Avukatlık Kanunu m.35/A
Avukatlık Kanunu m.35/A Uzlaşma kurumu, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu 35/A maddesi ile taraflar arasında ortaya çıkan uyuşmazlığı uzlaşma yöntemiyle kısa sürede ve en az masrafla çözmek için uygulanacak usul ve esasları belirlemek üzere düzenlenmiştir. 35/A uzlaşması, en az masrafla en hızlı ve en doğru, en adaletli çözüm yöntemidir.
İçindekiler
- 1 Avukatlık Kanunu m.35/A Nedir?
- 2 Avukatlık Kanunu m.35/A Uzlaşmasının Temel İlkesi Nedir?
- 3 Avukatlık Kanunu m.35/A Uzlaşma Sağlamaya Başvurulabilecek Zaman Dilimi
- 4 Avukatlık Kanunu m.35/A Uzlaşmasının Arabuluculuktan Farkı Nedir?
- 5 Avukatlık Kanunu m.35/A Hangi Uyuşmazlıklarda Kullanılır?
- 6 Uzlaştırma Görüşmelerinde Kimler Hazır Bulunabilir?
- 7 Uzlaşma Tutanağında Neler Yer Alır?
- 8 İlgili Yargıtay Kararları
- 9 Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Avukatlık Kanunu m.35/A Nedir?
Avukatlık Kanunu m.35/A :
“Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesi anlamında ilâm niteliğindedir.”
Avukatlık Kanunu m.35/A Uzlaşmasının Temel İlkesi Nedir?
Avukatlık Kanunu m.35/A’daki temel ilke taraf avukatlarının usule ve esasa ilişkin her konuda anlaşmasıdır. Buna göre uzlaşma görüşmesi talebini kabul edip etmemekte avukatlar tamamen serbesttir. Avukatlardan birinin kabul etmediği yerde veya zamanda uzlaşma görüşmesi yapılmaz. Avukatlardan biri devam ettirmek istemezse süreç sona erer. Baronun kolaylaştırma amaçlı yardımını taraf avukatları birlikte talep edebilir. İki tarafın da avukatları eşit haklara sahiptir. Yani 35/A sürecinin yöneticisi avukatlardır.
Avukatlık Kanunu m.35/A Uzlaşma Sağlamaya Başvurulabilecek Zaman Dilimi
Yürürlükteki Avukatlık Kanunu m.35/A’da düzenlenen avukatların uzlaşma sağlama yetkisi zaman bakımından sınırlandırılmıştır. Düzenlemeye göre avukatlar, önüne gelen iş ve davayla ilgili olarak, iş sahibinin talimatını alarak, uyuşmazlık adliyeye intikal etmeden önce ya da dava açıldıktan sonra, fakat tahkikata ilişkin duruşma başlamadan önce karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilir. Avukatlar, tahkikata ilişkin ilk duruşmadan sonra uzlaşma teklif edemezler.
Avukatlık Kanunu m.35/A Uzlaşmasının Arabuluculuktan Farkı Nedir?
Avukatsız Avukatlık Kanunu m.35/A uzlaşması mümkün değildir. Avukatlık Kanunu m.35/A uzlaşmasında taraf avukatları asli unsurdur. Arabuluculuk kurumu ise avukat olarak da işleyebilmektedir.
Avukatlık Kanunu m.35/A Hangi Uyuşmazlıklarda Kullanılır?
Avukatlık Kanunu m.35/A tarafların kendi iradeleriyle (uzlaşarak) istem sonucunu elde edebilecekleri uyuşmazlıklarda uygulanır.
Uzlaştırma Görüşmelerinde Kimler Hazır Bulunabilir?
Avukatlık Kanunu m.35/A uzlaşmasında, tarafların avukat ile temsili zorunludur. Her görüşmede tarafların avukatları hazır bulunmak zorundadır. Taraflar da diledikleri tüm görüşmelere katılabilirler. Esasen tarafların mümkünse her görüşmeye katılmaları teşvik edilmelidir.
Uzlaşma Tutanağında avukatlarla birlikte tarafların da imzasının bulunması zorunludur. Bu sebeple Uzlaşma Tutanağının tutulduğu sırada avukatlarının yanında tarafların da hazır bulunmaları mecburidir. Avukatların karşılıklı rıza göstermesi halinde tutanakları tutmak üzere yardımcı personel, ayrıca uzlaşma konusuyla ilgili olarak teknik personel (serbest muhasebeci mali müşavir, mühendis ve benzeri) hazır bulundurulabilir.
Uzlaşma Tutanağında Neler Yer Alır?
Avukatlık Kanunu m.35/A tutanağında;
- Tutanağın 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesi uyarınca düzenlendiği,
- Taraflara ait bilgiler (adları, ikametgâhları, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık numaraları, taraflar yabancı ülkede oturuyorsa Türkiye’de gösterecekleri ikametgâh ve iletişim bilgileri),
- Taraf avukatlarının adları, bağlı oldukları baroları ve baro sicil numaraları,
- Tutanağın düzenlendiği yer ve tarih,
- Tarafların iddia ve savunmalarının kısa özeti ve uzlaşmanın konusu,
- Uzlaşma sonunda varılan mutabakat ve tarafların yükümlülükleri,
- Tarafların her biri hakkında verilen karar ile taraflara yüklenen borçlar ve tanınan haklar (sıra numarası altında birer birer, açık, kuşku ve duraksama yaratmayacak şekilde)
- Uzlaşma tutanağının, 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesi uyarınca, 2004 sayılı Kanunun 38 ve 68/A maddelerine göre ilam niteliğinde olduğu,
- Uzlaştırma giderleri ile uzlaşma dava açıldıktan sonra gerçekleşmişse yargılama harç ve giderlerinin kime yükleneceği,
- Uzlaşma müzakerelerine katılan tarafların ve avukatlarının imzaları,
- Tutanağın kaç nüshadan oluştuğu ve taraflara ve avukatlara verildiği hususları yer alır.
İlgili Yargıtay Kararları
Yargıtay 12. HD. E:2006/12239 K:2006/15277 KT:11.07.2006
“136 Sayılı Kanunun 35/A maddesine uygun şekilde düzenlenen uzlaşma tutanakları, İcra ve İflas Kanunu’nun 38. maddesi anlamında ilam niteliğindedir. Somut olayda icra takibine konu belge, usulüne uygun yapılmış uzlaşma tutanağı niteliğindedir. Söz konusu belge ilam hükmünde olmasına rağmen icra mahkemesince yazılı gerekçeyle takibin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
KARAR :…1136 Sayılı Kanunun 35/A maddesi hükmü aynen; “avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda tarafların kendi iradeleri ile istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleri ile birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak avukatlar ile müvekkilleri tarafından imza altına alınır.
Bu tutanaklar 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İİK’nun 38. maddesi anlamında ilam niteliğindedir” hükmünü içermektedir. Somut olayda alacaklı tarafın takibe dayanak yaptığı 30.03.2005 tarihli Gurubu Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi başlığını taşıyan belge yukarıda açıklanan yasa maddesine uygun olarak borçlu asilleri ve vekilleri ile alacaklı bankalar vekilleri arasında tanzim edildiği görülmektedir. Anılan bu belge İİK’nun 38. maddesi anlamında ilam niteliğindedir.
Mahkemenin gerekçesinin aksine yargılamayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. O halde mahkemece, borçluların bu yöne ilişkin istemlerinin reddine karar verilip diğer şikayetlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle takibin iptali yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 11.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.’’
Yargıtay 8. HD. E: 2013/13712 K: 2013/16074 KT:07.11.2013:
“Alacaklı tarafından borçlular aleyhine, Avukatlık Kanunu’nun 35/A maddesi uyarınca düzenlenen uzlaşma protokolüne dayanarak ilamların icrası yolu ile ilamlı takip başlatılmıştır. Borçlular vekili icra mahkemesinden dayanak belgenin İİK.nun 38. maddesine göre ilam niteliğinde olmadığını, şarta bağlı kabullerin takip konusu yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, takibe dayanak protokolün Avukatlık Yasası’nın 35/A maddesindeki koşullara uygun nitelikte bulunması nedeniyle ilamlı takibe konu edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, borçlular vekili tarafından karar temyiz edilmiştir.
İİK’nun 38. maddesinde: ” Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borcu ikrarını havi re’sen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir ” düzenlemesine yer verilmiştir.
4667 sayılı Yasa’nın 23. maddesi ile Avukatlık Kanunu’na eklenen 35/A maddesinde ise ” Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleri ile birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 38. maddesi anlamında ilam niteliğindedir ” düzenlenmesi yer almaktadır.
Anılan yasal düzenleme gereği tutanağın ilam niteliğinde kabul edilebilmesi için uzlaşma konusunun açık ve net olması gerekeceği gibi, tutanakla imza altına alınan tarafların karşılıklı olarak yerine getirecekleri edimlerin de net ve koşulsuz olması gerekir. Koşula bağlı edimler, koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden yargılamaya muhtaç olacağından bu tür edimleri içeren tutanaklar anılan madde kapsamına girmez ve ilam niteliği taşımaz.
Somut olayda ilamlı takibe dayanak yapılan Avukatlık Kanunu’nun 35/A maddesi hükmünce taraflarca imzalandığı bildirilen 30.03.2013 tarihli protokolde yer alan taraf edimleri koşula bağlanmıştır. Yukarıdaki açıklamalara göre bu protokolün ilam olarak kabulü ve ilamlı takipte infaz kabiliyeti bulunmamaktadır.Mahkemece, şikayetin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 07.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Avukat vekalet ücreti ne kadardır?
Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. İcra hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)
İlgili yazılarımız;
- Avukatlık Kanunu m.35/A
- Arabuluculuk
- Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları
- Hakem
Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?
Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)
AV.İREM BİKE DEMİRHAN