Şahsi Cezasızlık Sebepleri
Şahsi cezasızlık sebepleri veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebepler cezalandırılabilirliğin olumsuz şartlarındandır. Şahsi cezasızlık sebebinin varlığı fiilin suç oluşturmasına engel olmayacak yalnızca failin cezalandırılmasına engel oluşturacaktır.
İçindekiler
Şahsi Cezasızlık Sebepleri Nedir?
Şahsi cezasızlık sebepleri, faili yalnızca hapis ve adli para cezasından korumakta olup; güvenlik tedbirleri, idari yaptırım ve tazminat kararları bakımından bir etkisi bulunmamaktadır. Şahsi cezasızlık sebeplerinin bir kısmı cezayı tamamen ortadan kaldırırken, bir kısmı da cezada indirim yapılmasını gerektirir. Bu ikinci türden sebepler ise cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebepler olarak adlandırılmaktadır. Şahsi cezasızlık sebepleri maddi ceza hukukuna ilişkin olduğundan fiilin işlendiği anda cezasızlık sebebinin mevcut olması gerekir. Fail, şahsi cezasızlık sebebini fiili işlemeye başladığı andan itibaren bünyesinde taşımalıdır.
Kanun koyucu bu hükmü TCK madde 167’de ele almıştır. Maddeye göre;
Madde 167– (1) Yağma ve nitelikli yağma hariç, bu bölümde yer alan suçların;
- a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
- b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın,
- c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,
Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikayet üzerine verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.
İzlenen suç politikası nedeniyle, aralarında belli akrabalık ilişkisi bulunan kişilerin birbirlerinin malvarlığına karşı işlemiş bulundukları suçlardan dolayı cezalandırılmamaları kabul edilmiştir. Ancak, yağma ve nitelikli yağma suçları açısından bu şahsî cezasızlık sebebinden yararlanma kabul edilmemiştir. Şahsî cezasızlık sebebinin söz konusu olduğu durumlarda, ilgili kişinin sadece cezaî sorumluluğuna gidilemez. İşlenen fiil, suç oluşturma özelliğini devam ettirmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, malvarlığına karşı işlenen ve birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî nedenler gösterilmiştir.
Şahsi Cezasızlık Sebepleri Nelerdir?
Türk ceza kanununda sayılan şahsi cezasızlık sebeplerine bakmak gerekirse;
Yasama Sorumsuzluğu
Milletvekilleri, yasama görevlerini yerine getirirken baskıdan uzak ve serbestçe hareket edebilmeleri için parlamenter bağışıklıklarla donatılmışlardır.
Anayasanın yasama dokunulmazlığı başlıklı 83. maddesinin birinci fıkrasında bir şahsi cezasızlık sebebi olan yasama sorumsuzluğu (mutlak dokunulmazlık) düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.’’
Yasama Dokunulmazlığı
Anayasa m.83/2’de ise yasama dokunulmazlığının sonuçlarına yer verilmiştir. Maddeye göre “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.’’ Meclis dokunulmazlığı, milletvekillerinin yasama görevlerini tutuklanma korkusuyla karşı karşıya kalmadan serbestçe yerine getirebilmelerini güvence altına alır.
Taksirle İşlenen Suçlarda Şahsi Cezasızlık Sebebi
Taksir de kast gibi haksızlığın bir işleniş şeklidir. Taksir, kanunda istisnai hallerde cezalandırılır. TCK m.22/1’e göre de “Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.’’ denilerek yalnızca taksirli hali düzenlenen suçlar bakımından cezalandırılma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir.
Kanun koyucu, taksirli suçlara özgü bir şahsi cezasızlık sebebi ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebebe yer vermiştir. Bu istisnai düzenlemenin sebebi, taksirle işlenen suç sonucunda failin yakınlarına bir zarar vermesi halinde cezalandırmanın, faile ve ailesine ikinci bir yıkım etkisi doğurmasıdır.
TCK’nın 22.maddesinin 6. Fıkrasına göre “Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.’’
Malvarlığına Karşı İşlenen Suçlar
Yukarıda da belirtildiği üzere TCK’nın 167. maddesinde, yağma ve nitelikli yağma suçu hariç malvarlığına karşı suçlar başlıklı onuncu bölümünde işlenen suçların birinci fıkrada sayılan akrabalar arasında işlenmesi şahsi cezasızlık sebebi; ikinci fıkrada sayılan akrabalar arasında işlenmesi cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep olarak düzenlenmiştir.
Adliyeye Karşı İşlenen Suçlar
Adliyeye karşı işlenen suçlarda yer verilen şahsi cezasızlık sebepleri veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplerin, genel olarak, kişinin kendisini veya belirli yakınlarını soruşturma ve kovuşturmadan koruma amacıyla düzenlendiği görülmektedir. Bu düzenlemelerin temeli, Anayasa m.38/5’te yer alan “Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.’’ hükmüne dayanmaktadır.
Suç Üstlenme
Suç üstlenme suçu ve bu suçun belirli yakınlar lehine işlenmesi halinde, hâkimin takdirine göre, şahsi cezasızlık sebebi veya cezada indirim yapılmasını gerektiren hal TCK madde 270’te şu şekilde düzenlenmiştir, “Yetkili makamlara, gerçeğe aykırı olarak, suçu işlediğini veya suça katıldığını bildiren kimseye iki yıla kadar hapis cezası verilir. Bu suçun üstsoy, altsoy, eş veya kardeşi cezadan kurtarmak amacıyla işlenmesi halinde; verilecek cezanın dörtte üçü indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir.”
Yalan Tanıklık
TCK madde 273’te yalan tanıklık suçuna özgü, hâkimin takdirine bağlı olarak şahsi cezasızlık sebebi ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep düzenlenmiştir. Cezadan tam bağışıklık kabul edilmemiştir
“Kişinin; Kendisinin, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşinin soruşturma ve kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek bir hususla ilgili olarak yalan tanıklıkta bulunması, Tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen, bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapması, Halinde, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.’’
Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme
Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunun faili herkes olabilirken, öncül suça iştirak edenler bakımından TCK madde 281’in birinci fıkrası ikinci cümlesi ile şahsi cezasızlık sebebine yer verilmiştir: ‘’Kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçla ilgili olarak kişiye bu fıkra hükmüne göre ceza verilmez.’’
Suçluyu Kayırma
TCK’nın 283. maddesinde suçluyu kayırma suçu tanımlanmış ve üçüncü fıkrasında bu suça yönelik şahsi cezasızlık sebebine yer verilmiştir: ‘’Bu suçun üstsoy, altsoy, eş, kardeş veya diğer suç ortağı tarafından işlenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz.’’
Şahsi Cezasızlık Sebeplerinin Sonuçları Nelerdir?
Şahsi cezasızlık sebepleri, haksızlığın ve kusurun ötesinde, failin suç işlemeye başladığı andan itibaren kendisinde mevcut olan özelliklerinden veya kişisel yakınlıklarından dolayı kanun koyucunun izlediği suç politikası gereği cezalandırmayı önleyen kişiye sıkı sıkıya bağlı sebeplerdir.
Türk ceza hukukunda şahsi cezasızlık sebeplerine ilişkin genel bir hüküm bulunmaması sebebiyle, her bir cezasızlık sebebinin ayrı ayrı incelenmesi gerekir.
Şahsi cezasızlık sebeplerinin varlığı halinde, savcıya kamu davasını açma konusunda takdir yetkisi tanınmıştır. Savcının takdir yetkisi kullanarak kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermesi halinde, bu karara itiraz yolu kapatılmıştır.
Konuya İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/33409 Karar: 2014/22115
“…Başkasına ait kredi kartının müteselsilen kötüye kullanılması ve müteselsilen hırsızlık suçlarının takibinin şikayete bağlı olmadığı, bu suçların sanık tarafından mağdur kayınvalidesine karşı işlenmesi nedeniyle TCK’nın 167/1-b 245/4-b maddeleri uyarınca şahsi cezasızlık sebeplerinin bulunduğu, şahsi cezasızlık sebebinin varlığından dolayı CMK’nın 223/4-b maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi gerekirken bu suçlar açısından düşme kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz talebi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından ikinci paragraftaki düşme kararının kaldırılarak yerine “Başkasına ait kredi kartının müteselsilen kötüye kullanılması ve müteselsilen hırsızlık suçlarının sanık tarafından mağdur kayınvalidesine karşı işlenmesi nedeniyle TCK’nın 167/1-b 245/4-b maddeleri uyarınca şahsi cezasızlık sebeplerinin varlığından dolayı CMK’nın 223/4-b maddesi uyarınca sanığa CEZA VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA şeklinde düzeltilmesine, 23.06.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.”
Yargıtay 15. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/21024 Karar: 2013/16545
“…Dosya içerisinde bulunan aile nüfus kayıt tablosuna göre, sanığın müşteki M.’in damadı olması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 167/1-b. maddesi uyarınca mala zarar verme suçunun üst soy alt soy veya bu derecede kayın hısımın zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmayacağının belirtilmesi karşısında sanık hakkında bu suçtan ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
Gereği Düşünüldü:
Sonuç: Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden Sivas 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 05/04/2013 tarih 2011/97 Esas, 2013/276 Karar sayılı hükmünün 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesinin 4. fıkras 4. fıkrasının (d) bendi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre, 5237 sayılı TCK’nun 167/1-b maddesi ve CMK’nın 223/4-b maddeleri gereğince hükümlü hakkında cezaya hükmolunmamasına ve bu nedenle verilen cezanın ÇEKTİRİLMEMESİNE, 04.11.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2014/4418 K. 2015/748 T. 22.01.2015
“…Dava Konusu olayda; davacı iktidar partisi, davalılar ise muhalefet partisi milletvekilleri olup her iki taraf da siyasetçidir. Dava konusu sözler 31/10/2012 tarihli TBMM oturumunda davacının yaptığı konuşmanın ardından sarf edilmiş, siyasi eleştiri mahiyetinde olup değer yargılarını içermektedir. Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek davanın reddi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle davalıların bir kısım tazminatla sorumlu tutulmuş olmaları doğru bulunmadığından, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)
İlgili yazılarımız;
- Şahsi Cezasızlık Sebepleri
- Şikayet (TCK m.73)
- İnfaz hukuku dava ve işlemleri
- Koşullu salıverilme kararının geri alınması
- İnfazın sona ermesi halleri
- İnfazın ertelenmesi
- Suçta tekerrür (TCK m.58)
- Koşullu salıverme (Şartlı tahliye)
- Adli Kontrol Tedbirleri
- Asliye Ceza Davaları
- Ağır Ceza Davaları
- Sulh Ceza Davaları
- Çocuk Ceza Davaları
- Vergi Ceza Davaları
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
AV.İREM BİKE DEMİRHAN