Ürün Kirası Sözleşmesi

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Ürün Kirası Sözleşmesi

Ürün Kirası Sözleşmesi

urun kirasi sozlesmesi

Ürün kirası sözleşmesi diğer adıyla hasılat kirası sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu 357-378 maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Ürün Kirası Sözleşmesi Nedir?

Ürün kirası sözleşmesi, TBK m.357’de tanımlanmıştır. Bu tanıma göre; “Ürün kirası kiraya verenin, kiracıya, ürün veren bir şeyin veya hakkın kullanılmasını ve ürünlerin devşirilmesini bedel karşılığında bırakmayı üstlendiği sözleşmedir.”

Madde metninden de anlaşılacağı üzere ürün kirası sözleşmesi; kiraya verenin, ürün veren bir şeyi ya da hakkı kullanmak ve semerelerinden yararlanmak üzere kiracıya bırakmayı veya ürünlerin toplanması (devşirilmesini) için kiracıya bırakmayı, buna karşılık da kiracının belirli ya da belirlenebilir olan kira bedelini ödemeyi üstlendiği bir sözleşmedir.

Ürün Kirası Sözleşmesinin Şekli ve Geçerliliği

Ürün kirası sözleşmesinin kurulması için özel bir şekil şartı benimsenmediğinden sözleşme şekil konusunda TBK’nın genel hükümlerine bağlı olacaktır. Nitekim sözleşmelerin şekil şartı TBK m.12’de; “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.” olarak hüküm altına alınmıştır. Madde metninden de anlaşıldığı üzere bir sözleşmenin geçerliliği için şekil şartı öngörülmemişse söz konusu sözleşme her türlü kurulabilir. Şekil serbestisi içerisinde bir sözleşme yazılı olarak kurulabileceği gibi sözlü olarak da kurulabilir. Burada önemli olan tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıdır.

Ürün Kirası Sözleşmesinin Unsurları Nelerdir?

Ürün kirası sözleşmesinin unsurlarına bakmak gerekirse;

Ürün Kirasının Konusu

Ürün kirası sözleşmesinin konusunu, TBK’daki tanımdan da anlaşılacağı üzere, ürün veren bir şey ya da hak oluşturur. Ürün veren şey taşınır ya da taşınmaz eşya olabilir. Ürün getirmeyen şeylerin de ürün getiren mallarla birlikte ürün kirasına konu olabilmesi mümkündür.

Bunların yanı sıra belli şartlara uygun şekilde devredilmiş ticari işletmeler de ürün kirasına konu olabilecektir. Bir ticarethane, adi kiraya konu olabileceği gibi ürün kirasına da konu olabilir. Burada önemli olan sözleşmenin içeriğidir.

Tabii semere

TBK’da tabii semere kavramı TMK’da düzenlenen doğal ürünlerle aynı anlamda kullanılmıştır. TMK m.685’te doğal ürünler konusunda şu düzenlemeye yer vermiştir: “Bir şeyin maliki, onun ürünlerinin de maliki olur. Ürünler, dönemsel olarak elde edilen doğal veya hukukî ürünler ile bir şeyin özgülendiği amaca göre âdetler gereği ondan elde edilmesi uygun görülen diğer verimlerdir. Doğal ürünler asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun bütünleyici parçasıdır.”

Medeni semere

Medeni semereler, tabii semereden farklı olarak ürün veren bir malın işletilmesinden ortaya çıkan ürünü ifade eder. Bir ticari işletmenin ürün kirası olarak kiraya verilmesinde elde edilen ürün medeni semereye örnektir. Burada ortaya çıkan ürün üzerinde doğanın etkisi ve insanın emeği yoktur. Ürün veren bir malın işletilmesi söz konudur.

Malın işletilmesinde olduğu gibi ürün getiren bir hakkın ürün kirasının konusu olarak kiraya verilmesi sonucunda elde edilen şey de medeni semere olarak ifade edilir.

Kira Bedeli

Ürün kirası sözleşmesi; ivazlı sözleşmelerden olduğu için kiraya verenin, kiracıya, ürün veren bir şeyin veya hakkın kullanılmasını ve ürünlerin toplanmasını bırakmayı üstlenmesine karşılık kiracının da bedel ödemesi gerekir.

Kira bedeli ürün kirası sözleşmesinin esaslı unsurlarından olup taraflarca aynî (semere ya da ürünün bir kısmı) ya da nakdî olarak belirlenebilir. Nakdî kira bedeli parayı ifade ederken aynî bedel ise ürün sözleşmesinden ortaya çıkan semerenin bir kısmını ifade eder. Bedel olarak ürün sözleşmesinden ortaya çıkan semerenin bir kısmı olacağı kararlaştırılmışsa, hangi oranda olacağı da karara bağlanmalıdır. Bu oranı taraflar belirlemediyse yerel âdete göre belirlenir.

Tarafların Anlaşması

Ürün kirası sözleşmesinin kurulması için tarafların karşılıklı olarak, ürün getiren eşya ya da hakkın bedel karşılığında kullanılması, semerelerinden yararlanılması ya da işletilmesi konusunda anlaşmaları yeterlidir ki; bu da ürün kirasının rızâî bir sözleşme olduğunu gösterir. Ürün kirası rızâî bir sözleşme olduğundan tarafların sözleşmenin esaslı unsurlarında anlaşmaları yeterlidir, ayrıca kiraya konu olan malın teslimi gerekmez.

Ürün Kirası Sözleşmesinin Türleri Nelerdir?

Ürün kirası sözleşmesinin türlerine bakmak gerekirse;

Konularına Göre Ürün Kiraları

Tarımsal ürün kirası

Tarımsal ürün kirası sözleşmesinin konusu genellikle tarımsal ürün yetiştirmeye elverişli topraklardır. Hal böyle olunca sözleşmenin içerisine söz konusu toprak parçasının üstünde bulunan binalar, tarımsal aletler hatta akarsu ve ağaçlar da dâhil olabilmektedir.

Tarımsal arazi, ürün elde etmek amacıyla ürün kirasına konu olmaktadır. Sözleşmeye, arazinin yanı sıra ürün elde etmek için kullanılan tarım makineleri de dâhil edileceği gibi bu tür aletler sözleşmeye dâhil edilmeyerek kiracı tarafından da getirilebilir.

Ürüne katılmalı kira

Ürüne katılmalı kira TBK m.357/2’de tanımlanmıştır. Bu tanıma göre: “Ürüne katılmalı kira, kira bedelinin devşirilecek ürünün belli bir oranı olarak kararlaştırıldığı ürün kirasıdır.”

Madde metninden de anlaşıldığı üzere ürüne katılmalı kirada kiraya verenin, elde edilen ürünün belli bir oranını bedel olarak alması gerekecektir. Başka bir deyişle ortaya çıkan ürünün kiraya veren ile kiracı arasında paylaşılması söz konusudur.

Ülkemizde ürüne katılmalı kira yaygın olarak kullanılan bir ürün kirası çeşididir. Ancak her bölgeye göre isimleri değişiklik arz eder. Örneğin; bildiğimiz anlamdaki ürüne katılmalı kiraya, Doğu Anadolu’da marabacılık, Orta Anadolu’da ortakçılık denilmektedir.

Hak kirası

TBK’da yer alan ürün kirası sözleşmesinin tanımından hakların da ürün kirasına konu olabileceği anlaşılmaktadır. Ancak her hak ürün kirasına konu olamaz, yalnız semere getirebilen haklar ürün kirasına konu olabilecektir.

Ürün kirası sözleşmesinin geçerlilik kazanması için TBK’da herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Genel kural bu olsa da özel kanunlarda yer alan kimi hakların ürün kirasına konu olabilmesi ve sözleşmenin geçerlilik kazanabilmesi için söz konusu kanunda yer alan geçerlilik şartlarının yerine getirilmesi şarttır.

Hayvan kirası

Hayvan, hukuken taşınır bir eşya olarak kabul edildiğinden kira sözleşmesine de konu olabilmektedir. Bir hayvan adi kira sözleşmesine konu olabileceği gibi ürünlerinden kiracının yararlanabilmesi söz konusu ise ürün kirasına da konu olabilir.

Hayvan kirasının konusunu geviş getirici hayvanlar oluşturur. Bir tane hayvanın yanı sıra birden çok hayvan ya da sürü de tek bir hayvan kirası sözleşmesinin konusunu oluşturabilir. Kümes hayvanları hayvan kirasına konu olamaz. Bir hayvan sürüsünün çiftlik ile kiraya verilmesi durumunda da hayvanlar müstakil olarak kiraya konu olmadıklarından burada ürün kirasından bahsedilemez.

Hayvan kirasında kiracı hayvanın sütü, yünü, yavrusu gibi semerelerinden yararlanır. Hayvan canlıyken yararlanma söz konusudur. Taraflar arasında bir anlaşma ya da yerel adet yoksa hayvandan elde edilen ürünler kiracının olur. Elde edilen ürünler kiracının ise müstakil hayvan kirasından, elde edilen ürünler kiracı ile kiraya veren arasında paylaşılacaksa iştirakli hayvan kirasından bahsedilir.

Hayvan kirasında kiracının hayvana karşı yapması gerekenler TBK m. 376/2’de şu şekilde düzenlenmiştir: “Kiracı, kiralanan hayvanları beslemek, onlara iyi bakmak ve kiraya verene para veya hayvanlardan elde ettiği ürünün belli bir payını ödemekle yükümlüdür.”Maddeye göre kiracı, kiraya konu olan hayvanı beslemek, onlara iyi bakmakla mükelleftir. Kiralanan hayvana karşı da kira bedeli olarak belirlenen para ya da elde ettiği üründen belli bir oranda kiraya verene verecektir.

Şirket Kirası

Şirketin sahip olduğu bir ya da birkaç işletmenin devrini içeren sözleşme ürün kirası olamazken; ürün kirası için gerekli diğer şartları sağlamakla birlikte şirkete ait bütün işletmelerin devrini içeren sözleşme şirket kirası olarak kabul edilebilmektedir.

Şirket kirası sözleşmesinin kapsamına, salt işletme binasının yanı sıra işletmenin faaliyetine giren taşınmazlar da girmektedir.

Sürelerine Göre Ürün Kiraları

Belirli süreli ürün kirası

Taraflar ürün kirası sözleşmesinde, serbestçe sözleşmenin süresini belirleyebilirler. Sözleşmede süre belirlenmişse bu tür ürün kirasına belirli süreli ürün kirası denir.

Ürün kirası sözleşmesinde süre belirlenecekse genelde taraflar elde edilecek ürünün hacmine göre süre belirlemektedir. Tarımsal ürün kirası söz konusu olduğunda hasat zamanı süre olarak belirlenebilmektedir.

Belirsiz süreli ürün kirası

Ürün kirası sözleşmesi belirli süreli olarak yapılabileceği gibi belirsiz süreli olarak da yapılabilir. Sürenin belirlenmediği ürün kirası çeşidine belirsiz süreli ürün kirası denir.

Ürün kirası sözleşmesinde sürenin açıkça belirlenmemesi sözleşmeyi geçersiz kılmaz. Süre, ürün kirasının esaslı unsurlarından değildir. Sözleşmede süre belirlenmemişse bu türe, belirsiz süreli ürün kirası denir. Sözleşmede tarafların istediği zaman ürün kirasının sona ereceği durumu düzenlenmişse burada da belirsiz süreli ürün kirasından bahsedilir

Ürün Kirası Sözleşmesinde Tarafların Hak ve Borçları

Ürün kirası sözleşmesinde tarafların hak ve borçlarına bakmak gerekirse;

Kiraya verenin Borçları

Teslim borcu

Teslim borcu TBK m.360’da düzenlenmiştir. Kanunda şu şekilde yer almaktadır: “Kiraya veren, birlikte kiralanmış taşınır şeyler varsa bunlar da içinde olmak üzere, kiralananı, sözleşmenin amacına uygun biçimde kullanılmaya ve işletilmeye elverişli bir durumda kiracıya teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür.”

Madde metninde geçen kullanılmaya ve işletilmeye elverişli teslimde amaçlanan, kiracının kiralananda işletme faaliyetini yapabilmesi için lazım olan tüm şeylerin teslim edilmesidir. Ürün kirası sözleşmesinin konusu işletme ise işletme ruhsatının teslime dâhil edilmesi şarttır.

Esaslı onarımları yapma borcu

Esaslı onarımları yapma borcu TBK m.361’de düzenlenmiştir. Bu maddeye göre: “Kiraya veren, kira süresi içinde yapılması zorunlu olan esaslı onarımları, kiracı tarafından bildirilir bildirilmez, gideri kendisine ait olmak üzere yapmakla yükümlüdür.”

Esaslı tamiratın yapılmasına ihtiyaç duyulduğunda kiracı durumu derhal kiraya verene bildirmeli, kiraya veren de söz konusu esaslı onarımı tamamlayıp kiralananı kiracının kullanımına hazır hale getirmelidir.

Bu borç gereğince kiraya veren kiralananın esaslı onarımlarını yapma borcu altına girmektedir. Kiralananda ortaya çıkan esaslı olmayan tamiratlar bu borcun konusunu oluşturmayacaktır. TBK m.365/2 uyarınca ufak tefek olan onarımları kiracı yapar.

Ayıba karşı tekeffül borcu

Kiraya veren, kiralananın ayıplarından sorumludur. Bu ayıplar teslim anında olabileceği gibi teslimden sonra da ortaya çıkmış olabilir.

Kiralananın ayıplı olması, sözleşmede vaat edilen nitelikte ya da benzerlerinde bulunan iyi niteliklerin olmamasını ifade eder.

Kiralananda bulunan ayıbın kiraya verenin kusurundan kaynaklanıp, kaynaklanmadığı önemli değildir. Kiralanandaki ayıp ister kiraya verenin kusurundan ileri gelsin, ister kiraya verenin kusuru olmasın; kiraya veren, kiralanandaki TBK’nın ilgili maddeleri gereği ayıptan sorumlu olacaktır. Kiracının ayıpla ilgili kusurunun bulunması konusunda ise, kiralanandaki ayıp kiracıdan kaynaklanmamalıdır. Aksi durumda kiraya verenin ayıptan dolayı sorumluluğuna gidilmesi mümkün olamamaktadır.

Zapta karşı tekeffül borcu

Zapta karşı tekeffül borcu için TBK m. 309 uygulama alanı bulacaktır. TBK m.309’da zapttan sorumluluk şu şekilde düzenlenmiştir: “Bir üçüncü kişinin kiralananda kiracının hakkıyla bağdaşmayan bir hak ileri sürmesi durumunda kiraya veren, kiracının bildirimi üzerine davayı üstlenmek ve kiracının uğradığı her türlü zararı gidermekle yükümlüdür.”

Madde metninden de anlaşıldığı üzere, kira sözleşmesinin tarafı olmayan bir kişi kiralananda kiracının hakkıyla örtüşmeyen bir hak ileri sürdüğünde kiraya veren kiracının ihbarı üzerine davayı üstlenmeye ve varsa kiracının uğradığı her türlü zararı gidermeye mecburdur. Sözleşmenin tarafı olmayan bir kişi tarafından öne sürülen bu hak sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olan iddialara ilişkin olabileceği gibi sonradan ortaya çıkan iddialarla ilgili de olabilir.

Vergi ve benzeri giderleri ödeme borcu

TBK m.302’de vergi ve benzeri yükümlülüklere katlanma borcu şu şekilde düzenlenmiştir: “Kiralananla ilgili zorunlu sigorta, vergi ve benzeri yükümlülüklere, aksi kararlaştırılmamış veya kanunda öngörülmemiş ise, kiraya veren katlanır.”

Maddeden de anlaşıldığı üzere zorunlu sigorta, vergi ve benzeri diğer yükümlülüklere kiraya veren katlanacaktır. Taraflarca bu durumun aksi kararlaştırılabilir.

Kiracının Borçları

Kira bedelini ve yan giderleri ödeme borcu

Kira bedelini ödeme borcu sözleşmenin esaslı unsurlarından ve kiracının borçlarından biridir. Bu bedel, kiralanana karşılık kiracı tarafından ödenen ivazdır. Sözleşme yapılırken kira bedeli de açık ya da örtülü şekilde belirlenir; kira bedeli belirlenemezse sözleşme kurulmamış sayılır.

TBK m.362/1’e göre: “Kiracı, sözleşmede aksine bir hüküm veya yerel âdet olmadıkça, kira bedelini ve yan giderleri her kira yılının ve en geç kira süresinin sonunda ödemekle yükümlüdür.”

Kira bedelinin ne zaman ödeneceği konusunda taraflar serbestçe karar alabilirler. Taraflar arasında ödeme zamanı hususunda alınmış bir karar yoksa yerel âdete bakılır. Yerel âdette de ödemeye ilişkin bir kayıt yoksa TBK m.362/1 uyarınca kira bedeli ve yan giderler her kira yılının ve en geç kira süresinin bitiminde ödenir.

Kiralananı kullanma ve işletme borcu

Kiralananı kullanma ve işletme borcu TBK m.364’te düzenlenmektedir. Bu maddeye göre: “Kiracı, kiralananı özgülendiği amaca uygun ve iyi bir biçimde işletmekle, özellikle ürün vermeye elverişli bir durumda bulundurmakla yükümlüdür. Kiracı, kiraya verenin izni olmaksızın, kiralananın işletme usulünü, kira süresinin bitiminden sonra etkisi görülebilecek biçimde değiştiremez.”

Bakım borcu

TBK m. 365 şu şekildedir: “Kiracı, kiralananın bakımını gereği gibi sağlamakla yükümlüdür. Kiracı, yerel âdete uygun olarak küçük onarımları yapmak, bozulan veya kullanılmayla yok olan düşük değerli araç ve gereçlerin yerine yenilerini koymak zorundadır.”

Madde metninden anlaşıldığı üzere, kiracı kiralananın bakımını yapmakla mükelleftir. Bu borç ürün kirasının doğası gereğidir. Kiracı da kiralananın devamını sağlayabilmek adına kiralananın bakımını gereği gibi yapmalıdır.

Alt kira ve kullanım hakkını devir yasağına uyma borcu

Ürün kirası sözleşmesinde alt kira ve kullanım hakkını devir yasağı TBK m.366’da düzenlenmiştir. Bu madde şu şekildedir: “Kiracı, kiraya verenin rızası olmaksızın kiralananı başkasına kiraya veremeyeceği gibi, kullanım ve işletme hakkını da başkasına devredemez. Ancak kiracı, kiralananda bulunan bazı yerleri, kiraya veren için zarar doğuracak bir değişikliği gerektirmemek koşuluyla kiraya verebilir. …”

Madde metnine göre kiracının kiralananı alt kiraya vermesi ve kullanım hakkını devretmesi yasaklanmıştır. Madde düzenlemesine göre iki farklı yasak yer almaktadır. Biri alt kira yasağı, diğeri de kullanım hakkını devir yasağıdır. Alt kirada, kiracı kiralananın tamamını ya da bir kısmını sözleşmeyle başka bir kişiye kiralarken; kullanım hakkının devrinde (kiranın devrinde) ise sözleşmeden doğan kullanma hakkını başka bir kişiye devretmektedir.

Ürün Kirası Sözleşmesinin Sona Ermesi

Ürün kirası sözleşmesinin sona erme hallerine bakmak gerekirse;

Sürenin Geçmesiyle Sona Erme

TBK m. 367/1 uyarınca süreli olarak yapılmış ürün kirasında kira sözleşmesi kural olarak sürenin bitmesiyle sona erer. Tarafların sözleşmeyi sona erdirmeleri konusunda ayrıca bir bildirimde bulunmuş olmaları aranmaz. Sürenin geçmesi kira sözleşmesini sona erdiren özel bir sebep olsa da taraflar sözleşmeyi yenileyebilir. Bu yenilemenin örtülü olarak yapılması mümkündür. Başka bir anlaşma yoksa yenileme kendiliğinden TBK m. 367/2’de yer alan açık hüküm gereği 1 yıl için yapılmış sayılır. Yani adi kira sözleşmesinden farklı olarak sözleşme belirsiz süreli kira sözleşmesine dönüşmez.

Fesih Bildirimiyle Sona Erme

TBK m. 368’de yer alan özel bir sona erme çeşididir. Zira bu sona erme sebebi, belirsiz süreli sözleşmeler için öngörülen bir sona erme modelidir. Belirsiz süreli sözleşmelerde, tarafların her biri yasal bildirim sürelerine uyarak sözleşmeyi feshedebilir. Her iki tarafa tanınan bu sona erdirme durumu için kanun fesih bildirim süresine uyma şartı aramaktadır. Buna göre taraflar, fesih bildirim süresi sözleşme veya yerel âdetle belirlenmemişse, en az 6 aylık fesih bildirim süresine uyulması şartıyla sözleşmeyi feshedebilirler. Fesih ihbar süresi 6 aydan farklı bir süre olarak, sözleşmede belirlenebilir ya da yerel âdete göre tayin edilebilir.

Bu durumda tamamlayıcı kanun hükmü olan 6 aylık süreye değil, sözleşmede belirlenen yahut yerel âdette var olan süreye uyularak sözleşme feshedilir. Fesih bildirimi, bozucu yenilik doğuran tek taraflı bir irade beyanı olduğu için karşı tarafın bu beyanı kabul etmesi aranmaz.

Olağanüstü Fesihle Sona Erme

Önemli sebepler

Kiracının iflas etmesi durumunda ürün kirasının akıbetinin ne olacağı konusu TBK m. 370’de hüküm altına alınmıştır. TBK m. 370’e göre: “Kiracının iflası hâlinde sözleşme, iflasın açıldığı anda, kendiliğinden sona erer. …”. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, kiracının iflas etmesi ürün kirasını kendiliğinden sona erdirecektir.

Kiracının İflası

Kiracının ölümü ürün kirası sözleşmesini sonlandıran bir diğer sebeptir. Ancak kiracının ölümü kira sözleşmesini kendiliğinden sona erdirmez. Sözleşmeyi sona erdirmek için kiracı mirasçılarının ya da kiraya verenin usulüne uygun olarak irade beyanlarının varlığı aranır. TBK m. 371’e göre, kiracının ölümü hâlinde mirasçılar ve kiraya veren sözleşmeyi feshedebilir. Ancak sözleşmeyi feshedecek taraf yasal fesih bildirim sürelerine uymak zorundadır. Sözleşmeyi feshetme yetkisi hem kiracının mirasçılarına hem de kiraya verene tanınmıştır. Madde metnine göre kiracının mirasçıları ve kiraya veren 6 aylık yasal fesih bildirim sürelerine uyararak sözleşmeyi feshedebilecektir. Karşı tarafa gönderilecek ihtarın şekli konusunda kanunda bir düzenleme olmadığından kira sözleşmeleri açısından geçerli olan şekil serbestisi ilkesi bu konuda da geçerlidir

Kiracının ölümü

Kira bedelinin zamanında ödenmemesi nedeniyle ürün kirasının sona erdirilmesi, kiracının kira bedelini ve yan giderleri ödeme borcuna aykırı davranışın yaptırımı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sözleşmeyi sona erdiren özel sebepler arasında, kanun sistematiğinde yer almasa da TBK m. 362/2’de hüküm altına alınmıştır.

TBK m. 362/2 şu şekildedir: “Kiracı, kiralananın tesliminden sonra vadesi gelmiş kira bedelini veya yan giderleri ödemezse kiraya veren, kiracıya yazılı olarak en az altmış günlük bir önel verip, bu önel içinde ödememesi durumunda sözleşmeyi feshedeceğini bildirebilir.”

Bu durum borçlunun temerrüdü olarak da karşımıza çıkmaktadır. Kira bedeli ve yan giderlerin ödenmemesi durumunda sözleşme kendiliğinden sona ermeyecektir. Borçlu olan kiracı, kira bedeli ve yan giderleri ödemede temerrüde düştüğü zaman kiraya veren tarafından, kiracıya yazılı olarak en az 60 günlük mehil verilir. Bu mehil içerisinde de kiracı borcunu ödemezse, kiraya veren sözleşmeyi feshedeceğini bildirebilir.

Kiracı 60 günlük mehil içerisinde kira bedelini ödemesi durumunda artık kiraya veren bedelin ödenmemesinden dolayı sözleşmeyi feshedemeyecektir.

Konuya İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E. 1980/216 K. 1980/4274 T. 28.04.1980:

“Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan boşaltma davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava evrakı münderecatı ile tarafların iddia ve savunmalarına ve hükmün dayandığı gerekçelere ve kiralananın davalıya kereste biçme ve buharlama atölyesi olarak kiralanmış olup, atölye binası ile birlikte 2 adet otomatik şerit, 2 adet başkesme daire makinesi ve 2 adet bileme makinası ve 2 adet şiperli şerit ve buharlama kazanı ile birlikte kiralanmış olmasına ve sözleşmenin özel şartlar bölümünün 2. maddesinde atölyenin çalışır olarak teslim alındığı ve bu tarihten itibaren kira müddeti sonuna kadar orman yasası ve ilgili mevzuat hükümlerine göre, atölyenin icrai faaliyet edeceği ve yasa dışı faaliyetlerin mesuliyetinin kiracılara ait bulunacağı şart edilmiş bulunmasına ve bu hali ile kiralananın hasılat veren bir malın kullanılması şeklinde olmakla hasılat kirası niteliğinde bulunmasına

ve 1.4.1977 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile kiralanıp bu müddetin hitamında kiralayanın malumatı ile ve onun muhalefeti olmaksızın kiralananın kullanılmasına devam olunmuş ve taraflarca sözleşme feshedilmemiş bulunmakla akdin kirasüresinin hitamından altı ay evvel yapılacak bir ihtarla fesholunması gerekmesine ve 24.3.1979`da yapılan ihtarın bu altı aylık süreyi kapsamamasına ve bu nedenle de akdin seneden seneye uzamış sayılması icap etmesine binaen yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 28.4.1980 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 1995/5928 K. 1995/5968 T. 18.04.1995:

“…Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 3.4.1995 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.

1 – Tarafların iddia ve savunmalarına, dosyadaki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçeye göre, taksitlerden biri hakkında genel haciz yolu ile takip yapılabileceğine göre, borçlular vekilinin itirazın kaldırılmasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2 – Tahliyeye yönelik temyize gelince; borçlulardan E.G. kira sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Adı geçenin tahliyesine karar verilmesi doğru değildir. Kiralanan yer … Tatil Köyü adıyla bilinen Turizm Müessesesi İşletme belgesine haiz tatil köyü işletmesi olup, teçhizat ve mefruşatıyla birlikte kiraya verilmiştir. Bu haliyle kira sözleşmesi hasılat kira sözleşmesi niteliğindedir. BK. 288. maddesi gereğince ödeme süresi 60 gündür. Bu süre kamu düzenine ilişkin olup kısaltılması mümkün değildir. 51 örnek ödeme emrinde 30 günlük ödeme süresi verilmiştir. Borçlu şirket hakkındaki aktin feshi ve tahliye isteminin reddi gerekirken kabulü isabetsizdir.”

Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla  her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

İlgili yazılarımız;
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sivas Avukat Irem Bike Demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?