İletişime geçin
+905455880258Ortaklığın giderilmesi davasının açılamayacağı, daha doğru bir tabir ile mahkemece ortaklığın giderilmesi kararı verilemeyeceği bazı durumlar söz konusudur. İlgili yazımızda söz konusu durumlar kısaca özetlenmiştir.
Ortaklığın giderilmesi davasının konusunu oluşturan en önemli mal, taşınmaz mallardır. Genel itibariyle taşınmaz mal, kural olarak yerinde sabit kalan ve bulunduğu yerden başka bir yere içeriğinde bir değişiklik olmaksızın nakledilmeyen maddi mallardır. Paydaşlardan birinin ya da tamamının kendi hissesini ayırmak istemesi durumunda ortaklığın giderilmesi davası açılması gerekmektedir.
Normal koşullarda paylı mülkiyette paydaşlar, elbirliği mülkiyetinde de ortakların her biri herhangi bir zamanaşımı süresine bağlı olmaksızın istenilen zamanda ortaklığın giderilmesi davası açabilirler. Ancak bazı konularda kanun koyucu istisnalar getirmiştir. Paylı mülkiyetin sona ermesini düzenleyen TMK’nun 698. maddesine göre,
Hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.
Paylaşma isteme hakkı hukuki bir işlemle en çok on yıllık süre ile sıralanabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler resmi şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir.
Uygun olmayan zamanda paylaşma isteğinde bulunulamaz.
Türk Medeni Kanunu’nda yer alan bu kısıtlamalar haricinde, bazı özel yasalarda da ortaklığın giderilmesi davasının açılmayacağı hallere yer verilmiştir.
Paylı malın bir amaca özgülenmiş olması halinde ortaklığın giderilmesi davası: konusu yapılamaz. Örneğin iki taşınmazı birbirinden ayıran yol, duvar, çit vs. gibi mallar, belli bir amaca özgü olduğundan ortaklığın giderilmesine konu olamazlar.
Paylaşma isteme hakkı hukuki bir işlemle en çok on yıllık süre ile sınırlandırılabilir. Taşınmazlarda paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler resmi şekle bağlıdır ve tapu kütüğüne şerh verilebilir.
Buna göre şüyuun idamesi sözleşmesi;
En fazla 10 yıl için yapılabilir. Buna karışılık 10 yılı aşan süre için yapılan sözleşmeleri geçersiz saymak doğru olmayacak ve bunların da 10 yıl için yapıldığı kabul edilecektir.
Şüyuun idamesine konu mal taşınmaz ise, bunun resmi şekilde yapılması zorunludur. Taraflar isterlerse tapu kütüğüne şerh verebilirler ancak şerhin verilmesi zorunlu değildir.
Paydaşlar uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunamazlar. Burada yasa koyucu, bir veya birkaç paydaşın ortaklığın giderilmesi davası açmak suretiyle diğer paydaşlara zarar vermenin önünü kapatmak istemiştir. Zamanın uygun olup olmadığı hususu hakim tarafından dürüstlük kapsamında hakimin takdir yetkisi kullanılmak suretiyle belirlenecektir.
Mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar. Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler. Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.
Buna göre;
Bir taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilebilmesi için taşınmazın tapuda kayıtlı olması zorunludur. Bunun sonucu olarak, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar için kural olarak ortaklığın giderilmesi istenemez. Buna karşılık, ilgili taşınmazla alakalı olarak tescil davası açılmışsa, ortaklığın giderilmesi davası hemen reddedilmemeli; bu davanın sonucu beklenmelidir. Bunun gibi, mülkiyetin tescilden önce kazanıldığı durumlarda da ortaklığın giderilmesi davası açılabilecekse de ilgili kişi üzerine gerekli tescil işlemi yapılmadan ortaklık giderilemez. Bu nedenle tescil yapılması için ilgilisine süre verilmelidir.
Bütünleyici parça taşınmazın esaslı bir unsuru olup, başlı başına olarak ortaklığın giderilmesi davasına konu edilemez.
Daha önce aynı konuda, tarafları aynı olan bir hususta ortaklığın giderilmesi davası açılmışsa, yeni açılan dava kesin hüküm nedeniyle reddedilir. Satış yoluyla ortaklığın giderilmesine ilişkin ilamların on yıl içerisinde infaz edilmeleri gerektiğinden, bu süre içinde aynı konuda ortaklığın giderilmesi davası açılamaz. Böyle durumda kesin hüküm nedeniyle dava reddedilir. Ortaklığın giderilmesi davalarında feregat, diğer davalardan farklı olarak kesin hüküm teşkil etmez. Tarafları farklı olan dava, sonraki için kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden ortaklığın giderilmesi davasının açılmasına engel yoktur.
775 Sayılı Gecekondu Kanunu m. 34 hükmüne göre, bu kanun hükümlerine göre belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve bu arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmaz mallar, tahsis tarihinden itibaren 10 yıl süre içinde;
Bu kanuna göre belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve bu arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmaz mallar açısından tahsis tarihinden itibaren 10 yıl süre zarfında ortaklığın giderilmesi konusu yapılmayacaktır.
Kat mülkiyetine veya kat irtifakına tabi olan gayrimenkulde ortaklığın giderilmesi istenemez. Bağımsız bir gayrimenkul gibi dava ve takip konusu olabilir bunlarda ortaklığın giderilmesi istenebilir.
Buna göre,
Kamulaştırmayı yapacak idare, kamulaştırma veya kamulaştırma yolu ile üzerindeki irtifak hakkı kurulacak taşınmaz malların veya kaynakların sınırını, yüz ölçümünü ve cinsini gösterir ölçekli planını yapar veya yaptırır; kamulaştırılan taşınmaz malın sahiplerini, tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden veya ayrıca haricen yaptıracağı araştırma ile belgelere bağlamak suretiyle tespit ettirir. İlgili vergi dairesi idarenin isteği üzerine taşınmaz mal ve kaynakların vergi beyan ve değerlerini, vergi beyanı bulunmadığı hallerde beyan yerine geçecek takdir edilecek değeri en geç bir ay içerisinde verir. İdare kamulaştırma kararı verdikten sonra kamulaştırmanın tapu siciline şerh verilmesini kamulaştırmaya konu taşınmaz malın kayıtlı bulunduğu tapu idaresine bildirir.
Bildirim tarihinden itibaren malik değiştiği takdirde, mülkiyette veya mülkiyetten gayri ayni haklarda meydana gelecek değişiklikleri tapu idaresine bildirmek zorundadır. İdare tarafından, şerh tarihinden altı ay içinde kamulaştırma bedelinin tespitiyle idare adına tescili isteğinde bulunulduğuna dair mahkemeden alınacak belge tapu idaresine ibraz edilmediği takdirde, bu şerh tapu idaresine resen sicilden silinir.
Kesinleşmiş kamulaştırma kararıyla taşınmazın mülkiyeti tescile gerek olmaksızın kendiliğinden kamulaştırmayı yapan idareye geçer. Bu durumda taşınmazın tapu kaydının idare adına intikal edip etmemesi mülkiyet intikaline engel teşkil etmez. Mülkiyeti idareye geçmekle kamu malı haline gelen taşınmazda ortaklığın giderilmesi davası açılamaz. Taşınmazın bir bölümünün kamulaştırılmış olması halinde kalan kısımda ortaklığın giderilebilmesi için ifrazın mümkün olup olmadığı araştırılmalı ve ona göre karar verilmelidir.
YARGITAY 14.HD E 2016/4143 K 2019/651 KT 22.01.2019:
“Davacı vekili, davalıların murisinden kalan ve elbirliği ile malik oldukları taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.Davalılardan …, taşınmazların satılarak ortaklığın giderilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın hukuki yarar yokluğu ve kesin hüküm sebebiyle reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Borçlu ortağın alacakları İcra ve İflas Kanununun 121. maddesine göre icra hakimliğinden alacağı yetki belgesine dayanarak, borçlunun ortağı olduğu taşınmazın ortaklığının giderilmesi için dava açabilir.İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir.
Somut olaya gelince: mahkemece dava konusu 2821 ada 5, 7 ve 8 parsel numaralı taşınmazlar ile 2822 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlar hakkında satış kararı verildiği ve hükmün kesinleştiği, aynı taşınmazlar hakkında verilen ortaklığın giderilmesi kararı infaz edilmeden yeni dava açılamayacağı, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, dava konusu taşınmazların ortaklığının giderilmesine ilişkin önceki davalarda müvekkilinin davada taraf olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine gerekçe gösterilen önceki ortaklığın giderilmesi davalarında, davacının taraf olmadığı, hükmün davacı açısından bağlayıcı olmadığı, tarafı olmadığı bir davadaki hükmün davacı açısından kesin hüküm oluşturamayacağı nazara alınarak, tapu kaydına göre ortak olmalarına rağmen davada taraf olarak gösterilmeyen … ile …in de davaya dahil edilmesi sağlanarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 22.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”
YARGITAY 8.HD E 2015/ 6562 K 2017 / 9001 KT 14.06.2017:
“Davacılar vekili; dava konusu 472 parselin belirtilen kısımlarının davacı taraflarca davalıdan 28.03.2005 tarihinde satın aldıklarını, taşınmazın üzerinde ipotek olması sebebi ile tapuda devir yapılmadığını, davacıların satın aldıkları tarihten bu yana taşınmaza ev, ahır gibi yapılar yaptıklarını, davalı hakkında icra takiplerinin olduğunu, taşınmazın her an satışa çıkabileceğini, taşınmazın satılması halinde davacılara ait eklentilerinde satılacağını, bu sebeple dava açmakta hukuki yararlarının olduğunu belirterek taşınmaz üzerindeki yapılar, eklentiler, ağaç ve sairlerin aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Dahili davalı … Ör vekili; davanın açıldığı tarihte …’ün ölü olduğunu, ölü kişiye karşı dava açılamayacağını ayrıca vekil edeninin mirası…. 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/931 Esas sayılı dosyası ile kayıtsız şartsız olarak reddetiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın ölü kişi …’e karşı açıldığı, ölü kişiye karşı dava açılamayacağından ayrıca davalıda mirası reddetiğinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın tespiti istemine ilişkindir.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir.
Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir.
Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Dosya kapsamından taraflar arasında görülen bir ortaklığın giderilmesi davası olmadığı, kamulaştırma veya kentsel dönüşüm uygulamasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu açıklamalar ışığında Mahkemece verilen ret kararı sonuç itibariyle doğru görülmekte ise de, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi doğru değil ise de, ret kararı sonuç itibariyle doğru görüldüğünden 1086 sayılı HUMK’nun 438/son maddesi uyarınca gerekçe düzeltilerek hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Türk hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla Miras avukatı vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.
İletişime geçin
+905455880258