Yazımlar

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar (Page 2)

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na Göre Disiplin Suç ve Cezaları

disiplin suc ve cezalari

Disiplin suç ve cezaları 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında ilgili yazımızda kısaca incelenmiştir. Uyarma Memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir. Uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır, Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak, Özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev mahallini terk etmek, Kurumca belirlenen tasarruf tedbirlerine riayet etmemek, Usulsüz müracaat veya şikâyette bulunmak, Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak, Görevine veya iş sahiplerine...

Devamını Gör

Taşınır Davası (TMK m.988)

tasinir davasi

Taşınır davası Türk Medeni Kanunu’nun 988 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Taşınır Davası Nedir? Türk Medenî Kanunun’da sahibinin rızası olmadan elinden çıkan ya da sahibinin elinden herhangi bir Şekilde çıkmış, fakat kötü niyetli zilyedin elinde bulunan taşınır eşyaların geri alınması amacıyla açılan davaya taşınır davası adı verilmektedir. Taşınır davası, asıl hak sahibi olan önceki zilyedin, şimdiki zilyede zilyetlik karinesine dayanarak açtığı davadır. Taşınır davası sadece önceki zilyedin zilyetlik karinesinden doğan hakkını korumakla kalmaz, aynı zamanda önceki zilyede bu davada ispat açısından kolaylık sağlar. Taşınır davasında davacı konumunda önceki zilyet, davalı durumunda ise şimdiki zilyet bulunur. Davacı önceki zilyet, önceki zilyetlikten doğan hak karinesine dayanırken şimdiki...

Devamını Gör

Zilyetlik (TMK m.973)

Zilyetlik

Zilyetlik TMK madde 973 ve devamında düzenlenmiştir. Zilyetlik Nedir? Türk Medenî Kanunu’nda zilyetliğin tanımı doğrudan yapılmamakla birlikte; TMK. m. 973'te yer alan "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir." ifadesinden yola çıkılarak, zilyetliğin eşya üzerindeki fiilî hâkimiyet olduğu kabul edilmektedir. “Zilyetlik, bir eşya üzerinde fiilî hâkimiyetin iradi olarak ele geçirilmesiyle başlayan ve onun, irade ile veya irade dışında kaybına kadar süren fiilî ve hukukî bir durum” olarak tanımlanır. Zilyetlikten Doğan Karineler Nelerdir? Hukuk düzeninde zilyetlik ve hak sahipliği arasında sıkı bir bağlantı olduğu kabul edilir. Aslında haktan soyut bir kavram olmasına rağmen bir eşyaya zilyet olmak, o eşya üzerinde hak sahipliğine karine...

Devamını Gör

Adam Çalıştıranın Sorumluluğu (TBK m.66)

adam calistiranin sorumlulugu

Adam çalıştıranın sorumluluğu Türk Borçlar Kanunu 66’ncı maddede düzenlenmiştir. Adam Çalıştıranın Sorumluluğunun Hukuki Dayanağı Nelerdir? Menfaat İlkesi Adam çalıştıranın sorumluluğunun hukuki dayanağına dair diğer bir yaklaşım ise yarar-zarar görüşüdür. Buna göre ekonomik olarak kuvvetli olan ve ekonomik açıdan zayıf durumdaki bir adamı çalıştıran kişi, çalıştırdığı adamdan elde ettiği fayda karşısında onun eyleminden doğan zarardan da mesul olacaktır. Hakimiyet İlkesi Hâkimiyet fikrine göre adam çalıştıranın çalıştırdığı adam üzerinde talimat verme, denetleme ve gözetleme gibi hukuki bir hâkimiyet alanı bulunmaktadır. Bundan dolayı kusursuz dahi olsa çalıştırdığı adamın fiillerinden sorumlu olacaktır. Hakkaniyet İlkesi Bunun yanı sıra ileri sürülen hakkaniyet fikrine göre çalıştırdığı adamın hizmetinden faydalanan çalıştıranın onun fiilinden doğan zarara...

Devamını Gör

Kefalet Sözleşmesi

kefalet sozlesmesi 1

Kefalet sözleşmesi müessesesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 581 ila 631. maddeleri arasında yer alır. Kefalet Sözleşmesi Nedir? TBK m. 581’e göre “kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.” Kefalet sözleşmesinin tarafları kefil ve kefalet konusu borcun alacaklısıdır. Esas borçlu söz konusu sözleşmeye taraf değildir. Ayrıca, kefil hiçbir zaman esas borçlunun yerine geçip onunla aynı şekilde borcun yükümlülüğünü üstlenmez. Diğer taraftan, kefil ile esas borcun alacaklısı arasında kurulan kefalet sözleşmesine, borçlu iştirak etmemektedir. Kaldı ki borçludan rıza alınması ihtiyacı da yoktur. Ayrıca borçlu, kefalet sözleşmesinin yapılmasını istemese dahi bu sözleşme kurulabilir ve sözleşmenin hüküm...

Devamını Gör

Ticari Temsilci

ticari temsilci

Ticari temsilci, Türk Borçlar Kanunu m 547 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Ticari Temsilci Kimdir? Ticari temsilci, BK 547’de “…işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği…” tacir yardımcısı şeklinde tanımlanmaktadır. Buradan yola çıkılarak ifade edilmelidir ki ticari temsilci, en geniş yetkili tacir yardımcısı olup, tacirin işletmeyle ilgili yapabileceği işlemlerin birçoğunu yapma yetkisini haizdir. Temsil Yetkisinin Kapsamı Ticari temsilcinin haiz olduğu “ticari temsilcilik yetkisi”, kapsamı kanunla belirlenmiş ve üçüncü kişilere karşı kural olarak sınırlandırılamayan bir temsil yetkisidir. “Temsil yetkisinin kapsamı” kenar başlıklı BK 548/1’de “Ticari temsilci,...

Devamını Gör

Acente (TTK m.102)

acente

Acente kavramı Türk Ticaret Kanunu madde 102 ve davamı maddelerinde düzenlenmiştir. Acente Nedir? TTK 102/1 maddesine uyarınca “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.” Bu kapsamda acente, tacire bağımlı bir sıfatı olmaksızın tacire ticari işletmesi ile ilgili işlerde yardımcı olan kişiye denilmektedir. İlgili hüküm uyarınca, acente, akitlerde aracılık etmek ve akitleri işletme adına yapmak olmak üzere iki ana faaliyette bulunmaktadır. Bu bağlamda acentelik, aracı...

Devamını Gör

Borçlunun Temerrüdü

borclunun temerrudu

Borçlunun temerrüdü hükümleri TBK m. 117—126 maddelerinde düzenlenmiştir. Borçlunun Temerrüdü Nedir? Temerrüd, borçlunun borcunu ödememekte veya alacaklının alacağını almamakta direnmesi olarak da ifade edilmektedir. Borç ilişkisinin amacına ulaşmasını engelleyen tarafa göre temerrüt, borçlu temerrüdü ve alacaklı temerrüdü olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. “Borçlu temerrüdü” kanuni bir tanım yer almaması sebebiyle farklı şekillerde tanımlanmıştır. Yargıtay borçlu temerrüdünün kanunda tanımlanmadığını ifade ederek; borçlu temerrüdünü ifası mümkün bir borcun borçlu tarafından yasal bir engel bulunmamasına rağmen zamanında ifa edilmemesi şeklinde tanımlamaktadır. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre; borçlu temerrüdünün gerçekleşebilmesi için, ifanın mümkün olması, borcun muaccel hale gelmesi ve uygun bir ihtar gerekmekte bununla birlikte; alacaklının temerrütte bulunmaması ve...

Devamını Gör

Ad ve Soyadı Değiştirme Davası

ad v soyad degistirme davasi

Ad ve soyadı değiştirme davası ve usulü ilgili yazımızda incelenmiştir. Ad Nedir? Ad, kişileri toplumdaki diğer kimselerden ayırmaya yarayan, toplum içerisindeki ilişkilerde onu belirleyen hukuki bir tanıtım aracıdır. Kişiyi toplumda diğer kişilerden ayıran, tanınmasını sağlayan ad ve soyadı, kişiyi doğumdan ölümüne kadar takip eder ve hatta ölümünden sonra da mirasçılarına bazı haklar sağlar. TMK m. 27’ye göre, “Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir. Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilân olunur. Ad değişmekle kişisel durum değişmez. Adın değiştirilmesinden zarar gören kimse, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebilir.” Türk hukukunda kural olarak ad ve soyadın değişmezliği ilkesi kabul edilmiştir....

Devamını Gör

Vesayet

vesayet

Vesayet hususu, Türk Medeni Kanunu madde 396 ve devamında incelenmektedir. Vesayet Nedir? Vesayet kavramının hukuki tanımı, en geniş anlamıyla, onların kişisel ve maddi menfaatlerini korumak, denetim altında altında olmayan küçükleri ve özel bakım ve denetim altında bulunan ancak bakıma tabi olanları yetişkin olan ancak denetimde olmayan gerçek kişilere gözetim, bakımı ve temsili yasal olarak düzenlenen ve denetlenen kurum ve kuruluşlardır. Çocuklar yetişkinliğe erişinceye kadar (ergin) ebeveynlerinin velayeti altında olduğundan, çocukların kendilerinin ve mallarının korunması velayet kurumu tarafından sağlanmaktadır. Vesayet Gerektiren Haller Nelerdir? Küçüklük TMK'nın 404. maddesine göre, denetim altında olmayan her küçük çocuk vesayet altına alınır. Reşit olmayanlar, on sekiz yaşına veya erken ergenlik çağına erişinceye kadar...

Devamını Gör
Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?