Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası

Muhdesatin Aidiyetinin Tespiti Davasi

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası ile hak sahipliğini ispatlama amacı güdülür. Muhdesat bir hak sahipliğidir. Hukuki olarak bu hak sahipliğinin muhdesatın aidiyeti davası ile ortaya konulması gerekmektedir.  Bu dava muhdesatın belirlenmesi amacıyla açılır. Bu dava kural olarak bir tespit davasıdır. Muhdesatın kim tarafından meydana getirildiği davada tespit edilir. Muhdesatın tespiti davası her zaman açılamaz. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, tapusu kendisinde olan malikin kendi arazisinde yahut taşınmazı üzerinde muhdesatın varlığını inkâr etmesi ve muhdesata konu yapının kendisine ait olduğunu ileri sürmesi ile muhdesatın bunu dava konusu ederek asıl sahibinin kendisi olduğunu ispatlamaya çalışmasıdır.

Muhdesat Nedir?

Muhdesat, taşınmaz üzerinde kalıcı olmak üzere bulunan yapı veya bitkilerdir. Bu sebeple, muhdesat hukukî niteliği itibarıyla bütünleyici parçadır. Bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur.  Bununla birlikte, muhdesattan dolayı hem hak sahibi hem de taşınmaz maliki birtakım istemlerde bulunabilir. Meselâ, muhdesat üzerinde alacak hakkına sahip olan taraf bunun tespiti veya sebepsiz zenginleşmenin iadesi amacıyla dava açabilir. Aynı şekilde, taşınmaz maliki de özellikle haksız yapıya ilişkin hükümler çerçevesinde tazminat, yıkım, mülkiyetin devri gibi bazı hakları ileri sürebilir. Bu itibarla, muhdesat uygulamada sıkça karşılaşılır. Dolayısıyla, uyuşmazlıkların zenginliği ve çeşitliliği konunun tercih edilmesinde etkili olmuştur.

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasının Açılması İçin Gereken Şartlar Nelerdir?

Ortaklığın Giderilmesi

Ortaklığın giderilmesi, diğer adıyla izale-i şuyu davası, tarafların taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim veya satış yoluyla giderilmesi yönünde karar verilmesini talep ettiği davadır. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası ile birlikte görülmemektedir. Ortaklığın giderilmesi davası esnasında taşınmazın maliklerinden birisi taşınmaz üzerinde muhdesat (bütünleyici parça) iddiasında bulunur ise öncelikle mahkeme diğer taşınmaz maliklerinin iddiayı kabul edip etmedikleri sorulacaktır. Eğer iddia kabul edilmiyor ve kendilerinin olduğunu iddia ediyor ise iddia eden tarafa muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açması adına süre verecektir. Dava açılması halinde, bekletici mesele yapacaktır.

Kentsel Dönüşüm Uygulaması

Ortaklığın giderilmesi davasında olduğu gibi, kentsel dönüşüm uygulamasının varlığı halinde de hukukî yararın bulunduğu uygulamada kabul edilmektedir. Bu husus, esas itibarıyla 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamında düzenlenmektedir.  Bu kapsamda bir kentsel dönüşüm uygulamasının varlığı halinde de muhdesatın tespiti davası açılabilir.

Muhdesatın Varlığının İnkar Edilmesi:

Bir muhdesatın varlığı olmalıdır ve bu varlığın tapu malikleri tarafından inkâr edilmesi gerekmektedir. Bir gayrimenkul üzerinde malik sahibinin bir başkasına ait olan yapının, ağacın veya bir fidanın varlığını kabul etmesi durumunda bu davanın açılmasına ihtiyaç duyulmaz.

Kamulaştırma

Kamulaştırma, bir kamu tüzel kişisi tarafından kamu yararının gerektirdiği hallerde bedel peşin ödenmek şartıyla idarî karara dayanarak özel mülkiyet konusu taşınmazın mülkiyetinin kazanılmasıdır

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasında Hukuki Yarar Nedir?

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istishal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir.

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir. Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasında İspat Yükü

İspat yükü kural olarak davacıya aittir. Davacı, muhdesatın varlığını ispat etmek zorundadır. Bu kapsamda, yapının veya bitkinin kalıcı olmak üzere kendisi tarafından meydana getirildiğini de ispatlamalıdır. Bunun için davacı tanık dahil her türlü delile başvurabilir.İspat yükü davacıya ait olmakla birlikte, davalı mesela yapının muhdesat niteliğinde olmadığını ileri sürebilir. Aynı şekilde, yapı veya bitkinin taşınır niteliğinde olduğunun ispatlanması da söz konusu davanın reddini sağlar. Görüldüğü üzere, davalı da çeşitli savunmalarda bulunabilir

Muhdesatın Tapu Sicilinde Gösterilmesi

Muhdesatın varlığı halinde, bunun tapu sicilindeki hangi sütunda gösterileceği hususu KK. m. 19/II hükmünde yer almaktadır. Buna göre, bir muhdesat varsa, bu tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilir. Aynı hükme göre, muhdesatın sahibi, cinsi, kuruluş tarihi ve iktisap (kazanma) sebebi de beyanlar hanesinde belirtilir. Çünkü, Kadastro Kanunu’nun amaçlarından biri hukukî durumun tespitini sağlamaktır. Beyandan maksat, hukuk düzeninin açıkça öngördüğü bazı hususların tapu kütüğünde taşınmaza ait sayfanın beyanlar sütununa yazılmasıdır

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasını Kim Açar?

Muhdesatın aidiyeti davasını, tapuda taşınmazın malik olmayan ancak taşınmaz üzerinde kalıcı olarak yer alan muhdesatı meydana getiren kişi açacaktır. Ortaklığın giderilmesi halinde tapuda paylı mülkiyet veya elbirliğiyle mülkiyet ile hak sahibi olarak malik olan kişi de muhdesatın aidiyetinin tespitini talep edebilir, böylece muhdesatın kendisi tarafından meydana getirildiğinin tespiti ile birlikte ortaklığın giderilmesi sonucunda elde edeceği payında da muhdesat oranında değişim olacaktır.

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Kime Karşı Açılır?

Muhdesat tespiti davaları, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tapu maliklerine karşı açılır.

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında görevli mahkeme: Asliye Hukuk Mahkemesidir. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında yetkili mahkeme ise, bu davanın taşınmaza ilişkin bir dava olması sebebiyle taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.

Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Örnek Yargıtay Karaları

Yargıtay 8. HD. Esas:2016/11432, Karar:2020/454, Tarih:21.01.2020

“Somut olayda; davacı vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan (ve bilirkişi raporunda D harfi ile gösterilen) alt katı depo olarak kullanılan yapının üzerine vekil edenleri tarafından inşa edilen evin aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiş olmasına rağmen, mahkemece alt katı depo olan yapı üzerine yapılan ilave inşaatın (1. katın) iyileştirme gideri niteliğinde mi, yoksa müstakilen yapılan bağımsız bölüm olma ihtimali bulunan yeni bir muhdesat oluşturma niteliğinde mi olduğu hususları açıklığa kavuşturulmamış, eksik inceleme ile karar verilmiştir.

Nitekim inşaat ve fen bilirkişi raporuna göre, dava konusu ilave yapının “..Alt katı yem deposu ve 3 adet zeytin havuzu olarak kullanılmakta, üst katı ise 3 oda, 1 mutfak, 1 banyo ve wc’den müteşekkil davacılar ……. ve … tarafından iskan edilen mesken..” niteliğinde bulunduğu ifade edilmiştir. O halde, yukarıda bahsedilen ilkeler ve somut olay ışığında mahkemece yapılacak iş, dava konusu taşınmaz başında keşif yapılmak sureti ile; dava konusu ilave 1. katın bağımsız bölüm niteliğinde olup-olmadığının ya da tek katlı depoya eklenti (veya iyileştirme) niteliğinde olup-olmadığının tereddüte yol açmayacak şekilde belirlenmesi, bahsi geçen ilave 1.katın eklenti (veya iyileştirme) niteliğinde olduğunun tespiti halinde şimdiki gibi davanın reddine karar verilmesi,

ilave katın müstakilen kullanıma müsait (ve iyileştirme niteliğinde olmayan) bağımsız bölüm niteliğinde olduğunun kabulü halinde ise, işin esasına girilerek, muhdesatın davacılar tarafından inşa edilip edilmediğinin tereddüte mahal bırakılmayacak şekilde tespiti suretiyle toplanmış veya toplanacak deliller çerçevesinde davanın esası hakkında bir karar vermek olmalıdır. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA karar verilmiştir.”

Yargıtay 8. HD., Esas:2016/10684, Karar:2020/60, Tarih:13.01.2020:

“ Somut olayda, tapu kaydına göre davacı ve davalı, dava konusu 6661 ada 2 parsel sayılı taşınmazda ½ oranında paylı maliktirler. Tarafların tanıklarının beyanlarından, davaya konu edilen binanın, kaba inşaatını tarafların beraber yaptıkları, binanın sonraki ince inşaat işlerini davacının yaptığı, binanın bodrum katının paylaşımında taraflar arasında niza çıktığı anlaşılmaktadır. Davaya muhdesat olarak konu edilen binanın tamamının davacı tarafından bedelinin karşılanması suretiyle, kendi nam ve hesabına yapılıp meydana getirildiği kanıtlanamamıştır. Kaba inşaatan sonra davacı tarafından yaptırılan ince işler iyileştirme niteliğindedir. İyileştirme niteliğindeki işlerin bedelleri ise sebepsiz zenginleşme niteliğindeki eda davasına konu edilebilirler. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir.”

Miras Avukatı vekalet ücreti ne kadardır

Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  Türk hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla Gayrimenkul avukatı vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

İlgili yazılarımız;
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz.

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sivas Avukat Irem Bike Demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?