Vasiyetnamenin İptali Davası

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Vasiyetnamenin İptali Davası

Vasiyetnamenin İptali Davası

vasiyetnamenin iptali davasi

Vasiyetnamenin iptali davası Türk Medeni Kanunu’nun 557. Maddesinde sadece belirli sebeplere dayanılarak açılabilen, vasiyetnamenin geçersizliği yönünde hüküm kurulmasını sağlayan bir davadır.

Vasiyetname Nedir?

Vasiyetname, insanların ölümlerinde sonra malvarlıklarını kimler arasında ve nasıl paylaştırılmasını istediklerini belirtmek amacıyla düzenledikleri ölüme bağlı tasarruftur. Resmi, el yazılı, sözlü olmak üzere üç şekilde yapılabilir. Vasiyetnamenin iptali davası açılabilmesi için vasiyetnamenin varlığı gerekmektedir.

Vasiyetnamenin Türleri Nelerdir?

Vasiyetnamenin bir türü olan resmi vasiyetname, resmi memur tarafından, iki tanığın katılımıyla hazırlanan bir ölüme bağlı hukuksal işlemdir.

El yazılı vasiyetname, başından sonuna kadar vasiyetçinin el yazısı ile yazılıp, düzenlenme tarihinin belirtilerek imzalanması zorunlu olan, vasiyetçinin arzusuna göre notere, sulh hâkimine ya da yetkili memura bırakılabilen, şekli anlamda bir ölüme bağlı tasarruf türü olarak tanımlanabilir.

Sözlü vasiyetname ise mirasbırakanın; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar nedeniyle resmî ya da el yazılı vasiyetname yapamadığı hallerde, son arzularını sözlü vasiyet yoluyla açıklamak zorunda kaldığı durumlarda söz konusu olur.

Vasiyetnamedeki düzenlemeler nedeniyle hak kaybına uğrayan mirasçılar, iptal koşullarının varlığı halinde vasiyetnamenin iptali davası açabilirler.

Vasiyetnamenin İptali Davası Nedir?

Vasiyetnamenin iptali davası, Türk Medeni Kanunu’nun 557. maddesinde, şu sebeplerin bulunması halinde bir ölüme bağlı tasarrufun iptali için dava açılabileceği belirtilmiştir:

  1. a) Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,
  2. b) Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,
  3. c) Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise,
  4. d) Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.

Bu iptal sebepleri dışında başka bir sebepten vasiyetnamenin iptaline karar verilebilmesi mümkün değildir. Türk Borçlar Kanunu hükümlerince sağlar arası işlemler bakımından kesin hükümsüzlükle sonuçlanacak sebepler irade bozuklukları hariç olmak üzere iptal sebebi olarak düzenlenmişlerdir. Bu durumun en önemli sebebi kanun koyucunun ölen kimsenin son arzularını olabildiğince ayakta tutmayı istemesidir.

Miras bırakan, ölüme bağlı tasarruf yaparken kanunda öngörülen kurallara uymamış olsa bile iptal sebeplerine dayanarak iptal davası açmayan mirasçılar bakımından ortada geçerli şekilde hüküm ve sonuç doğuracak vasiyetname veya miras sözleşmesi olacaktır. Bu imkânı kullanıp kullanmamak menfaati olan mirasçı veya vasiyet alacaklılarının inisiyatifindedir.

Dava hakkı TMK madde 558’de tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısına verilmiştir. Dava ölüme bağlı tasarrufun tamamına ilişkin olabileceği gibi yalnızca menfaat ihlaline sebebiyet veren bir kısmı için de açılabilir. İspat yükü menfaatinin ihlal edildiğini iddia eden davacıdadır. Davalı ise, iptali istenen ölüme bağlı tasarruftan, davacı aleyhine miras hukukuyla ilgili menfaatler elde eden kişidir. İptal davası sonucu verilen hüküm nisbîdir diğer bir ifadeyle yalnızca davanın tarafları bakımından sonuç doğurur. Dava açan kişi bakımından ölüme bağlı tasarrufun kesin hükümsüzlüğü sonucunu doğururken dava açmayanlar bakımından, ölüme bağlı tasarruf geçerliliğini korur. Davalılar bakımından da benzer bir sonuç doğmaktadır.

Vasiyetnamenin İptali Sebepleri Nelerdir?

Vasiyetnamenin iptali sebepleri ehliyetsizlik, irade bozukluğu, hukuka ve ahlaka aykırılık, şekil şartlarına aykırılık olarak kanunda sınırlayıcı olarak sayılmıştır.

Ehliyetsizlik

Vasiyetnamenin iptali sebeplerinden birisi ehliyetsiz kişinin vasiyet düzenlemiş olmasıdır.Bir hukuki işlemin geçerli olabilmesi için tarafların o hukuki işleme ehil olmaları gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu, ehliyeti hak ve fiil ehliyeti olmak üzere ikiye ayırarak düzenlemektedir. Gerçek ve tüzel kişilerin hukuki açıdan haklara ve borçlara sahip olabilmeleri hak ehliyeti olarak tanımlanırken gerçek ve tüzel kişilerin kendi eylemleriyle hak edinebilmeleri veya borç altına girebilmeleri fiil ehliyeti olarak tanımlanmaktadır. Vasiyetname düzenleme ehliyeti ise ikisinin de ortasında özel bir tür olup kanun koyucu on beş yaşını doldurmuş olmayı ve ayırt etme gücüne sahip olmayı yeterli kabul etmiştir.

İrade bozukluğu

Vasiyetnamenin iptali sebeplerinden birisi iradesi sakatlanmış kişinin vasiyet düzenlemiş olmasıdır. İrade açıklaması irade ve beyan unsurlarından oluşur. Geçerli bir irade açıklamasından söz edebilmek için irade ile beyan birbirine uygun olmalıdır. Ancak bazen irade ile beyan birbirine uygun olmayabilir. İşte irade ile beyan arasında ortaya çıkan bu uygunsuzluğa irade bozukluğu denilmektedir.

Hukuka ve Ahlaka Aykırılık

Vasiyetnamenin iptali sebeplerinden birisi vasiyetnamenin hukuka veya ahlaka aykırı olmasıdır. Koşul ve yüklemelerin hukuka ve ahlaka aykırı olması halinde hem koşul ve yüklemeler hem de bunların yer aldığı tasarrufun tamamı geçersiz olacaktır. Ahlak topluma, zamana ve bulunulan ortama göre değişkenlik gösteren nispi bir kavramdır. O zamanki ahlak anlayışı ahlaka aykırılığın belirlenmesinde yol gösterici olacaktır. Hukuka aykırılık içerisinde emredici hukuk kurallarına aykırılığı, kamu düzenine aykırılığı ve kişilik haklarına aykırılığı barındırmaktadır.

Şekil Şartın Noksanlığı

Vasiyetnamenin iptali sebeplerinden birisi vasiyetnamenin kanunda öngörülen şekil şartlarının eksik olmasıdır. Vasiyetnamenin türüne göre şekil şartı değişkenlik göstermektedir. Resmi vasiyetnamede, resmi memur ve iki tanığın katılımı geçerlilik şartıdır. El yazılı vasiyetnamede, tasarrufun yapıldığı tarih de dâhil olmak üzere, vasiyetname metninin başından sonuna kadar el yazısı ile yazılıp imzalanması gerekir. Sözlü vasiyetnamede ise, Sözlü vasiyette, mirasbırakan son arzularını iki tanığa açıklar. Bu beyanın sözlü olması şarttır. Tanıklar vasiyetçinin beyan ettiği son arzularını sözlü olarak hâkime bildirirler. Bunun üzerine hâkim önünde bir tutanak düzenlenir ve bu tutanak tanıklar tarafından imzalanır. Bu şartlardan birisi veya birkaçı sağlanmadığı takdirde vasiyetnamenin iptali davası açılabilir.

Vasiyetnamenin İptali Davasında Hak Düşürücü Süreler

TMK Madde 559 da belirtildiği üzere, “İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve herhâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer. Hükümsüzlük, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.”

Söz konusu hüküm mirasbırakanın ölümünden itibaren sonuç doğurur. Vasiyetnamenin iptali davasının mirasbırakanın ölümünden önce açılması mümkün olmadığı gibi, maddede yer alan sürelerin de mirasbırakan ölmeden önce işlemeye başlaması mümkün değildir. Çünkü ölümden önce mirasçı veya vasiyet alacaklısı sıfatı henüz kazanılmış değildir. Bu sıfat mirasbırakanın ölümünden sonra kazanılır.

Son olarak 4722 sayılı kanunun 17. Maddesinde “Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.” İfadesine yer verilerek vasiyetnamenin düzenlenme ve mirasbırakanın ölüm tarihleri arasında kanunda bir değişiklik meydana gelmesi halinde oluşabilecek kafa karışıklıklarının ve yaşanabilecek uyuşmazlıkların da önüne geçilmiştir.

Vasiyetnamenin İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Vasiyetnamenin iptali davasında ve ölüme bağlı tasarrufların iptaline ilişkin davalarda HMK 2. Maddesine göre Asliye Hukuk mahkemeleri görevlidir. Yetkili mahkeme ise ölen kimsenin (mirasbırakanın) son yerleşim yerindeki mahkemedir. Bu yetki kesin yetkidir. Dava yetkisiz bir mahkemede açıldığı takdirde yetkisizlik nedeniyle reddedilir. Vasiyetnamenin iptaline ilişkin verilen karar geçmişe etkili ve yenilik doğurucu bir karardır.

Konuya İlişkin Yargıtay Kararları

Vasiyetnamenin iptali davasına ilişkin içtihatlara bakmak gerekirse;

Yargıtay 7.HUKUK DAİRESİ Esas:2022-5792 Karar:2022-6390 Karar Tarihi:31.10.2022:

“…Buna göre, mahkemece; mirasbırakanın vasiyetname öncesinde ve sonrasında tedavi görüp görmediği hususunda tarafların bilgisine başvurulması, varsa doktor raporları, hasta müşahede kâğıtları ve film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi, sonrasında vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”

Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2016-11368 Karar:2016-11233 Karar Tarihi:26.09.2016:

“…Mahkemece; murisin, 11.12.2011 işlem tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğuna ilişkin … Kurumu Raporuna itibar edilerek, davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, vasiyetname 01.12.2012 tarihinde düzenlenmiş olup, vasiyetname tarihinden önceki bir tarih olan 11.12.2011 tarihinde murisin fiil ehliyetine haiz olduğuna ilişkin … Kurumu raporuna itibar edilerek, davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, dosyanın tümüyle … Kurumuna gönderilerek, içinde Onkoloji Uzmanı bulunan … Kurumundan vasiyetnamenin düzenlendiği 01.12.2012 tarihinde murisin tasarruf ehliyetine haiz olup olmadığı konusunda rapor alınarak, sonucuna uygun karar vermek olmalıdır.”

Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2014-21890 Karar:2015-17704 Karar Tarihi:11.11.2015:

“…Somut olayda; davaya konu vasiyetname ile muris Hatice ; murisi Ramazan , adına intikal etmiş ve edecek olan Nevşehir İli ve mülhakatı sınırları dahilinde bulunan bilumum taşınmazlar ile sahibi bulunduğu veya hissedarı olduğu T.C. Hudutları dahilinde bulunan taşınmazlardaki her türlü hak ve hisselerinin tamamını davacıya vasiyet etmiş, murisin ölümünden sonra yasal mirasçılar tarafından açılan dava ile davaya konu vasiyetnamenin davalı noter F.. Ç.. tarafından düzenlenmeye başlandığı, ancak noter katibi dava dışı S.Çağdaş Yağmur tarafından imzalandığı, işlemde birlik olmadığından bahisle iptaline karar verilmiş, karar Dairemizce onanarak 22.05.2013’de kesinleşmiştir.”

Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2011-6433 Karar:2011-17282 Karar Tarihi:03.11.2011:

“Görüldüğü gibi resmi vasiyetname düzenlenmesi yasada sıkı şekil şartlarına bağlanmış olup, bu maddeler kamu düzenine ilişkindir. Bu sebeple resmi vasiyetnamede düzenlenmesine iştirak eden kişilerin kimliği önem taşıdığı gibi, kanun, bazı işlemlerinde bizzat resmi memur tarafından yapılmasını emretmiştir. Söz konusu kişinin bu işle vazifeli resmi memur olup olmadığı, engelinin (T.M.K. md.536) bulunup bulunmadığı kimliğinin tereddüt yaratmayacak bir biçimde belli olmasına bağlıdır. Resmi memurun yaptığı işlemler tevsik işlemi olduğu için baştan itibaren aynı memur tarafından yapılması ve son imza işleminin de beyanı alan, okuyan ve vasiyetçiyle şahit sözlerini dinleyen, yazdıran memur tarafından yapılması zorunludur.

Bu yön işlemlerde birlik prensibinin (2.HD.12.11.1965, 3008/5432 sayılı kararı) zaruri bir sonucu olmaktadır. Somut olayda, söz konusu vasiyetname düzenlenirken vasiyetname içeriğinde gerekli olan bütün yerlerde Tarsus 4. Noteri F. K. ismi yazılmıştır. Ancak onay işlemleri. Noter vekili Başkatibi S. S. adına kaşe basılarak onun imzasıyla yapılmıştır. Bu hal söz konusu vasiyetnameyi düzenleyen kişinin kimliği hakkında tereddütler yaratmaktadır. Böyle olunca takriri alanın ve düzenleme yapanın Noter F. K. olduğunu kabul etmek zarureti ortaya çıkmakta olup söz konusu kişinin imzasını muhtevi olmayan belgeyi de resmi vasiyetname olarak nitelemek doğru olmaz. Şu halde yasaya uygun düzenlenmeyen belge bütünlüğü çelişkili vasiyetname şekil şartlarını taşımadığından davanın kabulü gerekirken reddi usul ve kanuna aykırıdır.”

Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2013-19946 Karar:2013-18146 Karar Tarihi:17.12.2013:

“… davacı taraf, dava dilekçesinde; vasiyetçinin okuma yazması olmadığı halde, okur yazarmış gibi vasiyet düzenlendiğini, şekli olarak bu hususun usul ve yasaya aykırı olduğunu da ileri sürmektedir. Gerçekten de, vasiyetname incelendiğinde; önce, mirasbırakanın, okur yazar olmadığının belirtildiği; sonrasında ise, okur yazar olduğu belirtilip, iş bu vasiyetnameyi baştan sona kadar vasiyet edenin okuduğu ve tekrar tanıklar huzurunda söz alarak dediği ifade edilmiş bulunmaktadır. Ayrıca, tanıkların şeklinde beyanda bulundukları anlaşılmaktadır. Vasiyetçinin, okuryazar olmadığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, dava konusu vasiyetname ise, vasiyetçi okur yazarmış gibi yapılıp imza altına alınmıştır. Kanunda belirtilen şekle uyulmamıştır. Bu şekildeki eksiklik geçerlilik şartıdır.”

Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2018-5856 Karar:2018-10138 Karar Tarihi:17.10.2018:

“…Somut olayda, davaya konu vasiyetnamede; mirasbırakan imzasının olması gereken yerde ”sol el baş parmak izi” bulunmakta olup, mirasbırakanın okur yazar olup olmadığı, okur yazar ise neden imza yerine parmak izi kullandığı anlaşılamamaktadır. Şayet mirasbırakan okur yazar değil ise vasiyetname yukarıda belirtildiği üzere, TMK. nun 535. maddesinde gösterilen şekle uygun yapılmamış, vasiyetnamenin noter tarafından mirasbırakana okunmak üzere verildiği onun da okuduğu belirtilmiş, şayet mirasbırakan okur yazar ise de; neden imza yerine parmak izi kullandığına dair bir şerh düşülmemiştir. Bu hali ile davaya konu vasiyetnamenin yasanın aradığı şekil şartlarına bağlı olarak yapıldığından bahsedilemeyecektir.

O halde mahkemece; yasada gösterilen şekle uygun olarak düzenlenmemiş olan vasiyetnamenin bu gerekçe ile iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Yapılan bu açıklamalar karşısında, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken, zuhulen onanmasına karar verildiği bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmakla, davacı tarafın karar düzeltme talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.”

Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla  her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

İlgili yazılarımız;
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sivas Avukat Irem Bike Demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?