Yağma Suçunun Nitelikli Halleri

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Yağma Suçunun Nitelikli Halleri

Yağma Suçunun Nitelikli Halleri

Yagma sucunun nitelikli halleri

Yağma suçunun nitelikli halleri Türk Ceza Kanunu m.149’da düzenlenmiştir.

Yağma Suçu Nedir?

Yağma suçu Türk Ceza Kanunu’nun 148. Maddesinde düzenlenen bir suçtur. Malın yağması suçu, TCK’nın md. 148/1’de, “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Bu hal, malın yağması suçunun temel şeklini oluşturmaktadır.

Yağma Suçunun Ağırlaştırıcı Halleri

Yağma suçunun nitelikli halleri ağırlaştırıcı ve hafifletici halleri olarak ikiye ayrılabilir.

Suçun Silahla İşlenmesi

Yağma suçunun nitelikli hallerinden olan suçun silahla işlenmesi TCK 149. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde  suçun ağırlatıcı bir hali olarak sayılmıştır. Yasa koyucu, silahın mağdur üzerinde korkunun etkisini arttırdığı, eylemin icrasını kolaylaştırdığı, faile cesaret verdiği, aynı zamanda mağdurun faile karşı direnme gücünü kırdığı düşüncesiyle bu durumu ağırlatıcı hal olarak saymıştır.

Yağma suçunun işlenmesinde silah, tehdit aracı olarak kullanılmaktadır. Burada silahın gerçeğine benzemesi ve korkutucu etkisinin olması yeterli görülmüş, silahın mutlaka ateşli bir silah olması aranmamıştır.

Suçun Kişinin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle İşlenmesi

Yağma suçunun nitelikli hallerinden olan failin kendini tanınmayacak hale getirerek suçu işlemesi, yağma suçunun ağırlaştırıcı nedenidir.

Bir kimseye karşı tanımadığı veya kim olduğu belli olmayan kişiler tarafından eylemde bulunulması, ona yoğun bir korku salmasının yanında, mağdurun savunma imkanını azaltacağından ve failin teşhisini de zorlaştıracağından kanun koyucu bu hususu nitelikli hal olarak saymıştır.

Kişinin kendisini tanınmayacak hale koyması ile anlatılmak istenen, failin teşhisini olanaksızlaştıracak biçimde dış görünüşünde her türlü değişiklik yapması, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması, görünüşünü değiştirmesidir. Bu durumda amaç, karşısındakine korku vermesi veya kimliğini saklamak olacağına göre, bu amaçlardan birine ulaşmak için üzerindeki giyim, aksesuar vs. gibi üzerinde yapacağı her türlü değişikliği tanınmayacak hal saymak gerektiği kabul edilmektedir. Kişinin suç işlerken maske kullanması, kafasına çorap takması, makyaj yapması, takma saç-sakal kullanması, gözlük veya şapka ile kendini gizlemesi durumlarında fail kendini tanınmayacak hale getirmektedir.

Suçun Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi

Yağma suçunun nitelikli hallerinden olan yağma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmaktadır. Bu ağırlatıcı halin oluşması için, birden fazla kişiden söz edilmiş olması nedeniyle suçun en az iki kişi tarafından birlikte işlenmesi gerekir.

Yasa koyucu, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesinde bir yandan eylemin yoğunluğu artarken, diğer yandan mağdurun kendini savunma imkânı zorlaştığı için bu durumu nitelikli hal olarak kabul etmiştir.

Suçun birlikte işlenmesinden kasıt, birden fazla kişinin, suçun icra hareketlerini müşterek fail olarak sorumluluk doğuracak şekilde birlikte gerçekleştirmiş olması gerekir. Dolayısıyla, suça katılan her iki kişinin de asli fail olarak katılması ve birlikteliğin korkutucu gücünü mağdura yansıtmış olmaları gerekir.

Yağma Suçunun Yol kesmek Suretiyle İşlenmesi

Yağma suçunun nitelikli hallerinden olan suçun yol kesmek suretiyle işlenmesi ağırlaştırıcı hallerden birisidir. Yasa koyucu, yağma suçlarının yol kesmek suretiyle işlenmesi durumunda seyahat özgürlüğünün ihlal edilmiş olması; konut veya işyerinde işlenmesi halinde ise kişinin özel kullanıma tahsis ettiği yerlerin huzur ve güvenliğinin ihlal edilmiş olmasını nazara alarak bu halleri ağırlatıcı hal saymıştır.

Yol kesmek, yoldan gelip geçenlerin durdurulması suretiyle olabileceği gibi, yol üzerine engeller koymak suretiyle de yapılabilir. Yol tabirini, geniş manada anlamak lazımdır. Yani suçun halkın ve her türlü araçların geçmeleri için yapılmış yollarda işlenmesi şart olmayıp insanların ve araçların geçeceği umulan her türlü patika, tarla, orman, bağ, koruluk gibi yol olmayan yerlerden geçen kimselerin önüne çıkmak suretiyle işlenmesi dahi yeterlidir.

Yağma suçunun yol kesmek suretiyle işlenmesinde bu ağırlaştırıcı nedenin uygulanabilmesi için suçun önceden tasarlanmış, bu suretle yolda tertibat alınmış ve yoldan geçme özgürlüğünün böylece kısıtlanması gerekir. “Kesme” ifadesi, bu nitelikli halin önceden düşünülmüş olmasını gerektirir.

Yağma Suçunun Konut veya İşyerinde İşlenmesi

Yağma suçunun nitelikli hallerinden olan konut veya işyerine girilerek işlenen yağma suçunda, konut dokunulmazlığının ihlali suçu yağma suçunun ağırlaştırıcı sebebi sayılarak, yeni bir bileşik suç tipi ortaya koymuştur.

Yasa koyucu, kişilerin malvarlığına karşı işlenen yağma suçunun, konut veya işyerinde işlenmiş olması halinde, kişinin kendisine özgü barış ve sükununun bozulması, yuvasındaki yaşamın sulh ve selametle cereyanı için var olması gerekli güvenlik duygusunun zedelenmesi ile işyerinde çalışma özgürlüğünün ihlal edilmesinden dolayı suçun bu yerlerde işlenmesini ağırlatıcı hal olarak kabul etmiştir.

Suçun Beden veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı İşlenmesi

Bu nitelikli yağma suçunun mağduru, beden ve ruh bakımından kendisini koruyamayacak olan kişidir. Örneğin, sakatlık, yaş küçüklüğü, ağır hastalık, yaşlılık, hamilelik, akıl hastalığı gibi sebeplerle hareket alanı kısıtlanmış kimseler bu suçun mağduru olabilir. Ancak, bedensel ya da ruhsal olarak özürlü olmak tek başına bu nitelikli halin uygulanması bakımından yeterli değildir. Bu halin, kişiyi kendini savunamayacak hale getirmiş olması gerekir.

Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak bulunmasının geçici veya sürekli olmasının önemi yoktur. İster geçici ister kalıcı olsun gerçek anlamda bir hastalık oluşturmakla birlikte mağdurun eyleme geçerli bir rıza göstermesi ya da karşı koyması olanağını kaldıran tüm durumlar, bu kapsamda değerlendirilmelidir. Mağdurun bu hali kendisinin yaratmış olmasının bir önemi bulunmaz.

Suçun Var Olan veya Varsayılan Suç Örgütlerinin Oluşturdukları Korkutucu Güçten Yararlanılarak İşlenmesi

TCK’nın 149/1-f bendinde, yağma suçunun var olan veya varsayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi, suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Bu nitelikli hal, bir yandan kötülüğün birden çok kişiden geleceğini belirtmesi, diğer yandan da kaynağı gizli olan bir gücün ortaya çıkaracağı korkunun etkisinin daha fazla olması gerekçesine dayanır.

Bu nitelikli halin oluşabilmesi için, yağmanın belirli örgütlerin adı kullanılarak işlenmesi ve bu örgütün toplumda korku duyulan bir örgüt olması gerekir. Örgüt, gizli veya açık bir örgüt olabilir, hatta olmayan ancak olduğu varsayılan bir örgüt bile olabileceği gibi, failin bu örgütün mensubu olup olmaması önemli değildir. Önemli olan, böyle bir örgütün var olduğu yolunda mağdurda bir izlenim uyandırılması ve yağma suçunun örgütün korkutucu gücünden yararlanılarak işlenmesidir.

Yağma Suçunun, Suç Örgütüne Yarar Sağlamak Maksadıyla İşlenmesi

Yağma suçunun nitelikli hallerinden olan suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla işlenmesi suçun ağırlaştırıcı nedenlerinden birisidir. Bu ağırlatıcı nedenin uygulanması için, yağma suçunun suç işlemek amacıyla oluşturulan bir örgüte yarar sağlamak amacıyla işlenmiş olması gerekir. Burada var olan bir suç örgütü olması gerekir. Varsayılan suç örgütünde, bu nitelikli hal uygulanmaz.

Türk hukukunda, suç işlemek maksadıyla kurulan örgüt (TCK md. 220) ve silahlı örgüt (TCK md. 314; TMK md. 7) olmak üzere iki ayrı örgüt türü düzenlenmiştir. Her iki örgüt de suç örgütüdür. Yağma suçunun, hangi tür örgüte yarar sağlamak maksadıyla işlendiği, bu nitelikli halin uygulanması açısından önem taşımamalıdır.

Suçun Gece Vakti İşlenmesi

Yağma suçunun nitelikli hallerinden olan suçun gece vakti işlenmesi, 765 sayılı TCK’da olduğu gibi suçun ağırlatıcı hali sayılmıştır. Gece vakti deyimi, TCK’nın 6/1-e maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, “gece vakti deyiminden; güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi” anlaşılır.

Karanlıkta, mağdurun kendini koruyabilme olanağı daha azdır. Ayrıca karanlıkta, suç karşısında daha yoğun bir korku duyulacağı muhakkaktır. Bunlarla birlikte, gece vaktinin artırım nedeni olarak öngörülmesinin sebepleri arasında, mağdurun gece vakti korumasız kalması, kolluk güçlerinin yardımının gecikebileceği, mağdurun huzur ve sükununun daha fazla bozulacağı, insanların olaya tanıklık yapmaları ve failin teşhisinin zorlaşacağı sayılabilir.

Yağma Suçunun Hafifletici Hali (Değerin Azlığı)

Yağma suçunun nitelikli halleri ağırlaştırıcı ve hafifletici halleri olarak ikiye ayrılabilir.

TCK 150/2. maddesi uyarınca, yağma suçunun konusunu oluşturan mal, para ve senedin değerinin az olması, suça tesir eden hafifletici sebep sayılarak failin cezasından üçte birden yarıya kadar indirim yapılabilecektir. 765 sayılı TCK’nın 522. maddesi ile benzer olan bu düzenleme ile önceki TCK’da yer alan malın değerinin hafif ve pek hafif olması ayrımına yer verilmemiştir.

Cezada indirim konusunda hakim, takdir yetkisine sahiptir. Burada hakim cezayı indirebileceği gibi indirmeyebilir de. Failin kişiliği de değerlendirilerek cezada indirim yapılması konusu değerlendirilecektir.

Malın değerinin fazla olmasına karşın, fail değerinin az olduğunu düşünerek malı bulunduğu yerden zorla alırsa, TCK’nın 30/2. maddesine göre bu yanılmasından faydalanacaktır. Fail malın değerini fazla zannediyor, ancak değer az ise bu durumda fail yine de TCK 150/2. maddesinden faydalanacaktır.

Konuya İlişkin Yargıtay Kararları

Yağma suçunun nitelikli halleri ile ilgili içtihatlara bakmak gerekirse;

Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2015/14-203 K. 2016/2 T. 19.01.2016:

“…Yağma suçu da 5237 sayılı TCK’nun 148 ila 150. maddelerinde düzenlenmiş olup, Kanunun 148. maddesinin 1. fıkrasında; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceğinden ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması” şeklinde suçun temel hali, ikinci fıkrasında senedin yağması, üçüncü fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde de kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla yağma ile yağmada değer azlığı yaptırıma bağlanmıştır.

Kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit edilerek veya cebir kullanılarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur.

“Daha az cezayı gerektiren hal” başlıklı 150. madde ise;

“(1) Kişinin bir hukukî ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması hâlinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(2) Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir.” şeklinde düzenlenmiş olup, madde ile yağma suçunun daha az cezayı gerektiren halleri belirlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasına göre, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanılması halinde, tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Buna göre bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanılması halinde eylem daha az cezayı gerektiren yağma suçunu oluşturmakta, ancak yaptırım olarak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanmaktadır.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile yağma suçuna ilişkin maddeler birlikte değerlendirildiğinde, suçlardan birinin diğerinin unsuru veya ağırlaştırıcı nedeni olması gibi bir durum söz konusu olmadığından, bu iki suç yönüyle bileşik suçtan söz etmek mümkün değildir. Her iki suç yönüyle de önem arzeden cebir ve tehdit yağma suçunda maddi unsur içinde yer alan fiil unsurunu oluşturmakta iken, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda ise nitelikli hallerden birini oluşturmaktadır…”

Yargıtay 6. Ceza Dairesi E. 1975/5921 K. 1976/639 T. 29.01.1976:

“…TCK.nun 497. maddesi “yukarıdaki maddelerde beyan olunan cürümler” geceleyin veya silah ile tehdit ederek işlenirse, deyimi ile yeni 495 ve 496. maddelerde yazılı suçların bir kimse tarafından geceleyin işlenmesi ile gündüz veya gece ayırımı yapılmadan silah ile tehdit ederek işlenmesi hallerini, nitelikli yağma suçu saymış ve cezasının onbeş sene ağır hapisten başlatılmasını öngörmüştür.

  1. maddenin, 2. fıkrası yağma suçunun 1. fıkrada geceleyin veya silah ile tehdit ederek işlenmesi halinden, ayrık bir sistem getirerek bu fiiller deyimi ile başlayan ifadesi ile, yukarıdaki maddelerde açıklanan yağma suçlarının bir kimse tarafından yol kesmek suretiyle veya içlerinden velev birisi görünür şekilde silahlı bulunan ikiden ziyade kimseler tarafından, yahut kıyafetini tebdil etmiş şahıslar tarafından işlenmesi, halini nitelikli yağma suçlarının en vahimi saymış, bir yağmada bu unsurlar bulunduğu takdirde cezanın yirmi sene ağır hapisten başlatılmasını öngörmüştür. Bu fıkrada, içlerinden velev birisi görünür şekilde silahlı bulunan ikiden ziyade kimseler tarafından işlenmesi hali ayrık, yağma suçu vahametini yol kesmek suretiyle işlenmesi yahut kıyafetini tebdil etmiş şahıslar tarafından işlenmesi halinden almaktadır.

Kanun yağma suçunun bir kişi tarafından yapılmış olsa dahi, yol kesme suretiyle işlenmesiyle içlerinden velev birisi görünür şekilde silahlı bulunan ikiden ziyade kişiler tarafından işlenmesi hallerini, kıyafetini tebdil etmiş şahıslar tarafından işlenmesi haliyle eşit derecede vahim gördüğü için bu üç şekilde işlenen yağma suçlarını aynı ceza ile cezalandırmıştır.

Yağmanın kıyafetini tebdil etmiş olan bir şahıs tarafından işlenmesi, suçu işleyen kimseye bazı kolaylıklar sağlar, Muhatap da daha fazla korku ve toplumda daha yaygın huzursuzluk tevlit eder. Açıklandığı üzere burada vahamet suçu işleyen kimselerin çok olmasında değil, bizatihi kıyafetini tebdil etmiş, şahıslar tarafından işlenmesindedir. Nitekim yasa metni açıkça kıyafetlerini tebdil etmiş şekilde değil, kıyafetini tebdil etmiş deyimiyle buna işaret etmiş olmaktadır.

Buradaki şahıslar tabiri çoğul değil, herhangi bir şahıs anlamındadır. Yasaları uygulayanların yasa metnine sadık kalmaları zorunludur. Ancak yine yasaların konulmalarındaki amaçlarına göre yorumlanarak uygulanması da münakaşa götürmeyen bir gerçektir…”

Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

Ceza avukatı vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  Ceza hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla  her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

İlgili yazılarımız;
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sivas Avukat Irem Bike Demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?