Soybağının Kurulması

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Soybağının Kurulması

Soybağının Kurulması

soybaginin kurulmasi

Soybağının kurulmasına ilişkin hükümlere Türk Medeni Kanunu’nda madde 282 ve devamında yer verilmiştir.

Soybağı Nedir?

Soybağı, anne ve baba ile çocuk arasındaki biyolojik bağıntıdan doğan hukuki bağı ifade eder. Dolayısıyla soybağı bir kişinin kimin soyundan geldiğini gösteren bağ olup, belirli bir soya bağlılık anlamına gelir.

Soybağının Türleri Nelerdir?

Doğal Soybağı

Soybağı denilince ilk olarak akla gelen soybağı türü olan doğal soybağı bir kimse ile ana ve babası arasında salt biyolojik-genetik temellere dayanan bağ olarak nitelendirilebilir. Bu bağ çocuğun ana, babasıyla arasında salt kan bağı olarak ortaya çıkan biyolojik ve genetik bağdır ve doğumla birlikte kendiliğinden kurulur.

Biyolojik ana ve baba genellikle hukuk düzeni tarafından da ana ve baba kabul edilmektedir. Yani çoğu zaman doğal soybağı ile hukuk düzeni tarafından tanınan soybağı örtüşmektedir. Doğal soybağı ile hukuk tarafından tanınan soybağının örtüşmediği hallerde hukuk düzeni, hukuki olarak kurulmuş olan ancak maddi gerçeğe uymayan soybağının kaldırılmasına olanak tanır. Kanunda çocuğun gerçek ana ve babasına hukuken bağlanması için; soybağının reddi, evlenme ile kurulan soybağına itiraz ve tanımanın iptali davaları öngörülmüştür.

Hukuki Soybağı

Hukuki soybağı bir kişi ile ana ve babası arasındaki biyolojik ilişkinin hukuk tarafından da tanınmasıdır. Çocuk ile ana, baba arasındaki kan bağının hukuk düzeninin koşullar altında tespit edilmiş olması halinde hukuki soybağından söz edilir.

Hukuki soybağının temelinde çoğunlukla doğal soybağı yani biyolojik-genetik ana babalık ile manevi (duygusal) ana ve babalık birlikte bulunmaktadır. Hukuk düzeni çocuğun genetik ana ve babası olup aynı zamanda çocukla manevi(duygusal) bir ana, baba ilişkisi kuran kimseleri hukuken de çocuğun ana ve babası olarak kabul eder.Ancak çocuğun manevi ana, babası aynı zamanda genetik ana ve babası değilse hukuki açıdan ana ve baba hukuk düzeni tarafından yapılacak tercihe göre belirlenir ve bu kişiler ile çocuk arasında hukuki soybağı kurulur.

Soybağı Nasıl Kurulur?

TMK 282 hükmüne göre, “Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur.

Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur.

Soybağı ayrıca evlât edinme yoluyla da kurulur. ”

Maddede soybağının kurulması için çocuk ile ana, babası arasında kan bağı bulunması ya da evlat edinme ilişkisinin kurulmuş olması aranmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nda soybağının kurulması çocuk ile ana ve çocuk ile baba arasında olmak üzere birbirinden ayrılarak düzenlenmiştir.

Kan Bağına Dayanan Soybağının Kurulması

Baba İle Kan Bağına Dayanan Soybağının Kurulması

Çocuğu doğuran kadın her zaman belli olmakla birlikte çocuğun babası yani kimden

olduğu her zaman belli olmayabilir. Türk Medeni Kanunu düzenlenirken çeşitli yaşam deneyimleri göz önünde bulundurulmuş ve ana ile baba arasında cinsel ilişkinin gerçekleştiği tarihten belirli bir süre sonra doğan çocuk ile baba arasında soybağı ilişkisi kurulmasına yol açan babalık karinelerine kanunda yer verilmiştir.

Çocuğun doğumundan önce ana, babanın evli olması veya çocuk doğduktan sonra evlenmiş olmaları veya çocuğun evliliğin sona ermesini takip eden üç yüz gün içinde doğmuş olması halinde çocukla baba arasındaki soybağı kanundan doğar. Evlilik dışında doğan çocuk bakımından, çocuğun babası tarafından tanınması veya babalık davasında hakimin çocukla babası arasında soybağı ilişkisinin bulunduğuna hükmetmesi ile çocukla baba arasında soybağı mahkeme kararı ile kurulur.

TMK. m. 282/2 hükmüne göre; “Çocuk ile baba arasında soybağı ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmü ile kurulur.”

Bu maddede düzenlenen soybağı kan bağına dayanan soybağı ilişkisidir. Düzenlemeye göre kan bağına dayanan soybağının kurulması babanın ana ile evli olması, ana ile baba evli olmamasına rağmen babanın çocuğu tanıması veya baba aleyhine açılan babalık davası sonucu hakimin hüküm kurması ile gerçekleşir.

Çocuk doğduğu sırada ana evli ise ananın o andaki eşi aynı zamanda çocuğun babası olacaktır. Bu Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü babalık karinesidir.Kocanın babalığı konusunda getirilen karine, kesin bir karine değil, adi karinedir.

Evlilik Birliği İçinde Doğan Çocuk ile Baba Arasında Soybağının Kurulması

Yaşam deneyimlerimiz ve eşlerin karşılıklı sadakat yükümlülüğünden hareketle evlilik  devam ederken kadının cinsel ilişkisinin kocası ile olacağı, çocuğun kadının kocası ile olan  cinsel ilişki sonucu olacağı kabul edilmiştir.

TMK. m. 285 hükmüne göre;

“Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. Bu süre geçtikten sonra doğan çocuğun kocaya, bağlanması, ananın evlilik sırasında gebe kaldığının ispatıyla mümkündür.

Kocanın gaipliğine karar verilmesi halinde üçyüz günlük süre, ölüm tehlikesi veya son haber tarihinden işlemeye başlar.”

Çocuk ile baba arasında soybağının kurulması için çocuğun evlilik sırasında doğmuş olması yeterlidir. Çocuk evlenme töreninden birkaç saat sonra doğmuş olsa bile çocukla babası arasında soybağı doğum anında kanun gereği kendiliğinden kurulur. Bu durum, açılacak olan soybağının reddi davasında davacı babaya ispat açısından büyük bir kolaylık sağlar.

TMK. m.285 hükmüne göre evlilik sona erdikten sonra doğan çocuğun babasının koca olduğuna dair karineden söz edilebilmesi için çocuğun evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğmuş olması gerekir. Yani evliliğin sona ermesinden itibaren üçyüz gün içinde doğan çocuğun babasının da sona eren evlilikteki koca olduğu kabul edilmiştir.

Ancak TMK. m. 290 hükmüne göre;

“Çocuk evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içinde doğmuş ve ana da bu arada yeniden evlenmiş olursa, ikinci evlilikteki koca baba sayılır. Bu karine çürütülürse ilk evlilikteki koca baba sayılır.”

Bu durumda kanundan doğan iki karine çatışmaktadır. Kanun koyucu çatışan bu iki karineden “evlilik devam ederken doğan çocuğun babası kocadır” karinesine üstünlük tanımıştır.

Evlilik Birliği Dışında Doğan Çocuk ile Baba Arasında Soybağının Kurulması

Ana ve Babanın Sonradan Evlenmesi ile Soybağının Kurulması:

Ana ve babanın sonradan birbirleri ile evlenmeleriyle evlilik dışı doğan çocuk ile baba arasında soybağı ilişkisi kanundan doğar, kendiliğinden gerçekleşir. Soybağı ilişkisinin kurulabilmesi için ayrıca bir mahkeme kararı, tanıma ya da babalık davasına ihtiyaç yoktur. Soybağının bu şekilde kurulmasında ana ve babanın soybağının kurulmasını isteyip istemedikleri de önem taşımaz.

TMK. m. 292 hükmüne göre;

“evlilik dışında doğan çocuk, ana ve babasının birbiriyle evlenmesi halinde  kendiliğinden evlik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tabi olur.”

Sonradan evlenme ile baba ile soybağı ilişkisinin kurulması ana ve babanın evlilik dışı ilişkisinden doğan çocuklar için söz konusudur. Bu maddenin uygulama bulabilmesi için çocuğun evlilik dışında doğmuş olması ve ana ile babanın çocuk doğduktan sonra evlenmiş olmaları gerekir. Evlilik dışı çocuk doğmadan, yani henüz ana rahminde iken ana ve babanın evlenmesi durumunda bu hüküm uygulanmaz. Bu durumda evlilik dışında ana rahmine düşen çocuğun evlilik içinde doğması söz konusudur ve TMK.m.285 gereğince evlilik devam ederken doğan çocuğun babası kocadır.

Ana ve babanın evlenmesi ile çocuk ailenin soyadını alır. Bu konuda çocuğun yaşı önem taşımaz. Çocuk ana ve babanın evlenmesi ile babanın vatandaşlık hakkını da kazanır.

TMK. m. 293 hükmüne göre;

“Eşler, evlilik dışında doğmuş olan ortak çocuklarını, evlenme sırasında veya evlenmeden sonra, yerleşim yerlerindeki veya evlenmenin yapıldığı yerdeki nüfus memuruna bildirmek zorundadırlar. Bildirimin yapılmamış olması, çocuğun evlilik içinde doğan çocuklara ilişkim hükümlere tabi olmasını engellemez.

Daha önce tanıma veya babalığa hükümle soybağı kurulmuş çocukların ana ve babası birbiriyle evlenince, nüfus memuru re’sen gerekli işlemi yapar.”

Soybağının Tanıma ile Kurulması

Tanıma, evlilik dışında doğan çocuğun genetik babası tarafından,kanunda öngörülen geçerlilik koşullarından biriyle çocuğun kendinden olduğuna dair tek taraflı irade  açıklamasında bulunulması sonucu çocuk ile baba arasında soybağı ilişkisinin kurulmasını sağlayan bir hukuksal işlemdir. Baba çocuğu tanımak suretiyle döllenme sırasında ana ile ilişkisi bulunduğunu ikrar eder, bu ilişki ile çocuğun doğumu arasında illiyet bağının  bulunduğu yani ananın bu dönemde üçüncü bir şahısla ilişkisini olmadığı hakkında bir tasavvur açıklanmasında bulunur.

TMK. m. 295 hükmüne göre;

“Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir. Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.”

Tanıma kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Bu sebeple çocuğun, tanıma hakkına sahip  olanın akdi veya yasal temsilcisi tarafından tanınması mümkün değildir. Babanın ölümü veya  ayırt etme gücünü kaybetmesi halinde tanıma işlemi babanın mirasçıları tarafından yapılamayacağı için bu durumda çocukla babası arasında soybağı kurulamaz. Ancak TMK. m.301 hükmüne dayanılarak babalık davası açma yoluyla soybağının kurulması sağlanabilir.

Tanıma kurucu yenilik doğuran tek taraflı bir hukuki işlemdir. Tanıyanın bu doğrultudaki iradesini kanunda öngörülen şekillerden birine uygun olarak açıklamasıyla hüküm ifade eder. Bu açıklamanın ayrıca herhangi bir muhataba yöneltilmiş olmasına gerek yoktur.Tanıma yenilik doğuran bir hak olduğundan, tanıyan, usulüne uygun olarak açıkladığı iradesini sakatlayan veya ortadan kaldıran haller söz konusu olmadıkça tanıma işleminden dönemez. Tanıma, geçmişe etkili sonuçlar doğurur; çocuğun ana rahmine düştüğü andan itibaren hüküm ifade eder. Bu durum çocuğun menfaatine ve tanıma müessesesin amacına da uygun düşer. Tanıma hakkından önceden feragat geçerli değildir.

Çocuğun tanınması her zaman mümkündür. Çocuğun tanınması için Türk Medeni Kanunu’nda herhangi bir süre sınırlaması öngörülmemektedir.

Tanıma evlilik dışında doğmuş olan çocukların genetik babaya soybağı ile bağlanmasına yönelik bir hukuki işlem olduğundan tanınacak çocuğun evlilik dışında doğmuş olması şarttır. Evlilik içinde doğmuş veya ana rahmine düşmüş olan çocukların tanınması söz konusu değildir.

Kocanın Babalığına İlişkin Karinenin Çürütülmesi (Soybağının Reddi)

Kocanın babalığı karinesi doğuran kadının analığına dair karine gibi kesin karine değildir. “Soybağının reddi” kenar başlığını taşıyan TMK. m. 286 hükmü koca ve çocuğa soybağının reddi davası açarak bu karineyi çürütme hakkı tanımıştır.

TMK. m. 286 hükmüne göre;

“Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava ana ve çocuğa karşı açılır.Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır.”

Soybağını ret hakkı bozucu yenilik doğuran bir haktır ve ancak dava yolu ile  kullanılabilir. Bu nedenle koca tek taraflı irade açıklaması veya karısı ile yapacağı bir anlaşmaya da açacağı başka davalarla çocuğun soybağını reddedemez.Soybağının reddi davasını açma hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır; hak sahibi tarafından bizzat kullanılması gerekir.

Çocuk, kocanın dava hakkından bağımsız olarak soybağının reddi davası açma hakkına sahiptir. Yani kocanın açık ya da örtülü şekilde çocuğu benimsemesi çocuğun dava hakkını etkilemez. Ergin olmayan çocuk kendisine tanınan bu hakkı kendisine atanacak bir kayyım eliyle kullanabilecektir. Ergin olmayan çocuğa atanan kayyım, soybağının reddi davasını tama kararının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde açabilir.

TMK. m. 291/2

“Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının tebliğinden başlayarak bir yıl, (..)içinde soybağının reddi davasını açar.” davanın ergin olmayan çocuk adına kayyım tarafından açılacağını öngörmektedir.”

Ergin olmayan çocuğun sahip olduğu soybağının reddine yönelik dava açma hakkının kendisine atanacak kayyım tarafından kullanılması için çocuğun yararının böyle bir dava açılmasını haklı kılması gerekir.

Ana İle Kan Bağına Dayanan Soybağı

Çocuk ile anası arasında soybağının en doğal ve olağan kurulma yolu doğumdur. Maddeye göre çocuk ile anası arasındaki soybağı doğum ile birlikte o anda kendiliğinden doğmaktadır. Madde ile bir doğal gerçeğin tespiti yapılmıştır. Çocuğu doğuran kadının tespit edilmesi ananın belirlenmesi için yeterli ve tek sebeptir. “Çocuğu doğuran kadın anadır.” karinesi kesin karine niteliğindedir ve çocuğu doğuran kadının ana olmadığının iddia edilmesi mümkün değildir.

Çocuğun anası yani çocuğu doğuran kadın belli olduğu halde çocuk başka bir kadın üzerine kayıt edilmiş; nüfus kaydı gerçek dışı olarak oluşturulmuş olabilir. Bu durumda her zaman bu kaydın gerçek dışı olduğu ileri sürülerek kaydın düzeltilmesi istenebilir. Çocuğu doğuran kadının nüfus kayıtlarında ana olarak görünen kadından başkası olduğunun ispat edilmesi ile çocuğun nüfus kayıtlarındaki kadın ile soybağı ilişkisinin kesilip, kendisini doğuran kadın ile soybağı ilişkisinin kurulması sağlanır.

Evlat Edinme Yoluyla Soybağının Kurulması

Çocuk ile anave baba arasında soybağı, ana yönünden doğum, baba yönünden TMK.m. 282/2 hükmü ile düzenlenen yollar dışında evlat edinme ile de kurulabilir. TMK. m. 282/3 hükmü ile getirilen düzenlemede çocuk ile hem ana hem baba arasında soybağının evlat edinme yolu ile kurulabileceği belirtilmiştir. Aynı şekilde TMK. m. 306/3 hükmü ile çocuk ile evlat edinme ilişkisinin hem ana hem baba tarafından kurulabileceği düzenlenmiştir. Soybağının evlat edinme yoluyla kurulması halinde kan bağına dayanan soybağı ilişkisi değil evlat edinme ilişkisine dayanan soybağı ilişkisi söz konusu olur. Evlat edinmeden doğan soybağı yapay soybağı olarak adlandırılmaktadır.

Küçüklerin (Ergin Olmayanların) Evlat Edinilmesi

TMK. m. 305 hükmüne göre;

“Bir küçüğün evlat edinilmesi, evlat edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağlıdır. Evlat edinmenin her halde küçüğün yararına bulunması ve evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi de gerekir”

Madde ile ergin olmayan kişilerin evlat edinilmesinin koşulları düzenlenmekte, ergin  olmayanların evlat edinilebilmesi için evlat edinecek olanların belli bir süre çocuğa bakmış olmaları aranmaktadır. Bu süre deneme ve düşünme süresi olarak kabul edilmektedir. Öyle ki Bu süre geçmeden evlat edinme mümkün olmadığı gibi, sürenin geçmiş olması da evlat edinme zorunluluğu doğurmamaktadır. Küçüğe bakıp eğiten kişi bakım ve eğitim koşulu gerçekleştiğinde evlat edinme hakkını kullanmak zorunda değildir. Nitekim bir yıl süreyle küçüğe bakankişi, küçükle yaşamı boyunca devam edecek bir soybağı ilişkisi kurmayı uygun görmeyebilir.

Evli kişiler ancak birlikte evlat edinebilirler. TMK. m. 306 hükmüne göre;

“Eşler, ancak birlikte evlat edinebilirler; evli olmayanlar birlikte evlat edinemezler.

Eşlerin en az beş yıldan beri evli olmaları veya otuz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekir.

Eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli olmaları veya kendisinin otuz yaşını doldurmuş bulunması koşuluyla diğerinin çocuğunu evlat edinebilir.”

Madde ile birlikte evlat edinmenin ancak eşler için mümkün olduğu, evli olmayanların birlikte evlat edinemeyecekleri düzenleme altına alınmıştır. Eşlerden birinin diğerinin çocuğunu evlat edinmesi birlikte evlat edinmeye istisna olarak getirilmiştir. Eşlerden birinin diğerinin çocuğunu evlat edinmesi eşlerden birini ölmesi üzerine söz konusu olabileceği gibi boşanmadan sonra da eş diğer eşin çocuğunu evlat edinebilir.Bir eşin diğer eşin çocuğunu evlat edinmesi için eşlerin iki yıldan beri evli olmaları veya evlat edinecek olan eşin otuz yaşını doldurmuş olması gerekir. Bu iki koşuldan birinin gerçekleşmesi halinde bir eşin diğer eşin çocuğunu tek başına evlat edinmesi mümkün olur.

TMK. m. 307 hükmüne göre;

Evli olmayan kişi otuz yaşını doldurmuş ise tek başına evlat edinebilir. Otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebilir.”

Küçüklerin evlat edinilmesinde, evlat edinilenin evlat edinenden en az onsekiz yaş küçük olması aranmaktadır. Kanun koyucu bir taraftan evlat edinmenin amacı olan bakıma muhtaç çocukların sıcak ve rahat bir aile ortamında yaşaması ve evlat edinen yönünden de çocuk sahibi olma zevkini yaşamasının sağlanmasını amaçlarken bir taraftan da ortaya çıkabilecek suistimallerin önüne geçmek için evlat edinen ile evlat edinilen arasında asgari yaş farkı aramıştır.

Erginlerin ve Kısıtlıların Evlat Edinilmesi

TMK. m. 313 hükmüne göre;

“Evlat edinenin alt soyunun açık muvafakatiyle ergin veya kısıtlı aşağıdaki hallerde evlat edinilebilir. 1.Bedensel veya zihinsel engeli sebebiyle sürekli olarak yardıma muhtaç ve evlat edinen tarafından en az beş yıldan beri bakılıp gözetilmekte ise, 2.Evlat edinen tarafından, küçükken en az beş yıl süreyle bakılıp gözetilmiş ve eğitilmiş ise, 3.Diğer haklı sebepler mevcut ve evlat edinilen, en az beş yıldan beri evlat edinen ile aile halinde birlikte yaşamakta ise. Evli bir kimse ancak eşinin rızasıyla evlat edinilebilir.

Bunlar dışında küçüklerin evlat edinilmesine ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.”

Madde ile erginlerin ve kısıtlıların evlat edinilmesi düzenleme altına alınmıştır. Ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesine yalnızca istisnai hallerde cevaz verilmiş, bunların evlat edinilmeleri küçüklerin evlat edinilmelerinden çok daha sıkı şekil şartlarına bağlı kılınmıştır.

Ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesi için evlat edinenin altsoyunun muvafakati aranmaktadır. Burada geçen muvafakati izin şeklinde anlamak gerekir. Evlat edinmeye sonradan icazet verilmesi söz konusu olmayıp, rızanın evlat edinmeden önce verilmesi gerekir. Bu rızanın açık şekilde verilmiş olması aranmaktadır. Altsoy ayırt etme gücüne sahip ergin olup kısıtlı değilse kendisi muvafakat verir. Altsoy kısıtlı ise muvafakatin vasi tarafından verilmesi gerekir. Altsoy velayet altında ise küçük için temsil kayyımı atanması gerekir.

Soybağına İlişkin Davalarda Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

Görevli mahkeme aile mahkemesi olmakla birlikte TMK 283. Maddesinde verilen hükme göre yetkili mahkeme taraflardan birinin dava yerleşim yeri veya doğum sırasındaki yerleşim yeridir.

Konuya İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. HD, T: 28.03.2005, E: 2005/2124, K: 2005/4964

“…-Davacılar Y. ile küçük D.’in babasının davalı İrfan olmadığını babasının davalılardan A. olduğunu ileri sürerek yanlış kaydın düzeltilmesini istemişlerdir.

Çocuk ile ana arasındaki soybağı doğumla kurulur. Baba ile arasındaki soybağı ise babanın anayla evlenmesi, tanıma veya hakim kararı ile gerçekleşir. (TMK. md. 282) …

Davacı küçük D.’in babası olarak görünen İrfan ile davacı Ana Y. 5.6.1984 tarihinde evlenmişler 17.05.1990 tarihinde kesinleşen Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/827 esas 1990/223 sayılı karar ile boşanmışlardır. Küçük D. bu evlilik içerisinde 14.05.1987 tarihinde dünyaya gelmiş, 29.08.1988 tarihinde Y. ve İ. hanesine tescil edilmiştir. Davacı D.’in babasının İ. olmayıp A. olduğu ileri sürüldüğüne göre D.’in önce İ.’dan olmadığı tesbit edilip (soybağı reddedilip) daha sonra babalığın isbatı gerekmektedir.

2-Bu davada ana ile küçüğün yararları çatışmaktadır. Kayyım ile ana aynı vekil tarafından temsil edilmiştir. Bu nedenle aynı vekil tarafından temsilleri de kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (Avukatlık Kanunu md. 38/b)…”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2006/2900 K. 2006/9378 T. 13.06.2006

“…Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. (babalık karinesi) (TMK md. 285/1)…

Davacının, annesi kızlık hanesine annesinin aile soyismi ile tescil edilmiş olması ve bu hanede baba adının “A.” gösterilmiş bulunması çocukla koca arasında yasal olarak kurulmuş olan soybağını (TMK md. 285/1) ortadan kaldırmaz. Bu soybağı geçersiz kılınmadıkça, davacının babalık davası açmasına da olanak yoktur. …”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2007/21189 K. 2009/3020 T. 23.02.2009

“…4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 286/1. maddesinde; kocanın soybağının reddi davası açarak babalık karinesini çürütebileceği, bu davanın ana ve çocuğa karşı açılacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 426/2. maddesine göre bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa vesayet makamınca ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atanması gerekmektedir.

Bu davada nesebi reddedilen küçük Alper ile annesinin menfaati çatışmaktadır.

Mahkemece; küçüğe kayyım tayin ettirilmesi husumetin kayyıma yöneltilmesi gösterdiği takdirde delillerin toplanması gerekirken küçüğe kayyım tayin ettirilmeden eksik inceleme ile işin esasının incelenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır…”

Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  Türk hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla  avukat vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

İlgili yazılarımız;
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz.  Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sivas Avukat Irem Bike Demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?