Evlenmenin Hukuki Şartları
Evlenmenin hukuki şartları, Türk Hukuk Sistemi kapsamında incelenmiştir.
İçindekiler
Evlenme Nedir?
Yürürlükteki hukukumuzda, evlilik kavramının tanımı yapılmamıştır. Öğretide hâkim olan görüşe göre, evlilik, “tam ve sürekli bir hayat ortaklığı meydana getirmek üzere ayrı cinsiyetteki iki kişinin hukuken makbul ve geçerli bir şekilde birleşmesi olup, sosyal, ahlâkî ve aynı zamanda hukukî bir kurumdur.”
Evlenmenin Özellikleri Nelerdir?
Evliliğin Bir Hayat Ortaklığı Olması
Bu “ortaklık” kavramını mutlak anlamda bir ortaklık olarak anlamamak gerekir. Nitekim günümüzde, eşlerden mutlak bir yaşama ortaklığı beklenememektedir.
Evlilik, her ne kadar kadın ve erkeği birbirine bağlamaktaysa da bu bağ ile taraflar mutlak anlamda bir birlik içine girmezler. Taraflar, üçüncü şahıslarla şahsî ilişkiler kurabilirler ve eşlerden biri diğerinin bu ilişkileri kesmesini isteyemez. Eşler aralarındaki “sadakat borcunu” ihlal etmedikçe, bu ilişkileri diledikleri gibi şekillendirmede serbesttirler. Her eş, şahsiyetini serbestçe geliştirme hakkına sahiptir; malî durumunu dilediği şekilde düzenler.
Devamlı Bir Birlik Olması
Evlenmeyle meydana gelen birlik geçici bir beraberlik değildir. Evlilik birliği süreklidir. Evlilik birliği eşlerin arzularının yerine getirildiği sürece mevcut kalacak, bu arzular gerçekleşmediği takdirde, her an kolayca bozulabilecek bir ortaklık değildir. Boşanma sebeplerinin varlığı, evliliğin bu özelliğini değiştirmez. Evliliğin esas itibariyle eşlerin ölümüne kadar devam etmesi gerekir. Belli bir süre devam edecek evlilik akdi yapma hakkı kimseye verilmemiştir. Boşanma gerek fikir olarak, gerek gerçek hayatta bu işaret ettiğimiz esaslara getirilen istisnaî bir durumdur.
Monogam Olması
Aile Hukukumuzun benimsediği sistemin en önemli özelliklerinden biri, evlenmenin monogami esaslarına tâbi kılınmış olmasıdır. Gerek kadın gerek erkek birden fazla kişi ile aynı zamanda evli olamaz. Bu durum poligami (polygamie) denilen çok kadınla evlilikle, poliandri (polyandrie) denilen ve bir kadının aynı zamanda birden fazla erkekle evli olması esasının tam karşısında yer alır.
Hukuk Düzenince Tanınmış Bir Birlik Olması
Evlilik birliğinin varlığından bahsedilebilmesi için, bu birliğin hukuk düzenince tanınmış olması gerekir. Evlilik hukuk düzeninin tanıdığı, öngördüğü şartlar gerçekleştirilmişse vardır. Aksi halde sadece devamlı, monogam ve farklı iki cinsin bir arada yaşaması suretiyle, bir yaşama ortaklığı meydana getirilmiş olması halinde, ortada evlilik yoktur. Çünkü bu yaşam ortaklığında ‘hukukîlik’ unsuru yoktur.
Evlenmenin Hukuki Şartları Nelerdir?
Evlenmenin hukuki şartlarına bakmak gerekirse;
Evlenme Ehliyeti
Evlenme bir medenî hukuk sözleşmesidir. O halde evlenme sözleşmesinin yapılabilmesi için, evlenecek olan kişilerin evlenmeye ehil olmaları gerekir. Kişilerin evlenmeye ehil sayılabilmeleri için de ayırt etme gücüne sahip olmaları ve kanunun evlenme için öngördüğü belli bir yaşa (evlenme yaşına) erişmiş bulunmaları şarttır. Diğer taraftan evlenecek olan ayırt etme gücüne sahip kişiler küçük veya kısıtlı ise, ayrıca kanunî temsilcilerinin izninin bulunması da gereklidir.
Ayırt Etme Gücü
Ayırt etme gücünün anlamı akla uygun biçimde davranma yeteneği; eski kanundaki ifadesi ile makul surette hareket etme iktidarıdır. Akla uygun biçimde davranma, bir yandan davranışının sebeplerini veya sonuçlarını doğru olarak kavramayı, diğer yandan böyle bir kavrayışa uygun davranmayı kapsar.
Evlenme Yaşı
Gerçekten, Türk kanun koyucusu da en düşük yaşı, yani evlenmenin taban yaşını saptamış, fakat en yüksek yaş sınırı koymamıştır. Öyleyse en düşük evlenme yaşına erişmiş olan bir kimse dilediği zaman evlenebilir. Diğer bir deyişle evlenecek olan bir kadının veya erkeğin on yedi yaşında olması (on yedi yaşını doldurmuş bulunması) ile seksen beş yaşında olması arasında evlenme ehliyetine sahip olma açısından hiçbir fark yoktur.
Olağan Evlenme Yaşı
Gerçekten, insanlarda cinsî hayata katılma içgüdüsü genel rüşt yaşından önce gelişmektedir. Ahlâkî ve sosyal kaygılarla hareket eden kanun koyucular, bu içgüdüye bağlı fizyolojik ihtiyaçların evlilik içinde karşılanmasını sağlayan birtakım tedbirler alma gereğini duymuşlardır.
Rüşt yaşının evlenme bakımından geriye alınması bu tedbirlerden biridir. Diğer taraftan erken evlenme, duygusal ilişki içine giren tarafların toplum içindeki durumlarının korunması, ruhî sarsıntıların dindirilmesi, evlilik dışı doğumların önlenmesi ve bazı ekonomik baskıların hafifletilmesi vs. gibi yararlar sağlayabilir.
Olağanüstü Evlenme Yaşı
Olağanüstü bir durum ve pek önemli bir sebebin varlığı bazen henüz olağan evlenme yaşını doldurmamış olan kimselerin de evlenmelerini zorunlu hale getirebilir. Đşte, kanun koyucumuz bu ihtimali de göz önünde bulundurmuş ve böyle durumlarda evlenme yaşına erişmemiş olanlara hâkim kararıyla evlenebilme imkânı tanımıştır. MK. m.124/II’ de “… hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple on altı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir” denilmektedir. Olağan evlenme yaşını henüz doldurmamış, fakat evlenmeleri de zorunlu hale gelmiş bulunan kimselerin evlenebilmeleri ancak hâkimin vereceği izinle mümkün olabileceği içindir ki, olağanüstü evlenme yaşına doktrinde yargısal evlenme rüştü de denilmektedir.
Kanuni Temsilcinin İzni
Kişinin tam evlenme ehliyetine sahip olabilmesi için yaş ya da kanunen rüştüne ulaşmış olmasıdır. Bu bakımdan rüştüne karar verilmiş olan kimse, reşit olmasına rağmen, kanunun evlenme için aradığı olağan veya olağanüstü evlenme yaşına bile ulaşmadığı için, evlenme hakkı doğmadığından evlenemez. Böyle bir kimsenin evlenebilmesi için ya reşit olması ya da kanunun evlenme yaşı için aradığı on yedi yaşını doldurmuş olması veyahut on altı yaşını doldurarak hâkimden izin alması gerekir.
Kişi herhangi bir sebeple velâyet ya da vesayet altındaysa, on yedi yaşını doldurduktan sonra da kanunî temsilcisinin rızası ile evlenebilir.
Evlenme Engelleri Nelerdir?
Kesin Evlenme Engelleri
Hısımlık
Hısımlık, insanları birbirine yaklaştıran ve bir kişinin belli bir kişi gurubu içinde belirli hale gelmesini sağlayan hukukî kurumların en önemlisidir. Bu anlamda hısımlık, bir kimsenin bir soya bağlılığı şeklinde tanımlanabilir.
Bütün hısımlar arasında evlenme yasak değildir. Kanun, ancak belirli bir dereceye kadar hısımlar arasında evlenmeyi yasaklamıştır. Bu dereceden daha uzak hısımlar arasında ise evlenme yasağı yoktur. Kanun koyucu evlenme yasağını koyarken, yakın hısımlar arasındaki evliliklerden sağlıksız, özürlü, anormal çocuklar doğmasını engellemek ister. Öte yandan yakın hısımların evlenmesi, dolayısıyla cinsel yönden de birleşmeleri, ahlâkî ve dinî düşüncelere de aykırıdır. Kanun yakın hısımlar arasındaki evlilikleri engellerken, bu ahlâkî ve dinî düşünceyi de göz önünde tutmaktadır.
Kan Hısımlığı
Kan hısımlığı, bir kimse ile anası, babası ve bunların ailesi arasındaki, yani bir kimse ile onun anası, babası, bunların ana, baba ve çocukları (amca, hala, dayı, teyze) kendi kardeşleri ve bunların çocukları (yeğenler), kendi çocukları ve çocuklarının çocukları arasındaki doğal ve hukukî bağdır. Bu hısımlık biri diğerinden veya ortak bir kökten gelmiş olan kişilerin tümü arasındaki yakınlık bağıdır.
Kan hısımlığı, üstsoy-altsoy hısımlığı ve yansoy hısımlığı olmak üzere ikiye ayrılır. Biri diğerinden gelen, yani birbirlerinden üreyen kimseler arasındaki yakınlığa üstsoy-altsoy hısımlığı, ortak bir kökten gelenler arasındaki yakınlığa ise yansoy hısımlığı denir.
Kan hısımlarından altsoy-üstsoy hısımları sınırsız derecede birbirleri ile evlenemezler. Hısımlık kaçıncı dereceden olursa olsun evlenmek mümkün değildir. Buna göre ana, baba, büyük ana, büyük baba, dede, nene ile çocuklar, torunlar, torun çocukları arasında kesin bir evlenme engeli vardır.
Kan hısımlarından yansoy (civar) kan hısımları arasında da üçüncü dereceye kadar (üçüncü derece dâhil) kesin evlenme engeli vardır. Kardeşler, ikinci dereceden yansoy hısımı olarak bu yasağın kapsamına girerler.
Kayın Hısımlığı
Kayın hısımlığı, evlenme dolayısıyla eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları arasında meydana gelen yakınlıktır. Kayın hısımlığı da aynen kan hısımlığı gibi, kayın üstsoy-altsoy hısımlığı ve kayın yansoy hısımlığı olmak üzere iki türlüdür. ‘kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında’ evlenme yasaktır.
Medenî Kanun evlenme yasağını sadece kayın üstsoy-altsoy hısımlığı bakımından koymuş, buna karşılık kayın yansoy hısımlığını evlenmeye engel saymamıştır. O halde bir erkek boşadığı veya ölmüş olan karısının anası (kayınvalidesi), büyük anası (ninesi) ile veya karısının önceki evliliğinden olan kızı ile evlenemez. Fakat karısının kız kardeşi (baldızı) veya halası ya da teyzesi ile evlenmesine bir engel yoktur. Aynı şekilde kocası ölmüş veya kocasından boşanmış olan bir kadın da kocasının babası (kayınpederi) veya büyük babası (dedesi) yahut kocasının bir önceki evliliğinden olan oğlu ile evlenemese de kocasının kardeşi (kayınbiraderi) veya amcası ya da dayısı ile evlenebilir. Kanunumuz evlilik sona ermiş olsa bile bu evlenme yasağının devam edeceğini belirtmektedir.
Evlâtlık ilişkisi
Evlât edinme ile kurulan hısımlık ilişkisi yapay bir soy bağı olmasına rağmen kanun koyucu bu hısımlığı olanaklar ölçüsünde tabiî hısımlığa benzetmek istemiştir. Nasıl ki, kan ve kayın hısımlığında evlenme yasağı getirilmişse evlâtlık ilişkisinde de benzer şekilde evlenme yasağı olduğu hüküm altına alınmıştır.
Mevcut Evlilik
Bir kişi, aynı anda ancak bir tek kişi ile evli olabilir. Bundan, bir kişinin yaşamında ancak bir kez evlenebileceği ve bu evlilik sona erse de bir daha evlenemeyeceği gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Bu kural, evlilik devam ettiği sürece ikinci kez evlenilemeyeceğini belirtmek ister. Yani mevcut evlilik, ölüm, boşanma, iptal edilme gibi nedenlerle sona ermişse, kuşkusuz bundan sonra tekrar evlenme imkânı vardır.
Akıl Hastalığı
- m. 133’te “akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler” hükmünü içermektedir. Bu hükümden anlaşılacağı üzere, akıl hastalığı kural olarak kesin evlenme engellerinden biridir. Ancak bu engel her türlü akıl hastalığını kapsamamaktadır. Mevcut akıl hastalığının evlenme bağlamında herhangi bir sakınca doğurmayacağı resmî sağlık kurulu raporuyla belgelendiği takdirde, bu hastalığa yakalanmış olan bir kişinin evlenmesine engel olunamaz.
Kesin Olmayan Evlenme Engelleri
Bekleme Süresine Uymama
İddet süresi de denilen ve doğrudan doğruya kanundan doğan bekleme süresi, evvelce evli olan, fakat evlilikleri sona ermiş bulunan kadınlarla ilgilidir. MK. m. 132/I hükmüne göre, kocasının ölümü sebebiyle dul kalan veya boşanmış olan yahut evliliğinin iptaline hükmedilmiş bulunan bir kadın; ölümden veya boşanma ya da iptal hükmünün kesinleşmesinden başlayarak üç yüz gün geçmedikçe tekrar evlenemez. Kadının bekleme süresi, mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ifade eder.
Bulaşıcı Hastalıklar
Medenî Kanunumuz evlenme engeli olarak sadece akıl hastalığını ele almış, hatta bunu ancak evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunan akıl hastaları için kesin evlenme engeli saymıştır. O halde akıl hastalığından başka hastalıklar Medenî Kanunumuza göre evlenmeye engel oluşturmazlar. Bununla beraber 1930 tarih ve 1593 sayılı Umumî Hıfzıssıhha Kanunu, bulaşıcı bazı hastalıkları evlenme engeli saymıştır.
Umumî Hıfzısıhha Kanununun 123. maddesine göre, frengi, belsoğukluğu , yumuşak şankr ve cüzzam hastalığına müptela olanların, iyileştikleri ya da sirayet tehlikesinin geçtiği hekim raporu ile belgelenmediği sürece evlenemeyeceklerini öngörmektedir. Ancak, böyle bir hastalığın varlığına rağmen, evlenilecek olursa, bu evlenme geçerlidir. Yani bunlar da kesin olmayan evlenme engelidir.
Evlenmenin Şekli Şartları
Evlenme Akdinden Önce Uyulması Gereken Şartlar
- Evlenme Başvurusunda Bulunma
- Başvurunun İncelenmesi
- Evlenme İzin Belgesi
Evlenme Akdi Sırasında Uyulması Gereken Şartlar
Evlenme Töreninin Aslî (Kurucu) Şartları
- Nişanlıların Evlenme İradelerini Açıklamaları
- Evlenmenin Yetkili Memur Önünde Yapılması
Evlenme Töreninin Talî Şartları
- Evlenmenin Kanunun Belirttiği Yerde Yapılması
- Tanıkların Katılması
- Evlenmenin Alenen Yapılması
- Evlenmenin Sözlü Yapılması
Konuya İlişkin Yargıtay Kararları
Evlenmenin hukuki şartları ile ilgili içtihatlara bakmak gerekirse;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2012/22497 K. 2013/15113 T. 03.06.2013:
“Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Karar: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31.3.2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.
Davacılar E. E. ve T. E.’nin hasımsız olarak açtıkları evlenmeye izin davasında, müşterek çocukları M. E.’nin evlenmesine izin verilmesini istedikleri, Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 124/2. maddesi ile <Ancak, hakim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yasım doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.> hükmü getirilmiştir.
Evlenmesine izin verilmesi istenilen 13/05/1996 doğumlu M. E.’nin dava ve hüküm tarihinde onaltı yaşını doldurmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yasal şartın oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken Medeni Kanunun 124/2. maddesi hükmüne aykırı olarak evlenmeye izin verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2005/17016 K. 2006/1435 T. 13.02.2006:
“Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığı’nın yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dosyada yapılan incelemede A’nın önce R’ye karşı şiddetli geçimsizlik nedenine dayanarak 25/09/2000 tarihinde boşanma davası açtığı, bu davanın B. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19/04/2001 tarih ve 2000/299 Esas, 2001/56 Karar sayılı kararıyla reddedildiği, hükmün 20/06/2001 tarihinde kesinleştiği,
Bunun üzerine, adı geçen vekili tarafından 04/03/2002 tarihli dava dilekçesiyle R. aleyhine evliliğin iptaline karar verilmesi istemiyle dava açıldığı, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 149. maddesinde yanılma nedeniyle evlenmenin nispi butlan ile iptali hali düzenlenmiştir.
Dosya kapsamına göre, davacı A’nın davalı R. ile yanılarak değil, taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince R. hakkında açılan ceza davasının evlenme nedeniyle ertelenmesi ve tutukluluk durumunun sona erdirilmesini sağlamak amacıyla evlendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, anılan kanunun 149. maddesinde belirtilen yanılma nedeniyle evlenmenin iptali şartları oluşmadığı halde, davanın kabulü ile Medeni Kanun’un 149. maddesi hükmü gereğince evliliğin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”
Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Aile hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla avukat vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)
İlgili yazılarımız;
- Evlenmenin Hukuki Şartları
- Vesayet
- Cinsiyet Değiştirmenin Şartları ve Hukuki Sonuçları
- Evlat Edinme (TMK m.305)
- Ad ve Soyadı Değiştirme Davası
- Doğum Tarihi ve Yaş Düzeltme Davaları
- Cinsiyet Değiştirme Davası
- Kişiler Hukuku
- Soybağının (Nesebin) Reddi Davası
- İsim Değiştirme Davası
- Soyadı Değişikliği Davası
- Yaş Düzeltme Davası
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
AV.İREM BİKE DEMİRHAN