Kazai Rüşt Davası
Kazai rüşt yargısal erginliktir. Türk hukukuna göre erginlik yaşı 18’dir. Yargısal erginlik dediğimizde de akla bireyin 18 yaşını doldurmadan önce mahkeme kararıyla ergin kılınması gelmektedir.
İçindekiler
Kazai Rüşt Nedir?
Türk Medeni Kanunu m.12’de düzenlenen kazai rüşt kendi hayatını düzenleyebilecek, işlerini çevirebilecek olgunluktaki küçüğün işlerini tek başına üstlenmesini içermektedir. Küçük, kazai rüşt kararı ile ergin kılınarak bu üstlenmeyi sağlayabilecektir. Fakat kazai rüşt kararı için birtakım şartların varlığı aranmaktadır. Bu anlamda ilk olarak küçüğün kendi isteği, velisinin onayı ve mahkeme kararı gereklidir. Aynı zamanda küçüğün en az 15 yaşını tamamlamış olması, erginlik kararının küçüğün menfaatine uygun olması şartları da aranmaktadır. Küçük velayet altında değil de vesayet altında ise hem vesayet hem de denetim makamının izninin bulunması gerekecektir.
Kazai Rüşt Kararı Nasıl Alınır?
Kazai rüşt kararı alınabilmesi için gerekli olan koşulların gerçekleşmesi durumunda, yetkili ve görevli olan mahkeme tarafınca erginlik kararı verilir. Kazai rüşt koşulları:
- 15 yaşın sağlanmış olması
- Küçüğün bu konuda talebinin olması
- Velayet altında bulunan küçüğün velisinden izin almak
- Vesayet altında olan küçük için vesayet makamı ve denetim makamlarından izin almak.
- Verilecek kazai rüşt kararı küçüğün menfaati için uygun olması
Küçüğün mahkemeye başvurduğu tarihlerde 15 yaşına girmemesi mümkün olabilmekte. Burada önemli ve gerekli olan, karar sırasında 15 yaşın tamamlanmış olma şartıdır. Küçüğün isteği şartını ise, fiil ehliyetsizliğini muhafaza eden hükümlerden yararlanamayacak olması, anne ve babasının bakım ile gözetim sorumluluklarının kalkacak olma durumu gibi, kişiliğini bizzat yakından ilgilendiren durumun varlığı konuları gerekli hâle getirmiştir.
İstekte bulunma, kişiye bağlı bir hak olduğu için, küçük bu durumda kendi özgür iradesiyle bu kararı almalıdır. Velayet makamında bulunan veli, küçüğün annesiyle babası olmalıdır. Bu konuda ikisinin de rızasının olması gerekiyor. Bir diğer şart olan menfaate uyma durumu ise hakimin takdir yetkisiyle alakalıdır. Hakim, diğer tüm şartlar gerçekleşse bile, kazai rüşt kararını, eğer küçüğün menfaatlerine aykırı şekilde bulur ise, kararı vermek konusundan kaçınabilir.
Kazai Rüşt Davası Nasıl Görülür?
Küçüğün Ergin Olmasına İzin davasında mahkeme nüfus kaydı istenerek on beş yaşının tamamlanıp tamamlanmadığı incelenir. Ergin kılınma talebinde küçüğün bir menfaatinin bulunup bulunmadığı, eğer izin verilmezse bir hak kaybı ya da zararın doğup doğmayacağı tanık ve gerekirse bilirkişi görüşüyle araştırılır. Küçüğün ayırt etme gücüne sahip olup olmadığı doktor raporuyla tespit edilir. Hakim erginliğe karar verirse aynı zamanda küçüğün hangi tarihten itibaren ergin sayılacağını da tespit ve ilan ederek dava sonlandırılır.
Kazai Rüşt Davasının Sonuçları Nelerdir?
Ergin kılınma ile birlikte oluşan durum eski haline getirilemez. Kişi mahkeme kararı ile ergin kılındıysa, daha sonra bu kararı geri alma hakkı olmayacaktır. Ergin kılınan kişi, artık kısıtlı ehliyetli değildir. Tam ehliyet hakkı kazanır. Ancak, ergin olan kişinin yapamayacağı haller bulunur. Bunlar;
- Evlenmek,
- Ehliyet almak,
- Dernek üyesi olmak,
- Siyasi haklarını kullanmak gibi örneklendirilir. Bu demek olur ki, kişi ergin kılındığında, yaşı büyümüş sayılmaz. Ergin kılınma ve yaş büyütme farklıdır.
Kazai Rüşt Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Ergin kılınma davaları çekişmesiz yargı işlerinden biri olup bu davalarda Sulh Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Yetkili mahkeme ise ergin kılınmak isteyen kişinin yerleşim yeri mahkemesidir.
Örnek Yargıtay Kararları
T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi, Esas: 2004/ 14068, Karar: 2004 / 15983, Karar Tarihi: 29.12.2004:
“• DENETİM MAKAMININ İZNİ GEREĞİ ( VESAYET MAKAMININ İZNİNDEN SONRA – VESAYET ALTINDAKİ KİŞİNİN ERGİN KILINMASI )
4721/M.12,463
ÖZET : 4721 sayılı TMK.nun12. maddesi hükmüne göre onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.
Aynı kanunun 463. maddesinde vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da izninin gerekli olduğu haller düzenlenmiş olup vesayet altındaki kişinin ergin kılınması hali de bunlar arasında sayılmıştır. Buna göre; vesayet ve denetim makamlarından izin alınmaksızın küçüğün ergin kılınmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı Ersin Yirik’in 28.9.2002 tarihinde reşit kılınması istemiyle hasımsız olarak açtığı davanın, mahkemece kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 12. maddesi hükmüne göre onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.
Aynı Kanunun 463. maddesinde vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da izninin gerekli olduğu haller düzenlenmiş olup, vesayet altındaki kişinin ergin kılınması hali de bunlar arasında sayılmıştır.
Mahkemece, vesayet ve denetim makamlarından izin alınmaksızın küçüğün ergin kılınmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 29.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi, Esas: 2004/ 1635, Karar: 2004 / 2614, Karar Tarihi: 03.03.2004:
“• VELAYET ( 15 YAŞINI DOLDURAN KÜÇÜĞÜN ERGİN KILINMASI/ANA VE BABANIN BİRLİKTE KULLANMALARI GEREĞİ – EŞLERDEN BİRİSİNİN İSTEMİNİN YETERLİ OLMADIĞI )
4721/M.12, 336, 342
ÖZET : Onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.
Dosyada mevcut nüfus kayıt örneğinden davacının eşi …….’ın sağ olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece davacıya eşinin davaya katılmak ya da duruşmaya hazır bulunmak suretiyle icazetini bildirmesi veya icazetini gösteren imzası noterden onaylı belge ibraz etmesi için süre verilip, bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eşlerden birisinin istemi yeterli bulunarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacının 11.02.2002 tarihli dava dilekçesiyle açtığı davada, velayeti altında bulunan 01.10.1984 doğumlu oğlu …………’ın reşit kılınmasını istediği, küçüğün annesinin davaya katılımının sağlanmadığı, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 12. maddesi uyarınca onbeş yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.
Aynı Kanunun 336. maddesinde “Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar.” hükmü mevcuttur. Bu madde hükmüne göre eşlerden herhangi birisine öncelik veya üstünlük tanınmamıştır. 342. maddesinde de ayrım yapılmaksızın anne ve babanın çocuğu velayetleri çerçevesinde temsil edecekleri ilkesi getirilmiştir.
Emredici nitelikteki bu hükümler, evlilik birliği içinde velayetin kullanılması kapsamında, ana ve baba tarafından çocuk adına açılacak tüm davalar yönünden geçerlidir. Buna göre, asıl olan eşlerin birlikte dava açmaları ise de bunlardan birisi tarafından açılacak davaya diğer eşin sonradan icazetini bildirip olumlu iradesini ortaya koyması ile velayetin birlikte kurulması gerçekleşmiş olacağından yeterlidir. Diğer eşin katılımının veya rızasının sağlanamadığı davanın reddi gerekir.
İncelenen dosyada mevcut nüfus kayıt örneğinden davacının eşi …………’ın sağ olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece davacıya eşinin davaya katılmak ya da duruşmaya hazır bulunmak suretiyle icazetini bildirmesi veya icazetini gösteren imzası noterden onaylı belge ibraz etmesi için süre verilip, bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eşlerden birisinin istemi yeterli bulunarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 03.03.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. “
Sulh hukuk davaları ne kadar sürer?
Adalet Bakanlığı tarafından yargıda hedef süreler belirlenmiştir. Bu süreler davanın konusu ve niteliği uyarınca belirlenmiş olup İstinaf ve Yargıtay aşamaları bu süre içinde değerlendirilmez. Pratik uygulamalara göz atıldığında sulh hukuk davaları;
- Dilekçelerin tam ve eksiksiz olması
- Tebligat süreleri
- İlgili kurum ve kuruluşlardan gelecek yazılar
- Varsa tanıkların dinlenmesi gibi süreçler dava içeriğine göre değişiklik gösterir.
Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Medeni hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla avukat vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir. (2023 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)
İlgili yazılarımız;
- Kazai rüşt davası,
- Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması Sebebiyle Boşanma Davası (TMK 166)
- Yaş düzeltme davası,
- Cinsiyet değiştirme davası
- Vesayet ve vasi tayini,
- İsim değiştirme davası,
- Soyadı değişikliği davası,
- Aile konutu şerhi konulması ve kaldırılması,
- Ortaklığın giderilmesi/İzale-i şuyu davası,
- Terekeye temsilci ataması
- Nüfus kaydının düzeltilmesi davası
- Yönetim planı,
- Kiralananın tahliyesi davası,
- Kira ilişkisinden kaynaklanan tespit davası,
- Kira bedelinin uyarlanması davası,
- Kira sözleşmesinin iptali,
- Kat mülkiyetinden kaynaklanan davalar,
- Miras ortaklığına temsilci atanması,
- Mirasçılık belgesinin iptali,
- Mirasın reddi davası,
- Terekenin borca batık olduğunun tespiti davası,
- Kayyım atanması ve kayyımlık ile ilgili diğer davalar,
- Vasiyetnamenin açılması,
- Tek başına açılan zilyetliğin korunması davası,
- Arabuluculuk uygulamasında icra edilebilirlik şerhi verilmesi,
- Çocuk mallarının korunması davası,
- Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davalar.
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz.
AV.İREM BİKE DEMİRHAN