Genel İşlem Koşulları
Genel işlem koşulları Türk Borçlar Kanunu’nun sözleşmeden doğan borç ilişkileri başlığı altında altı madde olarak düzenlenmiştir. Madde 20 ve devamında yer almaktadır.
İçindekiler
Genel İşlem Koşulları Nedir?
TBK madde 20’de yapılan tanıma göre Genel İşlem Koşulları, “Bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir.”
Genel işlem koşulu içeren sözleşmelere de “standart sözleşme” denilmektedir. Bu sözleşmelerde, diğer tarafa neredeyse hiç müzakere imkânı verilmez; satıcı veya sağlayıcının menfaatleri ön planda tutulur.
Genel İşlem Koşullarının Unsurları Nelerdir?
Bir Sözleşmenin Koşulunu ya da Yan Edimin Konusunu Oluşturma
Belirli hükümler içeren bir metnin genel işlem koşulu olarak adlandırılması için doğrudan doğruya o metnin sözleşme halini almasından ziyade yapılması planlanan bir sözleşme metninin bir parçası olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Yani kısaca açıklamak gerekirse genel işlem koşulları muhakkak başka bir sözleşmeye bağlı olarak ortaya çıkarlar.
Genel işlem koşullarının sözleşmenin içeriği haline gelebilmesi için genel işlem koşullarını da içeren karşılıklı ve birbirine uygun açık veya örtülü irade beyanı ile kurulmuş bir sözleşmenin varlığı gerekir.
Genel işlem koşulunu oluşturan metnin tek önemli kriteri, emredici hukuk kurallarına aykırı nitelik taşımıyor olması gerektiğidir.
Önceden, Tek Yanlı Olarak Düzenlenmiş Olma
Genel işlem koşulları, uygulamada çoğunlukla ortaya çıktığı ve böyle bir düzenlemenin doğmasına sebep olduğu haliyle ekonomik açıdan güçlü olan tarafça önceden tek taraflı olarak hazırlanır ve sonrasında yapılacak olan tüm benzer işlemlerde uygulamaya konulur. Karşı tarafın görüşü alınmadan hazırlanan bu koşullar işlemin yapılacağı aşamada da karşı tarafla herhangi bir müzakere sürecine girilmeden uygulamaya konulur ve karşı taraf için de bağlayıcı hale getirilir. Zaten genel işlem koşullarının bireysel sözleşmelerden en önemli farkı da karşı tarafla müzakereye kapalı olmasıdır.
Önceden Düzenlenmiş Olma
Genel işlem koşulları önceden hazırlanarak daha sonra farklı tarafla yapılacak olan işlemin de içeriğinin şimdiden belirlenmesi avantajını ortaya koymaktadır. Bir daha içerik hazırlamakla uğraşmadan, aynı işlemi yapmaya yönelik olan sözleşme için aynı şart kullanılmaktadır. Hem sözleşmenin eki niteliği taşımasını isteyen taraf hem de işlem yapılacak olan taraf için bir netlik ortaya konmuş olmaktadır.
Tek Yanlı Olarak Düzenlenmiş Olma
Sözleşme koşullarının sadece önceden hazırlanmış olması değil aynı zamanda taraflardan birinin tek yanlı olarak bunları hazırlamış olması genel işlem koşulunun varlığını kabul için asli öneme sahiptir.
Genel işlem koşullarından söz edebilmek için sözleşme koşullarının tek yanlı olarak düzenlenmesinin yanında pazarlık yapılmaması ve karşı tarafın bu koşulları tartışma imkânından yoksun olması gerekir.
Çok Sayıda Sözleşme İçin Olma
Genel işlem koşullarının aynı niteliği taşıyan benzer sözleşmeler için sonradan, çok sayıda kullanılması hem işlem kolaylığı hem de taraflar için taşıdığı netlik açısından oldukça önemlidir. Bu sayede aynı ya da benzer nitelik taşıyan sözleşmeler için ayrı ayrı görüşme yapma ihtiyacı ortadan kalkmaktadır.
Genel işlem koşullarının kullanımındaki esas amaç aynı nitelikteki sözleşmelerde ilgili koşulları birden fazla kullanmak olsa da belirli noktalarda bu koşullar üzerinde bazı değişiklikler ortaya çıkabildiği görülmektedir. Birkaç noktada değişiklik var diye bunları yeni genel işlem koşulları olarak addedip çok sayıda kullanım koşulunu sağlamadığı gerekçesiyle denetimden çıkarmak doğru olmayacaktır. Bu durum için TBK m.20/ f.2’de “Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez.” şeklinde bir düzenleme bulunmaktadır ve bu hükmün amacı oluşabilecek kötü niyetli davranışların önünü kesmektedir.
Önceden Belirlenen Sözleşme Koşullarının Bireysel Görüşme Yapılmadan Kullanılması
Bu unsur ile ifade edilmek istenen tek taraflı ve önceden hazırlanmış olma unsurunu da destekleyecek şekilde, hazırlanan koşul hükümlerinin sözleşmenin karşı tarafına hiçbir şekilde danışılmadan, onların fikri alınmadan ve herhangi bir pazarlık ilişkisine girilmeden hazırlanmasını ifade etmektedir.
Genel İşlem Koşullarının Kişi Bakımından Uygulanma Alanları
Tüketicileri Korumaya Yönelik Genel İşlem Koşullarına İlişkin Düzenlemeler
Tüketici Sözleşmeleri ve Özellikleri
Tüketici sözleşmesi kavramının açıklanabilmesi için sözleşmenin baskın unsuru olan tüketicinin tanımlanması ve tüketici sözleşmelerinin yer aldığı mevzuata ilişkin genel bir açıklama yapılması gerekir. Genişi anlamda tüketici, ticari veya mesleki faaliyeti ya da şahsi ihtiyacı için sözleşme yapan gerçek veya tüzel kişidir. Dar anlamda tüketici ise ticari veya meslek faaliyetleri dışında ya da şahsi ihtiyacı için sözleşme yapan kişidir.
Tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemek amacıyla 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kabul edilmiştir.
Tüketici Sözleşmelerinin Genel Özellikleri
- Tüketici sözleşmelerinde tüketici zayıf konumdadır ve korunmaya muhtaçtır.
- Tüketici sözleşmeleri genellikle mal ve hizmet alımına yönelik sözleşmelerdir.
- Tüketici sözleşmelerinde sözleşmenin çeşidi önem arz etmez.
- Tüketici sözleşmelerinde sözleşmenin bir tarafı tüketici karşı tarafı satıcı-sağlayıcı-üretici olmalıdır.
- Tüketici sözleşmelerinde nihai amaç mal ve hizmet alımı olmalıdır.
- Tüketici sözleşmelerinde kural olarak tüketiciye satış ve hizmet vermekten kaçınmak mümkün değildir.
- Tüketici sözleşmelerinde kural olarak sözleşmede şekil zorunluluğu yoktur.
- Tüketici sözleşmelerinde verilen kefalet, adi kefalet niteliğindedir.
- Tüketici sözleşmelerinde kural olarak tüketiciden sözleşme nedeniyle teminat olarak kambiyo senedi alınamaz.
- Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da yer alan emredici hükümler, nispi emredici niteliktedir.
- Tüketici sözleşmelerinde avans faizi istenilmesi mümkündür.
Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar
Satıcı veya sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyiniyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şart olarak nitelendirilmiş ve bu şartlar bakımından ağır yaptırımlar öngörülmüştür.
Tacirleri Korumaya Yönelik Genel İşlem Koşulları
Türk Borçlar Kanunu’nda tüketiciler ile tacirler arasında bir ayırım yapılmaksızın bir düzenleme getirilmiştir. Bu sebeple kural olarak Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan emredici ve aynı zamanda tüm özel hukuk ilişkileri için genel hüküm niteliğindeki düzenlemeler, tüketici olmayanlar ve özellikle tacirler, alıcılar, müşteriler arasındaki işlemlerde de uygulama alanı bulacaktır.
Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin, ilgili piyasada ekonomik olarak üstün teşebbüslerle yapmış oldukları sözleşmelerde, tüketiciler gibi tacirlerin de genel işlem şartları denetiminden yararlanması gerektiği görülmektedir.
Borçlar Kanunu’nda Düzenlenen Genel İşlem Koşullarının Denetimi
Yürürlük Denetimi
Yürürlük Denetimi, öğretide genel kabul olarak genel işlem koşullarının bir bütün olarak sözleşme kapsamına girip girmemesine yönelik denetim olarak belirtilmektedir. Bu denetimin yapılabilmesi için öncelikle genel işlem koşulunun içeriğine dâhil olduğu iddia edilen sözleşmenin kuruluş aşamalarını başarıyla tamamlamış olması yani ilgili sözleşmenin geçerli olarak kurulmuş olması gerekmektedir. Kuruluş aşamasında ortaya çıkacak olan herhangi bir hükümsüzlük sebebi yürürlük denetimi yapılmasına gerek bırakmayacaktır.
Genel İşlem Koşulunun Sözleşme İçeriği Olması Sorunu
Genel işlem koşullarının sözleşmenin içeriği haline gelebilmesi belirli koşulların sağlanması ile mümkün olabilecektir. Bunların ilki genel işlem koşulunun sözleşmenin içeriği haline geleceğinden karşı tarafının bilgisinin olması ve genel işlem koşulunun içeriğine rahatça ulaşabilmesi iken ikinci koşul karşı tarafın kendisine hakkında bilgi verilmiş olan genel işlem koşulunun sözleşme içeriğinde olacağına ilişkin kabulünün varlığıdır. Genel işlem koşulu kullanan tarafın karşı tarafa sözleşme içeriği hakkında yapacağı bilgilendirme açıkça yapılmalıdır.
Şaşırtıcı Genel İşlem Koşulunun Sözleşme İçeriği Olmaması
Genel işlem koşulunun sözleşmenin içeriğine dâhil olması hususunda onay veren taraf, bu onayı verirken o aşamada ondan düşünmesinin beklenmeyeceği durumlar daha sonra ortaya çıkabilir. Bu gibi beklenmeyen durumların ortaya çıktığı ve oluşan bu yeni durumdan karşı tarafın olumsuz olarak etkilendiği olasılıklarda ilgili hükümler karşı taraf için herhangi bir sonuç ortaya koymayacaktır. Bu duruma ilişkin olarak Türk Borçlar Kanunu’nda bir düzenleme bulunmaktadır. TBK m. 21, f.2’ye göre “Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır.”
Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı hükümler (şaşırtıcı genel işlem koşullar) genellikle karşı tarafın asli edim yükümünü önemli ölçüde genişleten, kısıtlayan veya bu koşulları kullanan tarafın kanuni yükümlülüklerini kaldıran hükümler şeklinde ortaya çıkabilir.
Yazılmamış Sayılma
Borçlar Kanunu’nun 21. maddesine göre ” Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır”. Söz konusu maddenin metninden de anlaşıldığı üzere Kanunkoyucu’ya göre yazılmamış sayılma, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girebilmesi için gereken şartların yerine getirilmemesi sonucunda, bu koşulların sözleşmenin kapsamına girmemesidir. Yazılmamış sayılma kanundan kaynaklanan bir varsayımdır ve varsayımların aksinin iddia ve ispat edilmesi mümkün olmamaktadır.
Yazılmamış Sayılmanın Sözleşmeye Etkisi
Borçlar Kanunu genel işlem koşullarını düzenlediği maddelerde yazılmamış sayılma kavramına yer vermiştir. Ancak bu kavramın ne tanımını yapmış ne de hukuki niteliği hakkında açık bir bilgi vermiştir. Öğretide tartışma konusu olan bu durum kanun koyucunun iradesinin yorumlanması yoluyla açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Kanun koyucunun iradesi yorumlanırken de kanunun lafzından yazılmamış sayılmanın hukuki niteliğinin yokluk, kısmi yokluk, kesin hükümsüzlük/kısmi hükümsüzlük olabileceği görüşleri ortaya atılmıştır.
İspat Yükü
Genel işlem koşulunu kullanacak olan tarafça karşı tarafa bu konuda öngörülen bilgiler verilmiş olsa dahi ileride doğacak uyuşmazlıklarda bunların ispat edilmesi sorunu ortaya çıkabilmektedir. Bu noktada ispat yükü genel işlem koşulunu kullanan tarafın üzerindedir. Ancak bu ispatın nasıl yapılacağı oldukça zordur ve bu konu üzerinde birçok tartışma bulunmaktadır. Bu noktayı aşabilmek için genellikle ilgili metnin bir nüshası üzerine alan tarafın teslim aldığına, okuduğuna ilişkin bir beyanı ve imzası alınmaktadır. Bu durumda da kişiye okuması ve anlaması için belirli bir sürenin verilmiş olması gereği ortaya çıkmaktadır.
Özellikle bankacılık gibi hem uzun işlemlerin olduğu hem de çok insanın hizmet beklediği alanlarda bu durum sorun oluşturabilmektedir. Ancak gerekli işlem güvenliği sağlamak ve buna ilişkin ispat yükümlülüğünü yerine getirmek genel işlem koşulunu kullanan taraf üzerinde olduğu için bu noktalara özellikle kullanan tarafça dikkat edilmelidir.
Sözleşmenin Tamamlanması
Genel işlem koşullarının yazılmamış sayılma yaptırımı ile karşılaştığı durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca sözleşmenin kısmi hükümsüzlüğünden bahsetmek olanağı yoktur. Bu yüzden, yazılmamış sayılma yaptırımı ile karşılaşan genel işlem koşulları olmaksızın sözleşmenin kurulduğu kabul edilerek sözleşmeye dâhil olmayan hükümlerin meydana getirdiği sözleşme boşluğunun tamamlanması söz konusu olur. TBK m. 22’nin gerekçesinde Kanun koyucu, yazılmamış sayılma sonucu sözleşmede oluşabilecek boşlukların kanun hükümleri (emredici hukuk kuralı veya yedek hukuk kuralı) ile doldurulacağını belirtmiştir. Ancak yazılmamış sayılamadan dolayı oluşacak boşluklar sözleşmelerin tamamlanmasına ilişkin ilke ve yöntemlerle doldurulur.
Yorum Denetimi
Hukuki işlemin yorumu ile oluşacak sonucun belirli bir kalıba sokulması ve etkilerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Hukuk içerisinde hiçbir noktada kesinliğe ulaşmak mümkün olmadığı için ortaya çıkması muhtemel olan sonuçlar ancak yorumlanabilir. Bu şekilde yapılan incelemeler ile kişilerin ve onların işlem yaptıkları alanların benzer olaylarda benzer sonuçları ortaya koyması sağlanacaktır. Ayrıca bu şekilde hem daha sonraki uyuşmazlıklarda kişilerin nelerle karşılaşacakları hususunda fikirlerinin olması sağlanacak hem de insanların o alana duyduğu güven artırmaya çalışılacaktır. Tüm bu nedenlerle hukuki işlemler boyutunda yorum yapabilmek ve kullanılan yorum yöntemleri oldukça önemlidir.
İçerik Denetimi
Genel işlem koşullarının kullanımı esnasında kanunca sağlanmaya çalışılan nokta tarafların eşit dengede bulunmasıdır. Bunun için yürürlük ve yorum denetimi her zaman yeterli olmayabilir. İşte tam da bu noktada, hâkimin doğrudan genel işlem koşulu hükümlerine müdahale etmesi hali söz konusu olabilmektedir. Müdahale ile ortaya çıkan duruma içerik denetimi denmektedir. İçerik denetimi sayesinde genel işlem koşulu hükümlerindeki dengesizlik hâkimin doğrudan müdahalesi ile ortadan kaldırılır, değiştirilir ya da sözleşme dışına çıkartılır. Böylece tarafların sözleşmeden doğan çıkarları arasında adil bir denge kurulmuş olur.
Tek Yanlı Olarak Değiştirme Yasağı
Tek yanlı olarak değiştirme yasağı kapsamında, genel işlem koşullarını aralarındaki sözleşmenin içeriğine dâhil etmek için öne sürmüş olan tarafın bu kabul gerçekleştikten sonra artık genel işlem koşulu hükümleri üzerinde değişiklik yapamaması hali belirtilmektedir. Bunun yanında genel işlem koşulları içerisinde, öne süren tarafa değişiklik yapma yetkisi verilmiş olan bir hüküm varsa bu hüküm TBK m. 24 uyarınca yazılmamış sayılır.
İçeriğe İlişkin Olarak: Dürüstlük Kuralı
Dürüstlük kavramı, hukuk alanı içerisinde makul kimseler tarafından sergilendiği için o iş çevresince ya da o uygulama alanı içerisinde genel kabul olarak benimsenip artık her işlemde gözetilen noktaları ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu tanımlama yapılırken davranışları ve zekâsı ile normal olarak kabul edilecek kimselerin toplum içinde karşılıklı güvene, ahlâka ve dürüstlüğe dayalı davranışları esas alınmıştır. Dürüstlük kuralı TMK m. 2’de düzenlenmektedir.
Dürüstlük kuralına aykırı olarak yapılmak istenen hukuki işlem geçersiz olacaktır. Bu geçersizliği tarafların öne sürmesi gerekmemektedir, varlığı halinde hâkim tarafından re’sen dikkate alınmaktadır. Hâkim tarafından re’sen göz önüne alınabilme dürüstlük kuralının maddi hukuka dâhil olmasının bir sonucudur. Dürüstlük kuralları ve hakkın kötüye kullanılması birbirini tamamlayan ancak birbirinden farklı kavramlardır. TMK m. 2 hükmünün ilk fıkrası hukuki ilişki içindeki kişilerin karşılıklı olarak birbirini gözetme yükümlülüğünü düzenlerken; ikinci fıkra ise, ileri sürülmesinde açıkça adaletsizlik doğuracak bir hakka dayanmayı yasaklar.
Konuya İlişkin Yargıtay Kararları
İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi E. 2017/4913 K. 2020/1259 T. 09.07.2020:
“Dava ; finansal kiralamaya konu malın iadesi isteminden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında finansal kiralama sözleşmesi imzalandığı hususu ihtilafsız olup; ihtilaf sözleşmenin veya bazı maddelerinin genel işlem koşulları nedeni ile geçersiz olup olmadığı, feshin geçerli olup olmadığı, mahkemenin yetkili olup olmadığı, malın belirlenebilir değerinin ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
Her iki taraf da tüzel kişi olmakla ; inkar edilmeyen sözleşmeye göre İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılınması geçerli bir yetki şartı olmakla; davalı yanın buna ilişkin istinaf gerekçesi yerinde görülmemiştir. Yine her ne kadar genel işlem şartları açısından bir sözleşmenin değerlendirilmesi için tarafların tacir olması engel değil ise de ; genel işlem koşulları açısından yürürlük , yorum ve içerik denetimi yapılması gerekmekte olup; davalı yanca sözleşmenin hangi maddelerinin hangi nedenle genel işlem koşulu taşıdığı yönünde somut bir beyan ve iddia bulunmamaktadır. GİK içeren standart sözleşmeler karşısında diğer tarafın sürekli korumaya muhtaç olduğu düşünülmemeli, ilgili durumun her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirmesine önem verilmelidir.
Bu nedenle genel olarak, somutlaştırmadan sözleşmenin genel işlem koşulları taşıdığı ve bu koşulların yok sayılması gerektiği yönündeki savunma dinlenebilir görülmemekle davalı yanın bu hususa ilişkin istinaf başvurusu da yerinde değildir. Davalı yan mahkemece gerekçeli kararında her ne kadar münkir sayılmış ise de; cevap ve ikinci cevap dilekçesi verdiği sabittir. Tüm savunmalarında; ihtarnameden sonra ödemeler yaptıklarını beyan etmekte; davacı ise ödemelerin ihtarname öncesi olduğunu, ihtarname ile talep edilen miktarın ödenmediğini iddia etmektedir.
Mahkemece ödeme savunması her aşamada dile getirilmiş bulunmakla öncelikle; ihtarnamedeki tüm bedelin ödenip ödenmediği yönünde beyan alınması ve ödeme belgeleri celp edilip, gerek görülmesi halinde ( ihtarname borcunun tamamen ödendiği beyanı var ise ) inceleme yapılıp, 60 günlük önelde ödemenin tam yapılıp yapılmadığı hususunda inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken bu hususta araştırma yapılmadığı görülmektedir.Yine davacı yan; malın değerinin 25.000,00 TL olduğuna ilişkin ekspertiz raporu sunmuş olmakla ; ücreti vekalet ve harç konusunda bu değerin dikkate alınması gerekirken 50.000,00 TL üzerinden hüküm kurulduğu da anlaşılmakla davalı aleyhine fazla harç ve vekalet ücreti hükmedilmiştir. Bu nedenle davalı yanın istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.”
Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)
İlgili yazılarımız;
- Genel İşlem Koşulları
- İntifa Hakkı
- Ürün Kirası Sözleşmesi
- Ödünç Sözleşmesi
- Bağışlama Sözleşmesi
- Kira Sözleşmesi
- Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi
- Miras Taksim Sözleşmesi
- Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi
- Tahliye Taahhütnamesi
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
AV.İREM BİKE DEMİRHAN