Öldürme Kastının Varlığı

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Öldürme Kastının Varlığı

Öldürme Kastının Varlığı

YARGITAY Ceza Genel Kurulu, Esas: 2008/1-88, Karar: 2008/184, Karar Tarihi: 08.07.2008:

” Etkili eylem suçu ile kasten insan öldürmeye kalkışma suçu arasındaki ayırıcı kriter manevi unsurun farklılığına dayanır. Birinci durumda sadece daha hafif sonuç (darp ve yaralama) istenilmiş olup daha ağır sonuç (ölüm) istenilmiş değildir. Fail daha ağır sonucun gerçekleşmesini istediği takdirde, kastın insan öldürmeye yönelik olduğu kabul edilir.

Sonuçlarını bilerek ve isteyerek fiili işleme iradesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir. Öldürme kastının varlığı ise;

a) Fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı, öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunup bulunmadığı,

b) Olayda kullan ilan vasıtanın öldürmeye elverişli olup olmadığı,

c) Mağdurdaki darbe sayısı ve şiddeti,

d) Darbelerin vurulduğu bölgenin hayati önem taşıyıp taşımadığı,

e) Failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği,

f) Olay sonrası mağdura yönelik davranışları, başka bir anlatımla olayın kendine özgü tüm özellikleri dikkate alınarak saptanmalıdır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; geceleyin, kavganın hareketli ortamında, rastgele salladığı tek bıçak darbesi ile mağduru iç organ yaralanmasına neden olmayacak biçimde yaralayan sanığın hayati bölgeleri özellikle seçtiğine ve eylemini sürdürmesine mani bir hal bulunduğuna dair kanıt da mevcut olmadığına göre, olayda yaralama kastı ile hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.”

YARGITAY Ceza Genel Kurulu Esas: 2003/1-149, Karar: 2003/196, Karar Tarihi: 24.06.2003:

“Failin iç dünyasını ilgilendiren kastının niteliğinin belirlenebilmesi için dış dünyaya yansıyan davranışlarından hareketle sonuç çıkarmak olanaklıdır. Failin olay öncesi, olay sırasında ve olay sonrası davranışları kastının belirlenmesinde ölçü olarak alınmalıdır.

Bu durumda;

a) Fail ile ölen arasında olay öncesine dayalı, öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunup bulunmadığı,

b) Failin olayda kullandığı aracın öldürmeye elverişli olup olmadığı,

c) Ölendeki darbe sayısı ve şiddeti,

d) Darbelerin vurulduğu bölgenin hayati bakımdan önemi,

e) Failin, davranışlarına kendiliğinden mi, engel bir sebebin etkisi ile mi son verdiği,

f) Failin kullandığı aracın kullanılış biçimi,

g) Olay sonrasında failin ölene (veya mağdura) yönelik davranışları gözetilerek, kastı ortaya çıkarılmalıdır.

Somut olayda, taraflar arasında öldürmeyi gerektirecek düzeyde husumet bulunmamaktadır. Sanık kendisine yönelik saldırıdan sonra kavganın hareketli ortamında her iki katılana da sadece birer bıçak darbesi vurmakla yetinmiş, engel neden bulunmadığı halde bıçaklı saldırısını sürdürmemiş, tanık Kazım’ın epey sonra olayı duyup 400 metre ilerideki tarlasından gelmesi üzerine olay yerini terketmiştir. Bu itibarla, olayda yaralama kastı ile hareket ettiği anlaşılan sanığın eylemlerini öldürmeye tam kalkışma olarak nitelen ren Yerel Mahkeme direnme hükmü isabetsiz olup, bozulmasına karar verilmelidir.” 04.12.2021

(KAYNAKÇA: Dr.Doğan Gedik, Ceza Muhakemesinde İspat ve Şüphenin Sanık Lehine Yorumlanması, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020)

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?