Ortaklığın Giderilmesi Davası Nedir?

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Ortaklığın Giderilmesi Davası Nedir?

Ortaklığın Giderilmesi Davası Nedir?

ortakligin giderilmesi

Ortaklığın giderilmesi davası, davalarının konusu büyük önem taşımaktadır. Dava konusuna yargılama giderleri, yetkili mahkeme, araştırma ve inceleme usulü gibi önemli konular farklılaşmaktadır. Bunun yanı sıra, eşya üzerindeki mülkiyetin türü de ortaklığın giderilmesi davasında büyük önem arz etmektedir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Konusu Nedir?

Ortaklığın giderilmesi davasının konusunu oluşturan en önemli mal, taşınmaz mallardır. Genel itibariyle taşınmaz mal, kural olarak yerinde sabit kalan ve bulunduğu yerden başka bir yere içeriğinde bir değişiklik olmaksızın nakledilmeyen maddi mallardır. Taşınmaz mülkiyetinin kapsamına nelerin girdiği TMK’nın 704. maddesinde düzenlenmiştir. TMK’nın 704. Maddesi hükmüne göre taşınmaz mülkiyetinin konusu;

  • Arazi,
  • Tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar
  • Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler olarak belirlenmiştir.
  • TMK m. 998 hükmüne göre de, tapu siciline taşınmaz olarak kaydedilecek eşyalar bunlardır.

Tapuda Kayıtlı Olan Taşınmazlar

Kural olarak taşınmaz malın kazanılması tescille olur. Buna karşılık miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır. Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması kural olarak tescille olmakta; istisnai hallerde tescilden önce kazanılmaktadır. Ancak taşınmazla ilgili işlem yapabilmek için sicile kaydedilmesi gerekir. Tasdiksiz yoklama kaydı, ancak zilyetliğe karine teşkil edeceğinden, mülkiyet belgesi sayılmazlar ve bu tür taşınmazlar tapusuz taşınmaz sayılırlar. Buna karşılık tasdikli yoklama kayıtları mülkiyeti gösteren belgelerden sayılır. Ortaklığın giderilmesi davasının konusunu oluşturacak olan taşınmazın da mutlaka tapu siciline kayıtlı olması gerekir. Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar taşınır mal sayıldıklarından ortaklığın giderilmesine konu olamazlar.

Bağımsız ve Sürekli Haklar

Mülkiyetin konusu olmayıp, ekonomik zorunluluk ve hukuk tekniği gereğince bazı sürekli ve bağımsız haklar taşınmaz olarak sayılmıştır. Tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar da taşınmaz mülkiyetinin konusunu oluşturur. Bu haklar, ilgili kayıt sayfasına kaydedilmek suretiyle taşınmaz hükümlerine tabi olacaktır.

TMK m. 704/1 hükmü uyarınca taşınmaz niteliğine sahip bir bağımsız ve sürekli hakkın varlığından söz edilebilmesi için şu koşulların bulunması gerekir:

Tapu Sicili Tüzüğü’ne göre ilgili sayfaya kaydedilmiş bir irtifak hakkı bulunmalıdır.

Sicile kaydedilen bu irtifak hakkı bağımsız olmalıdır. İrtifak hakkının üzerinde kurulduğu taşınmazdan ayrı bir kimliğe sahip olacak şekilde, tasarrufları kısıtlamamak ve izne tabi kılınmamak üzere kurulması gerekir.

İrtifak hakkı sürekli olmalıdır. Tapu Sicili Tüzüğü’ne göre bu irtifak hakkı süresiz veya en az 30 yıl süreli olabilir.

İrtifak hakkının tapu kütüğünün ayrı bir sayfasına kaydedilmesi gerekir. Bunun için de ilgili hak sahibinin talebi gerekir.

Kat Mülkiyeti Kütüğüne Kayıtlı Bağımsız Bölümler

Kat mülkiyeti, arsa payı ve ana taşınmazdaki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyet türüdür. Kat Mülkiyeti Kanunu ile Türk Medeni Kanunu’nun “bütünleyici parça” ilkesine önemli bir istisna getirilmiş ve kargir bir binanın bağımsız bölümleri üzerinde özel bir taşınmaz mülkiyet türü kabul edilmiştir. Kat irtifakı ise, arsa payına bağlı bir irtifak çesidi olup, yapının tamamı için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak, bu Kanunda gösterilen şartlar uyarınca kat mülkiyetine resen çevrilir. Bu işlem, arsa malikinin veya kat irtifakına sahip ortak maliklerden birinin istemi ile dahi gerçekleştirilebilir.

Kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulmuş olan anagayrimenkulde ortaklığın giderilmesi istenemez. Anagayrimenkul üzerinde arsa paylı birden çok bağımsız bir gayrimenkul gibi dava ve takip konusu yapılabilir. Kat Mülkiyeti Yasası’nda önce bağımsız bölümler için belli şahıslar lehine irtifak hakkı tesis edilmiş olup da, daha sonra herhangi bir işleme tabi tutulmayıp tapu kaydına arsa göründüğünden yalnız belli bir bölümün ortaklığın giderilmesi istenemez.

Tasdikli Yoklama Kaydına Bağlı Taşınmazlar

İmparatorluk döneminde şahısların özel mülkiyetlerinde bulunan taşınmazlar zaman zaman tespitleri yapılarak kimlerin zilyetliklerinde oldukları belirlinmiş ve buna ilişkin belgeler oluşturulmuştur. Bu tür sicil yerine geçen bu belgelere yoklama kaydı denilmektedir. Daha sonra karar veya liva idare meclisince onaylananlara ikinci bir belge verilmiştir ki işte bunlara tasdikli yoklama kaydı denir. Ancak bu ikinci belge verilirken daha titiz bir çalışma yapılmış, tekrar denetimden geçirilmiş ve harç alınmış olduğundan muteber bir belge hüviyetini kazanmıştır. Bu nedenlerle tasdikli yoklama kayıtları tapu kaydı hükmündedirler. Tasdiksiz yoklama kayıtları ise sadece zilyetliği belgeler. Tasdikli yoklama kaydı bulunan taşınmazların ortaklığın giderilmesi davasına konu yapılabilir.

Gecekondular

Mevcut gecekonduların ıslahı, tasfiyesi, yeniden gecekondu yapımının önlenmesi ve bu amaçlarla alınması gereken tedbirler hakkında bu kanun hükümleri uygulanır. Gecekondular temelsiz basit yapılar olduklarından taşınır mal hükmündedir. Hazine veya şahıs arazileri üzerine başkaları tarafından yapılan bu tür yapıların enkaz bedeli bakımından ortaklığın giderilmesi davasına konu olabilirler. Ancak mahallinde yapılan gecekondu temelli bir bina niteliğinde olduğu anlaşılırsa müttemmim cüz sayılacağından dava reddedilmelidir.

Kooperatif Ortaklık Payı

Kooperatif, insan ihtiyaçlarının karşılıklı yardımlaşma yoluyla giderilmesini sağlamak ve ortakların çıkarlarını korumak amacıyla oluşturulan ekonomik kuruluştur. Kooperatifler insanların ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle ve en az maliyetle karşılamak amacıyla kurulan tüzel kişilerdir.  Kooperatif ortağının ölmesi halinde, ortaklık sıfatı da sona erer. Anasözleşmede gösterilecek şartlarla ölen ortağın mirasçılarının kooperatifte ortak olarak kalmaları sağlanabilir. Bu durumlarda, kooperatifte mirasçıları bir temsilcisinin temsil etmesi gerekir. Kooperatif ortaklık payı için ortaklığın giderilmesinin mümkün olup olmadığı için kooperatifin ana sözleşmesine bakmak gerekir. Kooperatif ana sözleşmesinde pay devrini yasaklayan bir hüküm varsa kooperatif payı için ortaklığın giderilmesi istenemez. Buna karşılık kooperatif ana sözleşmesinde payın devir ve satışı yasaklanmamış ise, ortaklar kendi aralarındaki ilişkiyi sona erdirme bakımından ortaklığın giderilmesi davası açabilirler.

Taşınır (Menkul) Mallar

Taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibariyle taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçleridir. Taşınır eşya, niteliği itibariyle cismani şeyler olup özünde bir değişiklik olmaksızın kendi gücüyle veya bir başka güçle bir yerden başka bir yere taşınabilen eşyaladır. Taşınır mülkiyetini başkasına devretmek isteyen malik, eşyanın zilyetliğini devretmek suretiyle mülkiyeti karşı tarafa geçirir. Zira taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir. Zilyetliğin mülkiyeti devretme amacıyla karşı tarafa devri zorunlu olup, zilyetliğin karşı tarafı malik kılma isteği haricinde kiralama, ödünç verme gibi sebeplerle devri halinde taşınır mülkiyeti kazanılamaz. Taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olmayan ve bu nedenle taşınmaza zarar vermeden ayrılabilen taşınır malların bağımsız şekilde mülkiyete konu olması mümkündür.

Tahvil ve Hisse Senetleri

Tahvil, şirketlerin fon ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için borçlanma senetleridir. Hisse senetleri ise şirketlerin, sermayesinin belirli bir bölümünü temsil etmekte olan, sahibine ortaklık hakkı veren menkul kıymetlerdir. Hisse senedi sahibine ortaklık, tahvil ise alacak hakkı sağlanmaktadır. Tahvil bir borç senedi, hisse senedi ise bir mülkiyet senedidir. Bunun sonucu olarak elinde tahvili olan bir kişi tahvil çıkarmış olan kurumun uzun vadede alacaklısı konumundadır. Tahvil sahibi şirketin aktifi üzerindeki alacağından başka hiçbir hakka sahip olmadığından, şirketin yönetimine katılamaz. Dolayısıyla tahvil sahipleri alacaklarını aldıktan sonra, şirketin mal varlığı üzerinde hiçbir hak iddia edemezler.

Hisse senedi satın alarak şirketin ortağı olan hak sahipleri ise, kendilerine tanınan tüm ortaklık haklarından yararlanabilirler ve yönetime de katılabilirler. Tahviller, şirketler dışında devlet ve belediyeler gibi tüzel kişiliğe sahip kamu kuruluşları tarafından da çıkarılabilir. Hisse senetleri, anonim şirket statüsündeki kuruluşlar ya da özel kanunla kurulan kuruluşlar tarafından ihraç edilebilir. Ortaklığın giderilmesi davasının konusunu, tahvil oluşturabileceği gibi, hisse senetleri de oluşturulabilir. Zira tahvil ve hisse senetlerinin sayılarına bakılarak taksimi mümkün değerlerdir. Buna karşılık sayıları dikkate alındığında paydaş sayısına göre taksimleri mümkün olmadığı takdirde, bunların satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmesi gerekir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Dava Hakkı

Paylaşma davaları, paylı ve elbirliği mülkiyetine konu mallarda paydaşlar ya da ortaklar arasındaki hukuki ilişkiyi sona erdiren, birlikte mülkiyetten ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı yanlar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Dava açma yetkisi, paylı mülkiyette paydaşa, elbirliği mülkiyetinde ortağa aittir. Paydaşlardan veya ortaklardan biri yalnız başına dava açabileceği gibi birden fazla paydaş veya ortak da dava açabilir. Paylı mülkiyet ve elbirliği mülkiyetinin bir arada bulunması halinde paydaş veya ortaklardan biri veya bir kaçı dava açabilirler. Husumet de davacı dışında kalan paydaş veya ortaklara yöneltilir.

Gerçek Kişiler

Hak ehliyeti: Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna göre bütün insanlar hukuk düzeninin sınırları içinde haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler. Hak ehliyeti, kişilerin hakları ve borçları olabileceğini belirler. Bu yönüyle hak ehliyeti pasif bir ehliyettir. Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine de sahiptir.

Fiil ehliyeti: fiil ehliyeti, medeni bir şekilde haklarını kullanan bireylerin sahip olduğu ehliyettir. Kişi, kendi yararına haklara sahip olurken borç sahibi de olarak iktidarını kendince göstermektedir. Bir kişinin kendi eylemleriyle lehine haklar ve aleyhine borçlar oluşturabilme yeteneğine fiil ehliyeti denir. Aktif bir ehliyet olan fiil ehliyeti doğumla kazanılmaz. Kişinin tam ve sağ doğmakla birlikte, sezgin olması ve belirli bir yaş olgunluğuna ulaşmış olması gerekir. Fiil ehliyetine sahip olan kişiler, kendileri tarafından ortaklığın giderilmesi davalarını açabilirler. Buna karşılık fiil ehliyeti bulunmayan kişilerin yasal temsilcileri aracılığıyla davayı açmaları gerekir.

Paydaşın Dava Hakkı

Bir mala malik olan ve dolayısıyla mülkiyet hakkına sahip olan her paydaş veya elbirliği mülkiyetinin ortağı, ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun sonucu olarak, malik olmayan kimsenin bu davayı açma hakkı yoktur. Mülkiyet hakkının miras yoluyla kazanılmış olması halinde mirası reddeden veya mirastan mahrum bırakılmış olan paydaşın tereke ile ilgili hakkı sona erer. Bunun sonucu olarak artık ortaklığın giderilmesi davası açması mümkün değildir. Dolayısıyla eğer mirası reddeden paydaşın açtığı bir dava söz konusu ise, davanın reddi gerekir. Kanuni mirasçının mirası reddetmesi durumunda bu kimsenin hakkı kendisi miras bırakandan önce ölmüş gibi mirasçılarına intikal edeceğinden, bu kişiler ortaklığın giderilmesi davası açabilecektir.

Borçlu Ortağın Alacaklısı

Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra İflas Kanununun 121. Maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alınması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip davacı tarafa icra hakiminden yetki belgesi almak üzere süre verilmelidir.

İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir.  Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davalarda birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek kadar taşınmazın ortaklığının giderilmesini karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddi gerekir. Bu şekilde açılacak davalarda borçlu ortak dahil tüm ortakların davaya dahil edilmeleri zorunludur.

Tüzel Kişiler

Hazine

Kamu tüzel kişisi olan devlet mal ve haklara da sahip olduğundan paydaş olduğu mallarda ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Dava Hazine avukatı olan yerlerde Hazine avukatı tarafından hazine avukatı olmayan yerlerde illerde defterdar, ilçelerde ise mal müdürü tarafından açılır. Bu kimselerin dava açabilmeleri için merkezde muhakemat genel müdürünün illerde ise muhakemat müdürünün izin vermesi gerekir.

Vakıflar

Vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. Vakıflar adına açılacak ortaklığın giderilmesi davasında yetkinin kime ait olduğu hususu, vakfın mazbut veya mülhak vakıf olmasına göre değişmektedir. Mazbut vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilir ve temsil edilir. Mülhak vakıflar, Anayasaya aykırılık teşkil etmeyen vakfiye şartlarına göre Meclis tarafından atanacak yöneticiler eliyle yönetilir ve temsil edilir. Dolayısıyla her iki vakıf türü açısından ortaklığın giderilmesi davası bu temsilciler eliyle açılacaktır.

İl Özel İdaresi

İl özel idaresi, İl halkının mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan, idari mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisini ifade eder. İl özel idaresi, ilgili özel kanunu uyarınca ilin çeşitli hizmetlerini gerçekleştirmek için taşınır ve taşınmaz mallar edinir. İlin malik oldukları ortak mallarda, ortaklığın giderilmesi söz konusu olduğunda davaları ortak mallarda, ortaklığın giderilmesi söz konusu olduğunda davanın vali veya görevlendireceği kişi tarafından açılması gerekir. Valinin icra takibi yapıp yetki belgesi almaksızın kamu alacağını tahsil etmek amacıyla doğrudan ortaklığın giderilmesi davası açması mümkündür.

Belediye

Belediyenin gerçek kişilerle birlikte ortak olduğu taşınmazları olabilir. Bu gibi taşınmazlarda belediye başkanı tüzel kişiliği temsilen dava açabilir. Ancak belediye başkanı temsil yetkisini bir avukat kanalıyla da kullanabilecektir. Belediyeler, imar şüyuulandırması yaptıkları taşınmazlar için tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde anlaşmazlar veya dava açmazlarsa altı ayın sonunda ortaklığın giderilmesi davasını açabilirler. Belediyenin icra hakiminden izin almaksızın kamu alacağını tahsil etmek amacıyla doğrudan ortaklığın giderilmesi davası açması mümkündür.

Köyler

Köy, yönetim durumu, toplumsal ve ekonomik özellikleri ve nüfus yoğunluğu bakımından kasabadan farklı ve daha küçük ve geri olan, genellikle tarımla uğraşan, konutları ve öteki yapıları bu yaşamı yansıtan, kırsal yerleşme birimidir. Köylerin tüzel kişiliği vardır. Köyü temsil görev ve yetkisi muhtara aittir. Bunun sonucu olarak köye ait ortak mallarda köyü temsilen muhtarın dava açma görev ve yetkisi vardır. Eğer muhtarın şahsen paydaş olduğu köye ait ortak bir mal söz konusu ise, bu mala ilişkin davada muhtar hem davacı, hem de davalı olamayacağından köy, köy derneği tarafından temsil edilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasını Açma Hakkı Bulunmayan Kimseler

Sınırlı Ayni Hakka Sahip Olanlar

Kural olarak ortaklığın giderilmesi davası, mal üzerinde paydaş veya ortak olan kişiler tarafından açılabilir. Sınırlı ayni hak sahiplerinin mülkiyet hakkı bulunmadığından, ortaklığın giderilmesi davası açmaları mümkün değildir.

Tereke temsilcisi

Tereke temsilcisi ortaklığın giderilmesi davası açamaz. Ortaklığın giderilmesi davası ancak mirasçılar tarafından açılabilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Husumet

Ortaklığın giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu mallarda paydaşlar arasındaki hukuki ilişkiyi sona erdiren birlikti mülkiyetten ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan çift taraflı ve taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemez. Ortaklığın giderilmesi davası davacıların dışında kalan paydaşların veya ortakların aleyhine açılır.

Ölüm Hali

Davada, bütün paydaş veya ortaklarının sağ iseler kendilerinin; ölü iseler mirasçılarının yer almaları zorunludur. Ortaklığın giderilmesi davasında, dava ölü kimseye yöneltilmişse dava hemen reddedilmez. Bu davaların özelliği gereği davada hasım gösterilen paydaş veya ortakların davadan önce ölmüş olduklarının anlaşılması halinde dava reddedilmeyip mirasçıları belirlenmesi ve davaya katılmaları sağlanmalıdır. Ölmüş kişilerin mirasçılarının kimler olduğu hususu bir netliğe kavuşturulmalıdır. Bu nedenle ölen paydaşın mirasçılarının amacıyla davacıya mirasçılık belgesi almak üzere mahkemeye başvurması için yetki ve süre verilmesi gerekir.

Mirasçı bırakmadan ölüm: TMK m. 501 hükmüne göre, mirasçı bırakmadan ölen paydaşın mirası Hazineye intikal edeceğinden, bu durumda Hazinenin davaya katılması ve Hazine temsilcisine bu payın Hazine adına tescilinin sağlanması için süre verilmesi gerekir. Verilen sürede tescil sağlandıktan sonra davaya devam edilerek hüküm kurulması gerekir.

Gaiplik Durumu

Bir kimsenin uzun süreden beri bulunmaması veya oturduğu yerin bilinmemesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamı; bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır. Hazinenin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması halinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyımı tayin eder.

Küçükler ve Kısıtlıların Durumu

Paydaşlar veya ortaklar arasında küçük veya vesayet altına alınmış kimsi bulunuyorsa, küçüğün velisinin; kısıtlının ise vasisinin davadan haberdar edilerek davaya katılması sağlanmalıdır.

Menfaat çatışması: Yasal temsilcinin de aynı davada mirasçı olması halinde, menfaat çatışması dolayısıyla küçüğe kayyım tayin edilmelidir.

Dava Sırasında Pay Satışı

Dava devam ederken payını satan paydaşın davalı sıfatı da kalkacağından, onun açısından davanın reddine karar verilmesi gerekir. Bunun yanı sıra, payı alan kişi veya kurumun davaya dahil edilmesi gerekir. Alan kişi vefat etmişse, mirasçıları araştırılarak davaya dahil edilmelidir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Taraf Ehliyeti

Ortaklığın giderilmesi davasında taraf ehliyeti, paylaşma istenilen malvarlığında payı olan veya bu mallarda elbirliği halinde ortak olan kişilere aittir.

Taraf Teşkili

Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. Davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının da veya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Taraf teşkili meselesi, ortaklığın giderilmesi davasının en önemli ve uygulamada en sık hata yapılan konularından birini oluşturmaktadır.

Taraf Teşkilinin Sağlanmasında Önemli İlkeler

Taraf Teşkili Zorunludur

Taraf teşkili zorunlu olup, taraf teşkili sağlanmadan davaya devam edilip hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirecektir.

Taraf Teşkilini Mahkeme Kendiliğinden Gözetmelidir

Taraf teşkili sağlanmadan davaya devam edilip hüküm kurulması doğru olmayacağından, hakimin bu hususu kendiliğinden gözetmesi ve taraf teşkilinin sağlanmasını gerektiren işlemleri yapması gerekir.

Taraf Teşkilini Sağlama Görevi, Esasen Mahkemeye Aittir

Ortaklığın giderilmesi davalarında taraf teşkilinin sağlanması mahkemenin görevi olup dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen diğer paylı maliklerin adreslerinin tespiti ve gerektiğinde ilanen tebliğe karar verme görevi mahkemeye aittir. Mahkemece yapılması gereken işlemlerin davacı tarafa yükletilerek süresinde yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddedilmesi doğru değildir.

Taraf Teşkilinin Sağlanması Açısından Tebligatlar Usulüne Uygun Yapılmalıdır

Geçerli olmayan tebligatlar ile taraf teşkilinin sağlanmaya çalışılması doğru olmayacağından, tebligatların geçerli şekilde yapılması gerekir. Yargıtay uygulamalarına bakıldığında, taraf teşkilinin sağlanması için yapılan tebligatların usulsüzlüğü nedeniyle çokça bozmaya konu olduğu görülmektedir. Bu sebeple tebligatların usulüne uygun olması gerekir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasının Niteliği

Ortaklığın giderilmesinde asıl olan aynen taksim yolunun uygulanmasıdır. Aynen taksimin mümkün olmaması halinde satış suretiyle ortaklık giderilmelidir. Diğer dava türlerinde olduğu gibi bu davalarda taleple bağlı olup ondan fazlasına hükmedemez. Dava dilekçesinde tarafların sadece aynen taksim talebinde bulunmaları halinde, mahkeme sadece bu yolda inceleme yapabilecek, aynen taksim mümkün değilse ve daha sonra satış suretiyle giderilme seçeneği de istenmemişse davanın reddi gerekir.   Buna karşılık, davacının aynen taksim talebine karşı davalı satış isteminde bulunur ve yapılan inceleme sonucu taksimin mümkün olmadığı anlaşılırsa, davalının talebi nazara alınarak satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verebilir. Taraflardan hiçbirinin aynen taksim talebinde bulunmayıp, satış istemeleri halinde, yapılan inceleme sonucunda da aynen taksime karar verilmeyip davanın reddi gerekir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Yargılama Usulü

Sulh hukuk mahkemesinde görülen dava ve işler basit yargılama usulüne tabi olduğundan, ortaklığın giderilmesi davalarında basit yargılama usulü uygulanır. Dava sulh mahkemesine düzenlenmiş dilekçe ile açılır. Cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak mahkeme mahkeme durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkansız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verebilir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Ortaklığın giderilmesi davasında görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise taşınmaz malın bulunduğu yerdeki mahkemedir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Mahkeme Harç ve Giderleri

Harçlar Kanunu uyarınca, dava konusu mal taşınır ise maktu harç, taşınmaz mal ise nispi harç alınmaktadır. Dava açılırken sonuç tahmin edilemeyeceğinden dava konusu şeyin taşınır yahut taşınmaz olması fark etmeksizin maktu harç alınır. Harç ücretinden ayrı olarak taraflar davada dinletmek istediği tanık veya bilirkişi ücreti ile keşif masraflarını da ödemek durumundadır.

Ortaklığın Giderilmesi Davası İle İlgili Yargıtay Kararları

Yargıtay 14. HD.  E:2015/3840 K: 2016/5379 KT:03.05.2016:

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 20.01.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.

Davalı, dava konusu 277 ada 363 parselde bulunan 1, 2, 3, 4 ve 5 numaralı bağımsız bölümlerin aidiyetinin tespiti için … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/613 Esas sayılı dosyası ile tapu iptal ve tescil davası açtığını ve bu davanın sonucunun beklenmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davalının bir kısım taşınmazlara yönelik … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/613 Esas sayılı dosyası ile dava konusu bir kısım taşınmazların müvekkiline 21.12.2008 tarihinde sözlü olarak satıldığından bahisle açmış olduğu dayanak belgesi olmayan tapu iptal ve tescil davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasına yönelik isteminin ortaklığın giderilmesi davasını sürüncemede bırakmaya yönelik haksız ve hakkaniyete uygun olmayan istem olduğu, davalı vekilinin bekletici mesele yapılmasına yönelik beyanlarına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.

Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava konusu taşınmazlar hakkında tapu iptali ve tescil davası bulunması halinde bu davaların sonunda pay ve paydaş durumu değişebileceğinden ortaklığın giderilmesi davasının sonucu da etkilenecektir. Bu nedenle, açılan tapu iptali ve tescil davalarının, 6100 sayılı HMK’nın 165/1 maddesi gereğince, görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davası için bekletici mesele yapılması gerekir.

Somut uyuşmazlıkta; … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/613 Esas sayılı dava dosyası ile davalı tarafından davacılar aleyhine dava konusu taşınmazlardan 277 ada 363 parselde bulunan 1, 2, 3, 4 ve 5 numaralı bağımsız bölümler için tapu iptali ve tescil davası açıldığı, bahsi geçen dosyanın UYAP’tan incelenmesinde, mahkemece, yapılan yargılama sonucunda 07.04.2016 tarihinde davanın reddine karar verildiği ancak kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Tapu iptali ve tescil davası sonucunda verilecek karar ile dava konusu taşınmazların pay ve paydaşlık durumu değişebileceğinden mahkemece, sözü edilen tapu iptali ve tescil davası bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

 Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine 03.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.”

Yargıtay 14. HD. E:2013/15097 K: 2013/15334 KT:09.12.2013:

“Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece, ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı … temyiz etmiştir.

Elbirliği mülkiyetinde borçlu ortağın alacaklısı icra hakimliğinden İİK’nın 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir.

Borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İİK’nun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan İcra Müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip, icra hakiminden yetki belgesi almak üzere önel verilmelidir.

Bu şekilde açılacak davada borçlu ortak dahil tüm ortakların davaya dahil edilmeleri zorunludur.

Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davada birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek miktarda taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddedilmesi gerekir.

Olayımıza gelince; dava konusu bağımsız bölümde paydaş bulunmayan üçüncü kişi konumundaki davacı alacaklı icra hakimliğinden yetki belgesi almadan ortaklığın giderilmesi davasını açmıştır. Dairemizin dosyayı mahalline iade etmesi üzerine davacı vekili icra mahkemesinden dava konusu taşınmazla ilgili ortaklığın giderilmesi davası açması için yetki belgesi verilmesi talebinde bulunmuş ise de bu isteminin reddedildiği anlaşılmıştır. Mahkemece icra mahkemesinden yetki belgesi alınmadığından ve yargılama sırasında da bu eksiklik tamamlanmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken dava konusu bağımsız bölüm üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine dair hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı …’nun temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 09.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  Türk hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla Miras avukatı vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

İlgili yazılarımız;
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz.  Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sivas Avukat Irem Bike Demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?