Adli Kontrol Kararı (CMK m.109)

Av. İrem Bike Demirhan > Yazımlar  > Adli Kontrol Kararı (CMK m.109)

Adli Kontrol Kararı (CMK m.109)

adli kontrol karari

Adli kontrol kararı, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 109. Maddesi’nde düzenlenmiştir. Adli kontrol kararı tutuklama kararına alternatif olarak izlenen bir koruma tedbiridir.

Adli kontrolün hukukumuza girişine bakmak gerekirse;

  • Adli kontrol tedbirlerini hukukunda ilk düzenleyen ülkelerden biri Fransa’dır.
  • Ülkemizde de Adli Kontrol kurumu tesis edilirken Alman, İtalyan ve özellikle Fransız hukuku göz önünde bulundurulmuştur.
  • Hukukumuzda 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası döneminde sistemsiz düzenlenen Adli kontrol tedbiri günümüzde 5271 sayılı CMK 109 ve 115. maddeleri arasında, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu ve Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinde düzenlenmiştir.

Adli Kontrol Kararı Nedir?

Adli kontrol kararı ile ilgili mevzuattaki ilgili hükme bakacak olursak;

CMK Madde 109 – “Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.

(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.

(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:

a) Yurt dışına çıkamamak.

b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.

c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekîuğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.

d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.

e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.

f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.

g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.

h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.

i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.

j) Konutunu terk etmemek.

k) Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.

l) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.

(4)Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tespit edilen şüpheli ile gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadın şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir. Hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş ve bu hükümle ilgili olarak istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulmuş olması hâlinde, UYAP kayıtlarını incelemek suretiyle hükmü veren ilk derece mahkemesi de adlî kontrol kararı verebilir.

 (5) Hâkim veya Cumhuriyet savcısı (d) bendinde belirtilen yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir.

(6) Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Bu hüküm, maddenin üçüncü fıkrasının (e) ve (j) bentlerinde belirtilen hallerde uygulanmaz. (Ek cümle:8/7/2021-7331/15 md.) Ancak, (j) bendinde belirtilen konutunu terk etmemek yükümlülüğü altında geçen her iki gün, cezanın mahsubunda bir gün olarak dikkate alınır.

(7) (Ek: 6/12/2006 – 5560/19 md.) Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.”

Adli kontrol kararı, tutuklama şartlarının gerçekleştiren şüpheli veya sanığın denetim altına alınarak tutuklama kararı yerine uygulanan ve özgürlüğü daha az sınırlandıran bir ceza muhakemesi tedbiridir. Hakim, şüpheli veya sanığı tutuklama tedbirine alternatif olarak “adli kontrol şartıyla” denetim altına alarak serbest bırakmaktadır. Şüpheli veya sanığı tutuklamak yerine bazı yükümlülüklere tabi tutarak toplum içinde denetimi öngörülür. Adli kontrol kararı, tutuklama kararına alternatif bir yol olsa da tutuklama şartlarını kendi bünyesinde barındırır.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100.Maddesi 1.Fıkrası’na bakacak olursak; “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez. Hükümden de anlaşıldığı üzere tutuklamayı gerektiren şartlar adli kontrol kararı verilebilmesi için de sağlanmalıdır. Aksi halde adli kontrol kararı da verilmesi hukuka uygun olmayacaktır.

Tutuklama, kişi özgürlüğüne ağır bir müdahale   oluşturduğundan, tutuklama ile ulaşılmak istenen amaca daha uygun bir tedbirle ulaşma olanağı varsa, tutuklamaya karar verilmesi, ölçülülük ilkesinin bir gereğidir. Bu gereklilik adli kontrol kurumunun işlerlik kazanmasını sağlamaktadır.

Adli Kontrol Kararı Verilebilmesi İçin Şartlar Nelerdir?

  • Kuvvetli bir suç şüphesi bulunması,
  • Tutuklamayı gerektiren bir nedenin var olması fakat tutuklama tedbirinin somut olayda orantısız olması,
  • Şüpheli veya sanık hakkında tutuklama yasağı, ağır bir hastalık, engellilik, gebelik, doğumdan itibaren altı ay geçmemiş olma, mahkumiyet hükmü verilip kanun yoluna başvurma, tutukluluk süresinin dolması halleri tutuklama kararı verilmesine engel haller olması somut olayda orantısızlıklara neden olmaktadırlar. Bu nedenle sayılan hallerin varlığında adli kontrol kararı verilmesi gerekir.

Adli Kontrol Kararının Yükümlülükleri Nelerdir?

Adli kontrol kararı ile şüpheli veya sanığa bazı yükümlülükler de yüklenmektedir. Bunlar;

Belirlenen yerlere düzenli gitme, yurt dışı yasağı, sürücü belgesinin iadesi, rızası alınmak suretiyle elektronik cihaz ile denetleme ve gözetim, güvence miktarı yatırma, silah bulundurmama, konutu terk etmeme, yerleşim bölgesini terk etmeme, tedavi/muayene kabulü, belirlenen bölgelere gitmeme, belirlenen kişi ve kuruluşlarla ilişki kurmama, mesleki uğraş/eğitim devamlılığıdır. Bu yükümlülüklerden hangisine hükmedileceği somut olaya göre belirlenir.

Adli Kontrol Kararını Verecek Merci Hangisidir?

Adli kontrol, soruşturma evresinde savcı tarafından istenmektedir. Adli kontrol kararını verecek makam ise Sulh Ceza Hakimidir. Soruşturma evresinin her aşamasında adli kontrol kararı talep edilebilir. Hakimin soruşturma evresinde re’sen karar verme yetkisi yoktur, savcının talebi gereklidir.

Kovuşturma evresinde ise mahkeme re’sen dikkate alıp adli kontrol kararı verebileceği gibi savcının da talebi üzerine adli kontrol kararı verilebilir. Yargılama devam ederken kovuşturma evresini her aşamasında adli kontrol kararı verilebilir.

Adli Kontrol Altında Geçirilecek Süre Ne Kadardır?

Adli kontrol süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde en çok iki yıl olabilmektedir. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir.

Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu süre, zorunlu hâllerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez.

Çocuklar bakımında ise kanunda adli kontrol için belirlenmiş süreler yarı oranında azaltılarak uygulanır.

Adli Kontrol Kararının Kaldırılması

Adli kontrol kararı şüpheli veya sanığın istemi üzerine kaldırılabilir. Fakat kararın kaldırılabilmesi için savcının görüşü alınır ve mahkemenin bu istem ve görüş üzerine karar vermesi gerekir. Bu karar 5 gün içinde verilebilmektedir.

Adli kontrol kararlarına karşı itiraz yolu açıktır.

Adli kontrol kararının isteyerek yerine getirilmemesinde ise yetkili merci hükmedilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun sanık veya şüpheli hakkında hemen tutuklama kararı verebilir. Bu halde tutuklama kararına alternatif bir yol olarak verilen adli kontrol kararı ortadan kaldırılabilir.

Konuya İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay 11. C.D.  05.06.2009 Tarihli 2008/13063 E. 2009/6948 K.

“Adli kontrol kurumunu düzenleyen 5271 sayılı Kanunun 109/1. maddesinin <100 üncü madde de belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde; üst sınırı üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir> hükmü ile 4. fıkrasındaki <Şüphelinin üçüncü fıkranın (a) ve (f) bentlerinde yazılı yükümlülüklere tabi tutulması bakımından, birinci fıkrada belirtilen süre sınırı dikkate alınmaz > hükmü ve Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 27.03.2008 tarihli, 2008/3756-3042 sayılı benzer bir olay nedeniyle verilen ilamında da belirtildiği üzere,

tutuklama istemine konu suçun cezasının üst sınırının üç yıldan fazla olması karşısında, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 19.06.2008 gün ve 2008/35046 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay C. Başsavcılığı’nın 16.07.2008 gün ve KYB.2008138665 sayılı ihbarnamesiyle daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenip gereği görüşüldü:

Karar: Şüphelinin suçlamasıyla tutuklamaya sevk edildiği, Sincan 2. Sulh Ceza Mahkemesince; şüphelinin CMK’nun 109/1. maddesi gereğince adli kontrol altına alınmasına, CMK’nun 109/3-b maddesi gereğince ikametgahının bulunduğu en yakın zabıta karakoluna her gün saat 20.00 de olmak üzere bir kez başvurarak imzası ile başvurusunu tescil ettirmesine karar verilmiştir. Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu karara yönelik itirazı CMK’nun 268/3-b maddesi gereğince inceleme ile görevli Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’nca reddedilmiştir.

Adli kontrol kurumunu düzenleyen 5271 sayılı CMK’nun 109. maddesinin 1. fıkrasının <100 maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, üst sınırı üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir> hükmü ile 4. fıkrasındaki <şüphelinin, üçüncü fıkranın (a) ve (f) bentlerinde yazılı yükümlülüklere tabi tutulması bakımından, birinci fıkrada belirtilen süre sınırı dikkate alınmaz> hükmü karşısında, tutuklama istemine konu suçun cezasının üst sınırının üç yıldan fazla olması nedeniyle, anılan adli kontrol kararı yasaya aykırı olup, itirazın bu nedenle kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Kanun yararına bozma düşüncesine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden Sincan 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 09.05.2008 gün ve 2008/86 sorgu sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının 14.05.2008 gün ve 2008/1042 değişik iş sayılı kararının CMK’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iadesine, 05.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.”

Yargıtay 9. C.D. 07.01.2014 Tarihli 2013/16902 E. 2014/149 K.

“Somut olay bakımından;

Hükümle birlikte CMK’nın 109. maddesi uyarınca verilen adli kontrol altına alınma ve yurtdışına çıkamama yükümlülüğüne tabi tutulma kararı esas hükümle birlikte bu hükme bağlı olarak temyizen incelenecektir. CMK’nın 2/f maddesi uyarınca; kanun yararına bozma talebine konu edilen hukuka aykırılık iddiası da dahil olmak üzere, asıl hükme yönelik olarak 1412 sayılı CMUK’nın halen yürürlükte olan 307. maddesi uyarınca temyizen ileri sürülmüş bulunan hukuka aykırılıkların da neticeye bağlanacağı kovuşturma süreci henüz bitmemiş ve temyiz aşamasında beklemektedir.

Kanun yararına bozma talebinde hukuka aykırılık bağlamında ileri sürülen talebin sanığa yüklenen suçun sübutu ve vasfıyla ilişkisi de nazara alındığında, temyize de konu edilmiş mahkumiyet hükmünün bir yönüyle temyizden önce incelenmesi sonucunu doğuracak ve bu durum kanun yararına bozma yolunun niteliğiyle bağdaşmayacaktır.

Ayrıca; sanığın, yasal olarak bir tutuklama nedeninin var sayılabileceği CMK’nın 100/11. maddesi kapsamında yüklenen bir suçtan tutuklanıp tahliye edildiği, sonradan hükümle birlikte CMK’nın 109. maddesi uyarınca adli kontrole ve anılan maddenin 3. fıkrasının (a) bendi uyarınca yurtdışına çıkamama yükümlülüğüne tabi tutulduğu, bu işlemlerin tamamının mahkemenin takdiri çerçevesinde gerçekleştiği görülmektedir. Kanun yararına bozma talebinde ileri sürülen bozma nedeninin, tutukluluğun, adli kontrolün ve sanığın tabi tutulmakta olduğu yükümlülüğün CMK’nın ilgili hükümlerinde gösterilen objektif kurallara aykırılık iddiasını içermediği, aksine; takdire ilişkin hususlara yönelik olduğu görülmektedir.

Sonuç: İtirazın kabulü yerine reddedilmesinde isabet görülmediğine ilişkin kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran bu gerekçelerle yerinde görülmediğinden REDDİNE, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.01.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi. “

Avukat vekalet ücreti ne kadardır?

Ceza avukatı vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir.  Bilindiği üzere her yıl  Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer.  Ceza hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez, dolayısıyla  her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.(2023 -2024 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi için tıklayınız.)

İlgili yazılarımız;

Bizimle nasıl iletişime geçebilirsiniz?

Her türlü avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetleri hakkında bilgi almak için 0545 588 0258 numaralı telefondan numarası üzerinden tarafımıza ulaşabilir, her türlü sorunuz için irembikedemirhan@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz. Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için tarafımız ile iletişime geçebilirsiniz. (Avukatlık Kanunu uyarınca ücretsiz danışmanlık ve bilgi verme hizmetimiz bulunmamaktadır.)

AV.İREM BİKE DEMİRHAN

Sivas Avukat Irem Bike Demirhan

Sohbeti Aç
Hemen iletişime geç
Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim?