Nafaka Azaltım Davası
Nafaka azaltım davası, nafakanın irat olarak ödenmesine karar verilen durumlarda, nafaka yükümlüsünün sosyal ve ekonomik durumlarının değişmesi ve hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafakanın azaltılmasına Türk Medeni Kanunu Madde 176 uyarınca hakimce karar verilmesinden ibarettir. Mahkeme tarafından hükmedilen nafakanın ödenmesinde güçlük yaşanması veyahut nafaka alacaklısının durumunda iyileşme olması durumunda nafaka azaltım davası açılabilir. Mahkeme tarafından tespit edilen nafaka miktarının günün koşullarına göre çok yüksek miktarda kalması ihtimali göz önünde bulundurularak nafaka azaltım davası düzenlenmiştir.
İçindekiler
Nafaka Nedir?
Türk Medeni Kanunu kapsamında 4 tür nafaka düzenlenmiş olup nafakanın türüne göre talep edilebileceği şartlar farklılık arz etmektedir.
Tedbir nafakası; Boşanma sürecinin maddi ve manevi olarak sancılı geçecek bu döneminde yükümlü olan tarafın diğer eşe ve müşterek çocuklara yaptığı ödemedir. Tedbir nafakasının belirlenmesinde mahkeme talep edilen miktar ile bağlı olmayıp tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre miktarı belirlemekle görevlidir.
İştirak nafakası; Boşanma gerçekleştikten sonra çocukların velayetinin taraflardan birine verildiğinde diğer tarafın çocukların bakım, eğitim ve sağlık giderleri için gücü oranında aylık ödemesi gereken paraya iştirak nafakası denir.
Yoksulluk nafakası; Boşanma gerçekleştikten sonra evlilik birliği içerisinde eşe sunduğu maddi olanaklardan yoksun kalacak eşin mağduriyetin önlenmesi adına ödenen nafakadır.
Yardım nafakası; Bir kişinin yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu, altsoyu ve kardeşlerine (refah içinde bulunmak koşulu ile), herhangi bir süre ile sınırlı olmaksızın talep edilmesi halinde verilmesi lazım gelen nafaka çeşididir.
Yoksulluk, iştirak ve tedbir nafakasının azalılması talepli olarak nafaka azaltım davası açılabilecektir.
Nafaka Azaltım Davasının Şartları Nelerdir?
Eşlerin mali gücü nafaka ödeme miktarında önemli rol oynar. Hükmünden yola çıkılarak nafaka ödeyen kişinin maddi durumunda düşüş olması halinde nafaka azaltım davasının açılması söz konusudur. Nafaka azaltım davasının hakim tarafından göz önünde alınabilmesi için bazı şartlar aranmaktadır.
- Nafaka ödeyen kişinin gelirinin azalması
- Ekonomik durumda kötüleşme
- Kadının işe başlaması
- Davalının evlenmesi
- Tarafların eşit gelire sahip olmasıdır.
Nafaka oranlarının belirlenmesinde Türkiye İstatistik Kurumunca açıklanan Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) oranları da belirleyici olacaktır. Nafakanın miktarının belirlenmesinde belirleyici ölçütlerin yanında her zaman çocuğun üstün yararı ve taraflardan yoksunluk içerisinde bulunan eşin durumu her somut olaya göre ayrı olarak değerlendirilir.
Nafaka Azaltım Davası Nasıl Açılır?
Nafaka azaltım davası, nafaka yükümlüsünün, nafakanın indirilmesi için geçerli sebeplerin oluşması halinde ilişkin delilleri de ekleyerek uygun bir dava dilekçesi ile aile mahkemesinde açılır. Her şeyden önce bu dava dilekçesinin HMK bakımından gerekli şartları taşıması gerekir, aksi durumda dilekçede eksiklik ya da yanlışlık olması halinde dava usulden reddedilebilir ve geri dönülmez sonuçlarla karşılaşılabilir.
İlgili dilekçenin esasında ise nafaka azaltım davasında talebini haklı kılacak açıklamalar yapılmalıdır. Maddi imkanlar ve değişen koşullar sıralanmalıdır. Ayrıca ilgili dilekçede daha önce hükmedilen nafakanın hangi mahkeme tarafından karara bağlandığı, dosya ve karar numarasına da yer verilmelidir. Tüm bu sürecin etkin, hızlı ve profesyonel şekilde ilerlemesi için aile hukuku ile ilgilenen tecrübeli bir avukattan destek alınması önemlidir.
Nafaka Azaltım Davası Ne Zaman Açılabilir?
Nafakanın artırılması veya azaltılması için açılacak dava açısından herhangi bir süre öngörülmemiştir. Şartların oluşması halinde nafaka azaltım davası açılabilecektir. Nafaka azaltımını gerektirecek herhangi bir neden bulunmadığı durumlarda çok kısa aralıklara açılan davaların reddi gerekir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değişmesi ve hakkaniyetin gerektirdiği hallerde taraflarca her zaman nafaka azaltım davası açılabilir.
Nafaka Azaltım Davasında Görevli Ve Yetkili Mahkeme
Nafaka azaltım davasında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri, Aile Mahkemesi sıfatıyla bu davalara bakabilir.
Nafaka azaltım davasında yetkili mahkeme ise, Türk Medeni Kanunumuzun 177. maddesi gereğince nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir. Yargılama sürecinin gereksiz yere uzamaması adına görevli ve yetkili mahkemelerin dikkatle ele alınması ve dava açılırken ilk iş bu hususların belirlenmesi tavsiye edilmektedir.
Örnek Yargıtay Kararları
Nafaka azaltım davası ile ilgili örnek kararlara bakmak gerekirse;
Yargıtay 3.HD E: 2017/ 712 K: 2017 / 246 KT: 18.01.2017:
“Taraflar arasında görülen asıl davada iştirak nafakasının artırılması, karşı davada nafakanın azaltılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı-karşı davalı asıl davada; tarafların 28.03.2001 tarihinde boşandıklarını, mahkemece müşterek çocuk için hükmedilen aylık 700 USD iştirak nafakasının bugüne kadar ödenmediğini, tahsili için takip başlatıldığını, hükmedilen nafakanın çocuğun artan ihtiyaçları nedeniyle yetersiz kaldığını belirterek, aylık 2000 USD’ye yükseltilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı cevap ve karşı dava dilekçesinde; nafakanın düzenli ödendiğini, çocuğun eğitim masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını, nafakaya ilişkin mahkeme kararından sonra taraflar arasında düzenlenen protokol ile nafakanın 250 USD olarak belirlendiğini belirterek, davanın reddini, karşı davada ise iştirak nafakasının aylık 250 USD’ye indirilmesine ve bu miktar üzerinden devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile taraflar arasında tanzim edilmiş protokol nazara alınarak müşterek çocuk için belirlenmiş nafakanın 250 USD olarak tespiti ile karşı dava tarihi olan 14.06.2011 tarihinden itibaren 250 USD olarak belirlenmesine karar verilmiştir.
Hükmün davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 26/06/2014 tarihli 2014/10522 esas 2014/10421 karar saylı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; bozma ilamı üzerine asıl davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk için 24.11.2001 tarihinde taraflarca düzenlenen protokolde belirlenen aylık 250,00-USD nafakanın aylık 500,00-USD’ ye yükseltilmesine, karşı davanın reddine yönelik karar verilmekle bozma ilamına karşı kısmen direnilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
02.12.2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 43. maddesi ile değişik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373. maddesinin 5.fıkrası “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir” hükmünü içermektedir.
Aynı Yasanın 45. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununa eklenen geçici 4. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan dosyalar, kararına direnilen daireye gönderilir.”, 4. fıkrasında ise “ Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.” hükmü getirilmiştir.
Anılan yasa maddeleri gereğince, yerel mahkemece verilen direnme kararına yönelik olarak yeniden inceleme yapılması neticesinde; mahkemece verilen direnme kararının doğru olduğu, bu seferki incelemeden anlaşılmakla; yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kısmen direnme hükmünün 6763 sayılı Kanunun 44. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen geçici 4. maddesinin 4. fıkrası uyarınca ONANMASINA, 3,70’er TL bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.01.2017 günü oybirliğiyle karar verildi.”
Yargıtay 3.HD E: 2015/ 9295 K: 2015 / 17246 KT: 04.11.2015:
“Davacı vekili dava dilekçesinde; 2011 yılında anlaşmalı boşanma ile ödemeyi kabul ettiği 1.250TL yoksulluk nafakasını, masraflarının arttığını, Bağ-Kur primlerini dahi ödeyemeyecek duruma geldiğini, yaşamını idame ettirmekte zorlandığını belirterek 300TL’ye indirimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; bedensel özürlü olduğunu, mevcut nafakanın yetersiz kaldığını, nafakayı ancak icra takibi ile tahsil edebildiğini, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının yeniden evlendiği, 18.000TL prim borcu, 8.000TL kredi borcu bulunduğunu, kira gideri olduğu, davalının ise boşanmadan sonra özürlü maaşı almaya başladığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 500TL’ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava; yoksulluk nafakasının indirilmesi istemine ilişkindir.
Kural olarak, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. İrad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın mahkemece azaltılabilmesi için hakkaniyetin bunu gerekli kılması ve tarafların ekonomik durumlarının değişmesi gerekir.
Nafakada yapılacak indirim miktarı, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; tarafların 28.01.2002 tarihinde evlenip, 11.10.2011 tarihli karar ile anlaşmalı şekilde boşandıkları, davacının, 1974 doğumlu olup, serbest veteriner olarak çalıştığı, aylık net kazancının bilinmediği, adına kayıtlı veterinerlik hizmetleri, hayvan sağlığı ile ilgili ilaçların toptan ticareti konulu işyeri çalıştırdığı, yeniden evlendiği, 200TL kira giderinin olduğu; davalının ise 1958 doğumlu olup, %83 oranda özürlü olduğu, 3 ayda bir kez yaklaşık 1.250TL maaş aldığı, 200TL kira giderinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Mevcut yoksulluk nafakası 23.08.2011 dava tarihli boşanma kararı ile belirlenmiş olup, iş bu dava 18.07.2014 tarihinde açılmıştır. Her dava, açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmelidir. Aradan geçen yaklaşık 3 yıl sürede tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu saptanamamıştır.
O halde mahkemece; dava tarihindeki şartlara göre davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı, 3 ayda bir aldığı engelli maaşının asgari ücretin altında olduğu, aradan geçen sürede paranın alım gücündeki azalma, nafakanın niteliği birlikte nazara alındığında, mahkemece yapılan indirim miktarı, tarafların tespit edilen gelirleri ile mütenasip olmayacak şekilde fazla olup, nafakada TMK’nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar indirime karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Aile hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla avukat vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2023 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)
İlgili yazılarımız;
- Nafaka azaltım davası
- Nafaka artırım davası
- Boşanmada Eşlerin Eşit Kusuru
- Eğitim Nafakası
- Yardım Nafakası
- Soybağının Kurulması
- Mal Rejimi (Mal Tasfiyesi)
- Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması Sebebiyle Boşanma Davası (TMK 166)
- Anlaşmalı Boşanma Davası (TMK m.166/3)
- Nafaka Yükümlülüğünün İhlali Suçu (İİK m.344)
- Nişanın bozulması sebebiyle manevi tazminat davası
- Boşanma Davası Nedir?
- Hakimin evlilik birliğine müdahalesi
- Boşanma hukuku
- Zina Nedeniyle Boşanma Davası (TMK m.161)
- Babalık Davası Nedir?
- Babalık davası
- Soybağının (nesebin) reddi davası
- Boşanma davası
- Çekişmeli boşanma davası
- Anlaşmalı boşanma davası
- Nafaka davası
- Velayet davası
- Vesayet ve vasi tayini
- Mal rejimi tasfiyesi davası
- Tanıma ve tenfiz davası
- Ziynet davası
- İddet müddetinin kaldırılması davası
- Nafaka Yükümlülüğünün İhlali Suçu (İİK m.344)
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
AV.İREM BİKE DEMİRHAN