Karşı Tarafın Rızası Olmaksızın Konuşmaların Kayda Alınması Hukuka Aykırı Delil Midir?
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 21/06/2011 tarihli içtihadında, kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili olarak, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması halinin hukuka uygun olduğuna karar vermiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Esas: 2010/5-187, Karar: 2011/13, Karar Tarihi: 21.06.2011:
“Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Katılanın sanıklar ile aynı ortamda ve telefonda yaptığı görüşmeleri cep telefonuna kayıt etmek suretiyle elde ettiği kayıtların, 5271 sayılı CYY’nın 135. maddesi kapsamında değerlendirmesi, bu bağlamda hakim kararı olmadığından bahisle hukuka aykırı kabul edilmesi olanaklı olmayıp, rüşvet istenmek suretiyle sanıklar tarafından kendisine karşı işlendiğini iddia ettiği suçla ilgili olarak, bir daha elde edilme olanağı bulanmayan kanıtların yetkili makamlara sunulmak amacıyla toplandığının, dolayısıyla hukuka uygun olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu itibarla, katılanın sanıklar ile aynı ortamda ve telefonda yaptığı görüşmeleri cep telefonuna kayıt etmek suretiyle elde ettiği kayıtları hukuka aykırı kabul ederek, hükme esas almayan Yargıtay 5. Ceza Dairesi beraat hükmünün, hukuka uygun olduğu kabul edilen kayıtlarında değerlendirilmesi suretiyle sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğinden esasa ilişkin diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.”
Yargıtay 4.Ceza Dairesi, Esas: 2013/ 5029, Karar: 2014 / 36998, Karar Tarihi: 24.12.2014:
“Açıklanan kanuni düzenlemeler ve yargısal içtihatlar karşısında, kişilerin yalnızca hukuka ve yöntemine uygun biçimde kaydedilen ses ve görüntü kayıtlarının delil niteliği bulunmaktadır. Buna karşın bir kişinin yaptığı görüşmenin gizlice kaydedilmesi hukuka aykırı olduğundan, delil olarak değerlendirilmesi olanaklı değildir. Ancak Dairemizce benimsenen YCGK’nın 21.05.2013 tarih ve 2012/5 esas 2013/248 sayılı kararında da belirtildiği üzere, kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili olarak, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması halinin hukuka uygun olduğunun kabulü zorunludur. Aksi takdirde kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi söz konusudur. Sanıkların, bedelini ödemiş oldukları senedin katılan aracılığıyla ikinci kez tahsil edilmesi girişimi üzerine, katılana yönelik tehdit ve hakaret eylemlerini gerçekleştirdikleri iddia edilen olayda, katılanın maruz kaldığı haksız fiili ispatlamak amacıyla daha önceden plan kurmaksızın suç unsuru içeren telefon görüşmesini kayda alarak delili muhafaza ettiği anlaşılmıştır. Bu itibarla somut olayda, katılanın kendisine yönelmiş saldırıyı başka şekilde ispatlamasının mümkün olmaması ve bir planlama dahilinde ve muhatabın kışkırtılması yoluyla yapılmayan ses kaydının yasak kanıt niteliğinde bulunmaması karşısında; tanık E.. G..’in katılanın anlatımı ve hukuka uygun ses kaydı ile uyumlu beyanına neden itibar edilmediği tartışılmadan ve mahkumiyet halinde senedin ikinci kez tahsil edilme girişiminin sanık lehine haksız tahrik nedeni olup olmayacağı değerlendirilerek hüküm kurulması yerine yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı…”
Yargıtay 4.Ceza Dairesi, Esas: 2014/ 12152, Karar: 2014 / 15473, Karar Tarihi: 07.05.2014:
“Bu itibarla somut olayda, sanığın telefonla aradığı katılan ile arasında geçen konuşmaların, önceden bir plan dahilinde bu konuda hazırlığa girişmeyen ve sanığı böyle bir görüşme ve konuşma gerçekleştirmeye yöneltmeyen katılan tarafından gizlice kaydedilmesi, kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi tehlikesini ortadan kaldırmaya yönelik ve zorunlu bir önlem niteliğinde olduğundan, ayrıca telefon görüşmesi vakıası, içeriği dışında sanık tarafından da doğrulandığından, hukuka uygun biçimde elde edildiği saptanan bu ses kaydının delil olarak kabulü ve bu bağlamda sesin sanığa ait olup olmadığının konusunda uzman bir kriminal ses laboratuvarında yapılacak araştırma sonucunda tespiti ile delillerin bir bütün halinde değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun buna göre belirlenmesi gerekirken, eksik soruşturma, hatalı gerekçe ve kanıt takdiri sonucu beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı…”
Yargıtay 4.Ceza Dairesi, Esas: 2013/ 37160, Karar: 2014 / 21301, Karar Tarihi: 11.06.2014:
“Açıklanan kanuni düzenlemeler ve yargısal içtihatlar karşısında, yalnızca hukuka ve yöntemine uygun biçimde kaydedilmesi durumunda kişilerin ses ve görüntü kayıtlarının delil niteliği bulunacak, buna karşın bir kişinin yaptığı görüşmenin gizlice kaydedilmesi hukuka aykırı olduğundan, delil olarak değerlendirilmesi olanaklı bulunmamaktadır. Ancak Dairemizce benimsenen YCGK’nın 21.05.2013 tarih ve 2012/5 esas 2013/248 sayılı kararında da belirtildiği üzere, kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili olarak, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması halinin hukuka uygun olduğunun kabulü zorunludur. Aksi takdirde kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi söz konusudur. Somut olayda, sanığın cevapsız aramalarından sonra katılan sanığı arayarak suça konu telefon görüşmesini gizlice kayda alması karşısında, tesadüfen yapılan bir arama üzerine başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde değil, bir planlama dahilinde yapılan ses kaydının yasak kanıt niteliğinde olduğu gözetilerek, dosyadaki diğer kanıtlara göre hüküm kurulması gerekirken, yasak kanıta dayanılarak hükümlülük kararı verilmesi,” 03.12.2021
(KAYNAKÇA: Dr.Doğan Gedik, Ceza Muhakemesinde İspat ve Şüphenin Sanık Lehine Yorumlanması, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020)
AV.İREM BİKE DEMİRHAN