Velayet Davası Nedir? 2025

Velayet, küçüklerin ve bazı durumlarda kısıtlı çocukların gerek kişiliklerinin gerek mallarının korunması ve onların temsili konusunda kanunun ana babaya yüklediği ödevler ile bu ödevlerin gereği olan hakların tümünü ifade eder. Velayet bir hak olduğu kadar belki ondan fazla olarak bir yetkidir. Velayet hakkı bunu kullananın değil aslında çocuğun yararına bir haktır. Bu sebeple velayete bir yetki olarak bakılması kurumun niteliğinin doğal sonucudur.
Boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte evlilik birliği sona erdiğine göre velayetin beraberce kullanılma olanağı kalmamaktadır. Boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra velayet hakkının kime verileceğini aile mahkemesi kural olarak boşanma davası içinde belirlenir ise de bu konuda karar verilmemiş ise bağımsız dava açılması gerekir.
Boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun m.366 f.3 hükmüne göre velayet hakkının kime verileceğini aile mahkemesi hâkimi belirler. Velayetin bir tarafa verilmesi sonucu diğeri velayet hakkını kaybedecektir.
İçindekiler
- 1 Velayet Davasında Kardeşlerin Durumu Nasıl Olur?
- 2 Velayetin Eşlerden Birisine Tedbiren Verileceği Durumlar Nelerdir?
- 3 Ana-baba Evli Değil İken Açılabilecek Velayet Davaları Nelerdir?
- 4 Hangi Durumlarda Velayet Babaya Verilir?
- 5 Ortak Velayet Davası Nedir?
- 6 Velayetin Tanınması Ve Tenfizi Davası Nedir?
- 7 Velayet Davası Nasıl Ve Nerede Açılır?
- 8 Velayet Davasında Yetkili Mahkeme Neresidir?
- 9 Velayet Davası Ne Kadar Sürer?
- 10 Velayet Davasında Gerekli Belgeler Nelerdir?
- 11 Velayet Davasında Başvuru Süreci Nasıl Olur?
- 12 Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Velayet Davasında Kardeşlerin Durumu Nasıl Olur?
Velayet düzenlemesinde çocukların güvenliğini tehdit eden ciddi ve inandırıcı bir delil bulunmadığı sürece kardeşlerin birbirinden ayrılmamasına özen gösterilmelidir. Çocukların üstün yararı da bu düzenlemeyi kılar. Boşanma sonucunda çocuğa anne ve babasından ayrı kalmasını açıklayabilirsiniz ama kardeşinden de neden ayrılmak zorunda kaldığını anlatamazsınız. Kardeşinden ayrı yaşama olgusu çocuk için katlanılmaz bir travma oluşturur. Konuyla alakalı Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2016/18720 E. 2018/6623 K. 24.05.2018 tarihli kararında;
“2-Mahkemece yapılan yargılama neticesinde tarafların ortak çocuklarından 16.12.2004 doğumlu …’nin velayeti davalı-davacı babaya, 25.10.2008 doğumlu … velayeti ise davacı-davalı anneye, verilmiştir. 11.09.2015 tarihli sosyal inceleme raporuna göre velayeti davacı -davalı anneye verilen …’nın anne yanında, velayeti babaya verilen …’nin de baba yanında kaldığı, baba yanında kalan …’nin anneye karşı tepkili olduğu, anne ile görüşmek istemediği, …’nın ise her iki ebeveyn ile ilişkisinin iyi olduğu her iki ebeveyninde velayet görevini üstlenmeye istekli olduğu anlaşılmaktadır.
Velayetin düzenlemesinde, çocukların kardeşlik ve paylaşım duygusunun gelişimi için çocuğun üstün yararı gerektirmediği taktirde “kardeşlerin birbirinden ayrılmaması ilkesi” esastır. Kardeşlerin birbirinden ayrılmasının onların bedeni ve ruhi gelişimlerine olumsuz etki yapacağı kuşkusuzdur. Açıklanan nedenlerle ortak çocuk …’nın velayetinin davalı-davacı baba yerine davacı-davalı anneye verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Mahkemece tarafların ortak çocukları 2004 doğumlu … davacı-davalı anne yanında bulunduğu gerekçesi ile 15.06.2015 tarihli celse ile anne yararına ayrı ayrı 500 Türk lirası tedbir nafakasına ve tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiş ise de, dosya kapsamına göre ortak çocuk …’nin davanın devamı sırasında 20015 yılı temmuz ayında annenin yanından ayrılarak fiilen baba ile yaşamaya başladığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece, ortak çocuk …’nin dava sırasında davacı anne yanında fiilen kaldığı süre belirlenerek bu süreye sınırlı olmak üzere anne yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakası takdiri doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.”
Velayetin Eşlerden Birisine Tedbiren Verileceği Durumlar Nelerdir?
Aile mahkemesi hâkimi velayeti evliliğin devamı sırasında tedbiren eşlerden birine verebilir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre aşağıdaki durumlarda velayetin eşlerden birine verilmesi mümkündür;
Ortak Hayata Son Verilmesi Sebebiyle Velayetin Verilmesi Davası(TMK m.336)
Ortak hayata son verilmişse aile mahkemesi hâkimi velayeti tedbiren eşlerden birine verebilir. Ortak hayata son verilmişse aile mahkemesi hâkimi velayeti tedbiren eşlerden birine verirken çocuğun yararının üstün tutulması ilkesi dikkate alınarak ana baba yerine çocuğun yararı gözetilmelidir. Ortak hayata son verilmesi sebebiyle aile mahkemesi hâkimi velayeti tedbiren eşlerden birine verecek ise diğer eş ile çocuk arasında uygun kişisel ilişki kurulması gerekir.
Ayrılık Hali Sebebiyle Velayetin Verilmesi Davası(TMK m.336)
Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanacakları için ayrılık durumunda kural olarak velayetin birlikte kullanımında bir değişiklik olmaz. Ayrılık hali gerçekleşmişse aile mahkemesi hâkimi velayeti tedbiren eşlerden birine verebilir. Ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velayeti tedbiren eşlerden birine verebilirse de çocuğun yararının üstün tutulması ilkesi dikkate alınarak ana baba yerine çocuğun yararı gözetilmelidir. Ayrılık hâli sebebiyle aile mahkemesi hâkimi velayeti tedbiren eşlerden birine verecek ise diğer eş ile çocuk arasında uygun kişisel ilişki kurulması gerekir.
Geçici Olarak Velayetin Verilmesi Davası
Velayet koşulları varsa geçici olarak diğer bir ifadeyle tedbiren düzenlenebilir. Velayetin geçici olarak düzenlenmesi istemi varsa aile mahkemesinde yoksa 4787 SK. M.2.f.2 hükmüne göre aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılacaktır. Velayetin geçici olarak düzenlenmesi istemi boşanma davasından davasından bağımsız olarak açılmış ise yetkili mahkeme kural olarak eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
Ana-baba Evli Değil İken Açılabilecek Velayet Davaları Nelerdir?
Ana baba evli değilse velayet kural olarak anaya ait ise de bu kuralın bazı istisnalarını içeren davalar mevcuttur. Ana baba evli değilse aile mahkemesi, çocuğun menfaatine göre belirli koşullarda vasi atar veya velayeti babaya verir. Boşanma davasından sonra doğan çocuk ile kişisel ilişki kurulması istemi velayetin düzenlemesi talebini de kapsar.
Hangi Durumlarda Velayet Babaya Verilir?
- Ana Küçük Olduğu İçin Velayetin Babaya Verilmesi Davası(TMK m.337): Ana küçük ise aile mahkemesi hâkimi çocuğun menfaatine göre vasi atar veya velayeti babaya verir.
- Ana Kısıtlı Olduğu İçin Velayetin Babaya Verilmesi Davası(TMK m.337): Aile mahkemesi hâkimi ana kısıtlı ise çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.
- Ana Öldüğü İçin Çocuğun Velayetinin Babaya Verilmesi Davası(TMK M.337): Ana ölmüş ise aile mahkemesi hâkimi çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.
- Anadan Velayet Alındığı İçin Velayetin Babaya Verilmesi Davası(TMK m.337): Velayet anadan alınmışsa aile mahkemesi hâkimi çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.
Velayetin babaya verilmesiyle ilgili Yargıtay’ın vermiş olduğu bazı kararlar şöyledir;
- Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2010/14214 E. 2011/15797 K. 13.10.2011 tarihli kararında
“2-Müşterek çocuk 2001 doğumlu Enes’in velayeti anneye verilmiştir. Karardan sonra Kayseri Çocuk Mahkemesinin 28.05.2010 gün 2010/78 D.iş sayılı kararı ve Kayseri 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/1073 esas 1041 karar sayılı ilamından annenin müşterek çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı, müşterek çocuğun duruşmada babasının yanında daha mutlu olduğunu da belirttiği hususu da gözönüne alınarak, velayetin davalı-davacı babaya verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.”
- Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2016/2170 E. 2017/7272 K. 12.06.2017 tarihli kararında
“3-Toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının ortak çocukları elleri ve gözleri morarıncaya kadar dövdüğü anlaşılmaktadır. Velayet düzenlemesinde aslolan çocukların üstün yararıdır. Şiddet uygulayan bir anneye çocukların velayetinin verilmesinin çocukların yararına olduğu düşünülemez. Babanın velayet görevini ifa etmesine engel bir halin gerçekleştiğinde iddia ve ispat edilememiştir. Gerçekleşen duruma göre çocukların velayet hakkının babaya bırakılması gerekirken, yazılı şekilde anneye verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.” şeklinde kararları mevcuttur.
- Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2023/7196 E. 2024/5380 K. 04.07.2024 tarihli kararında
“İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının evine ve çocuğuna bakmadığı, çocuğu ile ilgilenmediği, evde temizlik, yemek yapmadığı, kafasına göre gezmeye gidip gece geldiği, eşine bıçakla saldırdığı, erkeğin inşaattan düştüğü, belinden ve kolundan ameliyat olduğu, elinin alçıda olduğu, kadının eşinin koluna terlik fırlattığı, balta ile vurmaya çalıştığı, kapıları kırdığı, soba süngüsü ile davacı karşı davalının koluna vurduğu, kadının müşterek çocuğa da şiddet uyguladığı, evden ayrılmadan önce erkeğin annesini dövdüğü, buna karşılık erkeğin de kadına şiddet uyguladığı, bu sebeple kadının birçok kez babasının evine gittiği,
boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile asıl ve karşı boşanma boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun’un) 166ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin babaya verilmesine, anne ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, erkeğin maddi tazminat isteminin ve iştirak nafakası isteminin reddine, kadının maddî ve manevî tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.” şeklinde kararları mevcuttur.
- Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2023/4808 E. 2024/1461 K. 05.03.2024 tarihli kararında
” İlk Derece mahkemesinin 27.03.2019 tarih ve 2017/280 Esas, 2019/334 Karar sayılı kararı ile, taraflar arasında tartışmalar yaşandığı, davalı kadın eşin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle eşini aldattığı, müşterek çocuklara karşı ilgisiz davrandığı, dolayısıyla gelişen olaylarda davalı kadın eşin tam kusurlu olduğu sonuç ve kanaatiyle evlilik birliğinin devamında taraflar açısından korunmaya değer bir yararın kalmadığı ve tarafların tekrar bir araya gelmelerinin mümkün olamayacağı anlaşıldığından zina yönünden ispatlanamayan davada tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına,
ortak çocukların velayetlerinin davacı babaya verilmesine, velayeti babaya verilen ortak çocuklarla anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, erkek yararına 10.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminata, davalı kadının nafaka talebinin reddine ve davalı tarafından usulüne uygun açılmış bir mal rejimi tasfiyesi davası bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.”
Ortak Velayet Davası Nedir?
Velayetin eşlerden birine verilmiş olması kesin hüküm oluşturmayacağından çocuğun üstün yararı söz konusu ise aile mahkemesinde ortak velayet davası açılabilir. Boşanma durumunda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun m.336 hükmüne göre velayet, hakkının kime verileceğini aile mahkemesi hâkimi belirler. Velayet boşanmada çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir. Aile mahkemesi, boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak buldukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin veya vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur.
Velayet hakkının ana babanın her ikisi üzerinde bırakılmasına karar verilmesi Yargıtay tarafından Türk kamu düzenine aykırı kabul edilmekte idi. Ne var ki Türkiye Cumhuriyeti adına 14 Mart 1985 tarihinde imzalanan 11 Nolu Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 Nolu Protokol, 6684 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunarak, 25.023.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe girmiş ve iç hukukumuz halini almıştır. Ek 7 Nolu Protokol’ün 5.maddesine göre, ” Eşler, evlilik bakımından, evlilik süresince ve evliliğin bitmesi halinde, kendi aralarındaki ve çocuklarıyla olan ilişkilerinde, özel hukuk niteliği taşıyan hak ve sorumluluklar açısından eşittir. Bu madde devletlerin çocuklar yararına gereken tedbirleri almalarına engel değildir.”
Bu düzenlemeye göre evliliğin boşanmayla sonlanması halinde ortak velayet asıl olup velayetin eşlerden birine verilmesi istisna olandır.
Ortak velayetin asıl olması ortak velayetin zorunluluk olduğu anlamına gelmemektedir. Ortak velayet gönüllülük esasına dayalıdır. Çekişme çıkacağı taraflarca düşünülmekte ise ortak velayet istenmediği aile mahkemesine açıklanmalıdır. Boşanma davasında velayetin eşlerden birisine verilme istemi varsa çekişmelere neden olacağı için ortak velayet düzenlemesi yapılmamalıdır.
Ortak velayetin her davada çocuğun yararına olduğu söylenemez. Çocuğun güvenliğine ve üstün yararına aykırı olduğuna dair dava dosyasında yeterli olgu ve delil bulunmadığı anlaşıldığı taktirde ana ve babaya ortak velayet verilebilir. Aile mahkemesi hâkimi velayet düzenlemesi yaparken öncelikle ortak velayet konusunda olumlu ya da olumsuz olarak bir karar vermelidir. Ortak velayeti çocuğun üstün yararına aykırı olarak görüyorsa sebeplerini açıklamak zorundadır.
Ortak velayet gönüllülük esasına dayalı olmasına dayalı olarak eşlerin bu konudaki ortak istekleri aile mahkemesi hâkimi için bir zorunluluk yaratmaz. Aile mahkemesi eşlerin bu konudaki ortak isteklerine göre değil çocuğu üstün yararını esas alarak ortak velayet kararı verebilir. Boşanma halinde çocuğun üstün yararı gerekiyorsa velayet ortak olarak kurulabilir.
Çocuğun güvenliği ve esenliğinin sağlanabilmesi için velayeti söz konusu olan idrak çağındaki çocuk, velayeti konusunda mutlaka dinlenmeli ve çocuğun istekleri üstün yararına aykırı değilse gözününe alınmalıdır. Ortak çocuğun, eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin kendisinden sorulması gerekir. Çocuğun mutlaka hâkim tarafından dinlenmesi zorunlu değildir. Uzman tarafından dinlenmiş olup ifadenin yeterli olduğuna kanaat getirilmişse çocuğun ayrıca bizzat hâkim tarafından dinlenmesine gerek bulunmamaktadır.
Ortak velayet konusunda gerektiğinde Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 5 ve 6.maddesi uyarınca uzman bilirkişiden de görüş alınmak suretiyle birlikte değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Ortak velayet konusunda daha önce kesinleşen karar varsa ve sürekli çekişme çıkıyorsa ortak velayetin sonlandırılması aile mahkemesinden her zaman istenebilir. Velayetin düzenlenmesi kamu düzenine ilişkin olduğundan velayet hakkına sahip olanın davayı kabul açıklaması bu tür davalarda tek başına sonuç doğurmaz. Velayet hakkı münhasıran anne ve babaya tanınan bir hak olduğundan anne ve baba dışında hiç kimseye tevdi olunamaz. Ortak velayet konusuyla alakalı bazı yargı kararları aşağıdaki gibidir;
-BAM 2.Hukuk Dairesinin 2019/2783 E. 2019/3945 K. 25.12.2019 tarihli kararında “İnsan haklarını ve hürriyetlerini korumaya dair sözleşmeye ek, 7 nolu protokolün 5. maddesi gereğince eşler çocuklarıyla olan ilişkilerinde eşit haklara sahip olmakla birlikte ortak velayet açısından gönüllülük esas olup anne ve babanın rızasının bulunması gerekir. Dosya kapsamında davalı annenin ortak velayete ilişkin rızası yoktur. O halde ortak velayet koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. Bu sebeple annede bulunan velayetin kaldırılarak ortak velayete hükmedilmesine ilişkin talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.” şeklinde kararı mevcuttur.
Velayetin Tanınması Ve Tenfizi Davası Nedir?
Yabancı mahkemece verilen velayete ilişkin kararın koşulları oluştuğunda tanınmasına ya da tensizine karar verilebilir.
- Velayetin Tanınması Davası
Velayete ilişkin yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilamın tenfiz şartını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 5718 sayılı Kanunun m.54 f.1 hükmünün a bendi uygulanmaz. Diğer bir ifadeyle velayete ilişkin yabancı mahkeme ilamını tanımada karşılıklılık koşulunun aranmasına gerek bulunmamaktadır.
- Velayetin Tenfizi Davası
Velayete ilişkin yabancı mahkeme ilamının Türkiye’de icra olunabilmesi tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Velayete ilişkin yabancı mahkeme ilamının tenfizine karar verilebilmesi için, Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında, karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması şarttır. Konuyla alakalı bazı yargı kararları aşağıdaki gibidir.-Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2010/11237 E. 2011/2718 K. 16.02.2011 tarihli kararında
“Yabancı mahkemece verilen velayete ilişkin kararın Türkiye’de icra olunabilmesi, tenfiz kararı verilmesine bağlıdır (5718 sayılıMÖHUK. md. 50/1). Tenfiz kararı verilmesinin koşulları yasanın 54. maddesinde sayılmıştır. Tenfiz kararı verilebilmesi için, Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında, karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması şarttır (5718 sayılı MÖHUK. md. 54/1-a).
Bu koşul gerçekleşmedikçe yabancı ilamın tenfizine karar verilemez. Tenfizi talep edilen velayete ilişkin ilam Amerika Birleşik Devletleri (North Carolina) Eyaleti Genel Adalet (Asliye) Mahkemesinden verilmiştir. İlamın verildiği devletle Türkiye Cumhuriyeti arasında ilamların tenfizini mümkün kılan ikili veya her iki Devletin taraf olduğu çok taraflı bir anlaşma bulunmamaktadır. Kanuni karşılıklılık ve fiili uygulama ile ilgili olarak Türkiye’de tenfiz edilecek kararın türü ve hukuki niteliği açısından özel bir engelin olup olmadığı hususu araştırılmalıdır.
Bu bakımdan Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nce dosyaya gönderilen 22.12.2009 tarihli cevap; kararın verildiği Eyalet itibarıyla, Türkiye’de tenfiz edilecek kararın türü ve hukuki niteliği bakımından yasal bir engelin bulunup bulunmadığını ve fiili uygulamanın ne yönde olduğunu gösterir mahiyette değildir
Öyleyse Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yasal düzenlemeye göre ilamın verildiği North Carolina (Kuzey Karolina) Eyaletinde, yabancı ilamların tenfizi mümkün kılan bir kanun hükmü veya fiili uygulamanın bulunup bulunmadığının, ilamların türü ve hukuki niteliği bakımından bir engel olup olmadığının ayrıntılı olarak sorulup tespiti ve hasıl olacak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken açıklanan yönler gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.” Şeklinde kararları mevcuttur.
Velayet Davası Nasıl Ve Nerede Açılır?
Velayet davası bu bu konuda hazırlanmış bir dilekçe ile Aile Mahkemesi nezdinde açılır. Aile Mahkemesi’nin olmadığı yerde dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır.
Velayet Davasında Yetkili Mahkeme Neresidir?
Velayet davasında yetkili mahkeme çocuğun veya davalı eşin yerleşim yeri mahkemesidir.
Velayet Davası Ne Kadar Sürer?
Velayet davası, çocuğun eşlerden hangisine bırakılması gerektiği konusunda ince bir tetkik ve değerlendirme gerektiren önemli dava türlerinden birisidir. Bu sebeple talebin niteliği, eşlerin durumu, yaptırılması düşünülen araştırmaların mahiyeti gibi değişken unsurlar bu konuda kesin bir süre verilmesini engellemektedir.
Velayet Davasında Gerekli Belgeler Nelerdir?
Velayet davası açmak için gerekli belgeler arasında, çocuğun doğum belgesi, nüfus kayıt örneği, velayet hakkı talebine ilişkin deliller ve varsa sosyal inceleme raporları yer alır.
Velayet Davasında Başvuru Süreci Nasıl Olur?
Başvuru süreci Aile Mahkemesi’ne dilekçe verilmesiyle başlar ve ardından duruşma süreci başlatılır. Mahkeme, çocuğun üstün yararını koruma amacıyla, delilleri ve tarafların beyanlarını değerlendirir. Bu değerlendirme soncunda karar verir.
Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2024 -2025 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)
İlgili yazılarımız;
- Velayet Davası Nedir? 2025
- Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir?
- Boşanma Davası Nasıl Açılır?
- Boşanmada Eşlerin Eşit Kusuru
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
AV. İREM BİKE DEMİRHAN