Taşınır Davası (TMK m.988)

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Taşınır Davası (TMK m.988)

Taşınır Davası (TMK m.988)

tasinir davasi

Taşınır davası Türk Medeni Kanunu’nun 988 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.

Taşınır Davası Nedir?

Türk Medenî Kanunun’da sahibinin rızası olmadan elinden çıkan ya da sahibinin elinden herhangi bir Şekilde çıkmış, fakat kötü niyetli zilyedin elinde bulunan taşınır eşyaların geri alınması amacıyla açılan davaya taşınır davası adı verilmektedir.

Taşınır davası, asıl hak sahibi olan önceki zilyedin, şimdiki zilyede zilyetlik karinesine dayanarak açtığı davadır. Taşınır davası sadece önceki zilyedin zilyetlik karinesinden doğan hakkını korumakla kalmaz, aynı zamanda önceki zilyede bu davada ispat açısından kolaylık sağlar.

Taşınır davasında davacı konumunda önceki zilyet, davalı durumunda ise şimdiki zilyet bulunur. Davacı önceki zilyet, önceki zilyetlikten doğan hak karinesine dayanırken şimdiki zilyet lehine de hak karinesi bulunmaktadır ve şimdiki zilyet üstün durumdadır. Önceki zilyedin bu durumda şimdiki zilyet lehine olan zilyetlik karinesini çürütmesi gerekir. Ancak önceki zilyet bunu TMK. m. 6’da yer alan ispat kurallarına göre değil; sadece önceki zilyet olduğunu ve eğer zilyetliği rızası olmadan kaybetmişse zilyetliği rızası dışında kaybettiğini ya da şimdiki zilyedin kötü niyetli olduğunu ispat ederek yapar. Davayı ise eşyaya zilyet olmak konusunda üstün hak sahibi olan taraf kazanır.

Taşınır Davasının Tarafları Kimlerdir?

Davacı

Taşınır davasını, dava konusu eşya üzerindeki zilyetliğini rızası dışında kaybetmiş iyiniyetli önceki zilyetler açabilir. Bu nedenle davacı olabilmek için eşyaya önceden zilyet olmak ve iyiniyetli olmak gerekir. Önceki zilyedin davacı olabilmesi için hak sahibi olması gerekmez, sadece önceden zilyet olması yeterlidir. Zilyetliğin aynî veya şahsî bir hakka dayanması arasında ise fark bulunmamaktadır.

Taşınır davasına konu olacak eşya üzerinde birlikte zilyetlik söz konusu ise davanın açılması, müşterek ya da elbirliği hâlinde zilyetlik olmasına göre farklılık gösterir. Müşterek zilyetlik hâlinde her bir zilyedin birbirinden bağımsız olarak dava açma hakkı bulunmaktadır. Ancak tek başına taşınır davası açan müşterek zilyet, eşyanın iadesinin kendisine yapılmasını isteyemez; eşyanın müşterek zilyetlerin tümüne iadesini veya tevdiini talep etmelidir. Bununla birlikte davacı durumunda bulunmayan diğer müşterek zilyetlerin eşya üzerinde yeniden zilyet olmak istememeleri ya da eşyayı terk etmeleri hâlinde, davacı müşterek zilyet, eşyanın kendisine iadesini talep edebilir.

Elbirliği hâlinde zilyetliğin söz konusu olduğu durumlarda ise zilyetler eşya üzerinde hep birlikte zilyetliğe ilişkin yetkileri kullandıkları için içlerinden birine yetki vermemiş oldukları sürece zilyetlerin taşınır davasını birlikte açmaları gerekir.

Taşınır davası açma hakkı bulunan önceki zilyedin dava açmadan ölmesi hâlinde taşınır davasının şartları halen var ise mirasçıları davacı olabilir. Önceki zilyedin taşınır davası açtıktan sonra ölmesi hâlinde ise mirasçıları önceki zilyet tarafından açılmış bu davayı devam ettirebilirler.

Davalı

Taşınır davasında davalı, dava tarihinde dava konusu eşyayı elinde bulunduran kişidir yani eşyanın şimdiki zilyedidir. Şimdiki zilyedin iyiniyetli veya kötü niyetli olması ya da aynî veya şahsî bir hak iddia etmesi davalı olması açısından önemli değildir416. Ancak önceki zilyedin elinden eşyanın rıza dışında çıkmış para ve hamiline senetler şimdiki zilyedin iyiniyetli olması hâlinde kazanılacağından bu durumda taşınır davası açılamaz. Benzer şekilde önceki zilyedin elinden dava konusu eşyanın rıza ile çıkmış eşyayı iyiniyetle edinmiş şimdiki zilyet TMK. m. 988 hükmüne göre bu eşyanın mülkiyetini kazanacağından ancak şimdiki zilyedin kötü niyetli olması durumunda taşınır davası açılabilecektir.

Dava konusu eşya üzerinde birden fazla kişinin zilyetliği müşterek zilyetlik ise dava bütün zilyetlere karşı açılmalıdır. Eğer taşınır davası müşterek zilyetlerden sadece birine karşı açılırsa dava sonucunda verilen karar sadece davalı olarak gösterilmiş zilyede karşı hüküm ifade eder. Bu nedenle davacı, eşya üzerindeki fiilî hâkimiyeti diğer müşterek zilyetlerin zilyetliğiyle sınırlı olarak elde eder. Eşya üzerindeki zilyetlik elbirliği hâlinde zilyetlik ise dava zilyetlerin tümü aleyhine açılmalıdır.

Taşınır Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunmasıyla ilgili davaların sulh hukuk mahkemesinde görüleceği düzenlenmiştir. Ancak taşınır davasının yalnız zilyetliğe ilişkin değil, aynı zamanda hakka dayanan davalardan olması nedeniyle, taşınır davasında görevli mahkeme HMK. m. 2 hükmü gereğince malvarlığı davalarında genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesidir.

Taşınır davasında yetkili mahkeme, davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Eşya üzerinde birden fazla kişinin toplu zilyetliğinin söz konusu olması durumunda dava, zilyetlerden herhangi birinin yerleşim yerinde açılabilir.

Taşınır Davasında Dava Açma Süresi

Zilyetliğini rızası dışında kaybedip eşyanın iadesini isteyen önceki zilyedin beş yıl içerisinde taşınır davası açması gerekir. Ancak bu süre, iyiniyetli şimdiki zilyetlere karşı açılacak taşınır davasında söz konusudur. Kötü niyetli şimdiki zilyetlere karşı ise her zaman taşınır davası açılabilir.

Konuya İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, T: 08.10.2007, E: 2006/12302, K: 2007/11744:

“… Davacıya ait iken, dolandırıcılık yolu ile ve sahte kimlik kullanılarak davalı Halit’e satılmış olan otomobilin, davalı elinden alınarak davacıya teslim edilmesi istenmiştir. Mahkemece, araç bedelinin ödenmesi şartı ile davalıya hapis hakkı tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ve karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı adına kayıtlı otomobil, sahte araç kiralama şirketi tarafından kiralandıktan hemen sonra, davacının adına göre düzenlenmiş sahte kimlik ile davalıya noterde satılmıştır. Dava konusu araç davacının rızası dışında elinden çıkmıştır. Bu durumda aracın mülkiyeti halen davacı üzerinde olduğundan MK.’nun 989. maddesi uyarınca geri alma hakkı vardır. Davalı ancak otomobili açık bir müzayededen veya pazardan veya ona benzer eşya satan bir tüccardan satın almış olması halinde bedel isteyebilir. Davalı dava konusu otomobili satın aldığını söylediği açık oto pazarının bir resmiyeti ve kaydı bulunmadığından MK.’nun 989 maddelerinde sayılan nitelikteki bir yer olduğu kabul edilemez. Davacının, adına kayıtlı otomobili dolandırıcılık yöntemi ile davalıya satmış olanlar ile birlikte hareket ettiğini gösteren bir bilgi ve iddia da yoktur.

O halde dava konusu aracı, çalan kişiden geçersiz sözleşme ile satın almış olan davalı, çalıntı aracın gerçek maliki olan davacıdan bedel talep edemez. Bu nedenlerle dava konusu aracın bedel ödenmeden davacıya iadesine karar verilmelidir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. … ”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, T: 25.09.2002, E: 2002/4-608, K: 2002/643:

“… Bu bakımdan taşınır (menkul) satımını taşınmaz (gayrimenkul) olmayan her şeyin satımıdır şeklinde tanımlamak daha isabetli olur. Taşınır satımının geçerliliği, kural olarak biçim koşuluna bağlanmış değildir. Ne var ki, kimi özel yasalarla taşınır satımı için geçerlik koşulu öngörülmüştür. 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 21.05.1997 tarih, 4267 sayı ile değişik 20/d maddesine göre, tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri; aracın motorlu taşıtlar vergisi borcu bulunmadığına dair belgenin ibrazı halinde araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas alınarak noterlerce yapılır.

Bir malın zilyedi, onu başkasına emanet etmiş olmayıp, çaldırma, gasp, unutma gibi bir sebeple elinden çıkarmış bulunuyorsa, 3. şahıs böyle bir malı iyiniyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanunun 902/1. (4721 sayılı kanun madde 989) maddesi bu hususta gayet açıktır: …

… kanun iyi niyetin korunması hususunda, emaneten bırakılan mallarla, sahibinin elinden rızası olmadan çıkan mallar hususunda bir ayırım yapmıştır. Bu ayırım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca, bir malı iyiniyetle iktisap eden 3. şahsın menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte, rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaati … ise feda edilmemektedir.

Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi, iyiniyetli 3. şahıs bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs, gerekse daha sonraki müktesipler aleyhinde açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır; Böyle hallerde, iyiniyetli 3. şahsın bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı, yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse, yargıç, asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. (Medeni Kanunun 902/2. maddesi) Davaya konu olayda, davalı aracı, aleni bir müzayededen veya pazardan veya ona mümasil eşya satan bir tacirden satın almamıştır.

Galeriye getirilen aracı, galeride çalışan vekil Hüseyin G… aracılığıyla, emin sıfatıyla zilyed olmayan ilk kayıt maliki Mustafa K…’dan satın almıştır. Bu nedenle galerici satım akdinin tarafı değildir. Davalının aracı yukarda izah edildiği gibi aleni bir müzayededen veya pazardan veya ona mümasil eşya satan bir tacirden satın alması söz konusu olmadığına göre davacının davalıya araç bedelini ödemesi gerekmemektedir. Açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir. …”

Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla  her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

İlgili yazılarımız;
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sivas Avukat Irem Bike Demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?