Taksirle Öldürme Suçu (TCK m.85)

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Taksirle Öldürme Suçu (TCK m.85)

Taksirle Öldürme Suçu (TCK m.85)

taksirle oldurme sucu

Taksirle öldürme suçu, Türk Ceza Kanunu’nda “Hayata Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle kişinin en temel hakkı olan “yaşama hakkı” koruma altına alınmıştır. TCK’da kastın esas olması, taksirin istisnai olmasından dolayı, taksirle işlenen suçların ayrıca düzenlenmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır.

Taksirler Öldürme Suçu Nedir?

Taksirle öldürme suçu veya taksirle ölüme neden olma suçu, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir kusurlu davranış ile öngörülebilir nitelikte bir neticenin “öngörülemeyerek” bir kimsenin hayatına son verilmesidir.

Türk Ceza Kanunu’nun 85. Maddesinde taksirle öldürme suçu yer almaktadır:

“(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Taksir nedir?

Türk Ceza Kanunu’nun 22. Maddesi “taksir” kavramının tanımlamıştır

1-Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.

2-Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.

3-Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

4-Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.

5-Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.

6-Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.

Taksirle Öldürme Suçunun Manevi Unsurları

Taksirle öldürme suçunun manevi unsuru taksirdir. Taksir basit taksir veya bilinçli taksir şeklinde olabilir. Basit taksir, failin neticeyi öngörmeyerek dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir hareketle fiili gerçekleştirmesi halidir. Bilinçli taksir ise failin öngördüğü neticeyi istememesine rağmen, kendine güvenerek hareket etmesi ile fiili meydana getirmesi durumudur. Söz konusu güvenin dayanağı talih, bilgi, tecrübe vs gibi çeşitli etkenler olabilir. Bilinçli taksir halinde failin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır. Taksirin unsurları ise şu şekildedir;

  • Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması
  • Hareketin iradi olarak gerçekleştirilmesi
  • Neticenin iradi olmaması
  • Hareketle netice arasında illiyet bağı olması
  • Neticenin öngörülebilir olması

Taksirle gerçekleştirilen suçlarda önemli olan dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlal edilmiş olmasıdır. Kişinin tedbirsiz ve dikkatsiz davranmasının cezalandırılabilmesi için kişiye öngörülebilir nitelikte maddi unsurların yüklenmesi gerekmektedir. Taksirle öldürme suçu neticeli bir suç olduğundan sadece hareketin yapılması yeterli görülmemektedir. Taksirli fiil sonucu ölüm gerçekleşmeli ve fiille sonuç arasında illiyet bağı bulunmalıdır.

Birden Fazla Kişinin Ölümüne Sebebiyet Verilmesi

Kanun maddesinde belirtilen hükme göre, failin işlediği taksirle öldürme suçunun fiili neticesinde birden fazla kişi ölürse veya ölümle birlikte yaralanmalar da varsa, failin 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı öngörülmüştür.

Şahsi Cezasızlık Hali

Taksirle öldürme suçunda şahsi cezasızlık halleri Türk Ceza Kanunu Madde 22/6 ‘ da düzenlenmiştir:

“Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.”

Taksirle öldürme suçunu neticesinde failin mağduriyete uğraması söz konusu olabilir. Failin mağduriyetinin oluşabilmesi için, ailevi ve kişisel dünyasında mağduriyet oluşması, yani taksirle öldürme suçunun mağdurlarının failin akrabalarının olması gerekmektedir. Failin taksirli fiili neticesinde ölen akrabalarının failde derin üzüntü yaratması da bir diğer şahsi cezasızlık şartıdır. Failin mağduriyetinin kabulü halinde ise, ceza verilemeyeceği belirtilmiştir. Bilinçli taksirin varlığı halinde ise cezada indirim öngörülmüştür.

Taksirle  Öldürme Suçunda Şikayet Süresi  ve Zamanaşımı

Taksirle öldürme suçu şikayete tabi bir suç değildir. Savcılık suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez fail hakkında resen soruşturma yapar ve kamu davasını açar. Söz konusu suç için TCK’da belirlenen dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Yani, savcılık bir kimsenin taksirle öldürüldüğünü, ölümden itibaren 15 yıl içinde haber alırsa soruşturma başlatabilir. Dava zamanaşımı süresi geçtikten sonra soruşturma yapılamaz. Müşteki, kamu davası açıldıktan sonra dahi şikayet hakkını kullanarak ceza davasına müdahil olabilir.

Taksirle Öldürme Suçu ve Cezanın Adli Para Cezasına Çevrilmesi

Taksirle öldürme suçu, “Adli Para Cezası” seçenek yaptırımı açısından özellikli bir durum arz etmektedir. Taksirle öldürme suçu nedeniyle yapılan yargılamada verilecek cezanın miktarı ne olursa olsun, isterse faile 15 yıl ceza verilsin, bu ceza koşulları varsa adli para cezasına çevrilebilir. Yani taksirli suçlarda cezanın adli para cezasına çevrilmesi açısından bir ceza süre sınırı yoktur.

Bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunda ise verilecek cezanın adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.

Taksirle veya Bilinçli Taksirle Öldürme Suçunda Görevli Mahkeme

Taksirle öldürme suçunda, yani fiil ister genel taksirle ister bilinçli taksirle işlenmiş olsun, bir kişinin ölümü halinde Asliye Ceza mahkemesi görevli mahkeme olarak belirlenmiştir.

Ancak taksirli fiil neticesinde en az 1 ölüm ile birlikte en az 1 yaralanma veya 2 ölüm gerçekleşmişse, taksirli suçu yargılama görevi Ağır Ceza mahkemesi tarafından yerine getirilecektir.

Taksirle işlenen fiil neticesinde ölüm ve yaralanmalar meydana gelmesine rağmen yaralı olanlar soruşturma aşamasında şikayetten vazgeçmiş ve olayda sadece tek ölüm varsa yetkili mahkeme yine Asliye Ceza mahkemesi olacaktır.

Taksirle Öldürme Suçu Yargıtay Kararları

Yargıtay 12.Ceza Dairesi, Esas: 2015/ 3625, Karar: 2016 / 10563, Karar Tarihi: 20.06.2016:

“…Olay tarihinde, saat 06.40 sıralarında sanığın idaresindeki otobüsü ile meskun mahal dışında bulunan bölünmüş yolun yol çalışması sebebiyle iki yönlü hale getirildiği yolda seyrettiği esnada, hızını mahal şartlarına göre ayarlamayan sanık ile kavşaklarda geçiş üstünlüğü kuralına uymayan ölen Belediye otobüs şoförünün çarpışması sonucu, 3 kişinin öldüğü ve yaralananlardan şikayetçi olan 18 kişiden 10 kişinin nitelikli şekilde yaralandığı olayda; tali kusurlu sanık hakkında, kusur durumu, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak,

 iki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu, maddede öngörülen cezanın üst sınırı nazara alınmak suretiyle, adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun şekilde asgari hadden daha fazla uzaklaşılması gerekirken, teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek, temel cezanın eksik tayini ile yol çalışmasının bulunduğu, hız limitinin 50 km/saat olduğu yolda kavşak mahalline sanığın sürücüsü olduğu otobüse ait takograf incelenmesi ile 95 km/saat hızla girerek kazaya sebebiyet verdiği anlaşılan sanığın, bilinçli taksirle hareket ettiği sübuta erdiği halde, cezasında TCK’nın 22/3. maddesi uyarınca artırım yapılmaması hukuka aykırıdır”

Yargıtay 12.Ceza Dairesi Esas: 2016/ 539, Karar: 2017 / 3587, Karar Tarihi: 27.04.2017:

“…TCK’nın 85/2, 62/1, 53/6, 63. maddeleri gereğince mahkûmiyet Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii, katılan … vekili ve katılan … vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafii, katılan … vekili ve katılan … vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1- Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1 ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle TCK’nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırları arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken;

 sanığın tam kusurlu olarak, …’in ölümüne, katılan …’ın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde, katılan …’ın da hayati tehlike geçirecek ve vücudunda (4) derece kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmalarına sebebiyet verdiği somut olayda, sanığın taksirinin yoğunluğu ve meydana gelen zararın ağırlığı gözetilerek, alt sınırdan daha fazla uzaklaşılıp, hak ve nesafete uygun bir ceza tayini yerine, teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek eksik ceza tayini, 2-Raporu hükme esas alınan bilirkişi …’ın açık kimliğinin tespit edilmemesi ve yemininin yaptırılmaması sureti ile CMK’nın 64. maddesine aykırı davranılması, Kanuna aykırı olup, katılan … vekili ve katılan … vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 27/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

Yargıtay Ceza Genel Kurulu Esas: 2016/ 1418, Karar: 2017 / 362, Karar Tarihi: 04.07.2017:

“…Trafik kazası neticesinde iki kişi ölmüş, iki kişi de yaralanmıştır. Trafik kazası tespit tutanağına ve keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporuna göre; sanığın bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya bağlantı yoluna girme kuralını ihlal etmesi sebebiyle asli kusurlu olduğu, kazaya karışan diğer araç sürücülerinin ise kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçundan sanığın TCK’nun 85/2, 62 ve 53/6. maddeleri gereğince 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 3 yıl süre ile sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmiştir.

TCK md. 50/4’te “Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz” şeklindeki düzenleme uyarınca taksirli suçlarda diğer şartların da varlığı halinde hapis cezasının uzun süreli de olsa adli para cezasına çevrilmesi mümkündür.

İki kişinin ölümü nedeniyle yargılanan ve meydana gelen kazada asli kusurlu olan sanığın, ölenlerin yakınlarının uğradığı maddi ve manevi zararı giderdiğine dair dosya kapsamında bir bilgi ve belgenin mevcut olmaması, savcılıkta “üzgün olduğu” şeklindeki beyanı dışında herhangi bir pişmanlığını gösterir davranışının dosyaya yansımaması ve kazanın meydana gelmesinde diğer araç sürücülerinin kusurunun bulunmaması karşısında; sanığı yargılama sürecinde bizzat gözlemleyen yerel mahkemenin, hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilmemesine ilişkin gösterdiği “kusur oranının fazlalığı, asli kusurlu olması, meydana gelen zarar, suçun işleniş şekli ve özellikleri” şeklindeki gerekçenin dosya kapsamına uygun olduğu ve sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmelidir.”

Ceza davaları ne kadar sürer?

Ceza hukukunu ilgilendiren davalarında süre mahkemenin yoğunluğuna ve dosyanın kapsamına göre değişebilmektedir. Adalet Bakanlığı tarafından yargıda hedef süreler belirlenmiştir. Bu süreler davanın konusu ve niteliği uyarınca belirlenmiş olup İstinaf ve Yargıtay aşamaları bu süre içinde değerlendirilmez. Pratik uygulamalara göz atıldığında;

  • Soruşturmanın tamamlanması
  • Tanıkların dinlenilmesi
  • Delillerin toplanmasında geçen süreçler davanın süresini etkilemektedir.

Ceza avukatı vekalet ücreti ne kadardır?

Ceza avukatı vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  Ceza hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla  her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

İlgili yazılarımız;
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz.

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sivas Avukat Irem Bike Demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?