Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu (TCK m.135)

Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun oluşabilmesi için, kişisel verilerin hukuka aykırı bir şekilde kayda alınması gerekir. Kişinin rızası ile kendisiyle ilgili bilgilerin kayda alınmasının suç oluşturmayacağı muhakkaktır. Belirli nitelikteki kişisel verilerin kayda alınması kanun hükmünün gereği olarak yapılmaktadır. Bu bakımdan, çeşitli kamu kurumlarında verilen kamu hizmetinin gereği olarak kişilerle ilgili bazı bilgiler ilgili kanun hükümlerine istinaden kayda alınmaktadırlar. Bu durumlarda, söz konusu suç oluşmayacaktır.
İçindekiler
- 1 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu Nedir?
- 2 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Kapsamı Nedir?
- 3 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Cezası Nedir?
- 4 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda Ağırlaştırıcı Nedenler?
- 5 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması Kararı Verilebilir Mi?
- 6 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme
- 7 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda Maddi ve Manevi Tazminat Davası Açılabilir mi?
- 8 Kişisel Veriler Kaydedilmesi Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları
- 9 Ceza davaları ne kadar sürer?
- 10 Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu Nedir?
TCK madde 135’de düzenlenen kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ve cezası, kimliği belli veya belirlenebilir bir gerçek kişiye ait her türlü bilginin hukuka aykırı bir şekilde kaydedilmesi ile meydana gelir.
Günümüzde bilişim teknolojilerindeki hızlı gelişim, özellikle bilgisayarın, cep telefonlarının, internet ve sosyal paylaşım sitelerinin kullanımının yaygınlaşması, toplanan bu bilgilerin kolaylıkla elde edilerek hukuka aykırı amaçlarla kullanılmasına zemin oluşturmuş, kişilerin özel hayat alanına müdahaleyi daha kolay hale getirmiştir. Bu teknolojilerle özel hayata yönelik müdahaleler, eskiden farklı olarak, kişiye ait bilgilerin sınırlı bir çevre tarafından değil, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın bütün insanlar tarafından öğrenilme imkanını ortaya çıkartmıştır.
Kişilere ait bilgilerin bilgisayara kaydedilmesi ve internet ortamında paylaşılması, ihlalin sürekli tekrarlanması ve kişiye yönelik zararın artması riskini doğurmuştur. Bilişim teknolojileri karşısında kişisel bilgileri sınırsız bir şekilde toplanan, kullanılan ve devredilen bireyin korunması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Bu durum gerek uluslararası toplumu gerek devletleri özel hayatın bir parçasını oluşturan kişisel verilerin daha etkin şekilde korunmasına yönelik düzenlemeler yapmaya sevk etmiştir.
Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Kapsamı Nedir?
TCK’da kişisel verilerin korunmasına yönelik çeşitli suç tanımlarına yer verilmiştir. Buna göre, kişisel verilerin, hukuka aykırı olarak;
- kaydedilmesi (m. 135),
- bir başkasına verilmesi, yayılması veya ele geçirilmesi (m. 136)
- hukuka uygun olarak kaydedilen verilerin kanunlarda belirlenen süreler geçmiş olmasına rağmen sistemden yok edilmemesi (m. 138),
fiilleri, suç olarak tanımlanmıştır. Kişisel verilerin korunmasına yönelik bu suçların ortak özellikleri şunlardır;
- sırf hareket suçudurlar,
- soyut tehlike suçudurlar,
- bu suçların faili ve mağduru ancak gerçek kişiler olabilir,
- bu suçların konusunu gerçek kişilere ilişkin kişisel veriler oluşturabilir,
- TCK’nın 135. ve 136. maddedeki suçlar icrai hareketle işlenebilirken, 138. maddedeki suç ihmali hareketle işlenebilir, bu suçlar ancak kasten (doğrudan kastla) işlenebilirler
Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Cezası Nedir?
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu TCK’nın 135. maddesinde şu şekilde tanımlanmıştır:
“Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Kişisel verinin, kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin olması durumunda birinci fıkra uyarınca verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
Bu suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine (m. 60) hükmolunur.
Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda Ağırlaştırıcı Nedenler?
TCK’da suç tipleri düzenlenmekte ve bu suçlara ilişkin cezalar tayin edilmektedir. TCK bazı hallerde failden veya fiilden kaynaklanan nedenler ile ceza sorumluluğunda bir ağırlaştırma düzeni öngörmektedir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun da aşağıda sayılan şekillerde işlenmesi halinde cezasının ağırlaştırılması öngörülmüştür:
- Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,
- Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde, hükmedilecek hapis cezası TCK md.136 gereğince 1/2 oranında arttırılır.
Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması Kararı Verilebilir Mi?
Adli Para Cezası: İşlenen suça karşılık hapis cezasıyla birlikte ya da tek başına uygulanabilen bir yaptırım çeşididir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun cezası adli para cezasına çevrilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması: Sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması ve davanın düşürülmesine sebep olan CMK 231. maddede düzenlenen yaptırımdır. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilmesi mümkündür
Cezanın Ertelenmesi: Hükmedilen hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden sanığın belirlenen denetim süresini sosyal hayat içerisinde iyi halle geçirmesi şartına bağlı olarak vazgeçilmesi durumunda cezasının infaz edilmiş sayılmasını sağlayan bir kurumudur. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi mümkündür..
Uzlaşma: Belli suç tiplerinde, suç isnadı altındaki şüpheli ile suçun mağduru olan devlet tarafından görevlendirilmiş bir uzlaştırmacı vasıtasıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, taraflar arasında uzlaşma prosedürünün uygulanmasını gerektiren suçlardandır.
Dava Zamanaşımı: Suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesine neden olan bir kurumdur. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun cezasının üst sınırı 5 yıldan fazla olmayan hapis cezası olduğu için dava zamanaşımı süresi suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıldır.
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ve cezası niteliği itibariyle özel hayatınızı etkileyebilecek, kişisel alanınıza müdahale niteliğinde olan bir suçtur. Sizin özel konuşmalarınız ve videolarınız bu şekilde ele geçirilmesi ileride telafisi imkansız zararlara uğramanıza neden olabilir. Bu sebeple kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ve cezası karşı karşıya kalanlar ceza avukatı ile çalışılması sürecin sonunda mağdur olmanıza engel olacaktır.
Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda Görevli ve Yetkili Mahkeme
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu şikayete tabi olmadığından savcılık tarafından yapılan soruşturma neticesinde iddianamenin kabulü ile kovuşturmaya başlanacaktır. Kovuşturma aşamasında görevli mahkeme suçun işlendiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemesidir.
Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunda Maddi ve Manevi Tazminat Davası Açılabilir mi?
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunda ister suçun temel hali isterse cezayı arttıran halleri olsun ilgili suçtan zarar gören kişi, ceza davasının yanı sıra, ayrıca hukuk mahkemelerinde bir dava açarak uğramış olduğu zararlar nedeniyle; maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilme hakkına sahiptir. Maddi tazminat, fiil nedeniyle mağdurun uğramış olduğu zarara göre belirlenecek manevi tazminat miktarı ise, yaşanmış olan somut olayın kişi üzerinde bıraktığı manevi zarara göre belirlenmektedir. Bu kapsamda yapılan yargılama neticesinde kişisel verilerin kaydedilmesi suçudan yargılanan sanık hakkında yargılama neticesinde hakkında hükmedilen cezanın yanı sıra maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilmek için mutlaka hukuk mahkemelerinde dava açılması mümkündür
Kişisel verilerin kaydına ilişkin tedbirlerin KVKK da yer aldığı, bu tedbirlere aykırılığın re’sen kişisel verilerin korunması kurumu tarafından araştırıldığı, kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun da re’sen soruşturalabileceği, bu durumda her iki devlet mekanizmasını harekete geçirecek unsurların kişilerin şikayetine tabi olmadığı, öncelerde kişisel verilerin kaydedilmesi suçuna diğer suç tiplerine göre biraz az rastlansa da kişisel verilerin korunması kurumunun inceleme ve faaliyetlerinin çoğalması sonucu bunların fazlasıyla artması hususu Cumhuriyet Savcılığını harekete geçirebileceği hususudur. Yapılması gereken gerçek kişilerin de KVKK kapsamındaki tedbirleri alması, kişisel verilerin kaydedilmesinde kanundaki hususlara uymaktır. Bu yüzden KVKK ve Ceza davaları bakımından avukatınızdan danışmanlık alınması tavsiye olunmaktadır.
Kişisel Veriler Kaydedilmesi Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 12.CD E: 2019/ 10876 K: 2022 / 135 KT: 12.01.2022:
“1412 sayılı CMUK’un 251. maddesine benzer hükümler içeren 5271 sayılı CMK’nın “Delillerin tartışılması” başlıklı 216. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca katılmış olduğu takdirde son söz mutlaka sanığa verilerek duruşma bitirilecektir. Ceza muhakemesinde sanığın en önemli haklarından biri de savunma hakkı olup, hazır bulunduğu oturumda son söz sanığa verilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.02.2021 tarihli, 2021/21-2021/37 sayılı ve süreklilik arz eden çok sayıdaki kararlarında açıkça belirtildiği üzere, savunma hakkı ile yakından ilgili olan son sözün sanığa ait bulunduğuna ilişkin usul kuralı emredici nitelikte olup, bu kurala uyulmaması hukuka kesin aykırılık oluşturmaktadır.
Kovuşturmanın sona erdirilip hükmün kurulması ve tefhimine geçilmesinden önce son söz alan tarafın sanık olması gerektiği şeklinde anlaşılması gereken “son sözün sanığa verilmesi” kuralına uyulmaması hali, gerek “savunma hakkının sınırlandırılamayacağı” ilkesine gerek CMK’nın 216. maddesinin üçüncü fıkrasına açık aykırılık teşkil edecek ve bu durum temyiz incelemesi aşamasında hükmün esasına geçilmeden önce bozma nedeni kabul edilecektir.
Açıklanan gerekçelerle yargılamanın katılan sanık …’in de hazır bulunduğu 07.04.2015 tarihli oturumunda, önce katılan sanık …’in, ardından katılan sanıklar… ve … ile katılan sanıklar …ve… müdafilerinin diyecekleri tespit edilip, savunma hakkı ile yakından ilgili bulunan CMK’nın 216. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı olarak, son söz alan tarafın sanık olması gerektiği gözetilmeksizin, katılan sanıklar müdafilerinin beyanlarıyla yargılama bitirilmek suretiyle hükümlerin kurulması ve tefhim edilmesi,
Katılan sanıklara yüklenen suçların yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmesine rağmen CMK’nın 223/2-a maddesi yerine, katılan sanıklar… ve … hakkında CMK’nın 223/2-c, katılan sanıklar …ve… hakkında CMK’nın 223/2-b maddeleri gereğince beraat hükümleri kurulması suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine uyulmaması
Kanuna aykırı olup, katılan sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Yargıtay 12. CD E: 2021/2332 K: 2022/3626 KT:11.05.2022:
“Sanık … hakkında kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve hakaret suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik katılanlar vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanığa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylemler, TCK’nın 135/1-2. madde ve fıkralarında kişisel verilerin kaydedilmesi, aynı Kanunun 136/1. madde ve fıkrasında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, 125/1. madde ve fıkrasında hakaret başlığı altında yaptırıma bağlanmış olup, TCK’nın 66/1-e maddesi gereğince anılan suçların asli dava zaman aşımı süresinin 8 yıl olduğu, TCK’nın 67/4. maddesi göz önünde bulundurulduğunda kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, zamanaşımını kesen en son işlem olan sanığın asıl dava dosyasına ilişkin sorgu ve savunmasının alındığı 18.02.2011 tarihinden ve birleşen dava dosyasına ilişkin sorgu ve savunmasının alındığı 30.03.2012 tarihinden itibaren TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık zaman aşımının temyiz inceleme tarihinden önce gerçekleştiği anlaşıldığından,
CMK’nın 223/9. maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar da bulunmadığından, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olup, sair yönleri incelenmeksizin hükümlerin gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; sanık hakkındaki davaların TCK’nın 66/1-e ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince isteme aykırı olarak ayrı ayrı DÜŞMESİNE,
B) Sanık … hakkında kişisel verilerin kaydedilmesi ile verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından kurulan davanın reddine ilişkin hükümlere yönelik katılanlar vekilinin ve hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık … müdafii ile katılanlar vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
UYAP sisteminden temin edilen nüfus kayıt örneğinde sanık …’in 29.01.2020 tarihinde temyiz aşamasında öldüğünün tespit edilmiş olması karşısında, sanık … hakkında açılan kamu davalarının 5237 sayılı TCK’nın 64/1. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 11.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Ceza davaları ne kadar sürer?
Ceza hukukunu ilgilendiren davalarında süre mahkemenin yoğunluğuna ve dosyanın kapsamına göre değişebilmektedir. Adalet Bakanlığı tarafından yargıda hedef süreler belirlenmiştir. Bu süreler davanın konusu ve niteliği uyarınca belirlenmiş olup İstinaf ve Yargıtay aşamaları bu süre içinde değerlendirilmez. Pratik uygulamalara göz atıldığında;
- Soruşturmanın tamamlanması
- Tanıkların dinlenilmesi
- Delillerin toplanmasında geçen süreçler davanın süresini etkilemektedir.
Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Ceza avukatı vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Ceza hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)
İlgili yazılarımız;
- Soruşturma aşamasındaki dosya takibi
- Asliye Ceza Davaları
- Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu
- Taksirle yaralama suçu
- Müstehcenlik suçu
- Konut dokunulmazlığının ihlali suçu
- Suç üstlenme suçu
- Hakkı olmayan yere tecavüz suçu
- Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu
- Taksirle öldürme suçu
- Tehdit Suçu
- Yalan tanıklık suçu
- Eziyet suçu
- Göçmen kaçakçılığı suçu
- İftira suçu
- Dolandırıcılık suçu
- Hakaret suçu
- Hırsızlık suçu
- Kasten yaralama suçu
- Ağır Ceza Davaları
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu
- Görevi kötüyle kullanma suçu
- Cinsel saldırı suçu
- Görevi kötüyle kullanma suçu
- Zimmet suçu
- Yağma suçu
- Yağma suçunun nitelikli halleri
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçu
- Uyuşturucu madde ticareti suçunun unsurları
- Nitelikli dolandırıcılık suçu
- Sulh Ceza Davaları
- Çocuk Ceza Davaları
- Vergi Ceza Davaları
- İnfaz hukuku işlemleri
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
AV.İREM BİKE DEMİRHAN