Delil Başlangıcı | Av. İREM BİKE DEMİRHAN

İçindekiler

    Delil başlangıcı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda, "belge ve senet" başlığını taşıyan ikinci bölümde, senetle ispat zorunluluğuna ilişkin kuralların istisnası olarak düzenlenmiştir. Delil başlangıcı kurumu, varlığı halinde vakıa bakımından geçerli olan senetle ispat zorunluluğunu ortadan kaldıran bir delildir.

    HMK hukuki işlemlerin senetle ispat edilmesi gerektiğini düzenlemiştir. Kanun koyucu hukuki işlemler bakımından güvenilir delillerin hükme esas alınmasını amaçlayarak senetle ispat zorunluluğunu tespit etmiştir. Senetle ispat ise, HMK'nın belirli bir delille ispat zorunluluğunu öngördüğü bir hali belirtmektedir. O hâlde bir belgenin delil başlangıcı teşkil edebilmesi için ön şart vakıanın ispatı bakımından senetle ispat zorunluluğunun bulunmasıdır. HMK m.200'de senetle ispat zorunluluğu düzenlenmiştir:

    (1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri dörtbindörtyüzseksen Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle dörtbindörtyüzseksen Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.

    (2) Bu madde uyarıca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.’’

    Senetle ispat zorunluluğu başlığını taşıyan HMK m.200, HUMUK m.288 ve 289'un birleştirilmesinden oluşmaktadır. Maddenin birinci fıkrasında parasal sınır yer almaktadır. HMK'nın 200.maddesinin ikinci fıkrasında, karşı tarafın açık muvaffaktı halinde tanık dinlenmesine ilişkin istisna düzenlenmiştir. HMK m.200/f.2 uyarınca senetle ispatı gerektiren hâllerde taraf, tanık dinletmek isterse, hâkim diğer tarafa senetle ispat zorunluluğu hakkındaki hükümleri hatırlattıktan sonra, karşı tarafın açık iznini alarak tanık dinleyebilir. Hâkim, iddiasını senetle ispat etmek zorunda olan tarafın, tanık dinletmek istemesi üzerine, hemen reddetmek yetkisi yoktur.

    Senetle ispat kuralı için parasal sınır belirlenmiştir. Hukuki işlemin yapıldığı andaki miktarı ve değeri esas alınmaktadır. Bir hukuki işlemin senetle ispat edilmesinde belirleyici olan miktar, söz konusu hukuki işlemin miktarının tamamı esas alınarak belirlenir. HMK m.200 gereğince ispat sınırından fazla hukuki işlemlerin senetle ispatı zorunludur. Bunun yanında miktar ve değerine bakılmaksızın senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen iddialar da yine senetle ispat edilmelidir.

    6110 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda senetle ispat ilkesi ve bu ilkeye ilişkin kurallar devam etmektedir. Fakat bu kuralların istisnalarında bazı değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bununla bağlantılı olarak belge kavramının tanımına kanunda yer verilmiş; belge ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Senetle ispat kuralının delil başlangıcı ile maddi ve manevi imkânsızlık halleri olmak üzere iki tane istisnası bulunmaktadır. Bu bakımdan, senet alınmasının imkansız olduğu hâllerde senetle ispat zorunluluğuna istisnalar getirilmiştir.

    Kanunda sayılan bu istisnalar sınırlı sayıdadır. Senet alınmasının imkânsız olması sebebiyle miktar veya değerine bakılmaksızın tanıkla ispat edilecek hukuki işlemler, 202 ve 203.maddelerde gösterilmiştir. Bu istisnalardan birisi, delil başlangıcının bulunması; ikincisi, 203.maddede sayılan maddi veya manevi imkânsızlık halleri; üçüncüsü ise beklenmeyen bir nedenle sendin kaybolmasıdır.

    İstisnalardan en önemlisi olan delil başlangıcı kurumu, HMK m.202 hükmünde düzenlenmiştir.

    "(1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık

    dinlenebilir.

    (2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir."

    Delil başlangıcının bulunması halinde tanık deliline başvurulabilir. Kanun koyucu senetle ispat kuralının istisnası olan delil başlangıcını genişleterek ele almıştır. Delil başlangıcı, senetle ispat kuralının bir istisnası olup çekişmeli vakıanın taktiri delillerle de ispatının caiz olması anlamına gelmektedir.

    HMK m.202 uyarınca bir belgenin delil başlangıcı niteliğine haiz olabilmesi için, aleyhine sadır olacak kişiden kaynaklanması ve uyuşmazlık konusu hukuki işlem şeklindeki vakıayı muhtemel olarak göstermesi gerekmektedir. Buna göre delil başlangıcının belge olma, kaynaklanma ve muhtemel gösterme biçiminde üç unsuru bulunmaktadır. Belge niteliğinde olma, delil başlangıcı sayılma bakımından öncelikle bakılması gereken bir unsurdur.

    Delil başlangıcı unsurları kanun tarafından belirlenmiş bir takdiri delildir. Ayrıca bu üç unsurun yanında delil başlangıcının varlığı için gerekli olan bir ön şart da bulunmaktadır. Bu vakıa açısından senetle ispat zorunluluğudur. Bu ön şart diğer üç unsurun incelenmesine geçilebilmesi için önem arz etmektedir. Eğer senetle ispat zorunluluğunu gerektiren bir vakıa yoksa delil başlangıcı da söz konusu olmaz.

    Delil Başlangıcının Unsurları

    Delil Başlangıcının Maddi Unsuru Olabilecek Belge Türleri

    Mektuplar: Haberleşmek için gönderilen yazılı kağıda mektup denir. Mektup, aleyhine delil olarak kullanılmak istenen kişinin yazdığı ve imzaladığı ancak delil teşkil etme iradesi olmayan bir belgedir. Mektubun delil değerini içeriği belirlemektedir. İlgili uyuşmazlık bakımından iddiayı doğrulayıcı nitelik taşıyan mektup delil başlangıcı teşkil eder.

    Örnek verecek olursak, bir kişinin gönderdiği mektupta, "senden borç olarak aldığım 30.000 TL'yi altı ay sonra ödeyeceğim." şeklindeki bir borç ikrarının olması ve mektubun imzalı olması durumunda yazan kişi aleyhinde senet olarak kullanılabilir. Mektup delil başlangıcının unsurlarını taşıyorsa hukuki işlem bakımından delil başlangıcı teşkil edebilir. Senedin unsurlarını ihtiva eden ve bir hukuki ilişkinin varlığını ortaya koyan mektup HMK kapsamında senet olarak değerlendirilebileceği doktrinde kabul görmüştür.

    Fotokopiler: Fotokopi söz konusu hukuki işlem ile ilgili bilgi içerebilir. Fotokopi bir kopyadır, yazının aslı değildir yani orijinal bir belge değildir. Asıl belgenin senet olması ve belgenin içeriğiyle yazının, imzanın ikrar edilmesi hâlinde fotokopi senet niteliğindedir. Eğer ki asıl belge delil başlangıcı ise yine belgenin içeriğiyle imzanın, yazının ikrar edilmesi durumunda fotokopi delil başlangıcı niteliğinde olacaktır. Senet fotokopisindeki imzanın ikrar edilmesi halinde belge senede eş değerdir. Şayet fotokopi düzenleyenin el ile atılmış imzasını taşımıyorsa bu durumda senet sayılmayacağı fakat yazılı delil başlangıcı sayılabileceği belirtilmektedir. O halde düzenleyenin el ile atılmış imzasını taşımayan ve yazı niteliğinde de olmayan fotokopi senet sayılmaz.

    Bu bağlamda fotokopideki içerik ve yazı, imza inkar edilmezse bu belge, diğer şartları taşıması hâlinde delil başlangıcı karakterine hâiz olacaktır. Öyle ki, fotokopideki içeriği, yazısı, imzası ikrar edilen bir belge söz konusuysa fotokopi senet hükmünde olacaktır. İnkar edilmemesi durumunda ise bu belge delil başlangıcı teşkil edecektir.

    Kambiyo Senetleri: Kambiyo senetleri sıkı şekil şartına bağlı tutulmuşlardır. Kambiyo senetleri belirli şartların varlığı halinde delil başlangıcı olabilirler. Belirli unsurların eksikliği sebebiyle senet, kambiyo senedi niteliğini kazanmayacaktır. Dolayısıyla böyle bir durumda diğer delillerle birlikte tarafların arasındaki hukuki ilişki hep birlikte değerlendirilmelidir. Şöyle ki, bono karşı tarafa verildiğinde alacaklının borçluya ödünç verdiğini muhtemel olarak göstermesi ve diğer unsurların da bir arada olması kaydıyla delil başlangıcı niteliğinde olabilir.

    Bono, poliçe ve çekte kambiyo senedini düzenleyenin imzası bulunmalıdır. Şartların eksikliği senedin, kambiyo senedi sayılmaması sonucunu doğurmaktadır. Toparlayacak olursak imza unsuru eksik bir kambiyo senedi, kambiyo senedi niteliğini kazanmayacaktır. Böyle bir durumda, el yazısı bulunan bu belge delil başlangıcı olarak değerlendirilecektir. Aynı şekilde, kambiyo senedi olarak düzenlenen belgede, keşide yeri ya da tanzim yeri veya tarihi yoksa belge kambiyo senedi niteliğinde sayılmayacaktır. Ancak bu belge delil başlangıcı olacaktır.

    Konuyla Alakalı Bazı Yargı Kararları:

    Zamanaşımına uğrayan bononun delil başlangıcı olmasıyla alakalı yargı kararı

    ". Zamanaşımına uğrayan bir bono kambiyo senedi vasfını kaybettiği için kambiyo hukukunun tanıdığı özel imkânlardan yararlanamayacak ve hatta adi senede dahi dönüşemeyecektir.

    Zira zamanaşımına uğrayan bono fiziki olarak ortada olsa bile maddi hukuk anlamında artık hiçbir şey ifade etmemekte sadece ispat hukuku alanında delil başlangıcı olarak kabul edilmektedir (Öztan, s. 878; Kendigelen/Kırca, s. 264). Bu itibarla zamanaşımına uğrayan bono adi senede dönüşmeyeceği için, alacağın ispatı açısından tek başına yeterli olmayacak, bununla birlikte sadece HMK’nın 202. maddesi kapsamında bir (yazılı) delil başlangıcı olarak kullanılabilecektir." ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/937 E. 2021/357 K.)

    Kambiyo vasfını yitiren senet yazılı delil başlangıcı olacağına dair yargı kararı

    "Mahkemece, davaya konu icra takibinin dayanağı olan senet üzerindeki imzanın davalının eli ürünü olduğu, davacının senet nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu, senet her ne kadar kambiyo vasfını yitirmiş ise de yazılı belge niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacının davaya dayanak yaptığı, davalının da içeriğini inkar etmediği belge, HMK 202. maddesi hükmüne uygun olarak düzenlenmiş delil başlangıcı niteliğinde bir belgedir. Yazılı delil başlangıcının alacağın varlığını tek başına ispat etmesi mümkün bulunmadığından, ispat yükü davacıdadır.

    Davacı da iddiasını, HMK 202. maddesi kapsamında her türlü delille ispatlayabilecektir. Hal böyle olunca, somut olayda ispat yükünün davacıda olduğu dikkate alınmak sureti ile, tarafların tüm delilleri birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." ( Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 2016/18771 E. 2019/8623 K.)

    İsticvap Tutanakları: İsticvabın konusunu HMK m. 169 uyarınca davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulunan hususlar oluşturmaktadır. Başka bir ifadeyle, taraflarca ileri sürülmüş tartışmalı vakıalar ve hususlar oluşturmaktadır. İkrar elde etmek amacıyla tarafların hâkim tarafından dinlenilmesi usuli işlemine isticvap denir. İsticvap tarafların özel bir şekilde dinlenmesi ve tarafları kendi aleyhlerine olan vakıa ya da vakıalar hakkında hâkim tarafından sorgulanmasıdır.

    En genel anlamıyla isticvap, taraf sorgusudur. İsticvap, dava konusunu oluşturan veya dava konusuyla ilgisi bulunan vakıalarla ilgilidir. Yani isticvap ile yeni bir dava malzemesi yaratılmamaktadır. İsticvap, tarafın aleyhine olan belli bir ya da birkaç vakıa hakkında ikrar elde etmek amacıyla yapılır. Hâkim, vakıaların açıklığa kavuşturulması için isticvaba başvurur. Aynı zamanda isticvap ile hâkim bilgi edinmektedir. Sadece davanın tarafları için isticvaba başvurulur.

    İsticvap sonunda tarafın beyanları değerlendirilir ve buna göre hareket edilir. Eğer isticvap sonucu ikrar elde edilirse bu durum tarafları ve hâkimi bağlar. İsticvap tutanağının isticvap olunan tarafa okunmaması veya imzalattırılmaması durumunda doktrindeki hâkim görüşe göre tutanak delil başlangıcı teşkil edebilir. Eğer isticvap olunan taraf tutanağı imzalamış olsaydı taraf aleyhine ikrar sağlanacaksa, imzalanmamış bu beyan delil başlangıcı olacaktır. Delil başlangıcının maddi unsurunu tarafların açıklamalarının yer aldığı tutanak oluşturur.

    Elektronik Belgeler: Gelişen teknolojiyle birlikte yeni belge türlerine hukukun değer atfetmesi neticesinde elektronik belgeler ortaya çıkmıştır. Kanunda elektronik bilgi taşıyıcılarının da belge olabilme kabiliyetine haiz olduğu düzenlenmiştir (HMK m. 199). HMK ile birlikte delil başlangıcının maddi unsuru olan belge olma unsurunun kapsamı genişletildiğinden elektronik veriler de delil başlangıcı olabilecektir. Bu bakımdan elektronik belgeler de delil başlangıcı oluşturmaya elverişlidir. Bunu günümüz şartlarında gelişen teknolojiye

    uyum sağlamaya bağlamışlardır. Artık video, ses kaydı, fotoğraf gibi yeni teknik araçların delil başlangıcı olabilmesinin önü açılmıştır. Elektronik verilerin kolay erişilebilirliği Üçüncü kişilerin müdahalelerine açıklığı ve kötüye kullanımların olabileceği göz önünde, bulundurularak bunların korunması özel düzenlemelerle sağlanmaktadır.

    Yazılı veri taşıyıcılarıyla birlikte elektronik bilgi taşıyıcılarının da belge niteliğine haiz olabilmesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile hüküm altına alınmıştır. Elektronik postanın, IP numarasının ya da mesajın içeriğinin değiştirilebilmesi gibi bir takım güvenlik açıkları sebebiyle tek başına güvenli bir delil olarak görülmemektedir.

    Öğretide elektronik postanın güvenilirliğinin diğer delillerle birlikte incelenmesi gerektiğine değinilmiştir. Başka bir deyişle elektronik posta diğer delillerle doğrulanmalıdır. Elektronik postanın güvenilirlik derecesi çeşitli alternatiflerle arttırılmalıdır. Yargıtay kararları incelendiğinde ise elektronik postanın güvenli elektronik imza ile imzalanmadığı takdirde senet olamayacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca elektronik imza ile imzalanmamış olan elektronik postanın delil başlangıcı olduğuna karar vermiştir.

    Konuyla Alakalı Bazı Yargı Kararları

    Whatsapp kayıtlarının yazılı delil başlangıcı olduğuna dair yargı kararı:

    " İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının dosyaya ibraz ettiği whatsapp mesajları asılları ile karşılaştırıldığı, aralarında fark bulunup bulunmadığı bilirkişi raporu ile kontrol edildiği, mesaj kayıtlarının yazılı delil başlangıcı olarak kabul edildiği, davacı beyanları ile aracın satıcısı olan ...'ın beyanlarının birbiriyle tutarlı olduğu, davacının araç satış bedelini banka yoluyla dava konusu aracın plakasını belirterek açıklamalı olarak havale ettiği,

    Dinlenen tüm tanık beyanlarından satış sözleşmesinin dava dışı satıcı olan ... ile davacı arasında kurulduğunun anlaşıldığı, davalı ile dava dışı olan ... arasındaki uyuşmazlığın başka bir davaya konu olabileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı adına aracın kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir." ( Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2022/8590 E. 2023/1325 K.)

    Delil Başlangıcının Kaynaklanma Unsuru

    Delil başlangıcının maddi unsurlarını oluşturan belgenin varlığı delil başlangıcının varlığı için yeterli değildir. Zira delil başlangıcının diğer iki unsurununda varlığı gerekmektedir. Delil başlangıcının ikinci unsuru "kendisine karşı ileri sürülen taraftan kaynaklanma" dır. Delil başlangıcının aleyhine kullanılacak kişiden sadır olması kuralıdır. Delil ile delil aleyhine kullanacak kişi arasında bağlantının kurulmuş olması gerekmektedir. HMK m. 202 uyarınca delil başlangıcının söz konusu olabilmesi için, delil başlangıcı olarak kullanılacak belgenin kendisine karşı ileri sürülen kimse veya onun temsilcisi tarafından gönderilmiş olması gerekmektedir. Kanun maddesinden anlaşıldığı üzere kaynaklanma unsurunun varlığını gerekmektedir.

    Konuyla Alakalı Bazı Yargı Kararları

    " Somut uyuşmazlıkta davacı satış müdürü olarak çalıştığını iddia etmiştir. Ücret ilgili sözleşme yoktur. Davacı vasıflı bir işçidir. Kamu düzeni ve resen araştırma ilkesine göre vasıflı işçi olan davacının prime esas kazancının emsal ücret araştırması ve her türlü delille kanıtlanması esastır. Bordronun senet vasfı yoktur. Prime esas kazancın tespiti yönünde yukarıda belirtilen esaslar ve Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca araştırma yapılmalıdır. Kaldı ki davacı bordrodaki ücretin bankaya yatan kısmı dışında işyerinde çalışanların imzasını da içeren gerçek ücret ve elden ödenen miktara ilişkin belge sunmuştur.

    Davalı da davacının ücrete ilaveten prim usulü ile çalıştığını savunmuştur. Primlerin prime esas kazanca dahil edildiği de araştırılmamıştır. İşverenden sadır olmadığı gerekçesi ile kabul edilmemiş ise de bu yazılı delil başlangıcı olup listede çalışanlar bu ücretler konusunda tanık sıfatı ile dinlenebilmelidir. Çoğunluğun resen araştırma ilkesi ve kamu düzeni ilkesine aykırı olacak şekilde salt yazılı belge ile sınırlandırılma gerekçesine katılınmamıştır." ( Yargıtay 10.Hukuk Dairesi 2024/9591 E. 2024/12806 K.)

    Muhtemel Gösterme Unsuru

    Delil başlangıcı, kendisine karşı ileri sürülen taraftan kaynaklanan belgenin, iddia konusu hukuki işlemin ispatına yeterli olmamakla birlikte hukuki işlemi muhtemel göstermesi halinde söz konusu olabilir. Delil başlangıcından bahsedebilmek için bulunması gereken son unsur, delil başlangıcının söz konusu hukuki işlemi muhtemel göstermesidir. Bununla delil başlangıcı kurumuna hukuki işlemin ispatı bakımından bir ölçüt getirilmiştir. Bu kriter diğer iki unsuru göre daha fazla önemlidir.

    HMK’da kullanılan ‘‘muhtemel gösterme’’ ifadesiyle iddianın var olduğu noktasında daha esnek bir düzenlemeye geçildiği görülmektedir. Hukuki işlemi muhtemel gösterme ile geniş anlam ifade edebilecek bir ibare kullanılmıştır. Delil başlangıcının ispata muhtaç olan vakıayı ve kural olarak senetle ispat edilmesi gereken vakıayı muhtemel olarak göstermesi gerekmektedir. Muhtemel gösterme kavramıyla anlaşılması gereken, iddia edilen hukuki işlemle ilgili az da olsa bilgi içermesidir. Bir belgenin ihtiva ettiği vakıalar

    her uyuşmazlık bakımından farklıdır. Delil başlangıcı senetten farklı olarak, ispatı istenen hukuki işlem hakkında tam bir kanaat edinilmese bile az da olsa bir bilgi içermelidir.

    Muhtemel gösterme unsuru diğer unsurlara göre hâkimin takdir yetkisinin daha fazla olduğu bir unsurdur. Aynı zamanda muhtemel gösterme unsuru hayatın olağan akışı kavramıyla bağlantılıdır. Hayatın olağan akışı, insanların yaşamları boyunca yaptıkları olağan, alışılagelen davranışlara verilen addır.

    Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

    Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2024 -2025 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

    İlgili yazılarımız;


    AV.İREM BİKE DEMİRHAN

     

    Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
    Yardım lazım mı? Bizimle İletişime Geç!
    Hukuk iyi ve adil olanın sanatıdır.

    İletişime geçin

    +905455880258