Yargı Görevi Yapanı, Bilirkişiyi Veya Tanığı Etkilemeye Teşebbüs Suçu | Av. İREM BİKE DEMİRHAN

İçindekiler

    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 277.maddesinde düzenlenen yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçu, Kanunun "Özel hükümler" başlıklı ikinci kitabının " Millete ve Devlete karşı suçlar ve Son Hükümler " başlıklı dördüncü kısmının, "Adliyeye karşı suçlar" ı düzenleyen ikinci bölümünde yer almaktadır.

    Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçu, 1982 Anayasası'nın 36.maddesindeki adil yargılanma hakkı ile 138.maddesinde düzenlenen yargı bağımsızlığının Ceza Kanunu içerisindeki başlıca teminatını oluşturmaktadır. Bu suçla devletin üç erkinden birisi olan yargı erki içerisinde görev alan veya yargılama faaliyetlerinde vazife icra eden kişilerin bağımsızlığının, tarafsızlığının ve irade hürriyetinin korunması amaçlanmaktadır. Bu nedenle de söz konusu suçun, kanunda yer alan suç tiplerinin en önemlilerinden birisi olduğu ifade edilmektedir.

    Suçla Korunan Hukuksal Değer

    Bilindiği üzere 5237 sayılı TCK'nın özel kısmında suçlar tasnif edilirken korunan hukuksal değer ölçütü esas alınmış ve benzer hukuksal değeri koruyan suçlar aynı bölümde düzenlenmiştir. Suçun koruduğu hukuksal değerin karma nitelikte olduğu durumlarda da kanun koyucu açısından öncelikli değerin hangisi olduğu göz önüne alınarak suçlar gruplandırılmıştır. Bu çerçevede Adliyeye Karşı Suçlar bölümünde düzenlenen, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçu ile korunan başlıca hukuksal değer, bireylerin adil yargılanma haklarıdır. Bağımsız ve tarafsız hâkim ilkesi bu hakkın bir cüzü olarak korunmaktadır.

    Suçun Unsurları

    Maddi Unsurlar

    Fail: Kanun koyucu, fail olarak hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden "kimseyi" göstermiş, suçun oluşabilmesi için failde herhangi bir niteliğin varlığını aramamıştır. Dolayısıyla suç, özgü suç niteliğinde olmayıp, her gerçek kişi tarafından işlenebilir niteliktedir. Buna karşın maddede özel bir düzenleme bulunmadığından TCK 20/2.maddesi hükmü gereğince tüzel kişiler bu suçun faili olamazlar.

    Mağdur: Bir suçun mağduru suçun işlenmesiyle ihlal eden hak veya menfaatin sahibi olan kişi veya kişilerdir. Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkileme suçu ile korunan hukuksal değer olan adil yargılanma hakkı, toplumu oluşturan herkesi ilgilendiren bir haktır. Zira bir davanın veya soruşturmanın adil bir şekilde yürütülmesi, toplumsal barış ve düzenin sürekliliğinin sağlanması açısından gereklilik arz etmektedir. Bu nedenle suçun mağduru belli bir kişi veya kurum değil, bütün toplumdur.

    Bunun yanında etki edilmeye çalışılan yargı görevlileri ile tanık ve bilirkişiler de, kendilerine karşı cebir, tehdit, şantaj gibi maddi veya manevi bütünlüklerini ya da irade hürriyetine tesir edecek araçlar kullanılması durumunda, ayrıca suçun mağduru olurlar. Yargı görevi yapan kişilerin aleyhlerine etkilenmeye çalışıldığı kimseler ise, davada kendileri hakkında haksız bir hüküm verilmesi halinde suçtan zarar gören olur.

    Fiil: TCK'nın 277.maddesinde 6352 sayılı kanunla yapılan değişiklikle suç tanımında icra hareketlerine ilişkin olarak yapılan seçimlik sayımdan vazgeçilmiş, suçun fiil unsuru olarak sadece "hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs" gösterilmiştir. Bu nedenle suç, hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs sayılabilecek her türlü hareketle işlenebilecektir. Dolayısıyla artık suç seçimlik hareketli bir suç olmasa da, serbest hareketli suç olmaya devam etmektedir. Suçun fiil unsurunda yapılan değişikliğe ilişkin olarak dikkat çekilmesi gereken bir nokta, suçun diğer seçimlik hareketlerin madde metninden çıkarılması ile birlikte suçun artık bir teşebbüs suçu haline gelmiş olduğudur. Zira suç soyut tehlike suçu olduğundan artık yargı görevlileri, bilirkişi veya tanığı etkilemeye yönelik girişimler teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile suç tamamlanmış sayılacaktır.

    Suçun Maddi Konusu: Hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs edilen yargı görevlileri, bilirkişi ve tanıklar suçun maddi konusunu oluşturmaktadır. Suçun maddi konusunun kapsamına kimlerin girdiğinin tam olarak tespit edilebilmesi için normatif içeriğe sahip olan yargı görevi yapan, bilirkişi ve tanık kavramlarının açıklanması gerekmektedir. Yargı görevi yapan kavramı TCK'nın 6.maddesinin 1.fıkrasının d bendinde tanımlanmıştır. Maddeye göre: "ceza kanunlarının uygulanmasında ;... Yargı görevi yapan deyiminden; yüksek mahkemeler ve adli, idari ve askeri mahkemeler üye ve hâkimleri ile cumhuriyet savcısı ve avukatlar anlaşılır." Dolayısıyla yargı görevi yapanı etkileme suçunun maddi konusu belirtilen kişiler oluşturacaktır.

    6352 sayılı kanunla yapılan değişiklik ile birlikte suçun maddi konusunun kapsamına tanık ve bilirkişi de dahil edilmiştir. Anılan kişilerden tanık, kendisinin taraf olmadığı bir dava veya kendisine karşı yürütülmeyen bir soruşturma ya da kovuşturmada beş duyusu ile edindiği bilgisine delil olarak başvurulan kişidir. Bilirkişi ise, soruşturma ve yargılama makamlarının, delil elde etmek veya eldeki delillerden sonuç çıkarma için teknik bilgisinden yaralandığı kişiyi ifade eder. Kanun koyucu söz konusu kişilerin ispat hukuku açısından taşıdığı önem nedeniyle bunları da maddenin kapsamına almış görünmektedir.

    Bu hususa ilişkin olarak belirtilmesi gereken bir nokta, sadece devlet eliyle yürütülen yargılamalarda yer alan tanık ve bilirkişilerin değil, tahkim gibi taraf iradeleriyle yürütülen davalarda yer alan tanık ve bilirkişilerin de hukuka aykırı olarak etkilenmesine yönelik hareketlerin de söz konusu suçu oluşturacağıdır. Belirtilmesi gereken bir diğer nokta da, CMK ile HMK'nın 293.maddeinde düzenlenen "uzman görüşü" delili çerçevesinde kendisinden mütalaa alınan uzmanların bilirkişi olarak değerlendirilmeyeceği ve bu nedenle maddenin kapsamına dahil olmadığıdır.

    Bu konuda son olarak, hem adil yargılanma hakkının etkin bir biçimde korunması için TCK'nın 277.maddesinde düzenlenen yargı görevi yapanı etkileme ve 288.maddesinde düzenlenen adil yargılamayı etkilemeyi teşebbüs suçunun tek bir suç olarak düzenlenmesinin, tercüman ve hakem hatta hukukumuza yeni girmeye başlayan arabulucu gibi kişilerin de madde kapsamına alınmasının daha doğru olacağını ifade edelim.

    Manevi Unsur

    Yargı görevi yapanı. Bilirkişiyi ve tanığı etkilemeye teşebbüs suçunun, 756 sayılı eTCK'da karşılığını oluşturan 232.maddesinde suçun oluşabilmesi için failin, "sahte yakınlık", "garez -düşmanlık" ya da "menfaat-yarar" saiki ile hareket etmesi aranmıştı. Dolayısıyla eski kanunda suç, oluşumu için failin özel kastının varlığının arandığı bir saik suç olarak düzenlenmişti. Ancak kanun koyucu TCK'nın 277.maddesinin ilk halinde, suçun oluşumu için failin herhangi bir saik ile hareket etmesini aramamıştı. Bu sebeple suçun oluşması için failin genel kastla hareket etmesi yeterliydi; özel kast aranmamaktaydı.

    Yargıtay da yeni kanun döneminde verdiği kararlarda, suçun oluşması için failin herhangi bir saikle hareket etmesinin gerekmediğini, suç için genel kastın varlığının yeterli olduğunu belirtmişti. Ancak 6352 sayılı kanunla suçun manevi unsuruna yönelik değişiklik yapılmıştır. Buna göre, 277.maddede düzenlenen fiillerin icrasının söz konusu suçu oluşturabilmesi için failin suçun maddi konusunu oluşturan kişileri hukuka aykırı olarak etkileme teşebbüsünün " davanın taraflarından birinin, şüpheli veya sanığın, katılanın veya mağdurun lehine veya aleyhine suç doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da beyanda bulunması için" ve "gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya bir haksızlık oluşturmak amacıyla" hareket etmesi gerekmektedir.

    Bu düzenleme ile maddede suçun manevi unsuruna yönelik iki temel değişiklik yapılmıştır. Buna göre metinde yer alan "leh veya aleyhinde" hareket etmesi ifadesi değiştirilerek hareketin " lehine veya aleyhine sonuç doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da beyanda bulunması için" yapılması aranmıştır. Dolayısıyla failin suçu icra ederken belli bir saik ile hareket etmesi aranmış, suç bir saik suçu haline getirilmiştir.

    İkinci olarak da kanun koyucu bunla yetinmemiş failin bazı amaçlarla hareket etmesini aramıştır: "gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya bir haksızlık oluşturmak". Dolayısıyla suç saik suçu olması yanında bir amaç suçu haline getirilmiştir. Kanun koyucunun böylesi bir düzenlemeyi getirmesinin sebebinin zaten soyut tehlike suçu niteliğinde olan bu suçun genel kast ile işlenmesinin yeterli sayılmasının uygulamada ortaya çıkarabileceği sakıncaları engellemek olduğu söylenebilir. Böylelikle maddenin uygulama alanı daraltılarak söz ve ifade hürriyetinin korunması amaçlanmıştır.

    Suçun manevi unsuruna ilişkin olarak madde metninde yer alan "hukuka aykırı olarak" ifadesinin de üzerinde durulması gerekmektedir. Türk Ceza Hukuku öğretisinde kanun koyucunun hukuka aykırılık unsurunu madde metninde açıkça zikrettiği haller, hukuka özel aykırılık halleri olarak adlandırılmakta ve bu hallerde failin eylemin kasten gerçekleştirilmiş sayılması için kastının hukuka aykırılığı da kapsaması gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca hukuka aykırılığın madde metninde açıkça belirtildiği suçlar ile bir maksat veya saikin varlığının arandığı suçlar olası kastla da işlenemezler.

    Hukuka Aykırılık Unsuru

    Ceza hukuku öğretisinde genel olarak kabul edildiği üzere tipiklik hukuka aykırılığın karinesi, belirtisidir. Bu sebeple kural olarak fiilin icrasıyla birlikte, suçun hukuka aykırılık unsuru da gerçekleşmiş olacaktır. Fiilin hukuka aykırılık unsurunun oluşmaması içinse, somut olayda hukuka uygunluk sebeplerinden birisinin var olması gerekmektedir. Suç açısından kanun hükmünü icra, meşru savunma ve ilgilinin rızası hukuka uygunluk sebeplerinin uygulama alanı bulması mümkün gözükmemektedir.

    Suçun Özel Görünüş Şekilleri

    Teşebbüs

    Ceza hukukunda teşebbüs, failin elverişli hareketlerle icrasına başladığı suçun elinde olmayan sebeplerle tamamlayamamasını ifade eder. Bu sebeple bir suçun teşebbüse elverişli olabilmesi için hareketlerin icrası ile tamamlanmasının aynı anda olmaması gerekmektedir. Söz konusu suç maddede yer alan seçimlik hareketler metinden çıkarılmış olsa da, 6352 sayılı kanunla yapılan değişiklikten sonra da serbest hareketli soyut tehlike suçu olma özelliğini korumaktadır.

    Hareketin yapılması ile tamamlanan sırf hareket suçu niteliğindeki bu gibi suçlara teşebbüs ise, somut olayda hareketlerin icrasının bölünerek zamana yayılması durumunda söz konusu olabilmektedir. Ancak maddenin ilk halinin aksine yeni halinde, teşebbüse elverişli olan seçimlik hareketlere yer verilmediğinden ve suçun teşebbüste bulunma ile birlikte işlenmiş olacağı maddenin başlığında da belirtildiğinden, suçun teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile tamamlanmış suç gibi cezalandırılacağı söylenebilir.

    Diğer bir ifadeyle suç artık tamamen bir kalkışma suçu haline gelmiştir. Bu nedenle TCK m.35'de düzenlenen teşebbüs hükümleri, bu suç bakımından uygulama alanı bulmayacaktır. Yine buna bağlı olarak da TCK'nın 36.maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükümlerinin de madde bakımından uygulama alanı bulması söz konusu olmayacaktır.

    İştirak

    Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi ve tanığı etkilemeye teşebbüs suçu herkes tarafından işlenebilen bir suç olduğundan iştirak açısından özellik göstermez. Bu nedenle iştirakin her türlünün mümkün olduğu söz konusu suça kişiler; fail, müşterek fail, azmettiren ya da yardım eden olarak katılabilirler.

    İçtima

    Kanun koyucu maddenin ilk halinde herhangi bir özel içtima hükmüne yer vermediği için , kanun TCK'nın suçların içtimaına ilişkin 42-44.maddelerinde yer alan genel kurallara göre incelenmekteydi. Ancak maddeye, 6352 sayılı kanunla yapılan değişiklikle birlikte farklı neviden fikri içtima halinde yönelik ek bir fıkra eklenmiştir. Bu nedenle farklı içtima hallerinin ayrı ayrı incelenmesi daha doğru olacaktır.

    Öncelikle suçun bir bileşik suç olmadığını belirtmek gerekir. Bu nedenle suç açısından sadece TCK 43 ve 44'de düzenlenen zincirleme suç ve fikri içtima hükümleri uygulama alanı bulabilecektir.

    Bu bağlamda ilk olarak hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs fiillerinin aynı suç işleme kararının icrası kapsamında farklı zamanlarda icra edilmesi durumunda suç açısından zincirleme suç hükümlerinin uygulama alanı bulması mümkündür. Örneğin, failin bir suç işleme kararının icrası kapsamında rüşvet vererek hâkim, tanık ya da bilirkişiyi etkilemeye çalışması halinde suç zincirleme biçimde işlenmiş olur.

    Suç serbest hareketli bir suç olduğundan dolayı yargı görevi yapanı etkilemeye yönelik her türlü hareketle işlenebilmesi mümkündür. Bu nedenle somut olayda anılan suçun, tehdit, cebir, şantaj ve hatta rüşvet gibi farklı suçlarla vücut veren hareketlerin icrasıyla işlenmesi söz konusu olabilir. Bu gibi durumlarda TCK'nın 44.maddesinde düzenlenen farklı neviden içtima kuralları uygulama alanı bulacak ve fail sadece en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılacaktır.

    Zamanaşımı

    Yargı görevi yapanı etkileme suçu için belirlenen hapis cezasının üst sınırı 5 yılın altındadır. Bu nedenle TCK'nın 66.maddesinin 1.fıkrasının e bendi uyarınca suça ilişkin dava zamanaşımı süresi, işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır. Dava zamanaşımını kesen sebeplerin varlığı halinde söz konusu süre, en fazla 12 yıla kadar uzayabilir.

    Muhakemeye İlişkin Kurallar: Suçun takibi kanun koyucu tarafından herhangi bir muhakeme şartına bağlamamıştır. Bu nedenle re'sen takip edilen suçlardandır. Bu suça ilişkin görevli mahkeme ise Asliye Ceza Mahkemeleridir.

    Konula İlgili Bazı Yargı Kararları

    Savcı ve Hakimi etkilemeye yönelik sözler söylemesiyle alakalı yargı kararı:

    Sanık ...'in, kendisine trafik cezası yazan polis memuruna söylediği, “Bana ceza yazamazsın, ben burada daha önce savcıyı tokatladım, o da mesleği bıraktı, seninle emniyette görüşeceğiz.” şeklindeki sözleri nedeniyle görevi yaptırmamak için direnme suçundan dolayı yargılandığı Gölköy Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/150 esasına kayden görülen davanın 28.04.2014 tarihli duruşmasında, Cumhuriyet savcısından sorgu ve savunmasına yönelik mütalaa alınırken, söz alıp, “Gölköy Emniyet Teşkilatı ve Gölköy Cumhuriyet Başsavcılığı paralel devletin içindedir, buna ilişkin kaymakamlığa ve gerekli yerlere gideceğim.” demek suretiyle TCK'nın 277. maddesinde düzenlenen yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;

    Sanık tarafından 28.04.2014 tarihli duruşmada söylenen sözlerin söyleniş şekli ve içeriği ile dosya kapsamına nazaran, sanığın, görülmekte olan davada, gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya bir haksızlık oluşturmak amacıyla, lehine sonuç doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da beyanda bulunması için, yargı görevi yapanları hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs etmediği ve üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında CMK'nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle sanığın mahkumiyetine karar verilmesi," (Yargıtay 12.Ceza Dairesi 2018/7542 E. 2019/4456 K.)

    Hâkime dilekçe yazılarak iltimas yapılacağına dair bilgi notu gönderilmesiyle alakalı yargı kararı:

    Şikayetçi .... hakkında, sanık ...'in üvey oğlunu kasten öldürmesi eyleminden dolayı kasten öldürme suçundan Fethiye Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.11.2011 tarihli, 2010/222-2011/271 sayılı mahkumiyet kararının olayda meşru savunma koşullarının oluştuğu görüşüyle duruşma savcısı ve şikayetçinin müdafii tarafından temyiz edilmesini müteakip, sanık ... ve eşinin, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2012/3686 esasına kaydedilen ve 28.11.2012 tarihinde duruşmalı temyiz incelemesi yapılacak olan dosya ile ilgili olarak Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanı olan tanık ...'e hitaben yazıp gönderdikleri dilekçede,

    adı geçen tanığın Fethiye'de çalışmış olduğu dönemde tanıdığı olan bir siyasi partinin ..... isimli ilçe başkan yardımcısının meşru savunma hükmünün uygulanmaması nedeniyle kararın bozulması için girişimde bulunacağına dair ihbar niteliğinde elektronik ileti aldıklarını ve dedikodulardan rahatsızlık duyduklarını ifade edip, “...Hiçbir zaman ve hiçbir şekilde bu tarz söylemlere inanmamakla birlikte bu husustan sizin de bilgi sahibi olmanız gerektiğinizi düşündük. Yargı mensubu olan kişiler ile ilgili böyle söylemler yapılarak o kişinin isminin ve mesleğinin lekelenmesi amaçlanmaktadır.

    Size bu mektubu yazma amacımız, yukarıda ismini zikrettiğimiz kişileri eğer tanıyor iseniz bu konuda kendilerini bilgilendirerek böyle söylentilere mahal verilmemesi yönünde uyarıda bulunmanızdır. Bu hassas olay nedeniyle anne ve baba olarak bizim çok büyük bir kederimiz bulunmaktadır. Ancak yargı üzerinde bu tür söylemler bu kederin çoğalarak büyümesine neden olmaktadır. Dolayısıyla bu şahıslar tarafınızdan tanınmıyor olsa bile özellikle ... otel sahibi olarak bildirilen .... adındaki şahsın bu faaliyetleri nedeniyle hakkında belki de suç duyurusunda bulunmayı düşünebilirsiniz.

    Adaletinize ve doğruluğunuza inancımız tamdır. Bu mektubu yazma amacımız sadece sizi bilgilendirmek olup, gereğini her yönü ile takdir edeceğinize kuşkumuz bulunmamaktadır. Zamanınızı almış olmaktan dolayı affınıza sığınarak işlerinizde başarılar dileriz. (Bize gelen yazı eklice sunulmaktadır.) SAYGILARIMIZLA İYİ ÇALIŞMALAR DİLERİZ.” ibareleri ile tamamlanan dilekçe ekinde, dilekçedeki açıklamalarını destekleyen ve kimin tarafından gönderildiği belirli olmayan elektronik iletinin bilgisayardan alınan çıktısını da eklemeleri nedeniyle sanık hakkında TCK'nın 277. maddesinde düzenlenen yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan dava açıldığı olayda;

    Dilekçe ekindeki elektronik ileti içeriğinin sanık tarafından oluşturulduğuna ve elektronik iletinin düzmece (sahte) olduğuna dair, savunmanın aksine, dosya kapsamında hiçbir delil bulunmaması karşısında, sanığın, temyiz aşamasındaki dava dosyasına ilişkin açıklamaların yer aldığı elektronik iletiyi, temyiz incelemesini yapacak olan dairenin başkanını bilgilendirme amacını taşıyan bir dilekçeyle birlikte dava dosyasına göndermekten ibaret eyleminde, üzerine atılı yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle sanığın mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir." (Yargıtay 12.Ceza Dairesi 2018/7532 E. 2019/4452 K.)

    Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi ve tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan mahkumiyet kararı verilmesiyle alakalı yargı kararı:

    İlk Derece Mahkemesince, dosyada mevcut belge ve bilgiler, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde alınan beyanlarla birlikte dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/383 Esas sayılı dosyasında kasten adam öldürmeye iştirak suçundan yargılanan ...'un müdafiliğini üstlenmek amacıyla 08.04.2014 tarihli duruşmadan bir hafta kadar önce dosyayı incelemek için gittiği mahkeme kaleminde yazı işleri müdürü tanık ...'a dava konusu dosya ile ilgili olarak ''Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan olduğunu bildiğim biri, bu dosya ile ilgili olarak sanık ...'un zengin bir adam olduğunu,

    yüksek bir avukatlık ücreti ile davasına bakma ihtimalinin olabileceğini ve Sanık ...'un 08.04.2014 tarihli oturumda tahliyesi için, ...'in müdafii Av. ...'in mahkeme başkanına 1 milyon TL vereceğini söyledi'' şeklinde beyanda bulunup, mahkeme başkanı tanık ...'a da aynı duyumunu aktarıp ve ''ben sizi dürüst biri olduğunuzu biliyorum, zarar görmemeniz için bunları size anlatıyorum'' şeklinde sözler söyleyerek sanık olarak yargılanan ... aleyhine olacak şekilde mahkeme hakimini hukuka aykırı olarak etkilemeye çalışan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 277/1. maddesindeki yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir." ( Yargıtay 12.Ceza Dairesinin 2022/4228 E. 2024/6051 K.)

    Tanığa karşı TCK 277.maddesinde belirtilen suçun işlenmesi sonucu mahkumiyet kararı verilmesiyle alakalı yargı kararı:

    Yerel Mahkemece, Dairemizce verilen bozma ilâmı üzerine yapılan yargılama sonunda; sanık ...’ın, kendisinin davalı ve ağabeyi olan şikâyetçi ...’in davacı sıfatını taşıdığı Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/561 Esas sırasına kayden görülmekte olan 29.07.2013 tarihli muhdesatın tespiti davasına şikâyetçi ... tarafından isimleri bildirilen tanıkların tanıklık yapmalarını engellemek amacıyla, onların yanına gidip, değişik zamanlarda görüştüğü davacı tanıklarından ...’ye;

    “Aile meselesi, sen karışma.”; ...’e de; “Bizim aile meselemiz. Karışmazsan senin için daha iyi olur.” şeklinde sözler söyleyerek, gerçeği söylemekle yükümlü olan tanıkları hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs ettiği ve tanıklardan hatıra binaen ricada bulunmayan sanığın fiillerinin iltimas derecesini aştığı kabul edilerek, sanık hakkında zincirleme şekilde 5237 sayılı TCK'nın 277/1. madde ve fıkrasının 1. cümlesindeki yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir. (Yargıtay 12.Ceza Dairesinin 2023/2994 E. 2024/5408 K.)

    Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

    Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2024 -2025 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

    İlgili yazılarımız;
    • Yargı Görevi Yapanı, Bilirkişiyi Veya Tanığı Etkilemeye Teşebbüs Suçu


    AV. İREM BİKE DEMİRHAN


    Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.
    Yardım lazım mı? Bizimle İletişime Geç!
    Hukuk iyi ve adil olanın sanatıdır.

    İletişime geçin

    +905455880258