Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) Davası Nedir? 2025

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) Davası Nedir? 2025

Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) Davası Nedir? 2025

Muris muvazaasi davasi 2025 1

Muvazaa Nedir?

Muvazaa, tarafların anlaşmak suretiyle iradelerinde bilerek ve isteyerek meydana getirdikleri bir uygunsuzluk halidir. Muvazaada tarafların asıl amacı ve niyeti, görünürdeki sözleşmenin hukuki sonuçlarını doğurmaması ve bu yolla üçüncü kişilerin aldatılmasıdır. Taraflar gerçek iradelerine uymayan görünürdeki bir sözleşme için anlaşmakta ve böylece her iki taraf da beyan ve iradeleri arasındaki uygunsuzluğun bilinci içinde bulunmaktadır.

Muvazaa iki şekilde gerçekleşebilir. Birinci çeşit muvazaa, tarafların gerçekte herhangi bir işlem yapmayı düşünmedikleri halde, sırf üçüncü kişilere karşı onları aldatmak amacıyla görünürde bir işlem yapmaları şeklinde karşımıza çıkan “mutlak muvazaa” dır. İkinci çeşit muvazaa, tarafların aralarında kurdukları bir sözleşmeyi kendi iradelerine uymayan ve dışa karşı yaptıkları başka bir işlem ile gizlemeleri şeklinde karşımıza çıkan “nispi muvazaa” dır.

Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) Nedir?

Miras bırakanların çeşitli nedenlerle mirasçılarından mal kaçırması söz konusu olabilmektedir. Bu mal kaçırma, miras bırakan ve sözleşmenin karşı tarafının görünürde bir sözleşme yapması ancak bu sözleşmenin arkasına asıl niyetlerini içeren başka bir sözleşmeyi gizlemesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Muris muvazaası olarak adlandırılan bu durum kanunlarımızda yer almamakla birlikte uygulamada sıkça rastlanan bir olgudur. Muris muvazaası terimi, Yargıtay içtihatlarıyla hukuk sistemimize girmiştir. Kişiler, ülke ve yörenin gelenek ve göreneklerinin, toplumsal eğilimlerin etkisi ile muvazaalı sözleşmeler yapmışlar veya yapmak zorunda kalmışlardır.

Muris muvazaası, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihinde verdiği 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla hukukumuza girmiştir. Söz konusu kararda ; “bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği toplu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklı (muvazaalı) olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilirler.” demek suretiyle muris muvazaasının varlığını kabul etmiştir.

Muris muvazaası, miras bırakan ile lehine tasarrufta bulunulan karşı tarafın, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla aralarında yaptıkları gizli anlaşmaya dayanan (bağış sözleşmesi genellikle görünüşteki satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle gizlenmektedir.) muvazaa türüdür. Muris muvazaası niteliği itibariyle bir nispi muvazaadır.

Muris muvazaası , TBK m.19’da düzenlenen nispi muvazaanın özel bir uygulaması olarak gelişmiş, miras hukukuna özgü bir muvazaadır. Muris muvazaasında miras bırakan mirasçılarını aldatma kastındadır.
Muris muvazaasında miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için asıl amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Miras Bırakanı Muvazaalı İşlem Yapmaya İten Nedenler Nelerdir?

  •  Miras bırakanın yaşlandığında ve ölümünden çok kısa bir süre önce tasarrufta bulunması,
  •  Erkek çocukların kız çocuklarından üstün tutulması,
  •  İkinci ya da son eş faktörü,
  •  Zayıf durumda bulunan mirasçının güçlendirilmesi,
  •  Psikolojik nedenler.

Muris Muvazaasında Miras Bırakanın Amacı Nedir?

Muris muvazaasında miras bırakanın amacı mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmaktır. Miras bırakan ölümüne yakın zamanda mallarının bir kısmını veya tamamını mirasçılardan birine veya birkaçına bağışlamakta ancak bu bağışı mirasçılardan biri veya birkaçıyla yaptığı satış sözleşmesinin arkasına gizlemektedir. Burada miras bırakanın amacı mirasçılarını miras hakkından kısmen veya tamamen yoksun bırakmaktır.

Muris Muvazaası Davasının Özellikleri Nelerdir?

  1. Muris muvazaasından söz edebilmemiz için öncelikle üzerinde işlem yapılan malvarlığı değerleri tapuya kayıtlı bir taşınmaz olmalıdır.
  2. Miras bırakanın amacı mirasçılardan mal kaçırmak olmalıdır.
  3. Saklı payı olsun olmasın tüm mirasçılar (muvazaalı işlemin yapılmasından sonra mirasçılık sıfatını kazananlar da dahil) davacı sıfatına sahiptirler.
  4. Dava tapu sicilinin düzeltilmesi davasıdır. (Yargıtay 22.05.1987 tarihli 4/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında 74 tarihli kararı aynen benimsemiş, buna ek olarak mirasçıların muvazaa nedeniyle tapu sicilinin düzeltilmesi davası yanında kademeli olarak tenkis davası da açabileceklerine hükmetmiştir.)
  5. Zamanaşımı süresi söz konusu değildir.

Muris muvazaasından söz edilebilmek için, 74 tarihli YİBK da vurgulandığı üzere, devredilen taşınmazın mutlaka tapuya kayıtlı bir taşınmaz olması gerekir. Tapusuz taşınmazların zilyetliği devredilerek yapılan satışa karşı muvazaa yoluyla iptali istenemez. Tapusuz taşınmazlar hukuken taşını mal niteliğindedir ve bu nedenle satış sözleşmesinin bağışlama arkasında gizlenmesi halinde hakkın devrine ilişkin sözleşme hiçbir şekil şartına bağlı olmadığından geçerlidir. Taşını malların satışı şeklinde gösterilen muvazaalı bir sözleşme ile mirastan mal kaçırmak kastıyla da olsa bağışlanması hukuken de geçerlidir. Çünkü taşınır malların satışı ve zilyetliğinin devri konusunda yasada bir geçerlilik şekli öngörülmemiştir.

Muris Muvazaasının Unsurları Nelerdir?

Görünürdeki İşlem

Görünürdeki işlem, tarafların gerçek iradelerine uygun olarak yapmak istedikleri işlem değildir. Yani bu işlem tarafların aralarında yaptıkları anlaşma uyarınca hüküm ve sonuç doğurmayacak olan sözleşmedir. Sözleşmelerin geçerli olabilmesi için tarafların irade beyanlarının birbirine uygun olması gerekir. Oysa muris muvazaasında miras bırakan ve sözleşmenin karşı tarafının iradesi muvazaalı işlemin meydana gelmemesi konusunda birbirine uygundur. Bu nedene görünürdeki işlem geçersizdir. Görünürdeki işlemin muvazaa nedeniyle geçersizliğini taraflar veya hukuki yararı olan üçüncü kişiler ileri sürebilirler. Hakim de önüne gelen bir davada işlem muvazaalıysa bunu re’sen nazara alabilir.

Gizli işlem

Miras bırakan ve sözleşmenin karşı tarafının görünürdeki sözleşmenin arkasına saklayarak, kendi aralarında yaptıkları ve hüküm ve sonuç doğurmasını istedikleri sözleşmedir. Burada görünürdeki sözleşmenin aksine tarafların irade ve beyanları aralarında uygunluk söz konusudur. TBK m.19 irade teorisini esas aldığından, miras bırakan ve sözleşmenin karşı tarafı arasında yapılan bu gizli işlem tarafların gerçek iradelerine uygun olmasından dolayı geçerlidir. Yeter ki kanunen aranan şekil şartlarına haiz olsun.

Muvazaa Anlaşması

Muvazaa anlaşması, miras bırakan ile sözleşmenin karşı tarafının muvazaalı işlemi mirasçıları aldatmak amacıyla yaptıkları ve kendi aralarında bu sözleşmenin hüküm ifade etmeyeceği konusunda vardıkları anlaşmadır. Muvazaa anlaşmasında tarafların muvazaayı kararlaştırması zorunludur. Bu anlaşma sözleşmeyi yapan taraflar arasında, onların istekleriyle gerçekleşir. Muris muvazaasında taraflar arasında yapılan anlaşma herhangi bir şekle tabi değildir. Yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılır.
Muvazaa anlaşması, görünürdeki işlem ile aynı anda yapılabileceği gibi, ondan önce de yapılabilir. Ama en geç görünürdeki işlemle birlikte yapılmalıdır, görünürdeki işlemden sonra yapılamaz.

Muvazaa anlaşmasında taraflar, ya görünüşteki sözleşmenin hüküm ve sonuçlarının kendi aralarında uygulanamayacağı hususunda anlaşırlar veya görünüşteki sözleşmenin hüküm ve sonuçlarının kendi aralarında uygulanmayacağı buna ek olarak gizli sözleşme hükümlerinin kendi aralarında hüküm ve sonuçlarını doğuracağı hususunda anlaşırlar.

Mirasçıları Aldatma Kastı

Muris muvazaasının oluşabilmesi için, miras bırakan ve sözleşmenin karşı tarafı sözleşmenin gerçek niteliğini mirasçılardan gizleyerek onları aldatma kası içinde olmalıdır. Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre muris muvazaasının oluşması için mutlaka miras bırakan muvazaalı işlemi yaparken mirasçılarını aldatma kastı içinde bulunmalı ve muvazaalı işlemi yapmadaki amacı mirasçılardan mal kaçırmak olmalıdır. Eğer miras bırakanın mirasçılarını aldatma kasıt ispat edilemezse Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 74 tarihli kararının uygulanma olanağının bulunmadığı ilgili daireler tarafından verilmiş birçok kararda tekrarlanmıştır.

Muvazaaya dayalı sözleşmenin yapıldığı sırada, miras bırakanın mal kaçırmak istediği mirasçısının veya mirasçılarının bulunması, aldatma kastının gerçekleşmesi için yeterlidir. Muvazaalı işlemin yapıldığı tarihte miras bırakanın mirasçısının olmadığı halde, miras bırakanın öldüğü tarihte mirasçısı olursa, mirasçının yapılan muvazaalı işlemi karşı muvazaanın tespiti açısından dava açmakta hukuki yararının ve hakkının bulunduğu kabul edilmektedir.

Konuyla alakalı Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 2014/13646 E. 2016/7049 K. 09.06.2016 tarihli kararı şöyledir: “ Somut olaya gelince, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden murisler …’in dava konusu taşınmaz paylarını oğulları …’den olma torunları davalı …’e satış suretiyle temliklerinin 1963 ile 1974 yıllarında yapıldığı, murislerin yaşlı olup muris …’in tanık beyanına göre bir gözünün görmediği, ölene kadar oğulları … ile birlikte yaşadıkları, her iki murisin davacıların murisleri olan kızları ile bir problemlerinin bulunmadığı, dolayısıyla kız çocuklarından mal kaçırmalarını gerektiren bir nedenin dosya kapsamı ve tanık beyanları ile sabit olmadığı, davacıların kendi murisleri olan kök murislerden sonra ölmelerine rağmen sağlıklarında anılan taşınmaz temliklerinin muvazaalı olduğu iddiasıyla bir dava açmadıkları,

murislerin oğlu …’in çiftçilik yaptığı, 20 tane ineğinin olduğu, dolayısıyla alım gücünün bulunduğu, diğer taraftan, temlik tarihi itibariyle çekişmeli taşınmaz paylarının değersiz oldukları, ayrıca, bazı temliklerde davacıların murislerinin de aynı akitle pay temlikleri yaptıkları görülmektedir. Değinilen somut olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde çekişme konusu taşınmaz paylarının murislerin oğulları … ile torunları davalı …’e temliklerinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı sonucuna varılmaktadır.”

Yine Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 2014/16166 E. 2016/5445 K. 03.05.2016 tarihli kararı şöyledir: “Somut olaya gelince; davalı çekişme konusu 6 nolu bağımsız bölümün, öz babasına ait taşınmazın satışından elde edilen para ile alındığını savunmuştur. Gerçekten de, 997 ada 27 parsel sayılı taşınmazdaki 11 nolu bağımsız bölümün tarafların mirasbırakanı …. ve davalının babası … adına ½’şer payla kayıtlı iken, …’in ölümü ile 5/8 payla mirasbırakan …. ve 3/8 payla davalı adına intikalen tescil edildiği,

her ikisinin de paylarını 05/01/1994 tarihinde dava dışı 3.şahsa sattıkları, eldeki davada dava konusu olan 991 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki 6 nolu bağımsız bölümün ise bu satıştan bir süre sonra 08/09/1994 tarihinde mirasbırakan tarafından satın alındığı, davalı tanıklarının da davalı savunmasını doğruladığı görülmektedir. Somut olaya yukarıdaki ilkeler ışığında bakıldığında; temlikteki gerçek amaç ve iradenin mirastan mal kaçırmak olmadığının kabulü gerekir.”

Muris Muvazaasında Miras Bırakanın Asıl İradesinin Tayini Nasıl Yapılır?

Yerleşik Yargıtay İçtihatlarında muris muvazaası nitelendirilmesi yapabilmek için miras bırakanın asıl iradesinin ne olduğunun iyice araştırılması gerektiği vurgulanmaktadır. Çünkü yüksek mahkeme, daha önce de belirttiği gibi, muris muvazaasının unsurlarını görünürdeki işlem, gizli işlem, mirasçıların mal kaçırma kastı olmak üzere üç başlıkta toplamaktadır. Tapulu bir taşınmaz mal gerçekte bağışlanmasına rağmen tapuda satış gibi gösterilerek devredilmişse, Borçlar Hukuku anlamında muvazaa vardır; ancak muris muvazaasından söz edebilmemiz için bu devrin yapılma amacının mirasçılardan mal kaçırmak olması gerekmektedir.

Yargıtay, miras bırakanın gerçek iradesinin ne olduğu tespitini yaparken esas alınması gereken olguları şu şekilde sıralamaktadır:

  • Ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri,
  • Toplumsal eğilimleri,
  • Olayların olağan akışı,
  • Miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,
  • Davalı yanın alış gücünün olup olmadığı,
  • Satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark,
  • Taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescili Davası Açılabilir Mi?

Saklı pay hakkına sahip olsun ya da olmasın, mirasçıların tamamı muris muvazaası hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescili davası açabilir. Bu açıdan, söz konusu davada davacıların, mirasçıların tamamı olduğu açıktır. Davacı ise muvazaalı işlem ile lehine kazandırmada bulunulan kişidir. Fakat, önemle belirtmemiz gerekir ki, davanın açılabilmesi için miras bırakanın ölmüş olası gerekir.

Muris Muvazaası Kabul Edilmeyen Haller Nelerdir?

miras bırakanın mal kaçırma kastının bulunmadığı halleri, Yargıtay Kararları ışığında şu şekilde ifade edebiliriz:
Gerçek Bedeli Alınarak Yapılan Satışlar: Gerçek bedeli alınarak yapılan satışlarda akla ilk olarak satış sözleşmesi gelir. Miras bırakan, taşınmazın gerçek bedelini almak suretiyle yaptığı satışların, mirastan mal kaçırmak kastıyla yapıldığı söylenemez.

Bağış Yoluyla Yapılan Kazandırmalar: Miras bırakana ait tapulu bir taşınmazın, bağış yoluyla temlik edilmesi durumunda da muvazaadan söz edilemez. Çünkü, tapuda resmi şekilde yapılan bağış sözleşmesi hukuken geçerlidir. Bu tür kazandırmalar, şartların mevcut olması durumunda tenkis hükümlerine konu edilebilir.

Ölünceye Kadar Bakıp Gözetme Koşulu İle Kazandırmalar: Miras bırakanın, mirasçılarından mal kaçırma amacı olmadan, karşılıklı bir ölünceye kadar bakma sözleşmesi düzenlemesi halinde yapılan kazandırma, yani işbu sözleşme gereği gerçekleştirilen temlik geçerlidir.
Paylaştırma (Denkleştirme) Kastı: Miras bırakanın, gerçekten mirasçıdan mal kaçırma amacı taşımaksızın, hak ve menfaat dengesini gözetmek amacıyla mirasçıların bütününü kapsar şekilde paylaştırmada bulunursa, bu halde de muvazaalı işlem sebebiyle yargı yoluna başvurulamaz.

Muris Muvazaası Davasını Kimler Açabilir?

Miras bırakanın gerçekte bir bağışlama yapmak amacıyla tapu siciline kayıtlı taşınmazını tapu memuru önünde satış olarak beyan etmesi durumunda, saklı pay sahibi olsun veya olmasın tüm mirasçılar, miras haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle dava açma hakkına sahiptir. Ancak, mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirasçılıktan çıkarılan kişiler bu davayı açamayacaktır.

Muris Muvazaası Davasında İspat Yükü Kimin Üzerindedir?

Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında ispat yükü, muvazaanın varlığını iddia eden davacı taraftadır. Yani, kendisinden mal kaçırıldığı iddiasıyla dava açan taraf, miras bırakanın dava konusu işlemdeki gerçek amacının, kendisini bu mirastan yoksun bırakmak olduğunu delillerle ispatlamalıdır.

Muris Muvazaası Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

Yetkili mahkeme, Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesidir. Görevli mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Muris Muvazaası Davasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler Ne Kadardır?

Muris muvazaası davası, ayni hakka ilişkin olduğu için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Mirastan mal kaçırma davasının, miras bırakanın ölümünden sonra her zaman açılması mümkündür.

Muris Muvazaası Davasının Sonuçları Nelerdir?

Yapılan yargılama sonucunda miras bırakan tarafından yapılan satış işleminin muvazaalı olduğunun tespit edilmesi halinde, tapuda yapılan temlik işleminin iptaline karar verilerek ve bu karar geçmişe etkili olarak hüküm ve sonuç doğuracaktır. Dolayısıyla söz konusu satış işlemi hiç olmamış gibi yasal mirasçılar, miras konusu taşınmaz üzerinde hak sahibi olacaklardır.

Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla  her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2024 -2025 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

İlgili yazılarımız;
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.

AV. İREM BİKE DEMİRHAN

Sivas Avukat Irem Bike Demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?