, gerekli koşullar varsa hâkim kararıyla kişinin ergenliğe eriştiği kabul edilir.
Ergin olma ile yaş küçüklüğüne dayalı velayet ve vesayet durumları kendiliğinden ortadan kalkar. TMK m.124 hükmüne göre erkek ve kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.11 f 1 hükmüne göre evlenme kişiyi ergin kılar. Gerek kadın ve gerekse koçanın evlenmeyle kazandığı erginlik, evlilik sona ermesine rağmen devam eder.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.18 f 2 hükmüne göre kayın hısımlığı, kendisini meydana getiren evliliğin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkmaz. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.129 b 4 hükmüne göre kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında evlenme yasaktır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.145 b.4 hükmüne göre eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması halinde evlenme mutlak butlanla batıldır. O halde boşanmış olsalar da eşlerin kayın hısımları ile evlenmelerine ilişkin yasak aynen devam eder.
4721 sayılı Türk Medine Kanunun 187.maddesine göre kadın, kural olarak evlemekle kocasının soyadını alır.
Dul bir kadının kocasından aldığı soyadı ancak yeniden evlenmekle veya kendi isteğiyle babası kütüğüne dönmekle değiştirebilir. Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 2013/19402 E. 2014/6256 K. "Dava, davacıların "F..." olan soyadlarının "A..." olarak değiştirilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacılardan A.'nin, M. ile evlenmekle "F..." soyadını aldığı, kocasının 20.03.2003 tarihinde öldüğü, davacının kocası hanesinde kalarak onun soyadını kullanmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 187. ve Soyadı Nizamnamesinin 17. maddelerinde kadının evlenmekle kocasının soyadını alacağı, isterse kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabileceği, daha önce ikisoyadı kullanan kadının bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabileceği,
Soyadı Nizamnamesinin 18. maddesinde de dul bir kadının evlenmekle yeni kocasının soyadını alacağı, Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 23. maddesinin ikinci fıkrasında ise kadının evlenmekle kaydının kocası hanesine taşınacağı, koca ölse de kadın yeniden evlenmedikçe ölen kocasının aile kütüğünde kalacağı, ancak dilerse babasının kütüğüne dönebileceği, Nüfus Yönetmeliğinin 67. maddesinde ise kocası ölen kadının yeniden evlenmedikçe ölen kocasının aile kütüğünde kalıp kocasının soyadını taşımaya devam edeceği öngörülmüştür.
Bu durumda kadının kocasından aldığı soyadı ancak yeniden evlenmekle veya kendi isteğiyle babası kütüğüne dönmekle değişebilir. Açıklanan hususlar gözardı edilerek davacılardan A.'nin evlenmekle aldığı soyadını değiştirmesine ilişkin isteminin reddine karar verilmesi gerekirken davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi." kararı mevcuttur.
Evli kadın, kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Kadının kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilmesi için;
Boşanma kararının eşlerle ilgili mali sonuçlarından olan maddi tazminat, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taraflardan birinin isteği üzerine hakim tarafından karar altına alınır. Başka bir ifadeyle aile mahkemesi hâkimi kendiliğinden eşlerden birisinin yararına maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası hükmedemez.
Boşanacak veya boşanmış eşlerin diğerinden maddi tazminat isteyebilmesi belli koşulların gerçekleşmesine bağlı tutulmuştur. Bu koşullar:
Maddî Tazminat İsteyen Kusursuz Ya Da Daha Az Kusurlu Olmalıdır
Maddi tazminatın koşullarından ilki tazminat isteyenin kusursuz veya daha az kusurlu olmasıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 174. Maddesine göre mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Yasanın amaçladığı kusursuzluğunun mutlak anlamda kusursuzluk olarak değil, boşanmayı sağlamaya yeterli ağırlık taşımayan hafif kusur olarak değerlendirilmesi gerekir.
YHGK'nun 2007/545 E. 2007/542 K. Sayılı karar konuyla alakalı olarak örnek verilebilir.
" Türk Medeni Kanununu 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186.maddesi, evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranlarında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür.
Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinden maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (MK. md.4, BK.md.42 ve 44) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir."
Maddî Tazminat İstenen Kusurlu Olmalıdır
Maddi tazminatın koşullarından diğeri Henüz tazminat istenenin kusurlu olmasıdır. Henüz taraflar arasında verilmiş ve kesinleşmiş bir boşanma hükmü yoksa maddi tazminat isteyen karşı tarafın kusurlu olduğunu da kanıtlamak zorundadır.
Zarar Unsuru
Maddi tazminatın koşullarından diğeri zararın gerçekleşmesidir. Evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle açılan her boşanma davasında davanın kabul edilmesi istekli bulunan tarafa otomatik olarak da maddi tazminat verilmesini gerektirmez. Boşanma sebebiyle kusursuz veya daha az kusurlu tarafın oluşan zararı 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 174 f.1 hükmünde menfaat zedelenmesi olarak ifade edilmiştir. Zarar aile mahkemesi hâkimi tarafından belirlenmelidir. Aile mahkemesi hâkimi gerek gördüğü taktirde maddi tazminat miktarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesine başvurmalıdır.
Nedensellik Bağı Gerçekleşmelidir
Maddi tazminatın maddi koşullarından diğeri nedensellik bağının bulunmasıdır. Konuyu öncelikle 743 sayılı Türk Kanunu Medenîsi hükümlerine göre incelemek gerekir. Zarar, boşanma yüzünden oluşmalıdır. Kusurlu eşin eylemi olayların alışan akışına ve yaşam deneyimlerine göre 743 sayılı Türk kanunu Madenîsinin 143/1 inci maddesinde öngörülen nitelikte bir zarar oluşturmaya elverişli ise o eylemle zarar arasında uygun nedensellik bağı var sayılır.
Aile mahkemesi hâkimi evlenmeden önce ya da boşanmadan sonra oluşan olayları nedensellik bağının kurulmasında ölçü olarak dikkate almamalıdır. Borçlar Kanunun 42/1 ve 743 sayılı kanunun 6.maddesine göre maddi tazminata konu teşkil eden zarara boşanmanın sebebiyet vermiş olduğunu tazminat isteyen kusursuz eş kanıtlamak zorundadır.
Hukuka Aykırılık Gerçekleşmelidir
Maddi tazminatın maddi koşullarından diğeri hukuka aykırılığın gerçekleşmesidir.
Manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğrayan eşin, iradesi dışında boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden acı, ızdırap ve eleme bağlı olarak bozulan manevi dengesinin yeniden kurulması için kanunun öngördüğü bir telafi şeklidir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden bozulan manevi dengesinin yeniden kurulması için araç olan manevi tazminat eş üzerinde oluşan intikam arzularını dindirmek ve bir çeşit ödün vermek amacını taşır. Boşanacak veya boşanmış eşlerin diğerinden manevi tazminat isteyebilmesi belirli koşulların gerçekleşmesine bağlı tutulmuştur. Bu koşulalar maddi tazminatta aranan koşullarla aynıdır. Bu koşullar:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2010/751 E. 2011/96 K 13.04.2011 tarihli kararı "O halde, toplanan deliller ve özellikle davalıya ait telefon kayıtlarının dökümünden davalının yabancı uyruklu bir kadın adına kayıtlı telefon ile yaptığı yoğun telefon görüşmeleri ve davacı tanıkları ile gerekse bir kısım davalı tanıklarının beyanları uyarınca davalının yabancı uyruklu kadın ile evlilik dışı ilişkisi bulunduğu, bu durumun 4721 sayılı Kanunun 185.maddesinde düzenlemesini bulan sadakat yükümüne aykırı davranış teşkil ettiği, bu nedenle davalı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olduğu, davalı kocasının sadakat yükümüne aykırı davranışı karşısında davacı kadının davalıya karşı sözlerinin tepki olarak söylendiğinin kabulü gerekir ve sarf ettiği sözler nedeniyle eşit kusurlu sayılması olanaklı değildir.
Hal böyle olunca, boşanma sonucu diğerinin maddi desteğini yitirecek olan davacı kadın yararına maddi tazminata hükmedilmesi ve ayrıca davalının ağır kusur teşkil eden sadakatsizliğinin davacı kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan ve eşit kusurlu olmayan kadın lehine manevi tazminata da hükmedilmesi gerektiği açıktır." maddi ve manevi örnek olarak verilebilir.
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.
AV. İREM BİKE DEMİRHAN
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz? Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
İletişime geçin
+905455880258