Yazımlar

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar (Page 2)

Normlar Hiyerarşisi

Normlar Hiyerarsisi

Normalar hiyerarsisi hukuk kurallarının, hiyerarşik bir yapı oluşturacak şekilde alt alta, üst üste sıralanmasından ibarettir. Türk hukuku düzeninde, güçlerine göre hukuk kurallarının kabaca; anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik şeklinde sıralandığı söylenebilir. Bu sıralama bir piramit şekliyle gösterilir. Bu nedenle de normlar hiyerarşisine ''hukuk düzeni piramidi'' de denir. Hukuk normlarının bu şekilde sıralanması ilk defa Hans Kelsen (1881-1973) tarafından sistematik bir şekilde açıklanmıştır. Hans Kelsen'e göre bir hukuk düzeni içinde bulunan bütün normların geçerliliğinin temeli kendisinin üstünde bulunan başka bir normdur. Tüzük geçerliliğini kanundan, kanun ise anayasadan alır. Anayasa ise geçerliliğini temel normdan alır. Normlar Hiyerarşisinin Temeli: Organlar Hiyerarşisi Normlar hiyerarşisinin temelinde, normun bir irade...

Devamını Gör

Hukuk Sistemleri

Hukuk Sistemleri

Hukuk sistemleri günümüzde çeşitli ülkelerde farklı şekillerde uygulanmaktadır. Bu sistemler kabaca ''kara Avrupası hukuk sistemi'', ''Angola-Sakson sistemi'', ''İslam hukuku sistemi'' ve ''sosyalist hukuk sistemi'' olarak dört gruba ayrılabilir. Bu hukuk sistemlerine bakmak gerekirse; Kara Avrupası Hukuk Sistemi Kara Avrupası hukuku terimiyle kastedilen, büyük ölçüde roma Hukuku kaynaklı olan, Fransız, Alman, İtalyan, İsviçre, İspanyol vs. hukuk sistemleridir. Hukuk devriminden sonra ypaılan resepsiyonlarla Türk Hukuk sistemi de bu sisteme dahil olmuştur. Kara Avrupası hukuk sistemi büyük ölçüde Roma hukuku kökenlidir. Roma hukuku, Roma şehrinin kuruluş tarihi olarak kabul edilen M.Ö. 753 yılından Doğu Roma İmparatoru Iustinianus'un M.S. 565 yılında ölümüne kadar geçen zaman içinde Roma'da...

Devamını Gör

Hukuk Kurallarının Çeşitleri

Hukuk Kurallarinin Cesitleri

Hukuk kuralları nitelikleri bakımından dörde ayrılmaktadır: Emredici, tamamlayıcı, yorumlayıcı, tanımlayıcı hukuk kuralları. Emredici Hukuk Kuralları Emredici hukuk kuralları, kendilerine mutlak surette uyulmaları gereken hukuk kurallarıdır. Bireyler bu kuralların aksine anlaşma yapamazlar. Kendi iradeleriyle bu kuralları bertaraf edemezler. Kendi davranışlarını bu kurallara uydurmak zorundadırlar. Bireylere bu alanda irade serbestisi tanınmamıştır. Kanunda yer alan bir hükmün emredici olup olmadığını çok defa o hükmün ifadesinde açıkça anlaşılabilir. Emredici hükümlerde ''mükelleftir'', ''yükümlüdür'', ''geçersizdir'', ''yapamaz'', ''edemez'', ''olunamaz'', ''hükümsüzdür'', ''yasaktır'', ''memnudur'', ''mecburdur'' gibi kesin ifadeler kullanılır. Emredici Hukuk Kurallarının Konuluş Nedenleri Emredici hukuk kurallarının konuluş nedenleri, kamu düzeni, genel ahlak ve adap ve zayıfların korunması düşüncesidir. Kamu düzeni kavramı genel bir şekilde,...

Devamını Gör

Kamu İdare Bütçeleri

Kamu Idare Butceleri

Kamu idare bütçeleri, 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun birinci maddesinde hüküm altına alınmıştır. Maddeye göre, “Bu Kanunun amacı, kalkınma planları ve programlarda yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve malî saydamlığı sağlamak üzere, kamu malî yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm malî işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve malî kontrolü düzenlemektir.” Bu kanun, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahallî idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin malî yönetim ve kontrolünü kapsar. Bütçe türleri 5018 Sayılı Kanun’un 12. Maddesinde sayılmıştır....

Devamını Gör

Kamu Hizmetlerinin Özel Hukuk Kişilerine Gördürülme Usulleri

Kamu Hizmetlerinin Ozel Hukuk Kisilerine Gordurulme Usulleri

Kamu hizmetlerinin özel hukuk kişilerine gördürülme usulleri ilgili yazımızda kısaca incelenmiştir. Müşterek Emanet Usulü Müşterek emanet bir hizmetinin, hasar ve zararı idareye ait olmak ve onu üstlenen özel hukuk tüzel kişisine gelir üzerinden bir pay vermek suretiyle idare adına yürütülmesidir. Bu usulde, hizmet idare tarafından kurulurken, hizmetin yürütülmesi ise özel kişiye bırakılmaktadır. Müşterek emanet usulünde sermaye idareye aittir. Özel hukuk kişisi ise emeği ve bilgisi ile hizmeti yürütmektedir. Masraflar hizmetten yararlananlardan alınan bedelin bir kısmı ile karşılanır. Orta kalan kısım sözleşmeye göre paylaşılır. Bir kamu hizmetinin müşterek emanet usulü ile özel hukuk tüzel kişisine gördürülmesi idari sözleşme ile söz konusu olmaktadır. Ruhsat (Lisans) Usulü Ruhsat...

Devamını Gör

Tapu Sicili İşlemleri

tapu sicili islemleri

Tapu sicili işlemleri için, sistemde her taşınmaz için ayrı ve bağımsız bir yaprak açılır ve bu yaprak üzerinde işlemler yapılır. TMK ve ilgili mevzuat dikkate alındığında tapu sicilinde genel olarak üç temel işlemin yapıldığı söylenebilir. Bunlar tesciller, şerhler ve beyanlar olarak sayılabilir. Tapu Sicili İşlemleri Nelerdir? Tapu sicili işlemleri kanunda sayılmış olup; tesciller, şerheler ve beyanlardan oluşur. Tescil Tescil, bir taşınmazın üzerinde aynî bir hakkın kurulması için tapu kütüğüne yapılması gerekli kayıttır. Diğer bir ifadeyle, tapu kütüğüne kayıtlı bir taşınmaz üzerinde aynî hak kurulması, mevcut bir aynî hakkın değiştirilmesi, devredilmesi veya ortadan kaldırılması için yapılan işleme tescil denir. TMK m 1022 “Aynî haklar, kütüğe tescil...

Devamını Gör

Tapu Sicilinin Unsurları

tapu sicilinin unsurlari 1

Tapu Sicili, Türk Medeni Kanunu’nun 997. Maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Tapu sicili, başta tapu kütüğü olmak üzere, ana siciller ve yardımcı sicillerden oluşan bir kayıt ve defterler bütünüdür. Tapu sicilinin kamuya açıklığını genellikle tapu kütüğü sağlar. Tapu sicilini oluşturan tüm hususlar aynı değere sahip değildir, bazı hususlar olmazsa tapu sicilinin tutulmasından söz edilemez, bu hususlar aslî unsurlardır. Yardımcı unsurlar ise aslî unsurlar kadar önemli olmayıp, ikincil bir önemi vardır ve bunlar araştırmaları kolaylaştırmak üzere tutulur. Ana Siciller Tapu sicilinin esasını, ana siciller oluşturmaktadır. Ana siciller; tapu kütüğü, kat mülkiyeti kütüğü, yevmiye defteri ve resmî belgelerden meydana gelir. Bu siciller, taşınmaz üzerinde aynî hakkın...

Devamını Gör

Sözleşme Özgürlüğü

Sozlesme Ozgurlugu

Sözleşme özgürlüğü, irade özgürlüğünün doğal bir sonucu olarak kabul edilmiş ve buna ilişkin yasal düzenlemeler hem 1982 Anayasa’sının 48. maddesinin birinci fıkrasında hem de Türk Borçlar Kanunu’nun 26. Maddesinde yer almıştır. İlgili maddede “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” denilerek sözleşme özgürlüğü tanımlanmıştır. Bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere, sözleşme özgürlüğünden bahsedilebilmesi, öncelikle irade özgürlüğünün varlığını zorunlu kılmaktadır. Eğer kişi, sözleşmeyi yapma ya da yapmama konusunda bir seçme özgürlüğüne sahip değilse, sözleşme özgürlüğünden de söz edilemez. Kişi, hiçbir dış baskı veya zorlama olmadan tamamen kendi özgür iradesi ile bir sözleşme kurabilmeli ve aynı şekilde bir sözleşme kurma teklifini...

Devamını Gör

Tapu Siciline Hakim Olan İlkeler

tapu siciline hakim olan ilkeler

Tapu siciline hakim olan ilkeler ilgili yazımızda kısaca incelenmiştir. Aynilik İlkesi Bu ilke, tapu sicillerinin ve özellikle tapu kütüğünün hangi esaslar çerçevesinde tutulacağını göstermektedir. Her taşınmaz için ayrı bir sayfa açılması suretiyle kayıt işlemleri yapılmakta ve taşınmazın hukukî durumu rahatlıkla takip edilebilmektedir. Taşınmaza ilişkin bütün işlemler bu tapu kütüğü sayfası üzerinde gerçekleşmekte ve bu taşınmaz üzerindeki aynî haklar, şerh edilmiş haklar ve taşınmaza ilişkin diğer bilgiler açıkça görülmektedir. Adeta taşınmazın hayatı tapu kütüğündeki bu aynî yapraklardan anlaşılmaktadır; taşınmaz üzerindeki aynî hakların varlığı, bu hakların uğradığı hukukî değişiklikler, taşınmaz üzerindeki sınırlama ve rehinler bu sayfalarda açıkça belirtilir. Sınırlı Sayı İlkesi Taşınmazlar üzerinde, ancak kanunda sınırlı...

Devamını Gör

Geçerli Nedenle Fesih

gecerli nedenle fesih

Geçerli nedenle fesih İş Kanunu m.18’de düzenlenmiştir. “Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. (Ek cümle: 10/9/2014-6552/2 md.) Yer altı işlerinde çalışan işçilerde kıdem şartı aranmaz. Altı aylık kıdem hesabında bu Kanunun 66 ncı maddesindeki süreler dikkate alınır. Özellikle aşağıdaki hususlar fesih için geçerli bir sebep oluşturmaz: a) Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında veya işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmak. b) İşyeri sendika temsilciliği yapmak. c) Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını...

Devamını Gör
Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?