Haksız Azil Halinde Akdi Ve Karşı Yan Avukatlık Ücretine Karar Verilir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 14.12.2017 gün ve E. 2016/15090, K. 2017/12500 sayılı kararı;
“…2-Dava, davacı ile davalı arasındaki vekâlet ilişkisine dayalı olarak davalının haksız azli nedeniyle davacı avukat tarafından verilen Avukatlık hizmetinden doğan akdi ve karşı yan vekâlet ücretinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekâlet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekâlet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekâlet ücretini talep etme hakkına sahiptir. Somut uyuşmazlığa ilişkin olarak, davalı tarafından sözlü olarak davacıya verilen talimat ispat edilemediğinden davalının azlinin
haksız olduğu kabul edilmiş ve bozma öncesi aldırılan 24.05.2013 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve icra takibinden kaynaklı talep edilen karşı yan vekâlet ücreti reddedilmiştir. Oysaki Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde “taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığı hallerde değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifeleri altında kalmamak koşulu ile ücret itirazlarını incelemeye yetkili mercii tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin %10’u ile %20’si arasında bir miktarın Avukatlık Ücreti olarak belirleneceği” düzenlenmiştir. Davacı avukat tarafından … 1. Aile Mahkemesi’nin 2007/359 Esas sayılı dava dosyası takip edilmiş ve … 12. İcra Müdürlüğü’nün 2012/7065 Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi başlatılmıştır. Taraflar arasında Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi hesaplanacak ücretin altında olmamak üzere Avukatlık Kanunu’ nun 164. maddesine göre %10’u ile % 20 arasında bir miktarın akdi vekâlet ücreti olarak ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre yapılacak hesaplamaya göre karşı yan vekâlet ücretleri de değerlendirilerek bu bedellerden davalının sorumlu tutulması gerektiği kabul edilmelidir. Mahkemece, değinilen bu yönler gözetilerek konusunda bilirkişi kurulundan taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık rapor aldırılarak usulüne uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir….”
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 gün ve E. 2014/44414, K. 2016/3810 sayılı kararı;
“…Davacı avukat, haksız azledildiğinden bahisle tüm vekâlet ücreti alacağını istemiş, davalı azlin haklı olduğunu savunmuş, mahkemece, azlin haksız olduğu benimsenmek suretiyle tam vekâlet ücretine hak kazandığı, ancak karşı yan vekâlet ücreti yönünden Bucak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/166 esas sayılı dosyası ile Burdur Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2009/37 esas sayılı dosyalarının takip tarihi itibariyle kesinleşmemesi sebebiyle bu alacaklar yönünden alacağın muaccel hale gelmediği, dolayısıyla mahkemelerce takdir edilecek vekâlet ücretlerine yönelik alacak talebinin istenebilir olmadığı belirtilmiş, bu kabule göre hüküm tesis edilmiştir. Davacı avukat davadan azledilmekle dosyadan elini çekmiş olması nedeniyle davalı müvekkilinden Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesi hükmü uyarınca karşı yan vekâlet ücretini de talep edebilir. Mahkemece, bu kısım isteğin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir…”
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 09.12.2015 gün ve E. 2014/22344, K. 2015/36016 sayılı kararı;
“…Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez. ”Avukatın haksız olarak azli halinde, davacı avukat Avukatlık Kanunu 164/4. maddede düzenlenen müvekkil vekâlet ücreti ve 164/son fıkrasında düzenlenen karşı yan vekâlet ücretini talep hakkına sahiptir. Davacı avukat azledilmekle, artık dosyadan elini çekmiş olup, karşı yan vekâlet ücretini dahi davalı yararına tahsile koyamayacağından tahsil edilmiş olma şartı aranmaz. Mahkemece, davacı avukatın azlinin haksız olduğu da kabul edilmiştir. Hal böyle olunca davacı avukat yararına karşı yan vekâlet ücretinin tahsiline karar verilmesi gerekir. Ancak takip ettiği dava feragat ile neticelendirildiği için tarifenin yarısı uyarınca vekalet ücretinin hesaplanması gerekirken, yanlış değerlendirme ile bu talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir…”
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 24.05.2017 gün ve E. 2015/19037, K. 2017/6204 sayılı kararı;
“…Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa, taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin taraflar arasındaki sözleşmeyi fesih iradesi içeren 08.05.2013 tarihli ihtarname ile sona erdiği sabittir. Bu durumda mahkemece öncelikle feshin haklı olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılması gereklidir. Zira eğer ki davalı sözleşmeyi feshetmekte haksız ise davalının karşı taraftan vekalet ücretini tahsil edip etmediğine bakılmaksızın, davacı vekilin, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahip olduğunu kabul etmek ve davanın kabulüne karar vermek gerekmektedir. O halde mahkemece, azlin/feshin haklı olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılarak yukarıda anlatılanlar ışığında hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir….”
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 28.09.2017 gün ve E. 2016/7464, K. 2017/8703 sayılı kararı;
“…bu durumda azlin haksız olduğu kanaatine varılarak davacıdan vekalet ücreti talep edebileceğine karar verilmesi yerinde olmuşsa da, davacı avukatın icra dosyalarında tahsilat olmaması halinde doğacak karşı vekalet ücretlerine ilişkin talepte bulunamayacağı gerekçesiyle karşı yan vekalet ücreti talebini reddetmesi Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesine göre dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı hükmüne aykırı olup davacının karşı vekalet ücretine hak kazanabilmesi için icra takibi neticesinde tahsilat yapmış olmasının gerekmediği nazara alınarak davacının hak kazandığı karşı vekalet ücreti yeniden belirlenerek, müvekkili olan davalıdan alması gereken vekalet ücreti ile karşı vekalet ücreti toplamı üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken, karşı vekalet ücreti talebinin reddine dair yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir….”
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2013 gün ve E. 2012/13852, K. 2013/3601 sayılı kararı;
“…Davalı, 27.4.2010 tarihli azilname ile sebep belirtmeksizin vekili olan davacıyı azlettiğini belirtmiştir. Davalı, azilnamede azil için herhangi bir sebep belirtmediği gibi, yargılama sırasında da davacıdan kaynaklanan bir sebeple davacının haklı olarak azledildiğine ilişkin bir iddia ileri sürmemiştir. Bilirkişi raporuna göre de, davacının icra takip dosyalarını özenli bir şekilde takip ettiği belirlenmiştir. Buna göre mahkemece, feshin haksız olduğu ve davacının ücrete hak kazandığının kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; davacının talep edebileceği vekalet ücretinin taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında düzenlenen ve davacı avukata ödenecek ücreti düzenleyen Avukatlık Sözleşmesinin 4. maddesi; “Kooperatif lehine sonuçlanan icra takipleri ve davalar için avukata icra dairesi veya mahkemelerce karşı tarafa yükletilen ücreti vekalet dışında herhangi bir ücret ödenmeyecektir. Avukatın ücreti takipteki dosyaya ilişkin asıl alacak, faiz ve masraflar tahsil edildikten sonra karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti, diğer masraflarla birlikte kooperatife teslim edilecek kooperatifçe serbest meslek makbuzu karşılığında avukata ödenecektir. Kooperatif aleyhine sonuçlanan dava ve icra takipleri için Avukata, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 02.05.2001 tarihli 4667 Sayılı Kanunla değişik 168. maddesine dayanılarak Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’nca hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde öngörülen ücret ödenecektir. İcra takibi tamamlanan ancak aciz vesikasına bağlanan dosyalar için avukata, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre ücret ödenecektir.” hükmünü içermektedir. Taraflar arasındaki vekalet ücretinin ne zaman ödeneceğine ilişkin sözleşme hükümleri açık olup, buna göre, akdi vekalet ücretinin tayininde, zaman kriteri ve başarı kriteri belirlenerek, vekalet ücretinin ödenmesinin, alacağının tahsil edilmesi şartına bağlı tutulduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin bu hükmü ile; avukata ücret olarak karşı tarafa yüklenen vekalet ücretinin ödenmesi, bunun
dışında bir ücret ödenmemesi taraflarca açıkça kabul edilmiştir. Avukat olan davacının bu sözleşme hükümleri ile bağlı olacağının kabulü zorunludur. Avukata ait olacağı kabul edilen karşı taraf vekalet ücretinin miktarı ancak dava ve takip sonuçlandığında belli olur ve bundan sonra müvekkil tarafından hasımdan tahsili mümkün hale gelir. Müvekkilin vekiline ödeme borcu da hasım taraftan tahsil edilmeden doğmaz. Diğer bir anlatımla hasım taraftan henüz vekâlet ücreti alacağını tahsil etmemiş veya edememiş olan müvekkilden avukat bu alacağını isteyemez. Tahsil edilmiş olmasını beklemek durumundadır. Kural böyle olmakla birlikte, hâkim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalmamalı, Avukatlık Yasası’nın 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapmalı, özellikle M.K.’nun 2. maddesinde ifadesini bulan hakkın kötüye kullanılmasına ve dürüstlük kurallarının ihlaline izin vermemeli, gerektiğinde müvekkilin dava veya takip sonucunda belirlenen bu ücret alacağını tahsil etmiş kabul etmeli, aksi halde bu nitelikteki ücret alacağına ilişkin istemi henüz muaccel olmadığından reddetmelidir. Bu itibarla mahkemece, davacının haksız azledildiği nazara alınarak az yukarıda açıklanan ilke ve açıklamalar ışığında araştırma ve inceleme yapılması, bilirkişiden ek rapor ve gerekirse yeni bir bilirkişiden rapor alınmak suretiyle hâsıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 11.11.2014 gün ve E. 2014/13426, K.2014/35128 sayılı kararı;
“…Ancak somut olayda, davacının avukat olarak açıp takip ettiği dava devam etmekte iken davalılar tarafından azledildiği anlaşılmakta olup, karşı taraf vekalet ücretinin tahsili davalının
kusuru ile imkansız hale geldiğinden, davacı avukatın Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesinde düzenlenen karşı taraf vekalet ücretine de hak kazandığının kabulü gerekir. …Davacı avukat, haksız olarak azledildiğini ileri sürerek, takip ettiği dava nedeniyle, gerek akdi gerekse karşı taraf vekalet ücretlerinin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata aittir. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, davanın sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK’nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir. Açıklanan bu nedenlerle somut olayda, davacının avukat olarak açıp takip ettiği dava devam etmekte iken davalılar tarafından azledildiği anlaşılmakta olup, karşı taraf vekalet ücretinin tahsili davalının kusuru ile imkansız hale geldiğinden, davacı avukatın Avukatlık Kanun’nun 164/son maddesinde düzenlenen karşı taraf vekalet ücretine de hak kazandığının kabulü gerekir. O halde mahkemece davacının talebi göz önünde bulundurularak, takip etmiş olduğu dava nedeniyle, mahrum kaldığı Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesine göre davacı yararına hasma yükletilmesi gereken vekalet ücretine de karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, dava sonuçlanmadan azlin gerçekleştiği gerekçesiyle bu istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir…” 06.10.2021
(KAYNAKÇA: AV.M.Haşım mısır, Avukatlık Sözleşmesi ve Ücret, Türkiye Barolar Birliği, Ankara,2020)
AV.İREM BİKE DEMİRHAN