Vicdani Delil Sisteminin Tek İstisnası: “Bedelsiz Senedi Kullanma” Ve “Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması” Suçları Tanık İle İspat Edilemez.

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Vicdani Delil Sisteminin Tek İstisnası: “Bedelsiz Senedi Kullanma” Ve “Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması” Suçları Tanık İle İspat Edilemez.

Vicdani Delil Sisteminin Tek İstisnası: “Bedelsiz Senedi Kullanma” Ve “Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması” Suçları Tanık İle İspat Edilemez.

Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kurulunun (İBK) 24/03/1989 tarih ve 1/2 sayılı içtihadına göre ” bedelsiz senedi kullanma” ve ” “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçları (5271 sayılı TCK m.156,209) tanıklam ispat edilemez. Uygulama bu içtihat doğrultusunda suçun ispatında yazılı delil aramakta, bulunmadığı durumlarda dava beraatla sonuçlandırılmaktadır. Vicdani delil sistemi ve delillerin serbestliği ilkesine aykırı bu İBK ve uygulama, öğretide yoğun bir eleştiri almakatdır.

YARGITAY 11.Ceza Dairesi, Esas: 2013/ 154, Karar: 2014 / 17871, Karar Tarihi: 30.10.2014:
“Bononun aradaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 24.03.1989-1/2 sayılı kararında öngörüldüğü üzere, yazılı delille ispatı zorunlu olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun cevaz verdiği ayrık durumlar dışında tanıkla ispatının olanaklı bulunmadığı cihetle; 05/11/2008 tarihli ekspertiz raporunda bonoda mevcut “15/09/2007” ile “2030,00” ibarelerinin önceden siyah kurşun kalemle yazılmış ibarelerin silinmesinden sonra yazılmış olduğunun belirtilmiş olması karşısında; Mahkemenin “Senedin ilk düzenlendiğinde kurşun kalem ile doldurulan miktar ve tarih hanelerinin sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulması şeklinde gerçekleştiği anlaşılan olayın kurşun kalem ile doldurulması nedeni ile açığa imzalanan senet niteliğinde bulunan belgenin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu konusunda senetle ispat zorunluluğu göz önüne alındığında, sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair cezalandırılmalarına yetecek derecede her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve tam bir vicdani kanaat uyandırıcı delil elde edilemediği” şeklindeki kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamedeki 1 numaralı bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.”

YARGITAY 23.Ceza Dairesi, Esas: 2015/4452, Karar: 2015/8343, Karar Tarihi: 17.12.2015:
“Sanıkların beyanlarında söz konusu kamyonun 2011 yılının mart ayında, tanıkların anlatımına göre 15/07/2010 tarihinde, katılanların beyanlarına göre ise 22/05/2010 tarihinde sanıklara teslim edildiği, suça konu senedin ise dosya kapsamından 08/03/2010 tarihinde sanıklar tarafından icraya konulduğu, bu haliyle icra takibinin her halükarda kamyonun tesliminden önce yapıldığının anlaşılması ile katılanların, borcunu ödediğine dair yazılı delil ibraz edememesi ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.03.1989 gün ve 1988/1 Esas, 1989/2 Karar sayılı içtihadında, senedin bedelsiz kaldığı ya da anlaşmaya aykırı olarak kullanıldığının yazılı delille ispatlanmasının zorunlu olduğunun belirtilmiş olması karşısında sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden dosya oluşa ve kapsamına uygun olmayan, yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,”

YARGITAY 15.Ceza Dairesi, Esas: 2013/22059, Karar: 2016/48, Karar Tarihi: 11.01.2016:
“Sanık R.’ın aşamalardaki tüm savunmalarında, suça konu senedi 2005 yılında katılanın borçlarına karşılık ondan aldığını, sonrasında ise, alacağını haricen tahsil edemediğinden, suça konu senet ile ilgili icra takibi başlattığını belirterek suçlamaları kabul etmemesi ile diğer sanık M.’nın kendisinde bulunan senetlerle suça konu senedin bir ilgisinin bulunmadığını söylemesi ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.03.1989 tarih ve 1988/1-1989/2 sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, senedin bedelsiz kaldığının ya da anlaşmaya aykırı kullanıldığının HUMK’un belirttiği istisnalar dışında, tanıkla ispat olunamayacağı da dikkate alındığında, takibe konulan miktarın yazılı delille ispatlanmasının zorunlu olmasına rağmen, katılanın borcunun olmadığına veya borcu ödediğine dair herhangi bir belge ibraz edememesi ve tanık beyanlarının alacağın ispatı için yeterli olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların cezalandırılmasına yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, beraatları yerine yazılı şekilde mahkûmiyetlerine karar verilmesi,” 22.11.2021

(KAYNAKÇA: Dr.Doğan Gedik, Ceza Muhakemesinde İspat ve Şüphenin Sanık Lehine Yorumlanması, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020)

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?