Nafaka Artırım Davası Nedir?

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Nafaka Artırım Davası Nedir?

Nafaka Artırım Davası Nedir?

             Boşanma davası sonucunda nafaka talebinde bulunan eş, boşanmadan kaynaklanan hayat standardındaki düşüşü bir nebze giderebilmek istemektedir. Ancak, zaman içerisinde değişen ekonomik şartlar ve kişilerin artan ihtiyaçları nedeniyle, kimi zaman nafaka miktarının yetmemesi durumu gündeme gelebilmektedir. Boşanma davalarında nafakaya ilişkin olarak verilen kararların kesin hüküm niteliği yoktur. Hayat standartlarında yaşanabilecek değişiklikler veya ekonomik koşullarda meydana gelebilecek hareketlilikler nedeniyle, mahkeme tarafından takdir edilen nafaka miktarının günün koşullarına göre çok küçük rakamlarda kalması ihtimali kanun koyucu tarafından göz önünde bulundurulmuş ve bu nedenle nafaka artırım davası adı verilen müessese düzenlemiştir.

            Türk Medeni Kanunu’nun 176. Maddesi 4. Fıkrasında; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” düzenlemesi mevcuttur. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, nafakaya hükmedildikten sonra nafaka ödeyen kişinin maddi durumunda artış olması veya nafaka alacaklısının maddi durumunun kötüleşmesi durumunda ya da hakkaniyet duyguları gerektiği takdirde hakim bağlanan nafakanın artırılması yönünde karar verebilecektir. Buna göre, nafaka artırım talebinin hâkim tarafından göz önüne alınabilmesi, birkaç farklı durumun gerçekleşmesi halinde söz konusu olabilecektir.

1- Nafaka alacaklısının, paranın alım gücü karşısında ihtiyaçlarının artması,
2- Mevcut nafakanın giderleri karşılayamaması,
3- Nafaka borçlusunun ekonomik gücünde olumlu ve artı değişmeler olması durumları gerekçe gösterilerek nafaka arttırma davası açılabilmektedir.

        Anlaşmalı boşanma davalarında, tarafların boşanabilmesi için iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası miktarında anlaşmış olmaları gerekir. Ancak bu anlaşma, ileride açılacak nafaka artırımı davasını önlemez, anlaşmalı boşanma ile kararlaştırılan nafakanın artırılması da talep ve dava edilebilecektir. Hâkimin, nafakanın artırılması yönünde karar verebilmesi için nafaka artırım istemli dava açılması gerekmektedir. Bu davada yetkili mahkeme nafaka alacaklısının oturduğu yerde bulunan Aile Mahkemesidir.

       Nafaka artırım davası açacak kişilerin, nafaka artışı taleplerinin yerine getirilebilmesi için gerekçelerini mahkemeye sunmaları gerekmektedir. Bu noktada, kişiler tarafından öne sürülecek olan gerekçeler birbirinden farklılık gösterecektir. Gösterilen bu gerekçeler karşısında hâkim, öncelikle tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında değişiklik olup olmadığını belirleyecek bunun için de taraflardan konu ile ilgili delilleri toplayacak, gerekirse ilgili kurum ve kuruluşlardan bilgi alacak, uzman görüşüne başvuracak ve nafakayı günün koşullarına göre yeniden değerlendirip bir karar verecektir.

       Türk Medeni Kanunu’nun 176. ve 330. maddeleri uyarınca, nafaka artırım davası açacak kişiler, mahkemeden nafaka miktarının ileriki yıllardaki artış oranının belirlenmesini de talep edilebilirler. Böylelikle, kişiler tekrar tekrar dava açma zahmetinden, emek sarfından ve masraf yapmaktan kurtulabilmektedirler. Nafaka artış oranları, Yargıtay kararları doğrultusunda mahkemelerce, Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıklamış olduğu Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) doğrultusuna belirlenmektedir. Fakat, bu oranlar değişmez artış oranları olarak kabul edilmeyip, ekonomik şartlarda oluşabilecek değişimlere göre de artış oranı üzerinde bir nafaka artırımı gerçekleştirilebilmektedir.

       Nafaka artırım davasının olumlu sonuçlanabilmesi için Yerleşik Yargıtay kararlarındaki kriter şudur: NAFAKA ALACAKLISININ İHTİYAÇLARI İLE NAFAKA YÜKÜMLÜSÜNÜ GELİR VE GİDERİNDE, NAFAKANIN TAKDİR EDİLDİĞİ TARİHE GÖRE OLAĞANÜSTÜ BİR DEĞİŞİKLİK OLMALIDIR. Eğer bu değişiklik iddiası öne sürülmez veya kanıtlanamazsa Yargıtay YOKSULLUK NAFAKASI TÜİK’İN YAYINLADIĞI ÜFE ORANINDA ARTIRILMALI VE BÖYLECE TARAFLAR ARASINDA ÖNCEKİ NAFAKA TAKDİRİNDE SAĞLANAN DENGE KORUNMALIDIR görüşündedir. Dolayısyla açılan nafaka arttırım davasında nafaka alacaklısının giderinin olağanüstü değiştiği veya nafaka borçlusunun gelirinin olağanüstü değiştiği iaddia ve ispat edilmezse sadece ÜFE oranında arttırım yapılmasına karar verilecektir.

Yargıtay 3.Hukuk Dairesi 2016/ 22622 E., 2017 / 9770 K. sayılı, 12.06.2017 tarihli karar:

Kural olarak tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. (TMK m.176/4) Bu yasal düzenlemeye göre iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.
Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır.
Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; artırımı talep edilen yoksulluk nafakasının 24.03.2006 tarihinde kesinleşen boşanma ilamı ile belirlendiği, eldeki artırım davasının ise 13.01.2015 tarihinde açıldığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumunda boşanmadan sonra olağanüstü bir değişiklik olduğuna dair bir iddianın ileri sürülmediği görülmektedir.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının incelenmesinde ise; davacının gündelik işlere gittiği, aylık 600-700 TL geliri bulunduğu ve aylık 100 TL de kira ödemesi olduğu; davalının ise kayınvalidesine ait evde eşi ve iki çocuğu ile oturduğu, berber olup aylık 1.200-1.300 TL geliri bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece; davacının yoksulluk nafakasının artırım talebi yönünden ise; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayımladığı ÜFE (TEFE) artış oranı nazara alınarak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda artırıma karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davacının yoksulluk nafakası artırım talebinin reddine karar verilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

YARGITAY 3.Hukuk Dairesi 2004/ 8922 E., 2004 / 10541 K. Sayılı, 07.10.2004 tarihli karar;

Yasada nafakanın artırılabilmesi için kesin bir zaman diliminin geçmesi öngörülmemiştir. Ayrıca her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir.

Somut olayda artırılması istenilen önceki nafaka 10.01.2003 tarihindeki koşullara göre verilmiş olup, iş bu davanın açıldığı 20.01.2004 gününe kadar geçen bir yıl içerisinde tarafların sosyal ve ekonomik koşullarında değişme ve gelişme olduğu açıktır. Bunun aksinin düşünülmesi hayatın olağan tecrübelerine aykırı olup kabulü imkansızdır.

O halde, mahkemece; bir yıl önce takdir edilen nafakanın, davacı kadın ile küçüğün zorunlu ihtiyaçları, ülkenin ekonomik durumu ile enflasyon sebebiyle paranın satın alma gücünün düşmüş olması nazara alınarak, TMK. nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine göre nafakanın Davacı (kadın) ve küçük Tuna yönünden de bir miktar artırılması gerekirken istemin reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

 

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?